WARCRAFT TARİHÇELERİ ÖZEL BÖLÜM: BİLDİĞİMİZ HER ŞEY YALANMIŞ!

Peki tüm bunların anlamı ne? İşte bu kısımda Warcraft evreninin daha önce karşılaşmadığımız, bildiklerimizi alt üst edecek hikâyesinin sızdırılan kısımlarına tanıklık ediyoruz.

Titanların oluşturduğu Panteon, yalnız olmadıklarına ve başka titanların da var olabileceğine inanmaktadır. Bu inançla birlikte harekete geçen Panteon, evrende dolaşmaya ve diğer titanları aramaya koyulur. Aynı zamanda düzeni sağlama isteği içerisindeki bu titanlar, karşılaştıkları gezegenleri de şekillendirir ve onlara hayat verirlerken bir yandan da düzeni tehdit eden kaotik yaratıklara karşı da savaşırlar. Çağlar boyunca görevlerini sürdüren titanlar, zaman içerisinde arayışlarının boşa olup olmadığını sorgulamaya başlarlar zira ne kadar dolaşsalar da başka herhangi bir titana rastlayamazlar; ancak yeni doğacak titanlar olabileceği ihtimalinden de vazgeçmezler. Bilmedikleri şey ise bu ihtimalin gerçek olduğudur. “Büyük Karanlık” olarak adlandırılan uzayın ıssız bir köşesinde, kalbinde güçlü ve asil bir titanın özünü barındıran yeni bir dünya oluşmaktadır: Azeroth.

Azeroth bir titan olma yolunda olgunlaşmaya devam ederken yüzeyinde çeşitli canlıların varlığı baş gösterir: Element ruhları. Henüz doğmamış titanın sahip olduğu ve “dünya-özü” olarak adlandırılan benliği ise muazzam bir güce ulaşırken üzerinde var olan “Ruh” elementini neredeyse tamamen özümser. Ruh elementinin dengeyi sağlayan gücünden mahrum kalan diğer elementler ise kaosa sürüklenir ve kendi aralarında savaşmaya başlarlar. Ateşin Efendisi Ragnaros, Suyun Efendisi Neptulon, Havanın Efendisi Al’Akir ve Toprağın Hanımı Therazane, beraberlerinde elemental köleleri ile birlikte birbirleriyle bitmek bilmeyen bir çatışmaya tutuşurlar. Binlerce yıl süren bu savaşlar boyunca Azeroth’u kendi istedikleri şekilde biçimlendirmek isteyen elementlerin dünya üzerindeki hakimiyetleri durmadan el değiştirir… Ta ki gökten meşum varlıklar inene kadar.

Element Lordları ve Eski Tanrılar'ın hakimiyet bölgelerini gösteren, kitaptan alınmış bir fotoğraf

Element Lordları ve Eski Tanrılar’ın hakimiyet bölgelerini gösteren, kitaptan alınmış bir fotoğraf

Eski Tanrılar” olarak adlandırılan bu karanlık canlılar, Azeroth’a inerek kendilerini dünyanın dört bir yanına yerleştirir ve neredeyse toprakla bir olurlar; ancak o kadar muazzam büyüklükte varlıklardır ki korkunç görünümleriyle aynı zamanda yer yüzünde de adeta dağları andıracak bir görüntüye sahiplerdir. Dokunaçları Azeroth’un derinliklerine inerken vücutlarından da yeni iki ırk doğar: “Yüzü Olmayanlar” olarak da bilinen kurnaz ve zeki n’raqi ile böcekleri andıran vücutlarıyla dayanıklı ve güçlü aqir. Bu yeni ırklar, Azeroth’un tam ortasında yer alan en güçlü ve acımasız Eski Tanrı Y’Shaarj’ın bulunduğu bölge ana merkezleri olacak şekilde Kara İmparatorluk‘u kurarlar. Eski Tanrılar’ın kendilerine büyük bir tehdit oluşturduğunu anlayan Element Lordları ise tarihte ilk defa birlik olup bu yeni düşmanla savaşmaya karar verirler; ancak başarısız olacak ve köleleştirileceklerdir.

Panteon’un Şampiyonu Sargeras ise evrende gezerek kaosun öncüleri olan iblisleri alt edip kendi yarattığı gezegen olan Mardum’a hapseder. Mardum aynı zamanda “Sürgün Düzlemi” olarak da adlandırılmaktadır zira Twisting Nether dışında gerçekten öldürülemeyen iblislerin ruhları, Sargeras tarafından bu gezegende toplanır; böylece tekrar vücut bulduklarında başka hiçbir yere gidemeyecek ve titanın planladığı gibi bu düzlemde mahsur kalacaklardır. Sayısız yıllar boyunca iblislere karşı savaşan ve onları bir bir Mardum’a hapseden Sargeras, zaman içerisinde çok daha farklı ve korkunç varlıklarla karşılaşır: Hiçlik Efendileri. Karanlık‘ta yaşayan ve fiziksel düzleme geçemeyen bu inanılmaz derecede kötü canlıların varlığı, Sargeras’ı oldukça rahatsız eder. Bu varlıklara karşı koymak isteyen Sargeras, kendisine ait bir ordu kurması gerektiğine karar verir, Mardum’u parçalayarak içerisindeki iblisleri salar ve Burning Legion’ı oluşturur. Ancak hesaba katmadığı bir olay gerçekleşmiştir: Uzayda Twisting Nether’a bağlanan bir yarık oluşmuş ve sayısız iblisin serbestçe dolaşmasına sebep olmuştur. Beklediğinden daha büyük bir orduya kavuşan ve Mardum’un parçalanması sebebiyle açığa çıkan fel enerjiye maruz kalarak fiziksel değişim geçiren Sargeras ise planını uygulamaya başlar.

Sargeras’ın yaptıklarından habersiz olan Panteon ise uzun arayışlarının meyvesini alarak dünya-özü barındıran Azeroth’u bulurlar. Ancak henüz doğmamış olan titanın bedeni Eski Tanrılar ve köleleri haline gelmiş olan elementler tarafından mahvedilmiştir. Aslen Hiçlik Efendileri tarafından Azeroth’a gönderildiğinden habersiz oldukları Eski Tanrılar’ı yok etmek isteyen titanlar, işe Y’shaarj’dan başlasalar da bu meşum varlığın ölümü, Azeroth üzerinde kanayan derin bir yara açılmasına sebep olur. Diğer tanrıları öldürmeye kalkarlarsa Azeroth’un tamamen yok olacağını fark eden titanlar, onları toprağın derinliklerinde inşa ettikleri yapılara hapsederler. Azeroth’un kanayan yarası ise zaman içerisinde kıtanın ortasındaki bir göle, evet, henüz doğmamış titanın kanıyla dolan Ebediyet Pınarı‘na dönüşür. Titanlar dünyayı şekillendirip ejdersürülerine kendi güçlerinden bahşettikten sonra Azeroth’u gözetmeleri için taştan birçok ırk ve Bekçiler adındaki canlıları yaratıp evrendeki arayışlarına devam etmek adına ayrılırlar.

Titanlar tarafından hakimiyeti sona erdirilmeden önceki haliyle Kara İmparatorluk

Titanlar tarafından hakimiyeti sona erdirilmeden önceki haliyle Kara İmparatorluk

Değişim geçirmiş ve fel enerji üzerinde muazzam bir hakimiyet edinerek iblisleri iradesi yolunda kendine bağlamış olan Sargeras ise bu sırada dünya-özü barındırmadığı halde hedef aldığı ilk gezegeni yok eder. Titanlar, bu gezegeni gözetlemesi için atadıkları varlık geri dönmediğinde şaşırır ve Aggramar’ı neler olduğunu öğrenmesi için görevlendirirler. Sargeras’ın yaptıklarını gören Aggramar, eski ustasına meydan okusa da yenik düşeceğini anlaması uzun sürmez ve kaçarak durumu Panteon’a haber verir. Olanları öğrenen titanlar, Sargeras’ı hâlâ mantık yoluyla ikna edebileceklerini düşünerek Nihilam adındaki bir gezegende toplantı yapmaya karar verirler. Sargeras, her şeyi aslında Hiçlik Efendileri’ni alt edebilmek adına yaptığını ve tek yolun bu olduğunu anlatır. Eski ustasının içinde henüz yitip gitmemiş bir taraf olduğunu hisseden Aggramar, onun yanına giderek doğru yoldan şaşmamasını söyler ve zamanı geldiğinde Hiçlik Efendileri’ni alt edebilecek kadar güçlü olacak bir titanın, Azeroth’un dünya-özünü bulduklarını anlatır. Sargeras ise önce karşısında duran Aggramar’ın bedenini ikiye ayırır, daha sonra ise yoldaşlarının gözleri önünde katledilişiyle saldırıya geçen titanların hepsini, korumasız oldukları fel büyüsünü kullanarak yarattığı bir alev fırtınasının gücünü kullanarak öldürür. Bilmediği şey ise titanlar arasından Norgannon’un yaptığı büyü sayesinde ruhlarının var olmaya devam edecek şekilde korunduğudur. Ruhlarını Azeroth’ta bıraktıkları Thorim, Ra ve diğer Bekçiler’e aktarmak isteyen titanlar, amaçlarını başaramaz ve yok olurlar.

Sargeras, Azeroth’un varlığını öğrenmiştir. Hiçlik Efedileri’ne karşı durabilecek güçte bir titan olacağı söylenmiş olsa da Sargeras’ın düşüncesi farklıdır: Eğer bu titan bozulur ve yozlaştırılırsa evrende var olan en büyük kötülüğe dönüşebilecek potansiyele sahiptir. Bu inançla harekete geçen Sargeras, Azeroth’u yok etmeye karar verir. 

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)