KİMDİR, NEDİR: THRALL
Ayazkurdu Klanı’nın şefi Durotan ile klanın savaşçılarından Draka’nın oğlu olarak halkının dünyası Draenor’dan uzakta, Azeroth’ta dünyaya gelen minik Go’el, bebekliğinden itibaren zorlu bir hayat geçirdi. Durokan ve Draka, şeytani Gul’dan’ın aleyhinde konuşup onun planlarını desteklemedikleri için Loch Modan’da Savaşşefi ’nin korumaları olarak kendilerini gizlemiş suikastçılar tarafından Go’el’in gözleri önünde öldürüldüler. Hâlâ bir bebek olan Go’el ise vahşi doğada ölüme terk edildi.

Öksüz kalan bebek Go’el, çok kısa bir süre sonra orkların tutulduğu toplama kamplarının kumandanı olan Aedelas Blackmoore tarafından bulundu. Elinde istediği gibi işleyebileceği ve rakiplerine karşı kullanabileceği bir ork bulunması fikri Blackmoore’un aklını çeldi; bebeğe “köle” anlamına gelen Thrall adını verdi ve onu kanatları altına alarak amaçlarına hizmet edecek şekilde yetiştirmeye başladı.

Genç Thrall, Blackmoore’un himayesinde Durnholde Kalesi’nin çatısı altında birçok insanın aldığından bile iyi bir eğitim aldı. Blackmoore onun dövüşmeyi, taktiksel düşünmeyi, felsefe yapmayı, insan dilini ve ileride işini kolaylaştıracak daha birçok yeteneği öğrenmesini bizzat gözetti; kalan zamanlarda da Thrall’ın bir gladyatör olarak arenalarda dövüşmesini ayarladı ve onun üzerinden oynadığı bahislerle servetine servet kattı. Blackmoore’un amacı tamamen kendine bağlı mükemmel bir ork lideri yaratmak ve bu lideri kullanarak toplama kamplarında pasifleşmiş, rehavete kapılmış orkları birleştirerek diğer insan krallıklarının üzerine salmaktı; böylece önünde duracak kimse kalmayacak ve Doğu Krallıkları’nın yegâne egemen gücü olabilecekti.

Aedelas Blackmoore ve Thrall

Sürekli sarhoş gezen ve genç orka fiziksel şiddette bulunmaktan da çekinmeyen Blackmoore’a rağmen Thrall’ın insanlardan tamamen nefret etmesini engelleyen bir kişi vardı. Taretha Foxton adındaki bu kadın zaman içerisinde Thrall’ın arkadaşı olmuştu ve sıklıkla Blackmoore’un açtığı fiziksel ve ruhani yaraların tedavisinde Thrall’a yardım ediyor, dertlerini dinleyip orkun karanlık günlerini biraz olsun aydınlatmaya çalışıyordu.

Her alanda eğitimine devam eden ve hem orklar hem de insanlar arasında eşine az rastlanır bir beceriye sahip olan Thrall, Durnholde’daki eğitimi sırasında ilk defa ırkdaşı olan orklarla karşılaştı. Yakalanarak toplama kamplarına nakledilmekte olan orklardan biri eğitim dövüşü yapmakta olan Thrall’ın insanlar tarafından köşeye sıkıştırıldığını zannetti. Zincirlerini kırarak zor durumda olduğuna inandığı ırkdaşına yardım etmeye koşan ork, insan askerler tarafından dehşete düşmüş genç Thrall’ın önünde katledildi. Taretha’yla gizli gizli yazışmaya ve aklındakileri konuşmaya başlayan Thrall çok geçmeden Blackmoore’un bu istismarlarına ve şiddetine daha fazla katlanamayacağına karar verdi. Taretha ona yardım etme sözü verdi ve gerçekten de Thrall’a hücresinden kaçmak için bir fırsat yarattı. Kalenin dışında bir mağarada buluştuklarında ona güvene ulaşması için erzak ve tedarik de sağlayan Taretha, böylece Thrall’ın hayatında ilk defa özgür olmasını sağladı.

Thrall özgürlüğüne kavuşmuş olsa da bu özgürlüğü çok uzun soluklu olmadı. Bölgedeki ork toplama kamplarından birinin kumandanı olan Lorin Renka’nın eline düşen Thrall, burada ilk defa halkından birileriyle doğru düzgün kaynaşma ve orkların tarihini öğrenme şansı yakaladı. Gözleri iblis kanının sönmüş közleriyle parıldayan Kelgar adındaki orktan Gul’dan’ı ve onun bir zamanların onurlu Orda’sını iblislerin pençesine bırakışının hikâyesini dinledi. Kelgar, hâlâ savaşmaya devam eden Savaşnarası Klanı’nın lideri Grommash Hellscream’in onların yegâne umudu olduğundan bahsetti. Daha fazlasını merak etse de Kumandan Renka’nın kendisini yakaladığını Blackmoore’a aktardığını ve eski efendisinin kendisi için geldiğini öğrenen Thrall bir kez daha kendisini esir tutanların elinden kurtuldu ve kaçmaya başladı.

Grommash Hellscream

Tekrar kaçak durumuna düşmüş olsa da Thrall’ın elinde artık peşine düşebileceği bir amaç vardı: Hellscream’i bulmak. Bu amaçla yabani bataklıklarda gezerken Savaşnarası Klanı tarafından bulundu ve kendini Grommash’a kanıtladı. Grom’a gösterdiği bebekliğine ait kumaşın üzerindeki sembolden kendisinin sürgün edilmiş Ayazkurdu Klanı’na mensup olduğunu öğrendi. Bir süre burada kaldıktan sonraysa asıl ait olduğu Ayazkurdu Klanı’nı bulmak için Alterac Dağları’na doğru arayışına devam etti.

Alterac Dağları dik, karlı yamaçlarla dolu ve zorluydu; aynı Ayazkurdu Klanı’nın Draenor’daki asıl toprakları olan Ayazateşi Bayırı gibi. Klanın bilge şamanı Drek’Thar, Thrall’ın hikâyesini duyunca onun kim olduğunu anladı ve ona anne ile babasının gerçek hikâyesini anlattı. Ancak doğumundan itibaren uzak kaldığı klana entegre oluşu Thrall’ın sandığı kadar kolay olmadı. Ayazkurdu, Gul’dan’ın yöntemlerine sırtını dönmüş, kadim ork gelenekleriyle yönetilen bir klandı ve Thrall yolculukları sırasında ork kültürüne dair bazı şeyler öğrenmiş olsa da bir insan tarafından insan gibi olacak şekilde yetiştirilmişti. Bu yüzden de halkının arasına katılabilmek için önce hem onların hem de kendisinin kim olduğunu keşfetmesi gerekiyordu.

Drek’Thar

Ayazkurdu Klanı, Thrall’a kadim ork geleneklerini ve onurlu bir ork olmanın gereklerini gösterirken Drek’Thar da klanın eski şamanistik kökenlerini öğretti. Gul’dan ork halkını iblislerin fel büyüsüyle sarmalanmış yola soktuğundan beri çoğu şaman element ruhlarıyla olan bağını kaybetmişti. Kimisi zaman içerisinde bu bağını tekrar kurabilmiş olsa da aralarına yeni bir şaman katılmayalı uzun zaman olmuştu; ta ki toprak, hava, ateş ve su elementleriyle iletişime geçen ve onların gücünü kuşanan Thrall’a kadar. İlk sınavını başarıyla geçmiş olan Thrall, yine klanın geleneği olmak üzere Snowsong adındaki bir ayaz kurduyla bağ kurdu ve onun tarafından yoldaş olarak kabul edildi.

Nesillerdir elementler tarafından kabul edilen ilk yeni şaman olan Thrall ork kültürünü daha iyi anlamaya çalışırken klana dâhil olmayan yabancı başka bir ork da onu dikkatle izliyordu. Bu ork, Orda Savaşşefi Orgrim Doomhammer’ın ta kendisiydi. Bu zamana kadar eski dostu Durotan’ın oğlunun da ailesiyle birlikte öldürüldüğünü sanan yaşlı ork, Thrall’ın hayatta kaldığını görmekten memnundu. Savaşşefi’nden ailesinin hikâyelerini dinleyen genç Thrall, eski günlere dair bilgilerini daha da pekiştirdi ve bizzat Orgrim’den yeni dövüş teknikleri öğrendi. Orgrim ise Thrall’da gördükleri sayesinde orkların gurur ve onurlarını geri kazanmanın hâlâ mümkün olduğuna inanmaya başladı. Böylece genç orku vekili ilan etti ve toplama kamplarında hâlâ esir tutulmakta olan orkları özgür bırakmak için harekete geçerek Savaşnarası Klanı’yla bir araya geldiler.

Orgrim’in planı neredeyse tamamen Thrall’ın üzerine kuruluydu. Kendini bilerek yakalatan ve İttifak’ın toplama kamplarına sıradan bir orkmuş gibi sızan Thrall, burada diğer orklara şamanistik güçlerini sergileyerek umut aşılamaya başladı. Aldıkları yenilginin ağırlığıyla savaşma isteklerini ve amaçlarını kaybetmiş olan orklar yavaş yavaş tekrar umutla dolmaya başladılar. Ancak ilk birkaç kampta sorunsuzca işe yarayan bu taktiğin söylentileri diğer kamplara doğru yayılıyordu ve İttifak hızla önlemini almaktaydı. Şövalyelerin hazırladığı tuzaklar git gide daha zorlu hâle gelmeye başladı ve en nihayetinde kamplardan birinde çıkan bir çatışmada Orgrim Doomhammer bir şövalyenin mızrağı ucunda düştü. Orgrim, son nefesiyle Thrall’a kara zırhını, Hükümçekici’ni ve de Orda’yı emanet etti. Böylece insanlar tarafından yetiştirilmiş ve bir ork gibi yaşamayı sonradan öğrenmiş olan Thrall, Orda’nın Savaşşefi oldu.

Thrall, Orgrim’in mirasını onurlandırmaya çalışırken…

Orgrim’in düştüğü toplama kampı ise daha sonraları onun anısına “Hammerfall” olarak anılmaya başlandı.

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)