Gelelim aklımızı başımızdan alan yeni bilgilere… Siz okumaya başlamadan önce söyleyeyim ki bu detaylar neredeyse tüm tarihçeleri baştan aşağıya değiştirecek nitelikte ve derinlikte. Kitap henüz çıkmamış olabilir ancak internete düşen çeşitli görseller ile yayılan bilgiler sayesinde koşarak gidip gördüğünüz ilk iblise sarılabilirsiniz.
Öncelikle Warcraft evreninin kurulu olduğu gerçeklik, soyut kavramlar topluluğu, evrendeki varlıklar ve bunların birbirleriyle olan ilişkilerine Kozmik Güçler haritası üzerinden şöyle bir göz atalım.
Gördüğümüzde ağzımız açık bakakaldığımız bu çizimde bulunduğumuz gerçeklik (Azeroth) ve onu sarmalayan soyut kavramlar net bir biçimde gösteriliyor. Bakarken biraz kafanız karışabilir, o yüzden kısaca açıklamakta fayda var.
Görselin üst kısmında yer alan ve “Naaru” ile simgelenen “Işık” ile alt kısmında bulunan ve “Eski Tanrılar” ile simgelenen “Karanlık“, Warcraft evreninde var olan birbirine zıt ana iki kavramı simgeliyor. Eğer Warcraft oyuncusuysanız veya bu evrenle ilgili hikâyeleri takip ediyorsanız, bu iki kavramın birçok kez çarpıştığını zaten biliyorsunuzdur. Ancak soyut kavramlar ve çatışmaları bunlarla da bitmiyor. Birbirine karşıt olanların çaprazlama konduğu görselde “Titanlar” ile simgelenen “Düzen” ve “Burning Legion” ile simgelenen “Kaos” ile “Diriölü” ile simgelenen “Ölüm” ve Azeroth sakinleri tarafından bir kısmı Kadim Muhafızlar olarak adlandırılan “Yaban Tanrılar” ile simgelenen “Yaşam” da birbirlerine zıt kavramlar olarak resmedilmiş. Ancak görselde sadece kavramların karşıtlığı ile de sınırlı kalınmamış, görebileceğiniz üzere aynı zamanda bu kavramlarla bağlantılı büyü çeşitleri ve elementlerle ilgili de bilgi verilmiş.
Büyü türlerinin birbirlerini karşılayacak şekilde altıya ayrıldığını görüyoruz:
- Işık ile bağdaştırılan Kutsal Güç
- Karanlık ile bağdaştırılan Hiçlik
- Yaşam ile bağdaştırılan Doğa
- Ölüm ile bağdaştırılan Nekromansi
- Düzen ile bağdaştırılan Gizemli Sanatlar
- Kaos ile bağdaştırılan Fel
Aynı şekilde elementler de (ki beni şahsen şaşırtan kısım buydu) altıya ayrılıyorlar: Toprak, Ateş, Su, Hava, Ruh ve Bozulum. Özellikle sonuncusu, daha önce bahsi geçmeyen bir element türü olmasıyla dikkat çekiyor. Görselde de fark edebileceğiniz üzere her kavramı destekleyen ikişer element bulunuyor. İnternette karşımıza çıkan paylaşımlardan birinde bu konuyla ilgili olarak güzel bir fikir yürütülmüş:
“Işık kavramında ruh ve ateş bulunuyor. Kutsal büyü güçlerinin kullanımı, ruhani bir bağ üzerinden sağlanırken ateş de aydınlığı temsil ediyor.
Karanlık kavramında toprak ve bozulum bulunuyor. Burada toprak, ışığı kesebilen ve gölge yaratabilen bir öğe olarak düşünülebilir. Bozulan ve yok olan herhangi bir şey ise hiçliği simgeliyor.
Düzen kavramında toprak ve su bulunuyor. Toprak, var oluşu gereği durağan ve oturaklı olması sebebiyle Düzen’e en uygun element. Su ise kurulan düzenin devamlılığını sağlayabilmek adına toprak ile bütünlük oluşturuyor.
Kaos kavramında ateş ve hava bulunuyor. İkisi de kontrol edilmesi oldukça zor, hatta neredeyse imkansız güçler olarak karmaşayı temsil ediyor.
Yaşam kavramında su ve ruh bulunuyor. Su, hayat veren bir kaynak iken ruh da yaşamın temel taşlarından birini oluşturuyor.
Ölüm kavramında ise hava ve bozulum bulunuyor. Herhangi bir şeyin bozulması, çürümesi ve yok olması ölümün bir parçasıyken hava da bu çürüme evresini hızlandıracak unsur olarak karşımıza çıkıyor.”
Gelelim bu soyut kavramların dizilimlerine… Yaşam’ın Işık’a, Ölüm’ün ise Karanlık’a yakın resmedilmesi oldukça normalken asıl dikkat çeken kısım Düzen ve Kaos kavramlarının yerleri. Bunu aslında şu şekilde açıklamak mümkün: Tam anlamıyla bozulmayacak ve sürekliliğini koruyacak şekilde yaratılan bir düzen, aslında tek tip irade, sonu gelmeyen kurallar, despot bir yönetim ve itaatten geçtiği için tiranlığa yol açabilecek bir kavram; kısacası yaşamın tüm renklerinden mahrum, düz ve sabit bir döngü olduğundan Karanlık’a yakın duruyor. Bu durumda kaosu da “özgürlük” ve “boyun eğmeme” idealleri çerçevesinde düşünürsek aslen Işık’a daha yakın resmedilebiliyor. Ancak bu noktada simgeleri olarak atanan Titanlar ve Burning Legion üzerinden değil, kavramların soyut anlamları üzerinden fikir yürüttüğümüzü unutmamak gerekir. Yoksa Burning Legion’ın bir anda toplanıp püripak bir ışık huzmesine dönüşeceğini filan düşünmeyin, aman ha!