KİMDİR, NEDİR: VAROK SAURFANG

Siyah ejderha Nefarian’ın alt edilişini büyük bir gururla tüm şehre ilan eden kişi olan Saurfang, Silithus bölgesinde yer alan kadim Ahn’Qiraj şehrinden meşum duyumlar almaya başlandığında harekete geçti ve birbirleriyle savaştıkları onca yılın ardından tek vücut olup ortak düşmanlarına karşı durabilmeyi başaran Orda ile İttifak güçlerinin bir araya gelerek oluşturdukları Kalimdor’un Kudreti adındaki orduyu Başkumandan rütbesiyle yönetti.

“Ben Saurfang’im. Broxigar’ın kardeşi! Beni Kalimdor’un Kudreti’nin Başkumandanı olarak tanıyorsunuz. Gerçek bir ork savaşçısı yalnızca tek bir şey ister: Hasmına karşı yürütülen savaşta gururlu bir şekilde ölmeyi. Barış yıllardır bizimdi. Birçok yıl sakince yaşadık ama birçok yıl da savaştık. Tüm bu yıllar boyunca Lejyon ve Musibet evlerimizi, ailelerimizi ve topraklarımızı yakıp yıkarken bu haşarat yerin altında yaşamaya devam etti. Yuvalarımızın altında beklediler. Küçüklerimizin yaşamına son vermeyi beklediler. Önlerine çıkan her şeyi öldürmeyi beklediler. Bunu tanrıları için yapıyorlar. Peki ya biz tanrılarımız için ne yapıyoruz? Koruyoruz. Direniyoruz. Bunu birlik olarak gösteriyoruz. Hep beraber… Onların tanrıları düşecek. Bugün bu savaş meydanında ölmek, bir ork şanıyla ölmektir. Bugün burada ölmek, küçüklerimiz için ölmektir. Büyüklerimiz için ölmektir. Sevdiklerimiz için ölmektir.”

Başkumandan Saurfang ve Kalimdor’un Kudreti ordusu

Silithus’ta Ahn’Qiraj’ı büyüyle dış dünyaya kapalı tutan duvarın yıkılmasına yardımcı olanlar arasında yer alan Saurfang, silithid ve Eski Tanrı C’Thun kuvvetlerine karşı başlatılan İkinci Kayan Kumlar Savaşı’nda ön saflarda aktif olarak yer aldı. Kanlı ve mücadele dolu savaşın kazanılmasının ardından dağılan Kalimdor’un Kudreti, zaman içerisinde Orda tarafında Kor’kron, İttifak tarafından ise 7. Lejyon olarak görevine devam ederken Saurfang de hem Orda hem de İttifak kuvvetleri tarafından saygıyla anılan onurlu bir ork olarak Orgrimmar’a geri döndü.

Liç Kral’ın uykusundan uyanması ve Azeroth’un yaşayanlarına karşı savaş ilan etmesini takip eden dönemde Varok Saurfang, Kor’kron kuvvetleriyle birlikte Kuzeyyarı topraklarına gönderildi. Ancak tek amaç bu değildi; bir yandan aynı bölgede konuşlanmış Garrosh Hellscream’e danışmanlık yapması da isteniyordu. Kendi oğlu Dranosh da (her ne kadar onun Azeroth’a gelmesini hiç istememiş olsa da) Kuzeyyarı’ndaki Savaşnarası Taarruzu birliğine katılmıştı.

Saurfang, Garrosh’un acımasız ancak bir o kadar da işe yarar taktikleri karşısında ikilemde kalmıştı. Garrosh, Saurfang’e saygı duyuyor olsa da yöntemlerinin sorgulanmasından memnun değildi. Saurfang ise orkların kana susamış geçmişlerine dönmesini istemiyor, genç Hellscream’in sınırı aşabileceğinden korkuyordu ve böyle bir şey yaşanırsa onu bizzat engelleyeceğini dile getirmekten çekinmedi.

Varok: “Sanırım en rahatsız edici şey draenei çocuklarının sesleriydi… Unutulacak gibi değil… Hiç Dişlidomuz Çiftliği’ne gittin mi? Özellikle de domuzlar kesilmeye uygun yaşa geldiklerinde? O ses. Domuzların öldürülürken çıkardıkları o ses… En çok o andırıyor. Biz eski askerler için en zor zamanlar o anlar oluyor.”
Garrosh: “Fakat o çocukların gerçekten masumane doğduklarını düşünüyor olamazsın? Büyüyüp bize karşı silah kuşanacaklardı!”
Varok: “Yalnızca düşmanlarımızın çocuklarından bahsetmiyorum… Bizi tekrar o karanlık yola saptırmana izin vermeyeceğim, genç Hellscream. O gün geleceğine seni kendi ellerimle öldürürüm…”

Varok Saurfang ve Garrosh Hellscream

Liç Kral’a karşı girişilen savaş ilerleyip Gazapkapısı çatışması yaşandığı sırada Varok Saurfang, hayatında duyabileceği en büyük acılardan birini yaşadı. Oğlu Dranosh, İttifak ve Orda kuvvetlerinin bir araya gelerek gerçekleştirdiği saldırıda bizzat Arthas tarafından öldürülmüş, ruhu Frostmourne tarafından ele geçirilmişti. Alexstrasza önderliğindeki kırmızı ejderhalar her ne kadar bölgeyi yakmış olsalar da Dranosh’un bedeni bulunamadı. Bilmedikleri şey ise Dranosh’un Liç Kral tarafından ele geçirildiğiydi.

Saurfang oğlunun ölümünü öğrenmiş olsa da yas tutacak vakti olmadı. Gazapkapısı çatışması sırasında hem Orda’ya hem de İttifak’a ihanet ederek özel olarak geliştirilmiş bir veba saldırısı gerçekleştiren Putress ve onu bu yolda destekleyen dehşet efendisi Varimathras yüzünden Terkedilmişler’in başkenti Undercity düşmüştü. Orda tarafında Thrall ve Sylvanas Windrunner, İttifak tarafındaysa Jaina Proudmoore ve Varian Wrynn’in önderliğinde Undercity’ye saldırı düzenlendi ve şehir kontrol altına alındı. Thrall, İttifak ile aralarındaki kısmi barışın bozulmuş olmasından dolayı üzüntü içerisindeydi ancak Saurfang, ona halkını yönetmeye odaklanması konusunda nasihat verdi.

Azeroth kahramanları ve liderleri, Liç Kral’ı durdurabilmek için nihayet bir araya gelerek Buztacı Hisarı’na saldırmaya başladıklarında Saurfang de aralarında yer alıyordu ancak en büyük acısını tekrar tatmak üzere olduğundan habersizdi. Orda uçan gemisi Orgrim’in Çekici’ni yöneten Saurfang, oğlunun Liç Kral’ın kontrolünde olduğunu öğrendi. Azeroth kahramanları amansız biz çarpışma sonucunda Dranosh’u alt ettiklerinde Saurfang bizzat gelerek oğlunun cesedini almak istedi. O sırada orada bulunan Muradin Bronzebeard buna izin veremeyeceğini söylese de Varian Wrynn’in araya girmesiyle Dranosh’un bedenini alarak uzaklaştı.

Varok Saurfang, oğlu Dranosh’un cansız bedeni üzerine eğilirken

Oğlunu kaybetmiş olmanın acısıyla her şeyden ve herkesten uzaklaşarak kendi yasını tutmak isteyen Varok Saurfang, onun kolyesini takıp onu artık Ötediyar’a dönüşmüş olan Draenor topraklarında defnettikten sonra Azeroth’a dönerek Kuzeyyarı kıtasına gitti. Deathwing’in ortaya çıkıp fet’i başlattığı dönemde Kuzeyyarı’nda kalmayı tercih ederek buradaki buradaki küçük Kor’kron birliğinin başında yer aldı.

Pandarya kıtasının bulunmasını takip eden dönemde uzun bir süre ortalarda görünmeyen Varok Saurfang, trollerin lideri Vol’jin tarafından Garrosh Hellscream yönetimine karşı başlatılan isyan ile birlikte harekete geçti. Orda ve İttifak birliklerinin bir araya gelmesiyle gerçekleştirilen Orgrimmar Kuşatması sırasında seneler önce eğer tekrar karanlık yola girerlerse onu bizzat öldüreceğine dair Garrosh’a verdiği sözü tutmak üzere şehre gelen Saurfang, burada Thrall ile birlikte Hellscream’in yer altında inşa ettiği yapıya ulaşmak için ilerledi. Bu ilerleyiş sırasında oldukça iyi ancak bir o kadar da körü körüne sadık olan General Nazgrim tarafından durdurulsalar da nihayetinde yer altındaki yeni yapıya girmelerine izin verildi. Burada mantidlerle karşılaşan Saurfang daha fazla ilerleyemeyecek kadar yaralanmıştı ve bu yüzden Thrall’ı tek başına gitmesi konusunda destekledi. Azeroth kahramanları onu bu yaralı hâlde bularak Nazgrim’in düştüğü haberini verdiler. Çok iyi bir general ve savaşçı olan Nazgrim’in kaybedilişini üzüntüyle karşılayan Saurfang, yaraları sebebiyle yeryüzüne geri dönmek üzere yola çıktı.

Garrosh Hellscream’in mağlubiyetini ve Vol’jin’in Savaşşefi ilan edilişini takiben Pandarya’da gerçekleştirilen mahkemede yer alan Saurfang, Tyrande Whisperwind tarafından şahit olarak konuşmaya davet edildi. Kuzeyyarı da dâhil olmak üzere Garrosh ile yaşanılan anlaşmazlıkları dile getirmesi hem Orda hem de İttifak güçleri için önem taşıyordu zira her iki taraf için de saygı duyulan bir orktu. Ancak Saurfang, Garrosh’un idama mahkum edilmesini istemiyordu; ona göre sorunu ikisi arasında gerçekleştirilecek bir mak’gora ile çözebilirlerdi. Fakat Garrosh’un bronz ejderha Kairozdormu ile birlikte zamanda yolculuk ederek alternatif bir Draenor’a gitmesi sebebiyle düello gerçekleşmedi.

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)