Savaş hızla devam ederken iblislerin bitmek bilmeyen saldırıları sebebiyle direniş bir türlü istediği başarıyı elde edemiyordu. Tüm bu çaresizliğin içerisinde bilinen savaş taktiklerinin dışına çıkmaları gerektiğini fark eden Malfurion, Zümrüt Rüya’ya girebilmesini sağlayan güçlerini kullanarak rüya formundayken Azshara’nın Sarayı’na sızmayı başardı. Xavius’u yok etmeyi başaran druid, hemen ardından Pınar’ın güçlerini asil doğanların kullanımı için sınırlayan büyülü kalkanı ile Sargeras’ın geçidini kapattıysa da komaya girdi. Broxigar, gece elfinin komadaki bedeninin başında nöbet tutarken gelen Krasus ve Tyrande, Malfurion’ı kurtarmaya çalıştılarsa da başarısız oldular. Ancak yarı-tanrı Cenarius, öğrencisinin yardımına koşarak onun Zümrüt Rüya’dan çıkmasını sağlayarak sağlığına geri kavuşturdu ve başında bekleyen orktaki potansiyeli hissederek Malfurion’a bir silah yapması konusunda talimat verdi. Tahtadan yapılmış olan silah, Malfurion’ın druid büyüleri ile güçlendirilecek, bir elmas keskinliğine sahip hale getirilecek ve asla yok edilemeyecekti. Broxigar tarafından ustalıkla kullanılacak ve birçok iblisi alt edecek olan bu silahın adı Cenarius’un Baltası’ydı.
Efendisini hayal kırıklığına uğratmış olmaktan hiç de memnun olmayan Mannoroth, asil doğanları kısa süre içerisinde toplayarak geçidi yeniden aktif hale getirmeye çalıştı. Sargeras ise planlarını suya düşüren Xavius’un ruhuna bir süre işkence ettikten sonra onu daha büyük bir planın parçası olarak kullanmaya karar verdi. Xavius bir satir olarak yeniden doğdu ve Azeroth’a dönüşünün ardından gerçekleştirmek istediği iki adıma yöneldi: Önce dönüştürebildiği tüm asil doğanları kendisi gibi birer satir yapacak, sonra ise geçidi kapatan Malfurion’ı yakalayarak Sargeras’a teslim edecekti. Ancak detaylıca işlenmiş bu planlar, direnişte yer alacak diğer bazı varlıkların, özellikle de gelecekten gelmiş olan üç zaman yolcusunun ve -sonraları Tyrande ile Malfurion tarafından evlat edinilecek olan- Shandris Feathermoon’un araya girmesiyle başarısız olacaktı.
Shandris, Ara-Hinam adındaki küçük bir kasabada yaşarken Yakan Lejyon’un saldırıları sonucunda ebeveynlerini kaybetmiş ve çatışmalardan sağ kurtulan diğer gece elfleri ile birlikte evi bildiği topraklardan kaçmak zorunda kalmıştı. Arkalarından kovalamakta olan Lejyon kuvvetlerinden Kur’talos Ravencrest’in birliğinin iblisleri alt etmesi sayesinde kurtulan Shandris, direniş kamplarından birine geldiğinde Tyrande tarafından bulundu. Tyrande, bu gece elfinden oldukça etkilenmiş ve ona karşı bir yakınlık duymuştu. Genç kızın kasabasından hayatta kalıp kampa gelenler arasında olmaktan hoşnut olmadığını fark eden Tyrande, gittiği her yere onu da götürmeye ve bildiklerini ona aktarmaya başladı. Elune Rahibeleri arasında tanrıçanın güçlerini en iyi şekilde çağırabilen ve kullanabilen rahibe olmasıyla göz önüne çıkmaya başlayan Tyrande’yi her yerde takip eden Shandris, savaşa gidildiği zaman onu gizlice takip edip olan biteni izlemeye başladı. Lakin bunu çok geçmeden fark eden Tyrande, genç elfin bu tehlikeli hareketleri yapmasını yasakladı. Shandris ise bu uyarıyı dikkate almayacak ve ne kadar usta bir okçu olduğunu, savaşın en büyük düşmanlarından birinin alt edilmesine yardım edecek bir hareketle gösterecekti.
Bu esnada Ebediyet Pınarı’nı kavuran savaşa bir grup müttefik daha eklendi: Ejdersürüleri. Malfurion ve Krasus’un çağrısına cevap vererek direnişe destek vermeye gelmiş olan ejderhalar, savaşa katılıp iblisleri kararlılıkla yok etseler de beklenmedik bir gelişmeyle tüm ümitleri suya düştü. Asil doğanların Ebediyet Pınarı’nda açmak istedikleri geçidin enerjisini kendileri için kullanıp Azeroth’u parçalamak, böylece uzun süredir esir kaldıkları hapishanelerinden kurtulmak isteyen Eski Tanrılar’ın yalan vaatleriyle aklını yitirmiş olan Neltharion da savaşa dahil oldu. Diğer ejdersürüsü liderlerinin de güçlerini aktarmış oldukları ve böylece Ebediyet Pınarı’ndaki geçidi tamamen açabilecek veya kapatabilecek derecede yoğun bir güç taşıyan Ejderha Ruhu’nu kullanan Neltharion sadece iblisleri değil, gece elfleri ve birçok müttefiklerini de öldürdü. Dehşete düşen diğer ejdersürüsü üyeleri Neltharion’u durdurmak için harekete geçtiler. Ejdersürüsü liderlerini güçlerini paylaşması için ikna etmekten dolayı pişmanlık duyan Malygos’un mavi ejdersürüsü, siyah ejderhanın etrafını çevreleyip onu kontrol altına almaya çalışsalar da Neltharion, Ejderha Ruhu’nu kullanarak mavi ejderhaların ciddi bir kısmını öldürdü. Malygos ise ağır yaralı olarak kurtulmayı başardı. Güçlerini verdikleri diske hiçbir zarar veremeyen ejdersürüleri hareket edemez ve hatta konuşamaz hale gelirken Neltharion’un bir sonraki saldırısıyla birçok yoldaşlarını kaybedip Kalimdor’un dört bir yanına dağıldılar. Bu olayın ardından siyah ejdersürüsünün lideri Neltharion ise Ejderha Ruhu’nu da alarak savaş alanından ayrıldı ve taurenlerin yaşadığı Yücedağ bölgesinde bulunan sığınağına geri döndü.