KİMDİR, NEDİR: JAINA PROUDMOORE

Katherine Proudmoore ve Kul Tiras’ın Lord Amirali Daelin Proudmoore’un üç çocuğundan ortancası olan Jaina, insanlar ve orklar arasındaki kanlı İlk Savaş’ın sadece üç sene öncesinde doğdu. Ağabeyi Derek ve küçük kardeşi Tandred ile birlikte Kul Tiras’ta büyüyen Jaina, genç yaşta büyüye olan yatkınlığını keşfettiğinde en büyük hayali büyücü şehri Dalaran’da mistik sanatlar üzerine eğitim almaktı. Orklarla yapılan İkinci Savaş’ın etkilerini bizzat görmüş olan Daelin, kızının evden uzakta olmasını riskli bulduğu için bu fikre başta karşı çıksa da Katherine’in ısrarları sonucunda ikna oldu. Dalaran’a bir büyücü adayı olarak ayak basan Jaina, burada Başbüyücü Antonidas’ın çırağı olabilmek için yaşlı adama yalvardı ve en nihayetinde o dönemde Dalaran’a öğrenci olarak kabul edilen az sayıdaki kadın büyücüden birisi oldu.

Daelin Proudmoore ve küçük Jaina

Dalaran’da daha genç yaşından beri Muhafız Aegwynn’in hikâyeleriyle büyüyen Jaina, ister istemez kendini onu örnek alırken buldu. Antonidas’ın çırağı olmak da kolay değildi ve akıl hocasının ondan beklentileri oldukça büyüktü. Omuzlarındaki yükü hakkıyla taşıyabilmek için çalışmalarına odaklanmaya çalışsa da kendisi gibi soylu bir kandan gelen Lordaeron Prensi Arthas Menethil’e olan ilgisi aklını çelmeye başlamıştı. Başkentte tanışan ikili kısa sürede arkadaş olup yakınlaştıktan sonra yıllarca sürecek ciddi bir ilişkiye başladılar.

Arthas ve Jaina geçirebildikleri tüm zamanı birlikte geçirmeye çalışırken (bilhassa asil elf şehri Quel’Thalas’ın prensi Kael’Thas Sunstrider başta olmak üzere) bundan hoşnut olmayan başkaları da vardı. Ancak Jaina ve Arthas bunlara aldırmadan birlikteliklerine devam ettiler. Birlikte çeşitli festivallere katıldılar; bazen Arthas ziyarete geldi bazense Jaina onun yanına gitti ve en nihayetinde ikili nişanlanarak ilişkilerini bir sonraki adıma taşımaya karar verdiler. Lakin çok geçmeden ilişkilerinin fazla hızlı ilerlediğine kanaat getirdiler ve evlenmeye hazır olmadıklarında hemfikir olarak evlilik konusunu rafa kaldırdılar. İlişkileri daha yavaş bir şekilde de olsa devam etti. Ta ki Musibet İstilası başlayıp Lordaeron’u pençesine alana kadar…

Jaina ve Arthas

Lordaeron’un ücra köşelerinde kendini göstermeye başlayan hastalığın gizli bir Yakan Lejyon istilasının başlangıcı olduğuna dair kimsenin bir fikri yoktu. Bir kişi dışında: Kendini “Kâhin” olarak tanıtan ve Doğu Krallıkları’ndaki bütün nüfuzlu krallarla büyücülere Kalimdor adındaki kıtaya açılmalarını söyleyen Medivh, ufukta gözüken istilanın farkındaydı. Ancak ne krallar ne de büyücüler bu sözde Kâhin’in lafına kulak astı. Felaket kapıyı çaldığında Medivh’e kulak tıkayanlar arasında olan Antonidas, söz konusu vebanın yayılışını araştırmak amacıyla Prens Arthas’a eşlik etmesi için Jaina’yı Tirisfal Açıklıkları’ndaki Brill kasabasına yolladı.

Brill’deki araştırmaları onları Andorhal’daki bir tahıl ambarına yönlendirdi. Tahılların veba içerdiğini anlamalarının ardından eski Kirin Tor büyücülerinden Kel’thuzad adındaki bir nekromans Arthas ve Jaina’yı durdurmaya çalıştı ancak prens nekromansın diriölülerini püskürttü ve Kel’thuzad’ı öldürdü. Tahıl nakliyatını durdurmak için derhâl harekete geçen ikili, yollarının üzerinde olan Yurtvadi sevkiyatının çoktan tamamlandığını öğrendiler. Kasaba halkı acı içinde gözlerinin önünde ölerek zombilere dönüştüğünde problemlerinin sandıklarından çok daha büyük olduğunu anladılar. Arthas kasabayı korumak için geride kalırken Jaina da aceleyle Dalaran’a ışınlandı ve Gümüş El Tarikatı’nın lideri paladin Uther Lightbringer’dan yardım istedi. Uther ve Jaina Hearthglen’e geldiklerinde kasaba harap hâldeydi ve Arthas tek başına hâlâ dövüşmeye devam ediyordu. Yanında getirdikleri takviyelerle birlikte kalan diriölüleri temizlediler ancak yaşadığı bu korkunç deneyim genç prensi çok derinden sarsmış ve etkilemişti.

Jaina, Arthas ve Uther Stratholme’a girerken…

Sevkiyatın bir sonraki durağı Stratholme’du; bu yüzden Jaina, Uther ve Arthas soluğu orada alıp halkı zehirli tahılları yemekten alıkoymaya çalıştılarsa da bir kez daha geç kalmışlardı. Tahıllar çoktan dağıtılmış ve hatta kullanılmıştı. Üçlü, Yurtvadi’de olanların ardından Stratholme halkının da feci şekilde can vererek zombiye dönüşeceğinin ve hatta belki de bu vebayı başka kasabalara bulaştıracağının farkında olsa da herhangi bir suçu olmayan masumları soğukkanlı bir şekilde öldürmek hiçbirinin alamayacağı kadar ağır bir yüktü… Ya da en azından böyle düşünmüşlerdi. Uther ve Jaina, Stratholme’u terk etmek için davrandıkları sırada Arthas bütün şehrin arındırılması gerektiğini söyledi. Uther ile Arthas arasındaki tartışma, Arthas’ın akıl hocası Uther’ı görevden aldığını söylemeye kadar gitti. Jaina ne yapacağını bilemeyerek tereddütte kaldığındaysa Arthas onun rasyonel tarafına hitap etmeye çalıştı: Eğer Stratholme’daki zavallı halkın yerinde kendisi olsaydı ne yapılmasını isterdi? Bir canavara dönüşerek bir zamanlar sevdiklerine zarar verme riskini almayı mı tercih ederdi, yoksa acısının ve hayatının sona erdirilmesini mi? Jaina, Arthas’ın mantığına hak verse de yüreği yapılması gerekeni izlemeye el vermedi. Sevdiği adamı omuzlarında ve vicdanında koca bir yükle geride bırakarak Uther ile birlikte Stratholme’u terk etti. Bu seçimiyle ilgili şüpheleri hayatının geri kalanı boyunca Jaina’ya eziyet etmeye devam edecekti.

Arthas, tek başına Stratholme’daki katliamdan dönerken…

Jaina ve Uther günler sonra Stratholme’a geri döndüklerinde ne beklemeleri gerektiğini bilseler de gördükleri karşısında dehşete düştüler. Arthas gerçekten de söylediği gibi hastalığın yayılmasını önlemek için bütün şehri ateşe vermiş ve veba kapmış habersiz halkı katletmişti. Dehşete kapılmış bir şekilde şehrin yıkıntıları arasında bakınırken kendini hâlâ gizemli Kâhin olarak tanıtan Medivh kendini gösterdi ve son umut olarak kendini dinleyeceğini umarak genç kadını Kalimdor kıtasını aramaya teşvik etti. Jaina karşısındakinin kim olduğunu bilmese de ondan yayılan bilgeliği ve gücü hissetti, onun dediklerine inandı. Kâhin’in dediklerini Antonidas’a taşıdı ancak Başbüyücü çok geç olana kadar anlatılanlara inanmayı reddetti. Lanetli kılıç Frostmourne’un pençesine düşüp bir Ölüm Şövalyesi hâline gelerek Liç Kral’ın himayesine giren Arthas, peşinde diriölülerden oluşan koca bir orduyla Dalaran’ın kapılarına dayandığında Antonidas, Jaina’ya kurtarabildiği herkesi toplayıp Kalimdor’a yelken açmasını tembih etti. Böylece Dalaran’ın düşüşünden hemen önce Jaina, Kâhin’in dediği gibi Kalimdor kıtasını arayışa çıktı.

Kalimdor’a vardığında Jaina’nın karşısına çıkan ilk şey orklar oldu. Grom Hellscream’in yönetimindeki Savaşnarası klanıyla çatıştılar ancak asıl amaçları Taşpençe Tepesi’ne ulaşmak olduğundan topyekûn savaşa girmekten de kaçındılar. Tepeye giden bir mağaradan geçtikleri sırada yolları Thrall ve Cairne’in birlikleriyle kesiştiğinde çatışma yine kaçınılmaz hâle geldiyse de Medivh ortaya çıkarak onları yatıştırdı ve onları buraya getirmesinin asıl sebebini açıkladı: Yakan Lejyon istilası. Yakan Lejyon’un piyonları çoktan harekete geçmiş ve hatta dost saydıkları kişileri kendi emellerine alet edecek şekilde kontrol altına almaya başlamıştı bile. Arthas bunlardan birisiydi; aynı Grom Hellscream gibi. Grom’un tekrar iblis etkisine girdiğini öğrenen Thrall onu kurtarmak için hızla Külvadi’deki ork kampına doğru yol alırken Jaina ve Medivh ise onlara bu savaşta yardım edecek yeni müttefiklerle görüşmeye gittiler. Böylece orklar, Jaina’nın liderliği altındaki insanlar ve gece elfleri arasında Lejyon’a karşı bir ittifak kuruldu.

Jaina ve gözcüleri Archimonde adındaki Lejyon kumandanı iblisin Hyjal Dağı’na tırmanmaya başladığını keşfetti. Bölgeyi avuçlarının içi gibi bilen gece elfleri için Lejyon’un hedefinin Dünya Ağacı Nordrassil olduğunu tahmin etmek çok da zor olmadı. Üç ırk birden tüm güçleriyle Hyjal’ı savunmak için kamp kurmaya başladılar ancak Archimonde’un orduları karşı koyamayacakları kadar engindi. Jaina’nın kampı ilk düşen oldu ve genç sahire bir grup insanla birlikte zar zor ışınlanarak kaçmayı başardı. Onun ardından Thrall’ın kampı istila edildi. Neyse ki Jaina zamanında yetişerek Thrall’ı da kurtarmayı başardı.

Malfurion, elflerin ölümsüzlüğü karşılığında Archimonde’u durdururken…

En son savunmalarını gece elflerinin kampında hep birlikte yaptılar ve Başdruid Malfurion Stormrage’in Nordrassil üzerindeki tılsımları elf ruhlarının yardımıyla patlatması üzerine Archimonde’u durdurmayı başardılar. Ancak bu zafer, elflerin ölümsüzlüğüne mal oldu.

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)