WARCRAFT TARİHÇELERİ ÖZEL BÖLÜM: BİLDİĞİMİZ HER ŞEY YALANMIŞ!

Değindiğimiz tüm bu detaylar, hem Azeroth’un hem de genel anlamda Warcraft evreninin tarihi hakkında daha önce edinmediğimiz birçok bilgiyi barındırıyor. Doğal olarak da birçok varsayım ve teoriyi de beraberinde getiriyor. Çeşitli internet siteleri, havada uçuşan yüzlerce paylaşımla şimdiden dolup taşmış durumda. Peki neler anlatılıyor? Azerothlular ne gibi fikirlerden bahsediyorlar? Kendi düşüncelerimizi katarak biraz da bunları irdeleyelim.

Hiçlik Efendileri ve Sargeras’ın Yüce Amacı (Varsayım)

“İradesi olmayanların zihinlerini kontrol etmek hiç de zor değil… Çünkü zamanın ulaşamadığı, kaderin dokunamadığı yücelikteki güçlere bağlıyım. Ne bu dünya ne de ötesindeki hiçbir kuvvet belimizi bükecek güce sahip değil… Kudretli Legion bile!”

Kıyamet Habercisi Skyriss, Arcatraz

Senelerdir Warcraft oyuncuları olarak varlığımızı tehdit eden asıl düşmanın Sargeras ve beraberindeki Burning Legion olduğuna inandık. Sargeras’ın karanlığın yolunda ilerlediğine ve emrindeki iblisleri kullanarak sahip olduğu gücü elde edebilmek adına dünyamıza gelmeye çalıştığını düşündük. Evet, Eski Tanrılar da bizler için büyük tehditlerdi; ne de olsa titanlar bile onları yok etmenin felakete yol açacağını görmüşlerdi. Ancak Eski Tanrılar’ın kökenine inip de aslen Karanlık’ta var olan ve fiziksel dünyaya geçemeyen Hiçlik Efendileri’nin dünyamızı yozlaştırıp yok etmek adına gönderdikleri “parazitler” olduklarını öğrenmek… İçimiz titremedi değil. Hele ki yaratımlarının ne kadar karanlık ve güçlü olduğunu göz önünde bulundurursak bu Hiçlik Efendileri’nin nasıl varlıklar olduğunu hayal bile edemiyoruz. Sargeras’ın ise bu varlıklardan sakınmak amacıyla iblisleri kullanma fikri, aslında çoktan Kaos’un eline düştüğünün bir göstergesi olabilir. Neden diğer titanlardan yardım istemedi de iblisleri kullanmayı tercih etti? Titanların yoktan var etme gücü olduğunu biliyoruz ancak bu gücün sınırları hakkında bir bilgimiz yok. Belki de Twisting Nether dışında öldürülemedikleri için sonu gelmez bir askerî kuvvet olduklarını ve kolayca kontrol edebileceğini düşünerek hareket etmiş olabilir -ki çok da mantıksız bir hareket değil. Ancak bu, titanları ikna edebilmek için daha fazla uğraşmaktansa onları neden öldürdüğü konusuna pek de açıklık getirmiyor. Yine de aslında Sargeras’ın asıl düşman olmadığını ancak kendi mantığıyla edindiği bu “yüce amaca” ulaşmak için sınır tanımaz ve kabul edilemez önlemler almaya çalıştığını görebiliyoruz. Kim bilir belki bir gün Burning Legion ona sırt çevirebilir veya Azerothluların gerçekten çok değerli müttefikler olabileceklerinin farkına vararak bizi yok etmekten vazgeçip Hiçlik Efendileri’ne karşı birlikte savaşmak isteyebilir.

Azerothlular Neden Bu Kadar Güçlü? (Teori)

Çeşitli forumlarda karşımıza çıkan ve iki farklı kola ayrılan bu teori yazmaya değer.

İlk kısım, titanların ölümü ve ardından ruhlarını Bekçiler’e aktarma çabalarını içeriyor ancak kısıtlı bir alanı kapsadığını önceden belirtelim. Titanlar, planladıklarının aksine ruhlarını Bekçiler’e aktaramayıp yok oluyorlar. Böylesine yüce varlıkların ruhları bu yolla tamamen yok mu oldu yoksa o an dünyamız üzerine mi dağıldı? İşte asıl teori bundan sonra başlıyor. Eğer düşünüldüğü gibi bir dağılma durumu varsa o dönemde Azeroth’ta var olan tüm canlıların titan ruhlarından parçalara sahip olması söz konusu olabilir -ki bu da o canlılardan gelen bizlerin de bu ruhu taşıdığımız sonucuna götürülebilir. Ancak bu durum, başka dünyalardan gelen orklar ve draeneilerin böyle bir güce sahip olmaması anlamına gelecektir.

İkinci kısım ise daha oturaklı duruyor. Öğrendiğimiz üzere Azeroth, henüz doğmamış bir titan. Aynı zamanda taşıdığı muazzam güç sebebiyle ruh elementini neredeyse tamamen özümsemiş durumda ve bu da aslında ruhun bağlı olduğu Işık ve Yaşam kavramlarını içerdiğini gösterir nitelikte. Bu durumda Azeroth üzerinde yaşayan tüm canlıların zaman içerisinde doğmamış bu titandan yayılan enerji ile değişip güçlenebilirler -ki aslında kadim zamanlarda Ebediyet Pınarı yoluyla evrim geçiren gece elfleri ve taurenler güzel birer örnek olarak karşımıza çıkıyorlar. Aynı zamanda bu teori yardımıyla Eski Tanrılar’ın yarattığı Tenin Laneti’ne maruz kalarak bozulan atalardan gelen insan, cüce ve benzeri diğer ırkların nasıl olup da zaman içerisinde çok daha güçlü varlıklar haline gelebildikleri açıklanabilir.

Legion ek paketi ile ilgili aldığımız bilgiler ışığında Shadow Priest öğretisinin gücünü direkt olarak Eski Tanrılar ve bağlı oldukları Karanlık’tan alacağını biliyoruz. Bu durum düşünüldüğünde Azeroth kahramanları olarak hem Işık’ın kudretini hem de hiçbir şekilde kontrolü altına girmeden Karanlık’ın gücünü kullanabiliyoruz. Bu da bizleri oldukça güçlü varlıklar haline getiriyor. Tabi ki Azeroth üzerinde Eski Tanrılar’ın deliliklerinin kuyusuna düşüp çıkamayan karakterler var ama kahramanlar olarak biz onlardan değiliz. Çok özeliz biz!

Yeni Element ve Şamanizm (Varsayım)

Yazıda bahsedildiği üzere “Bozulum” adıyla anılan bir element türü daha olduğunu öğrendik. Bu elementin nasıl kullanıldığı konusunda şu an pek bir fikrimiz yok ancak Ölüm ve Karanlık kavramlarıyla bağlantılı olduğunu biliyoruz. Nasıl ölüm her şeyin sonu, karanlık ise içerisinde başka hiçbir şeyin var olmasını mümkün kılmayan dipsiz bir kuyuysa aynı şekilde bozulum elementi de kullanıldığı zaman diğer elementlerle olan bağları kopartacak bir özellik barındırabilir. Hatta kullanıldığı alanda diğer elementlerin varlığını yok edecek güce bile sahip olabilir. Bu da aklımızda bazı varsayımlar canlandırdı.

Konuklarımız Orgrimmar Kuşatması sırasında karşımıza çıkan düşmanlardan Kor’kron Kara Şamanları Haromm ve Kardris. Bildiğimiz üzere bu şamanlar, elementlerin “bozulmuş” hallerini kullanıyorlar ve bizi bu şekilde yok etmeye çalışıyorlardı. Büyülerinin genel olarak fiziksel çürüme ve bozulmaya sebebiyet veren zehirli ve asidik unsurlar içeriyor olması ise dikkat çekici. Acaba yoldan çıkıp yozlaştıkları için mi bu büyüleri kullanıyorlardı yoksa sandığımızın aksine aslında bozulum elementinin güçleri üzerinde mi ustalaşmışlardı? O dönemde Orgrimmar’ın altında bir Eski Tanrı kalbinin bulunması ve bunun da bozulumun bağlantılı olduğu Karanlık kavramı ile alakalı olması, bu varsayımın çok da yersiz olmadığını gösteriyor olabilir mi? Thrall da kuşatma sonunda Garrosh ile karşılaştığı anda belki de bu yüzden güçsüz kalmıştı zira o sırada var olan element kendisinin hiçbir şekilde kullanmadığı, belki de varlığını bile bilmediği bozulumdu. Tabi bu durum, oyuncu olan şamanların nasıl olup da güçlerini sorunsuz kullanabildiklerini açıklamıyor; ancak belki de tüm elementleri kullanabilecek ve negatif yönlerinden etkilenmeyecek kadar güçlenmiş olabiliriz. (Only the Avatar mastered all four six elements.)

Elementler ve sahip oldukları pozitif/negatif yönler

Elementler ve sahip oldukları pozitif/negatif yönler

 

Son Titanı İyileştirmek (Varsayım)

“Durun! Ben… Ben sizin düşmanınız değilim. Siz gerçekten güçlüsünüz, (ondan bile) daha kuvvetlisiniz. Belki de haklısınız. Belki hâlâ bir umut vardır. Ama ayaklarınızın altında engin, sonsuz ve her şeyi tüketen karanlığın durmadan büyüyen boşluğu yatıyor. Bu talihsiz gidişatı durdurabileceğinizi düşünmüyorum. Ama en azından denemeye hakkınız var. Elveda.”

Ra-den

Hatırlarsanız Pandaria’nın Sisleri döneminde son siyah ejderha Wrathion tarafından bize verilen ve Lei Shen’in kalbini kendisine getirmemizi istediği bir görev vardı. Bu görevin sonunda ise Wrathion, Bekçi Ra’nın güçlerini edindiğini bildiğimiz Lei Shen’in kalbini yiyor ve ardından bir nevi transa geçerek şu cümleleri kuruyordu:

“Ah, onları görüyorum; kusursuzluklarıyla parıldayan milyonlarca dünya – ama içlerinden bir tanesi hepsinden daha parlak…”

[Wrathion’un etrafı bir ışık huzmesiyle kaplanır. Yükselirken farklı bir ses tonuyla konuşmaya başlar.]

“KAYBETTİK! SON TİTANI İYİLEŞTİRMEMİZ GEREKİYOR! UNUTMA!”

[Işık huzmesi kaybolurken Wrathion yere düşer.]

“Gitti. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Ah! Diğerleri de hatırlamamıştı. İroniye bak!”

O zamanlar bunun ne anlama geldiği hakkında pek de fikrimiz yoktu. Son titan kimdi? Neredeydi? Kaybedenler kimdi? Ama artık varsayımda bulunabilecek kadar bilgiye sahibiz. Titanların Bekçiler’in bedenlerinde yaşama planlarının suya düştüğünü ve Bekçiler arasından yalnızca Ra’nın Panteon’a neler olduğunu fark ettiğini biliyoruz. Lei Shen ise Ra’ya karşı gelip güçlerini almıştı ve anlaşılan o ki yalnızca güçlerine değil, anılarına da sahip olmuştu. Wrathion’ın trans anında dile getirdiği bu son yakarış ise Panteon lideri olan titan Aman’Thul’un ölmeden önce göndermeye çalıştığı son mesajdı; ancak ölmekte olan titanın gücünün son demleriyle gönderdiği bu mesaj dilediği şekilde ulaşmamış ve diğer tüm Bekçiler gibi Ra da yaşadığı bu anlık görüyü unutmuştu.

Bu noktada bahsi geçen son titanın henüz doğmamış ancak Hiçlik Efendileri’ne karşı gelebilecek potansiyelde güce sahip olacağı öngörülen Azeroth olduğundan bahsedersek çok da yanılmış olmayız. Peki son titanı nasıl iyileştireceğiz? Onun bedenini uyandırmak, üzerinde yaşayan bizler için ne anlama gelecek? Hepimiz için felaketle sonuçlanacak bir şey mi yapacağız yoksa paha biçilemez bir müttefik mi kazanacağız? Bu sorular için henüz bir yanıtımız yok ancak bir fikrimiz var. Blizzard tarafından resmi olarak açıklanan detaylardan biri de Legion ek paketi sırasında titanların kadim zamanda Azeroth’ta bıraktıkları Yaratılış Sütunları‘nı ele geçirmeye çalışacağımız yönündeydi. Kim bilir belki de Azeroth’u iyileştirmenin yolu, oldukça güçlü olan ve geçit kapılarını kapatabilme özelliğine sahip olduğu bilinen bu artefaktlardan geçiyordur.

Elune, Toprak Ana ve Azeroth (Teori) – [Lorekeeper’ın Gözdesi

Gelelim okuduğumuz andan itibaren Lorekeeper olarak aklımızı başımızdan alan, beğenmelere doyamadığımız teoriye…

Artık Azeroth’un doğmamış bir titan olduğunu ve Hiçlik Efendileri tarafından bozulması için gönderilen “Eski Tanrılar” adındaki parazitlerce işgal edildiğini biliyoruz. Bu zamana kadar sahip olduğumuz bir diğer detay ise titanların ilk başta bu Eski Tanrılar’ı yok etmeye karar verdikleri, bu amaçla Y’Shaarj’ı öldürdükleri ancak bunun Azeroth’u derinden etkileyecek bir yara açılmasına sebep olduğunu gördükten sonra fikirlerini değiştirip Eski Tanrılar’ı toprağın derinliklerindeki yapılara hapsettikleri yönündeydi. Şimdi ise Ebediyet Pınarı’nın aslında bu yaranın ta kendisi olduğunu ve sularının ise Azeroth’un kanından oluştuğunu öğrendik. Peki bu bilgiler bizi nereye götürüyor?

Ebediyet Pınarı’nın yaydığı enerjiyle evrim geçirip değişen iki ırk bulunuyor: Kara trollerden gelen gece elfleri ve Kun-Lai topraklarından hatırlayacağınız yaungollardan gelen taurenler. Aynı güç sebebiyle değişim geçiren bu iki ırkın inançları farklı olsa da çeşitli benzerlikler de gösteriyor. Taurenlerin tarihleri sözlü olarak aktarıldığından çok fazla detay bulunmasa da varlığını tüm dünyaya bağladıkları ve ona hayat verdiğini düşündükleri Toprak Ana‘ya inandıkları biliniyor. Güneşin ve Beyaz Hanım olarak isimlendirilen ayın Toprak Ana’nın gözleri olduğu da inançları arasında yer alıyor. Gece elfleri ise varlığı Beyaz Hanım ile özdeşleştirilen Elune adındaki tanrıçaya tapıyorlar. Kendileri ile Ebediyet Pınarı yoluyla iletişime geçen ve titanların öğretilerini anlatıp artefaktlarına ulaşmalarını sağlayan Elune tarafından korunan gece elfleri, tanrıçalarının gündüz olduğunda Pınar’ın sularının derinliklerinde uyuduğuna inanıyorlar.

Ebediyet Pınarı sayesinde evrimleşen bu iki ırkın inançları arasındaki benzerlikler ile Toprak Ana’nın tüm gezegenin topraklarını simgeleyen bir varlık ve Elune’un da titanlar ile bağlantısı olduğunu simgeleyen detaylar göz önüne alındığında teori kendiliğinden şekilleniyor. Bir yandan da henüz doğmamış olan Azeroth’un da diğer titanlar gibi bir ruha sahip olduğu ve üzerinde yaşayan canlılarla iletişime geçebileceği ihtimalleri de göz önüne alındığında…

Elune = Toprak Ana = Azeroth = Son Titan

…evet, bu teori çok hoşumuza gitti.

Evet, şu ana kadar elimizde olan bilgiler ışığında yazabileceklerim bunlardan ibaret. Kitap çıkana kadar sızdırılacak yeni bilgiler ve şekillenecek yeni teoriler mutlaka olacaktır ancak şimdilik yazımı burada sonlandırıyorum.

Bizi takip etmeye devam edin zira kitabın ön siparişini verdik bile ve elimize geçip içerdiği tüm bilgileri hazmettikten sonra bunları sizinle paylaşacak bir sunumumuz olacak! Kitaptaki resmi açıklamalar ışığında sitemizdeki Warcraft Tarihçeleri’ni yeniden düzenleyeceğimizin bilgisini de verelim ve sizleri Warcraft Chronicle Volume I tanıtım videosuyla uğurlayalım.

Kaynaklar

https://www.reddit.com/r/wow/comments/48xmse/lore_spoilers_warcraft_chronicles_book/

http://www.mmo-champion.com/threads/1958800-Chronicles-lore-spoiler

http://warcraft.blizzplanet.com/blog/comments/warcraft-chronicle-preview-story-lei-shen

https://www.reddit.com/r/wow/comments/48yofr/i_am_seriously_impressed_with_what_chronicle_is/

…ve daha niceleri…

Son anda serbest çağrışım: Titanlar zaten ölmüş olduklarına göre Algalon ile boşuna çarpıştığımızın farkındasınız, değil mi?

 

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)