Aegwynn’in Konsey’e karşı durmasına sebep olan ilk olaylardan biri, bir iblisle yaşadığı çatışmanın ta kendisiydi. Zmodlor adındaki meşum iblis, bir okuldaki küçük çocukların bedenlerini ele geçiriyor ve onları gerçekleştirilecek bir ritüele hazırlıyordu. Durumu fark eden Aegwynn, vakit kaybetmeden araya girerek iblisi alt etti ve onu Çarpık Düzlem’e geri gönderdi. Ancak Konsey bu hareketten memnun kalmamıştı; onlara göre Zmodlor’un yapmaya çalıştığı şeyin detaylarını öğrenmeye yoğunlaşmak daha mantıklı bir hareketti. Ancak Aegwynn, küçük çocukların bir iblisin elinde kontrolden çıkmalarını ve acı çekmelerini izlemeye niyeti olmadığını belirterek tavrını açık bir şekilde ortaya koydu.
Aegwynn, bir asırlık Muhafızlık döneminin bitmesine az kalmışken Kuzeyyarı topraklarında ters giden bir şeyler olduğunu hissetmeye başladı. Bu karanlık olgunun ne olduğunu bulmak isteyen büyücü, derhâl kuzeydeki kıtaya gitti ve bir grup iblisin bu kıtada yaşayan mavi ejderhaları avlayarak onların mistik büyü gücü üzerinden beslendiğine şahit oldu. Durumun vehametini fark eden Aegwynn, Ejderkonağı Tapınağı’na giderek ejdersürülerinden yardım istedi. Bu yardım talebine ilk karşılık veren ise Kırmızı Ejdersürüsü lideri Alexstrasza’ydı. Diğer ejdersürülerinin desteğini de alan Alexstrasza’nın önderliğinde harekete geçen grup, kadim zamanlarda öldürülmüş olan proto-ejderha Galakrond’un kemiklerinin bulunduğu bölgede iblislere tuzak kurdu ve onları kolayca alt etti. Ancak karşılarına çıkacak olan düşmanı hiçbiri beklemiyordu.
Kuzeyyarı’nın göğü adeta alev almışçasına parlamaya ve ardından kararmaya başladı. Korkunç derecede büyük ve dehşetengiz bir varlık beden bularak Aegwynn’in karşısında dikildi. Bu meşum varlık, Yakan Lejyon’un lideri Kara Titan Sargeras’ın bir avatarıydı. Aegwynn ise kendine gereğinden fazla güveniyordu ve Sargeras’ın bu formunu rahatlıkla alt edebileceğini düşünüyordu. Ancak Kara Titan’ın asıl planlarından hiç haberi yoktu.
İkili Kuzeyyarı göğü altında muazzam bir büyü savaşına tutuldular. Bu çarpışma, Aegwynn’in bu zamana kadar iblislere karşı verdiği savaşların en zoruydu ve Aluneth’in itaatsizliği de işini iyice zorlaştırıyordu. Sargeras’ın Avatarı’nı yok edecek bir mistik büyü fırtınası çağırmak istediği anda Aluneth tarafından reddedilmesi ve büyünün gerçekleşmemesi, neredeyse Muhafız’ın ölümüne sebep oluyordu. En sonunda Aluneth’i bir kenara bırakan Aegwynn, çok daha güvenilir olan başka bir silahı büyüyle kendisine çağırdı: Atiesh. Atiesh’in gücünü kendisininkiyle birleştirerek çarpışmaya devam eden Aegwynn, ejdersürülerinin de yardımıyla Sargeras’ın Avatarı’nı alt edip öldürmeyi başardı…
…ya da öldürdüğünü sanıyordu. Avatarı can vermeden önce harekete geçen Sargeras, ruhunun bir kısmını Aegwynn’in bedenine geçirip sakladı. Böylece gelecek yıllarda Azeroth’un başına gelecek en büyük felaketlerden birine sebep olacak olaylar zincirindeki ilk adımı da atmış oldu. Aegwynn’in ise tüm bu olan bitenlerden haberi yoktu.
Sargeras’ın Avatarı’nın hâlâ karanlık güçler barındırdığını ve bir gün uyanarak tekrar dehşet saçacağını düşünen Aegwynn, vakit kaybetmeden bu cansız bedeni saklayabileceği bir yer aramaya başladı. En sonunda güvenli gördüğü bir yere karar veren Muhafız, avatarı Kadimler Savaşı sırasında Lejyon geçitlerinden biri olarak kullanılan ancak savaş sonunda okyanusun dibine çöken oldukça eski bir Elune tapınağına taşıdı. Kadimler Savaşı sırasında Lejyon’un gelişini engellemek isteyen Yüce Büyühakimi Elisande ile destekçileri tarafından birçok büyülü koruma ve rünlerle çevrelenen bu tapınak, avatarın cansız bedenini saklamak için biçilmiş kaftandı. Aegwynn bu tapınağın hâlihazırda Lejyon büyülerini etkisiz hâle getiren rünlerle çevrili olduğunu bildiğinden avatardaki karanlık güçleri de kontrol altında tutacağına inanıyordu.
Bu olaydan sonra Aegwynn, iyiden iyiye kendine güvenen, ukala bir tavır takınmaya başladı. Ona göre Tirisfal Konseyi yeterince iyi değildi, gerektiğinde atılması gereken adımları atmıyor ve sadece işine gelen politikalarla ilgileniyordu. Kendisi ise Sargeras’ın Avatarı’nı alt etmeyi başarmıştı. Bu yüzden bir sonraki Muhafız’ın kim olacağını Konsey’in değil, kendisinin seçmesi gerektiğine inanmaya başladı. Bilmediği şey ise tam da Sargeras’ın planladığı ve düşüncelerini etkilediği şekilde hareket ettiğiydi.