KİMDİR, NEDİR: SYLVANAS WINDRUNNER

Quel’thalas’ın gururlu ve asil elf ailelerinden Windrunner hanedanı, trajik geçmişi ve Silvermoon’un düşmanlarına karşı usanmadan yaptıkları trajik fedakârlıklarla diğer ailelerden daha ön plandadır. Nesiller boyunca Silvermoon’un Korucu-Generali rütbesini gururla taşıyan ailenin fertlerinin neredeyse tamamı Azeroth’un geçmişi ve geleceğinde önemli roller oynamış olsalar da bir tanesi yaptıklarıyla diğerlerinin tamamını gölgede bırakacaktı: Sylvanas Windrunner.

Ailenin ikinci çocuğu olan Sylvanas, Quel’Thalas’ın sakin ormanlarıyla çevrelenmiş güneybatı sahilindeki Windrunner Kulesi’nde ailesiyle birlikte yaşıyordu. Ancak Windrunner Kulesi’nin huzuru Orda’nın gelişiyle birlikte bozuldu. Küçük erkek kardeşleri Lirath, İlk Savaş’taki bir ork akını sırasında öldürüldü. Lirath’ın ölümü ailenin en büyüğü olan Alleria’yı intikama itti; annelerinin ardından Korucu-General rütbesini devralması beklenen Alleria, bunun yerine Uzakgezerler’in bir parçası oldu ve kardeşini öldürenlere karşı savaşmaya gitti. Alleria’nın sürekli uzakta olması ve anneleri Lireesa’nın savaşta ölümü bu konumun sorumluluğunu Sylvanas’ın omuzlarına yükledi. Savaştaki becerileri ve kurnazlığıyla İkinci Savaş öncesinde Silvermoon’un Korucu-Generali rütbesini kazanan Sylvanas, aynı zamanda Uzakgezerler’in de yönetimini ele aldı. Bizzat kendi eğittiği asil elflerden oluşan bu seçkin korucuların arasına çok yetenekli gördüğü bir insanı dâhil etmeye çalıştığında ırktaşlarının büyük tepkisiyle karşılaştı. Halduron Brightwing, Lor’themar Theron ve Renthar Hawkspear gibi önde gelen Uzakgezerler açıkça bu karara karşı çıktılar ve tepki o kadar büyüdü ki Prens Kael’thas Sunstrider dahi Sylvanas’a bir mektup yazarak Uzakgezerler’e aldığı bu insanı, Nathanos Marris’i, birlikten uzaklaştırmasını buyurdu. Sylvanas ise inatla Nathanos’un önemli bir müttefik olduğunu savunup diğerlerini de bir şekilde ikna etmeyi başardı. Ancak bir yandan Nathanos konusunda bu ısrarı, iki kolcu arasında romantik bir ilişki olduğuna dair dedikoduların başlamasına sebep oldu.

Quel’Thalas’ın Korucu-General’i olduğu zamanlarda Sylvanas…

Orklardan oluşan Orda bir kez daha saldırdığında Alleria, kendi korucu birliğini alarak yardım isteyen İttifak güçlerine katıldı. Sylvanas’ın önceliği ise Silvermoon’u ve halklarını korumaktaydı. Kırmızı ejderhaları köleleştirerek savaşta kullanmaya başlayan orklar Quel’Thalas ormanlarını yakmaya başladığında Sylvanas akıllıca bir taktikle saldırgan orkları Turalyon adındaki bir İttifak komutanının ordusu arasında sıkıştırarak yenilgiye uğrattı. Hâlihazırda başka cephelerde de yenilgiler alan ork ordusu, bunca mağlubiyetten sonra toparlanmak için Kara Geçit’ten kendi dünyalarına geri çekildiler. Ancak İttifak’ın bu tehdidin tekrar büyümesine izin verme niyeti yoktu. Bu yüzden gönüllü savaşçılardan oluşan bir grup geçitten geçerek ork tehdidinin kökünü kazımak için Draenor’a gitti. Alleria da bu savaşçılardan biriydi; Sylvanas ise yine her zaman olduğu gibi Silvermoon’u ve Quel’Thalas’ın güz rengi ormanlarını korumak için geride kaldı.

Asil elflerin insanlar ve Doğu Krallıkları’yla İkinci Savaş sırasında pekişen beraberliği maalesef ki başka bir tehdidin arifesinde çatırdamaya başladı. Özellikle de Quel’Thalas bölgesini yönetmekten sorumlu bir baronun oğlu olan Othmar Garithos’un elflere yönelik aşırı ırkçı yaklaşımları onları İttifak’tan soyutladı ve en nihayetinde asil elfler İttifak’tan tamamen kopma kararı aldılar.

Bu sırada Lordaeron’un hırslı prensi Arthas Menethil, topraklarını kasıp kavuran bir vebanın kökünü kazımak adına karanlık bir yola sapmış, hatta bu uğurda ruhunu ve insanlığını dahi yitirmişti. Elinde lanetli rünkılıcı Frostmourne, arkasında da diriölülerden oluşan bir orduyla Quel’Thalas’ın kapısına dayanan düşmüş prensin karşısında duran ise tabii ki Silvermoon’un Korucu-General’i Sylvanas olmuştu. Elf krallığının en güçlü büyücü ve rahiplerinin Silvermoon’da toplanmasını emreden Sylvanas, Arthas ve ölüler ordusuna karşı son bir defans hattı kurdurtmaya başladı. Son defans hattının hazırlıkları sürerken şehre daha fazla vakit kazandırmak için Uzakgezerler’i yanına alarak Arthas’ı yavaşlatmak için çeşitli vur-kaç operasyonları yönetti ve tuzaklar kurdu; kısmen başarılı da oldu. Daimşarkı Ormanı’nın derinliklerine dalan Musibet ordusu dört bir yandan korucuların saldırılarına hedef olarak çok ciddi kayıplar verdi. Attıkları her adım için ciddi bedeller ödemek durumunda kalsalar da sayıları tükenmek bilmiyordu.

Günlerce savaşmaktan artık bitkin düşmüş Sylvanas ve korucuları, en nihayetinde şehrin görkemli kulelerinin gölgesinde son savunmalarını yapmak üzere hazırlandılar. İnatçılıkları ve akıllıca uyguladıkları taktiklerle Arthas’ı kızdırmayı başarmışlardı ve öfkeli prens, Silvermoon’un kapıları önünde Korucu-General’le kendi başına yüzleşti. Ancak günlerdir dinlenmek bilmeden savaşmak Sylvanas’ın gücünü tüketmişti; bir anlık yaptığı bir hata, onun aksine yorulmak nedir bilmeyen Arthas’ın galibiyetini mühürlemişti. Frostmourne, Korucu-General’in açığını bulup onu deşti ve yaşamını damarlarından söküp aldı. Güzelim şehrinin ve kendini bekleyen korkunç kaderin farkına varan Sylvanas’ın döktüğü son yaşlar, Frostmourne’un donduran gücüyle yanaklarında acısının ebedî izlerini bıraktı. Lakin ölüm, Sylvanas Windrunner için bir son olmayacaktı; Arthas kendisine günlerce meydan okuyup sorun çıkartmış düşmanına eziyet etmekten sadistçe bir keyif alıyordu. Bu yüzden de Sylvanas’ın iradesinin bir kısmını serbest bırakarak onu bir banşi olarak diriltti ve hayatını korumaya adadığı halkını öldürmeye zorladı.

Sylvanas’ın hayattayken son gördüğü şey: Arthas Menethil ve Frostmourne

Asıl amacı sadece Güneş Pınarı’na ulaşıp Kel’thuzad’ı diriltmekken sırf Sylvanas ona çok zorluk çıkarttığı için Quel’Thalas’ın yok edebildiği kadar çok yerini yok etmeye ve bunu Sylvanas’a yaptırtmaya özen gösterdi; onun umudunu kırdı. Amaçlarına tek tek ulaşan Arthas, elf kralı Anasterian Sunstrider’ı öldürdü ve Pınar’ın sularında Liç Kral’ın hizmetkarı Kel’thuzad’ı diriltti. Bir liç olarak dirilen Kel’thuzad, efendisi Archimonde’u Azeroth’a getirecek geçidi açtı ve böylece Silvermoon’un ardından Dalaran da Musibet ordusunun önünde düşen şehirler arasına katıldı.

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)