Lorekeeper

KİMDİR, NEDİR: JAINA PROUDMOORE

Katherine Proudmoore ve Kul Tiras’ın Lord Amirali Daelin Proudmoore’un üç çocuğundan ortancası olan Jaina, insanlar ve orklar arasındaki kanlı İlk Savaş’ın sadece üç sene öncesinde doğdu. Ağabeyi Derek ve küçük kardeşi Tandred ile birlikte Kul Tiras’ta büyüyen Jaina, genç yaşta büyüye olan yatkınlığını keşfettiğinde en büyük hayali büyücü şehri Dalaran’da mistik sanatlar üzerine eğitim almaktı. Orklarla yapılan İkinci Savaş’ın etkilerini bizzat görmüş olan Daelin, kızının evden uzakta olmasını riskli bulduğu için bu fikre başta karşı çıksa da Katherine’in ısrarları sonucunda ikna oldu. Dalaran’a bir büyücü adayı olarak ayak basan Jaina, burada Başbüyücü Antonidas’ın çırağı olabilmek için yaşlı adama yalvardı ve en nihayetinde o dönemde Dalaran’a öğrenci olarak kabul edilen az sayıdaki kadın büyücüden birisi oldu.

Daelin Proudmoore ve küçük Jaina

Dalaran’da daha genç yaşından beri Muhafız Aegwynn’in hikâyeleriyle büyüyen Jaina, ister istemez kendini onu örnek alırken buldu. Antonidas’ın çırağı olmak da kolay değildi ve akıl hocasının ondan beklentileri oldukça büyüktü. Omuzlarındaki yükü hakkıyla taşıyabilmek için çalışmalarına odaklanmaya çalışsa da kendisi gibi soylu bir kandan gelen Lordaeron Prensi Arthas Menethil’e olan ilgisi aklını çelmeye başlamıştı. Başkentte tanışan ikili kısa sürede arkadaş olup yakınlaştıktan sonra yıllarca sürecek ciddi bir ilişkiye başladılar.

Arthas ve Jaina geçirebildikleri tüm zamanı birlikte geçirmeye çalışırken (bilhassa asil elf şehri Quel’Thalas’ın prensi Kael’Thas Sunstrider başta olmak üzere) bundan hoşnut olmayan başkaları da vardı. Ancak Jaina ve Arthas bunlara aldırmadan birlikteliklerine devam ettiler. Birlikte çeşitli festivallere katıldılar; bazen Arthas ziyarete geldi bazense Jaina onun yanına gitti ve en nihayetinde ikili nişanlanarak ilişkilerini bir sonraki adıma taşımaya karar verdiler. Lakin çok geçmeden ilişkilerinin fazla hızlı ilerlediğine kanaat getirdiler ve evlenmeye hazır olmadıklarında hemfikir olarak evlilik konusunu rafa kaldırdılar. İlişkileri daha yavaş bir şekilde de olsa devam etti. Ta ki Musibet İstilası başlayıp Lordaeron’u pençesine alana kadar…

Jaina ve Arthas

Lordaeron’un ücra köşelerinde kendini göstermeye başlayan hastalığın gizli bir Yakan Lejyon istilasının başlangıcı olduğuna dair kimsenin bir fikri yoktu. Bir kişi dışında: Kendini “Kâhin” olarak tanıtan ve Doğu Krallıkları’ndaki bütün nüfuzlu krallarla büyücülere Kalimdor adındaki kıtaya açılmalarını söyleyen Medivh, ufukta gözüken istilanın farkındaydı. Ancak ne krallar ne de büyücüler bu sözde Kâhin’in lafına kulak astı. Felaket kapıyı çaldığında Medivh’e kulak tıkayanlar arasında olan Antonidas, söz konusu vebanın yayılışını araştırmak amacıyla Prens Arthas’a eşlik etmesi için Jaina’yı Tirisfal Açıklıkları’ndaki Brill kasabasına yolladı.

Brill’deki araştırmaları onları Andorhal’daki bir tahıl ambarına yönlendirdi. Tahılların veba içerdiğini anlamalarının ardından eski Kirin Tor büyücülerinden Kel’thuzad adındaki bir nekromans Arthas ve Jaina’yı durdurmaya çalıştı ancak prens nekromansın diriölülerini püskürttü ve Kel’thuzad’ı öldürdü. Tahıl nakliyatını durdurmak için derhâl harekete geçen ikili, yollarının üzerinde olan Yurtvadi sevkiyatının çoktan tamamlandığını öğrendiler. Kasaba halkı acı içinde gözlerinin önünde ölerek zombilere dönüştüğünde problemlerinin sandıklarından çok daha büyük olduğunu anladılar. Arthas kasabayı korumak için geride kalırken Jaina da aceleyle Dalaran’a ışınlandı ve Gümüş El Tarikatı’nın lideri paladin Uther Lightbringer’dan yardım istedi. Uther ve Jaina Hearthglen’e geldiklerinde kasaba harap hâldeydi ve Arthas tek başına hâlâ dövüşmeye devam ediyordu. Yanında getirdikleri takviyelerle birlikte kalan diriölüleri temizlediler ancak yaşadığı bu korkunç deneyim genç prensi çok derinden sarsmış ve etkilemişti.

Jaina, Arthas ve Uther Stratholme’a girerken…

Sevkiyatın bir sonraki durağı Stratholme’du; bu yüzden Jaina, Uther ve Arthas soluğu orada alıp halkı zehirli tahılları yemekten alıkoymaya çalıştılarsa da bir kez daha geç kalmışlardı. Tahıllar çoktan dağıtılmış ve hatta kullanılmıştı. Üçlü, Yurtvadi’de olanların ardından Stratholme halkının da feci şekilde can vererek zombiye dönüşeceğinin ve hatta belki de bu vebayı başka kasabalara bulaştıracağının farkında olsa da herhangi bir suçu olmayan masumları soğukkanlı bir şekilde öldürmek hiçbirinin alamayacağı kadar ağır bir yüktü… Ya da en azından böyle düşünmüşlerdi. Uther ve Jaina, Stratholme’u terk etmek için davrandıkları sırada Arthas bütün şehrin arındırılması gerektiğini söyledi. Uther ile Arthas arasındaki tartışma, Arthas’ın akıl hocası Uther’ı görevden aldığını söylemeye kadar gitti. Jaina ne yapacağını bilemeyerek tereddütte kaldığındaysa Arthas onun rasyonel tarafına hitap etmeye çalıştı: Eğer Stratholme’daki zavallı halkın yerinde kendisi olsaydı ne yapılmasını isterdi? Bir canavara dönüşerek bir zamanlar sevdiklerine zarar verme riskini almayı mı tercih ederdi, yoksa acısının ve hayatının sona erdirilmesini mi? Jaina, Arthas’ın mantığına hak verse de yüreği yapılması gerekeni izlemeye el vermedi. Sevdiği adamı omuzlarında ve vicdanında koca bir yükle geride bırakarak Uther ile birlikte Stratholme’u terk etti. Bu seçimiyle ilgili şüpheleri hayatının geri kalanı boyunca Jaina’ya eziyet etmeye devam edecekti.

Arthas, tek başına Stratholme’daki katliamdan dönerken…

Jaina ve Uther günler sonra Stratholme’a geri döndüklerinde ne beklemeleri gerektiğini bilseler de gördükleri karşısında dehşete düştüler. Arthas gerçekten de söylediği gibi hastalığın yayılmasını önlemek için bütün şehri ateşe vermiş ve veba kapmış habersiz halkı katletmişti. Dehşete kapılmış bir şekilde şehrin yıkıntıları arasında bakınırken kendini hâlâ gizemli Kâhin olarak tanıtan Medivh kendini gösterdi ve son umut olarak kendini dinleyeceğini umarak genç kadını Kalimdor kıtasını aramaya teşvik etti. Jaina karşısındakinin kim olduğunu bilmese de ondan yayılan bilgeliği ve gücü hissetti, onun dediklerine inandı. Kâhin’in dediklerini Antonidas’a taşıdı ancak Başbüyücü çok geç olana kadar anlatılanlara inanmayı reddetti. Lanetli kılıç Frostmourne’un pençesine düşüp bir Ölüm Şövalyesi hâline gelerek Liç Kral’ın himayesine giren Arthas, peşinde diriölülerden oluşan koca bir orduyla Dalaran’ın kapılarına dayandığında Antonidas, Jaina’ya kurtarabildiği herkesi toplayıp Kalimdor’a yelken açmasını tembih etti. Böylece Dalaran’ın düşüşünden hemen önce Jaina, Kâhin’in dediği gibi Kalimdor kıtasını arayışa çıktı.

Kalimdor’a vardığında Jaina’nın karşısına çıkan ilk şey orklar oldu. Grom Hellscream’in yönetimindeki Savaşnarası klanıyla çatıştılar ancak asıl amaçları Taşpençe Tepesi’ne ulaşmak olduğundan topyekûn savaşa girmekten de kaçındılar. Tepeye giden bir mağaradan geçtikleri sırada yolları Thrall ve Cairne’in birlikleriyle kesiştiğinde çatışma yine kaçınılmaz hâle geldiyse de Medivh ortaya çıkarak onları yatıştırdı ve onları buraya getirmesinin asıl sebebini açıkladı: Yakan Lejyon istilası. Yakan Lejyon’un piyonları çoktan harekete geçmiş ve hatta dost saydıkları kişileri kendi emellerine alet edecek şekilde kontrol altına almaya başlamıştı bile. Arthas bunlardan birisiydi; aynı Grom Hellscream gibi. Grom’un tekrar iblis etkisine girdiğini öğrenen Thrall onu kurtarmak için hızla Külvadi’deki ork kampına doğru yol alırken Jaina ve Medivh ise onlara bu savaşta yardım edecek yeni müttefiklerle görüşmeye gittiler. Böylece orklar, Jaina’nın liderliği altındaki insanlar ve gece elfleri arasında Lejyon’a karşı bir ittifak kuruldu.

Jaina ve gözcüleri Archimonde adındaki Lejyon kumandanı iblisin Hyjal Dağı’na tırmanmaya başladığını keşfetti. Bölgeyi avuçlarının içi gibi bilen gece elfleri için Lejyon’un hedefinin Dünya Ağacı Nordrassil olduğunu tahmin etmek çok da zor olmadı. Üç ırk birden tüm güçleriyle Hyjal’ı savunmak için kamp kurmaya başladılar ancak Archimonde’un orduları karşı koyamayacakları kadar engindi. Jaina’nın kampı ilk düşen oldu ve genç sahire bir grup insanla birlikte zar zor ışınlanarak kaçmayı başardı. Onun ardından Thrall’ın kampı istila edildi. Neyse ki Jaina zamanında yetişerek Thrall’ı da kurtarmayı başardı.

Malfurion, elflerin ölümsüzlüğü karşılığında Archimonde’u durdururken…

En son savunmalarını gece elflerinin kampında hep birlikte yaptılar ve Başdruid Malfurion Stormrage’in Nordrassil üzerindeki tılsımları elf ruhlarının yardımıyla patlatması üzerine Archimonde’u durdurmayı başardılar. Ancak bu zafer, elflerin ölümsüzlüğüne mal oldu.

Archimonde’un yenilgisinin ardından Jaina ve onunla birlikte bu kıtaya geçenlerden geriye kalanlar Kalimdor’un doğu kıyısına yerleşmeye karar verdiler. Tozçamur Bataklığı bölgesindeki adalardan birinde Theramore adında bir şehir inşa ettiler ve orklarla Üçüncü Savaş’ta kurdukları barışı korumak için büyük bir çaba gösterdiler. Ancak iki taraf da bu barış için oldukça zorlu bir sınav vermek zorunda kaldı. Orda savaşçılarından Rexxar, Durotar’daki huzursuzluklar için Jaina’ya hesap sormaya geldiğinde genç sahirenin olanlardan hiç haberi olmadığını keşfetti. Birlikte bu gizemin derinliklerine indiklerindeyse söz konusu bölgenin naga istilası altında olduğunu öğrendiler… ve bölgedeki insanların yalnızca Jaina’nın yanındakilerden ibaret olmadığını da. Jaina’nın babası Lord Amiral Daelin Proudmoore, yanında bir İttifak donanmasıyla birlikte Thrall ve Doğu Krallıkları’ndan yelken açan orkları takip etmişti. Dahası kızının bu yabanilerle yaptığı barışı dinlemeye ya da değerlendirmeye de hiç niyeti yoktu.

Thrall ve Rexxar ile görüşerek savaş çıkmasını engellemeye çalışan Jaina…

İki taraf arasındaki gerilim hızla artarken Jaina babasının ön yargılı bakış açısının herkes için yıkım getireceğine inanıyordu. Onu ikna çabalarının tamamı başarısızlıkla sonuçlanınca daha fazla kan dökülmesini engellemek için Orda’ya yardım etmeye karar verdi ve kendi askerlerine saldırmama emri vererek babasını yalnız bıraktı. Rexxar’ın baltasının ucunda can veren Lord Amiral’in ölümü, aynı Arthas konusunda yaptığı seçim gibi Jaina’nın omzundaki büyük bir yük ve pişmanlığı da beraber getirdi. Ancak bu hareketiyle iki taraf arasındaki daha büyük bir savaşı önlemiş ve barışı büyük bir kişisel bedel karşılığında korumayı başarmıştı.

Liderlerinin ölümünü öğrenen Kul Tiras’lılar ise duruma bu kadar iyimser yaklaşmadılar. İntikam yeminleriyle Lordaeron İttifakı’nı oluşturan diğer devletleri Orda’ya karşı kışkırtmaya çalıştılar fakat vebanın ardından kendini toplamaya çalışan liderlerin o anda yeni bir savaşa girişecek kaynağı ve hevesi yoktu. Bu şekilde görmezden gelinmeyi kabullenmeyen Kul Tiras’lılar öfkeyle İttifak’tan çekilerek kendilerini izole ettiler. Babasının ölümünden sorumlu tutulan Jaina, halk arasında nefret edilen ve hatta hakkında onun ihanetini anlatan denizci şarkıları yazılan biri hâline geldi.

“Sakının! Sakının!”
“Denizin Kızı’ndan sakının!”
“Sakının,” diye duydum o haykırırken.
Sözleri karıştı okyanus esintisine,
Kendisi akıntının altında batarken.

Kana bulanmış sahillerinde Kalimdor’un
Denizcilerin savaşıp öldüğü o yerde.
Amiral düştü Theramore’da
Kızı yanından ayrılıp gidince.

Neden böyle? Neden böyle, ah Denizin Kızı?
Neden böyle? Unuttun mu kıyılardaki günlerinin anısını?
Ulusumuzun gözünde her daim gururken
O nasıl oldu da yolundan saptı?

Engin okyanus boyunca kaçtığında
Amiral de peşi sıra gitti doğruca batıya
Ne yapabilirdi kızının hayatını kurtarmak için yelken açmak
Ve hâlâ yaşadığını ummak dışında?

Ancak orada, uzaktaki sahillerde bulduğu
Yükselişe geçmiş düşmanlardı!
Fakat o vahşi hasımlarla yüzleştiğinde
Kızı yanında durmadı.

Ve dalgaların altında derinlere gömüldü,
Uğrayınca ailesinin ihanetine
Ulusuna son nefesiyle haykırdı
“Denizin Kızı’ndan sakının!” diye.

Jaina bir gün anayurduna dönebilmenin hayalini kuruyor olsa da artık Kul Tiras’ta hoş karşılanmadığının farkındaydı. Bu yüzden Theramore’da kalmaya devam etti ve İttifak ile Orda arasındaki narin köprü olmak için çabalarını sürdürdü. Thrall’ın Gök Gürültüsü Bayırı’ndaki durumla ilgilenmesini rica etmesi üzerine bölgeyi araştırmaya başladı ve eşi benzeri olmayan, çok güçlü bir büyücü tarafından yerleştirilmiş mühürleri keşfetti. Bu gücün sahibi Kirin Tor’daki öğrencilik dönemlerinde hikâyelerini okuduğu Muhafız Aegwynn’in ta kendisiydi. Jaina, bölgedeki iblis aktivitelerini araştıran Aegwynn’e yardım etti ve birlikte Yanan Kılıç klanının çağırdığı iblis Zmodlor’u ortaya çıkarttılar. Ancak Zmodlor’un etkisi Theramore’a kadar ulaşmıştı, bu yüzden iki sahire birlik olup iblisi geldiği karanlık deliğe geri yolladılar. Jaina’nın yeteneğinden etkilenen Aegwynn, Theramore’da kalıp ona eşlik etmeye karar verdi.

Aegwynn

Theramore ve Orgrimmar arasındaki barışı sağlamakla kalmayıp yıllardır sürdürmekte olan Jaina, iki taraf arasındaki savaş baltalarının gömülebileceğine dair inancını güçlendirmişti. Bu yüzden Thrall ile Stormwind Kralı Varian Wrynn’i bir araya getirecek bir barış görüşmesi düzenledi. Ancak Theramore’a deniz yoluyla ulaşmaya çalışan Varian’ın gemisi saldırıya uğradı ve kral kayıplara karıştı. Olayı araştırmaya devam eden Jaina, eski bir Kul Tiras askeri olan Hendel’i sorguya çektiğinde Kral Varian’ın kaçırılmasının ardında siyah ejderha Onyxia ile iş birliği yapan Defias Kardeşliği’nin olduğunu öğrendi ve bu bilgiyi derhâl Stormwind Kral Vekili olan Bolvar Fordragon’a ulaştırdı.

Bu sırada gece elflerinin lideri olan Tyrande Whisperwind, Theramore’a üç adet gladyatör yolladığını haber verdi ve Jaina’dan onlara yardım etmesini rica etti. Bu gladyatörlerden birisi benliği kaçırıldığı sırada büyüyle ikiye ayrılmış olan Varian’dı ancak benliğinin ayrılmasıyla birlikte hafızasını da kaybetmişti. Aegwynn’in de yardımıyla Varian’ın hafızasını geri getirmeyi başaran Jaina, Varian’ı Stormwind’e ulaştırmak için kendi şahsi gemisi Dalgakıran’ı tahsis etti ve birlikte Doğu Krallıkları’na doğru yelken açtılar. Bu yolculuk sırasında da gemi nagaların saldırısına uğradı ancak Varian onlarla dövüşürken anılarının kalanını da geri kazandı. Stormwind’e döndüğündeyse kendini Katrana Prestor olarak gizleyen Onyxia’yla yüzleşti lakin ejderha kaybettiği kozlarını Prens Anduin’i rehin alarak yeniledi ve Tozçamur Bataklığı’ndaki inine çekildi.

Tozçamur Bataklığı, Theramore’un hemen batısında kalıyordu. Bu yüzden Jaina, Prens Anduin’i kurtarmaya giden Varian ve kafilesine eşlik etti. Benliği iki ayrı bedene ayrılmış olan Varian’lara Shalla’tor ve Ellemayne adlı elf kılıçlarını hediye etti ve birlikte Onyxia’nın inine saldırdılar. Dövüş sırasında Onyxia bir kez daha kralın benliğini bölmeye çalıştı ancak büyüsü ters tepince hem Varian hem de elf kılıçları tek hâle geldi. Onyxia’yı öldürüp Prens Anduin’i kurtardıktan sonra siyah ejderhanın kafasını ganimet olarak Stormwind’in kapılarına astılar.

Onyxia’nın kafası, Stormwind’e asılmak üzere getirilirken…

Onyxia tehdidi ve Varian krizi atlatıldıktan sonra Jaina, yarım kalan barış görüşmesi için tekrar hazırlıklara başladı. Thrall ile görüşerek ona Varian’ın başından geçenleri anlattı ve Varian ile görüşerek onu tekrar Orda ile masaya oturması için ikna etti. Taraflar Theramore’da buluşup görüşmelere başladığı sırada ise bu görüşmelerin başarıya ulaşmasını istemeyen Alacakaranlık Çekici organizasyonu Varian’a suikast düzenlemeye çalıştı. Zamanında Varian’ın babası Kral Llane’i öldürmüş olan Garona Halforcen tarafından yapılan bu girişim, iki tarafın da birbirinden şüphe duymasına sebep oldu ve olası bir ateşkes ihtimali de böylece suya düştü. Varian, Garona’yı öldürmek üzereyken Jaina araya girerek yarı-orku esir aldı ve sorgulanması gerektiğini söyledi. Varian’ın onayıyla birlikte Aegwynn ile Jaina, Garona’nın üzerindeki büyülü etkiyi kırmaya çalıştılar ancak büyü Garona’ya oldukça derin bir şekilde nüfuz etmişti. Derken Jaina bu barış görüşmesiyle alakası olmayan ve adeta kanını donduran bir dehşet hissetti. Arthas -ya da artık nam-ı diğer Liç Kral- uyanmıştı ve ölülerden oluşan orduları hem Orda hem de İttifak üzerine saldırıya geçmişti. Theramore’da yaşanan ilk saldırıları püskürtmeyi başarsalar da barış görüşmeleri tam da düşmanlarının umduğu gibi bir yere varamadan sonlandı. Varian ve Thrall, Liç Kral’ın ölüler ordusuna karşı durabilmek için kendi şehirlerine çekildiler. Bu sırada Alacakaranlık Çekici’ni durdurmaya çalışan Aegwynn ise tarikatın lideri çift kafalı ogre Cho’gall’ın ellerinde can verdi.

Liç Kral’ın başkentlere yaptığı saldırılar sonucunda hem İttifak hem de Orda Kuzeyyarı’na sefer düzenleyerek bu saldırıya karşılık vermeyi planlıyordu. Jaina iki taraf arasında haber taşıyarak her ne kadar birlik olmasalar da ortak düşmana karşı savaşmalarında yardımcı oldu. İttifak ve Orda orduları Gazapkapısı Angrathar’da Liç Kral’a karşı ortak bir saldırı düzenlediler fakat Terkedilmişler içerisinde çıkan bir ayaklanma iki taraf arasında erimeye başlayan buzları tekrar dondurdu. Yüksek Eczacı Putress’in savaş alanına saldığı veba iki tarafı da perişan etti; Dranosh Saurfang’in de dâhil olduğu dört bin Orda askeri ve Bolvar Fordragon’u da içeren beş bin İttifak askeri bu saldırıda telef oldu. İki taraf arasında tekrar savaş çıkacağından endişelenen Jaina, Undercity’ye düzenlenen saldırıya İttifak’ın yanında katılmış olsa da Varian taht odasında Thrall’a saldırmaya çalıştığında İttifak askerlerini dondurup Stormwind’e geri göndererek olayın kontrolden çıkmasını engellemiş oldu.

Valeera, Broll, Varian ve Jaina

Ulduar’ın fethi ile sonrasında gerçekleşen Gümüş Turnuva’nın ardından Buztacı Hisarı’na yapılacak taarruzun vakti geldi çattı. Ancak Liç Kral doğrudan saldıramayacakları kadar güçlü olduğundan onu zayıflatmanın bir yolunu bulmaları gerekiyordu. Jaina ve bir grup İttifak kahramanı, önce Liç Kral’ın en büyük silahlarına ev sahipliği yapan Ruhlar Ocağı’na saldırdı, ardındansa Buztacı Hisarı’nın yapı taşı olan saronit madeninin çıkartıldığı Saron Çukurları’na baskın yaptı. Burada gnome nekromans Krick’ten Arthas’ın lanetli kılıcı Frostmourne’u Düşünüm Salonları’nda bıraktığını öğrendi. Arthas’ın bir parçasının hâlâ Liç Kral’ın içinde bir yerlerde hayatta olduğuna inanan Jaina, Frostmourne’u ele geçirmenin Arthas’ı ortaya çıkartabileceğini umarak Düşünüm Salonları’na yapılan gizli saldırıyı bizzat yönetti. Fakat bunun bir tuzak olduğu ortaya çıktı zira Liç kral hazır bir şekilde onları bekliyordu. Jaina büyüleriyle Liç Kral’ı yavaşlatmaya çalışırken İttifak kahramanları da önlerine çıkan diriölüleri biçerek yapıdan canlı bir şekilde kaçmayı başardılar.

Düşünüm Salonları ve Frostmourne

İttifak ve Orda güçleri nihayet Buztacı Hisarı’nı kuşatacak hazırlıkları tamamlamışlardı. Saldırı başladığında Putress’in ihaneti sonucunda ölenlerden bir kısmının Liç Kral tarafından diriltilmiş olduğunu öğrendiler. Dranosh Saurfang, bir ölüm şövalyesi olarak artık Liç Kral’a hizmet ediyordu; Bolvar Fordragon ise hâlâ direniyordu ancak acı dolu çığlıkları buzdan hisarı inletecek şekilde duyulabiliyordu. İttifak ve Orda güçleri Dranosh Saurfang’la karşı karşıya gelip onu yendiğinde Varian aralarındaki bütün soğukluğa rağmen Varok Saurfang’in oğlunun cesedini alarak gitmesine izin verdi. Kralının bu dokunaklı hareketi Jaina’yı derinden etkiledi ve ona duyduğu saygıyı arttırdı.

Azeroth kahramanları Donmuş Taht’a kadar çıkarak Liç Kral ile çarpıştılar. Liç Kral dövüş sırasında üstünlüğü ele geçirip kahramanları öldürmeyi başarsa da Tirion Fordring’in Işık’a son yakarışı dengeleri tersine çevirdi ve Ashbringer’ın Frostmourne’u parçalamasıyla Arthas’ın kurbanlarının ruhları serbest kaldı. Bu ruhlardan biri de babası Terenas Menethil’di. Öfkeli ruhlar Liç Kral’ı oyalarken Kral Terenas kahramanları hayata döndürdü ve hep birlikte savunmasız kalmış olan düşmanın hükmünü sona erdirdiler. Liç Kral’ın gazabı dinerken kendi benliğini bulan Arthas ise trajik ve pişman bir şekilde son nefesini verdi. Maceracılar zırhında kalbine yakın tuttuğu bir madalyon buldular. Madalyonun içinde Jaina’nın bir portresi vardı. Her şeye rağmen Arthas’tan bir parçanın ona olan sevgisine tutunmuş olduğu düşüncesi Jaina’yı derinden etkiledi.

Terenas’ın ruhu, Liç Kral’ı etkisiz hâle getirirken…

Kuzeyyarı Seferi sona erince herkes gemilerle evlerine dönmeye başladı. Liç Kral’a karşı savaş iki tarafa da fazlasıyla kayıp verdirtmişti. Jaina, hâlâ Arthas’ın kaderine üzgün bir şekilde Stormwind’de düzenlenen anma törenine katıldı. Orda’nın da aynı şekilde savaşta düşenleri onurlandırdığını düşünüyorlardı ancak sivil gece elfi karavanlarına saldırıldığının raporlarını alınca iki taraf arasında yatışmış olan gerilim bir anda tekrar tırmandı. Varian bu harekete sert bir misillemeyle karşılık vermeye çalıştı ancak Jaina ona bu konuyu diplomatik yollarla çözebileceklerini söyledi. Varian her ne kadar misilleme yapmasa da Thrall’dan açıkça saldırı için özür dilemesini ve sorumluları İttifak’a teslim etmesini istedi. Kalimdor’a dönüp Thrall ile görüşen Jaina, Savaşşefi’nin durumdan haberi olmadığını öğrendi; Thrall ise aralarındaki barışı korumak istese de özür dilemeyeceğini ve suçluları bulurlarsa kendileri ilgileneceklerini net bir şekilde belirtti.

İki taraf arasında savaş açıkça patlak vermese de kıvılcımlar çıkmaya başlamıştı. Azeroth’un element ruhları huzursuz bir şekilde kontrolden çıktığında Thrall duruma bir çare bulmak için Savaşşefi pozisyonunu Garrosh Hellscream’e devrederek Ötediyar’a yolculuk etti. Savaşşefi pozisyonunu Garrosh’un almasına karşı olan Cairne Bloodhoof, sürekli çatıştığı orkla olan anlaşmazlıklarını ona mak’gora’da meydan okuyarak çözmeye çalıştı. Lakin bunu fırsat bilen ve kendi karanlık planları olan Magatha Grimtotem, Garrosh’tan habersiz bir şekilde onun silahını zehirleyerek Cairne’in hayatını kaybetmesine neden oldu.

Garrosh ve Cairne’in mak’gora’sı

Tauren liderinin ölümüyle Thunder Bluff’ın kontrolünü ele geçiren Grimtotem klanı, Cairne’in varisi olan Baine’i de öldürerek şehir üzerindeki hakimiyetlerini sıkılaştırmaya çalıştı. Fakat Baine’in barışçıl yollarına sempati duyan Jaina, Theramore’un kapılarını gizlice açarak onun güvende olmasını sağladı. Magatha tarafından oyuna getirildiği için öfkeli olan Garrosh’un da yardımıyla Thunder Bluff kısa sürede geri kazanıldı ama Baine, ihtiyaç anında karşı taraflarda yer almalarına rağmen ona yardımcı olmaktan çekinmeyen Jaina’nın bu iyiliğini asla unutmadı.

Hem İttifak hem de Orda Azeroth’u alt üst eden Afet ve bu felaketin sorumlusu Deathwing ile uğraşırken Jaina, Dalaran’ın büyücü konseyi Kirin Tor tarafından görüşmeye çağrılmıştı. Konseyin lideri Rhonin, müthiş bir potansiyele sahip olduğuna inandıkları genç bir büyücü adayını Jaina’ya çırak vermek istediğini söyledi. Böylece Jaina yeni çırağı gnom Kinndy Sparkshine ile tanıştı.

Jaina’nın çırağı: Kinndy Sparkshine

Deathwing’in gelişi İttifak ve Orda arasında çakan kıvılcımları bir süreliğine yatıştırdı ancak tamamen söndürmeye de yetmedi. Garrosh, Kalimdor’un tamamen Orda kontrolünde olmasını arzuluyordu; Varian ise Theramore ve gece elfi karakollarına yenilerini ekleyerek Kalimdor üzerindeki varlıklarını arttırmayı istiyordu. İki taraf da bir yandan bu amaçlar doğrultusunda adımlar atarken bir yandan da Deathwing ile Alacakaranlık Çekici’ne karşı savaşmaya çalışıyordu. Deathwing nihayet Thrall’ın ve diğer kahramanların yardımıyla yenilgiye uğratıldığında Jaina bu konu hakkında bir şeyler yapması gerektiğini biliyordu. Bu yüzden gizlice Thrall’ı Orda’nın liderliğine dönmeye ikna etmeye çalıştı ancak artık Go’el adını almış olan bir ork şaman, başka sorumlulukları olduğunu, Azeroth’un iyileştirilmesinin ona ve onun gibilere düştüğünü söyleyerek Jaina’nın bu önerisini reddetti.

Garrosh’un agresif tutumu yüzünden bir hayli endişeli olan Jaina hayal kırıklığına uğramış bir hâlde Theramore’a döndü. Theramore’da kendisini bekleyen yeni Büyü Vekili mavi ejderha Kalecgos ile karşılaştı. Kalec, kayıp olan Odaklama İrisi’ni aramak için Kirin Tor’un yardımını istemişti ve Rhonin de onu doğrudan Jaina’ya yollamıştı. Jaina derhâl danışmanları olan Başbüyücü Tervosh, yakın korumalarından gece elfi Pained ile çırağı Kinndy’yi artefaktı bulmaları için görevlendirdi. Onlar İris’in izini sürerken geçmiş acılarından, yaralarından ve beklentilerinden bahseden Kalec ile Jaina arasında bir yakınlaşma başladı. Kalec’in bütün büyülü hislerinden gizlenmiş olan İris’i bulmayı başaramadılar ancak Baine’in yolladığı bir haberci onlara İris’i bile ikinci plana atmalarına sebep olacak başka kara haberler getirdi: Garrosh nihayet hamlesini yapmaya karar vermiş ve gözünü bilhassa Theramore’a dikmişti.

Bu talihsiz haber üzerine Theramore savaş hazırlıklarına başladı. Jaina başta Kral Varian olmak üzere bütün müttefiklerine haber yollayarak yardımlarını istedi; Kalec, Jaina’yı yalnız bırakmayacağını söyleyerek şehri savunmak için kalmaya karar verdi. Yardım istekleri arasından bir tek Rhonin tek başına bir İttifak şehrine yardım etme kararı veremeyeceğini söyledi ve Altılı Konsey’in onayını almaları gerektiğini vurguladı. Konseyin liderlerinden olan Khadgar, naaru A’dal’a haber yollayarak bir grup Sha’tari kuvvetinin şehre konuşlanmasını sağladı ancak aralarında Orda üyeleri de bulunan Konsey bunun dışında aktif bir destek sunamayacaklarını söyledi.

Theramore kısa sürede elinden gelen bütün savunmayı ortaya koymuş olsa da gözleri bir yandan hâlâ Stormwind’den gelecek olan takviyelerdeydi. Neyse ki şehre saldıran öncü gruplar püskürtülmüştü… Bunun da Garrosh’un planlarının bir parçası olduğunu ne yazık ki çok geç anladılar. Savaşşefi bilhassa bütün önemli İttifak güçlerinin şehirde bir araya gelmesini bekliyordu. Düşmanlarının yeterince toplandığına kanaat getirdiğinde Odaklama İrisi tarafından güçlendirilmiş olan mana bombasını şehrin üzerinde patlatarak hepsini tek hamlede yok etti. Theramore ve içindeki herkes böylece feci şekilde can verdi.

Mana bombasından sonra Theramore

Jaina hariç.

Bombanın patlamasından hemen önce şehrin durumunu kontrol etmeye gelmiş olan Rhonin, büyülü bir kalkanla şehri patlamanın etkisinden korumaya çalışmış ancak başarılı olamamıştı. Kalkanı ona sadece Jaina’yı büyülü bir geçitten itecek kadar vakit tanımıştı.

Jaina kendine geldiğinde bütün vücudunun mistik enerjiyle ışıdığını ve saçının da tek bir perçem dışında tamamen beyaza dönmüş olduğunu fark etti. Bomba patladığı sırada Theramore’da olmadığı için hayatta kalmayı başaran Kalec onu buldu ve şehre geri gitmemesi için yalvardı. Ancak Jaina ne kadar korkunç olursa olsun şehrinin başına gelenleri kendi gözleriyle görmek istiyordu. Yine de hiçbir şey onu arkadaşlarını, danışmanlarını, halkını, müttefiklerini katledilmiş bir şekilde görmeye hazırlayamamıştı. Ancak onu en çok sarsan, kalbini en çok burkan Kinndy’nin cansız bedeni oldu. Gnomun minik bedenine dokunduğunda Kinndy büyüyle ışıldayan menekşe bir toza dönüşerek dağıldı. Bu korkunç sahne Jaina’nın umudunu ve barışsever, pozitif yanının öldüğü an oldu; içini intikamın kavuran aleviyle doldurdu.

Theramore’un yıkıntılarını bulan Jaina

Öfkeyle ve mistik büyünün kalıntılarıyla dolup taşan sahire Orda’dan bunun intikamını almaya yemin etti. Stormwind’e giderek Kral Varian ve Prens Anduin’i Orgrimmar’a saldırmaya ikna etmeye çalıştı. Ancak Varian, Orda kuvvetleri Kalimdor açıklarını ablukaya aldıkları için direkt saldırmak yerine sakin kalmaları ve plan yapmaları gerektiğini savundu. Jaina bunun üzerine Dalaran’a ışınlanarak Kirin Tor’dan bir kez daha yardım istedi ancak Rhonin’in ölümüne rağmen konsey Jaina’ya Orgrimmar’ı yok etmesinde yardım edemeyeceklerini, zarar görebilecek masumları düşünmek zorunda olduklarını açıklamaya çalıştı; Jaina ise bu bahanelerin hiçbirine kulak asabilecek ruh hâlinde değildi. Dalaran’da ustası Antonidas’a ait bir kitabı (“Altıncı Element: Mistik Takviye ve Manipülasyon İçin Ek Yöntemler”) çaldı ve Theramore’a dönüp Odaklama İrisi’ni kullanarak Orgrimmar’ı tek başına yok etmeye yeltendi. Az kalsın başarılı da oluyordu; Iris’in gücü ve kitaptan öğrendikleriyle eşi benzeri görülmemiş devasa bir su elementali yarattı ve şehri tsunamiye boğarak yok etmesini emretti.

Elemental şehre doğru ilerlerken Azeroth’taki tüm elementlerle iletişim hâlinde olan Thrall durumdan haberdar oldu ve son anda yetişerek Jaina’yı bu korkunç karardan vazgeçirmeye çalıştı. O anda Thrall’ı bile bir düşman olarak gören Jaina, şamana saldırdı ancak bir yandan elementalleri de kontrol etmeye çalıştığı için saldırısı fazla zayıf kaldı. Thrall, elementlerle olan bağını kullanarak Jaina’yı oyaladı ve sahireyi aramakta olan Kalecgos da kısa bir süre sonra Thrall’a katıldı.

Jaina’nın Orgrimmar’ı sular altında bırakmaya niyetli su elementali

İkisi birlikte genç kadının mantığına seslendiler: Thrall, İris’i bu şekilde kullanmanın onu Garrosh ile aynı kefeye koyacağını söyledi. Masumların katili Garrosh ile bir tutulmak ve neredeyse Arthas’ın girdiği karanlık yola saptığını fark etmek Jaina’yı kendine getiren şey oldu. Thrall’a tekrar dost gözüyle bakıp güvenebilmek için daha çok vakte ihtiyacı olduğunu söylese de şehrin üzerine ilerleyen tsunamiyi dağıttı. Ablukaya yaklaşan İttifak gemilerini de tam bu sırada gördüler; eğer Jaina intikamını almayı seçseydi sadece Orgrimmar’ı değil, İttifak donanmasını da yok etmiş olacaktı. Jaina geriye kalan su elementallerinin yardımıyla ablukayı dağıtarak İttifak donanmasını kurtardı ve filoya katılarak onlarla birlikte Theramore’a geldi. Burada Kral Varian, Theramore’da ölenlerin gömülmesine ve huzura kavuşturulmasına bizzat yardım etti.

Theramore’un yıkıntıları arasında gezer ve intikam alma arzusu yavaş yavaş yerini yuvasının aldığı hâle eşdeğer bir kratere bırakırken Jaina, Kalec’in kollarında hıçkırarak ağlamaya başladı. İçindekileri döktü ve aralarında daha önceden filizlenmeye başlamış olan romantik ilgi tam anlamıyla bir ilişkiye dönüştü.

Kalec ve Jaina, birlikte Dalaran’a dönüp Altılı Konsey’in karşısına çıktılar. Kalec beklenmedik bir şekilde Odaklama İrisi’ni korumaları için konseye bağışladı. Jaina ise tekrar Kirin Tor’un üyesi olmak için talepte bulundu. Konsey üyelik talebini reddetti; zira Rhonin’in geride bıraktığı eşyalar arasında ejderha Korialstrasz’a ait bir kehanet de bulunuyordu ve kehanet tam olarak Jaina’yı tasvir ediyordu:

“Kırmızıdan sonra gümüşi gelir,
Altın ve parlaktı bir zamanlar;
Mağrur Hanım mütevazı ve acılı,
Düşünceleri hep savaşa kayacak.

Safirden ışıltı elmasa döndü şimdi,
Kirin Tor’un lideri geliyor.
Düşmüş bir krallığın “Kraliçesi”,
Savaşın davullarına doğru marş ediyor.

Uyarılmadık demeyin – savaşın akıntıları
Nihayet sahile vuracak.”

Bu kehanet ve Rhonin’in istekleri doğrultusunda hareket ederek kaybettiği her şeye rağmen intikam alma konusunda kendini dizginleyen Jaina’yı liderleri yaptılar.

Konsey aynı zamanda Kalec’e de Kirin Tor’da bir mevki önerdi. Böylece Theramore’u -yani yuvasını- kaybetmiş olan Jaina, Dalaran’a tekrar yuvası diyebilmeye başladı. Yine de Dalaran’ın ışıkları her gece Garrosh tarafından katledilen Kinndy’nin siluetiyle yandığında intikam arzusunun közleri içini yakmaya devam etti…

Jaina ve Windle Sparkshine, Kinndy’nin anısını Dalaran’ın sokak ışıklarında yaşatırken…

Pandarya kıtasının keşfiyle birlikte İttifak ile Orda arasındaki çatışmalar bu yeni kıtaya yayılarak devam etti. Dahası Eski Tanrılar’dan biri olan Y’shaarj’ın negatif hareketlerden ve düşüncelerden beslenen kalıntıları olan Sha’ların kıtada baş göstermesine sebep oldular. Jaina, Kirin Tor’un lideri olarak taraf tutmaktan mümkün olduğunca kaçınmaya çalışsa da İttifak’ın Yedi Yıldız Mabedi‘ndeki görüşmelerine katıldı. Bu görüşmelerde Prens Anduin, Jaina’dan Orda’ya bağlılıklarını sunmuş olan Sunreaver elflerini Dalaran’dan atmasını talep etti. Jaina ise her ne kadar bu onun için zor olsa da Dalaran’ın tarafsız kalması gerektiğini ve birlikte çalışabileceklerini kanıtlama konusunda iki tarafa da yol göstermesini umduğunu söyleyerek bu talebi reddetti. Ancak bunu derken bile Savaşşefi’nin daha fazla savaş istediğini biliyordu; bu yüzden gece elflerine onun peşinde olduğu çok tehlikeli bir mogu artefaktı olan Kutsal Çan’ı Darnassus’ta saklamaları için yardım etti. Bütün önlemlere ve koruma büyülerine rağmen çok kısa bir süre sonra Kutsal Çan gizemli bir şekilde çalındı. Durumu araştırmak için şehre bizzat gelen Jaina, bu işin arkasındaki sorumluların Sunreaver elfleri olduğunu öğrendiğinde sönmeye yüz tutmuş intikam közleri bir anda tekrar alev aldı.

Darnassus’ta gizlenen Kutsal Çan

Bir kez daha Orda tarafından ihanete uğrayan Jaina, bunun üzerine Dalaran’daki Gümüş Pakt kuvvetlerini topladı ve birlikte bütün Sunreaver elflerini şehirden atmaya başladılar. İçlerinde Sunreaverlar’ın lideri Aethas Sunreaver’ın da olduğu esirler Menekşe Hisar’a kapatıldı, teslim olmayan ya da karşı koymaya çalışanlar ise öldürüldü. Haberleri alan Kral Varian, şaşılacak şekilde bu gelişmeleri olumlu karşılamak yerine Jaina’yı azarladı ve fazlasıyla fevri davrandığını söyledi. Garrosh’un savaş yanlısı davranışları, orkları kayıran ve diğer ırkları dışlayan hareketleri Orda içerisinde de huzursuzluk çıkartıyordu. Kan elfleri de bu yüzden Varian ile tekrar İttifak’a dönme ihtimallerini konuşmaya başlamışlardı ki… Jaina’nın yaptığı katliam bu ihtimali tamamen ortadan kaldırmıştı. Genç sahire Varian’ın suçlamasını kabul etmedi ve elflerin Kirin Tor’un tarafsızlığına ihanet ederek kendi kuyularını kazdığını söyledi. Böylece Kirin Tor, Pandarya Seferi için resmi olarak İttifak’a katıldı.

Pandarya’da Kutsal Çan’ın peşinden koşan İttifak kuvvetleri amaçlarına ulaşamasa da Prens Anduin başına buyruk bir şekilde Garrosh’un peşine düşerek onun çanı kullanmasına engel oldu. Lakin bu hareketi ona çok pahalıya mal oldu: Garrosh onu neredeyse öldürecek şekilde yaraladı. Varian oğlunun hayatından endişe duyup onu iyileştirmesi için Kâhin Velen’i çağırırken Jaina ise yaptıklarını Garrosh’a ödeteceğine dair bir kez daha yemin etti.

Anduin, Garrosh’un Kutsal Çan’ı kullanmasını engellemeye çalışırken…

Kutsal Çan’ı istediği gibi kullanamayan Garrosh, bu sefer de gözünü Gök Gürültüsü Adası’ndaki Lei-Shen’in hazinelerine dikmişti. Ork savaşşefinin amacına ulaşmaması için Gümüş Pakt lideri Vereesa Windrunner ile birlikte İttifak saldırısının öncüsü olan Kirin Tor Hücum Birliği‘ni kurdular ve adaya çıkartma yaptılar. Jaina buradaki İttifak güçlerini Shan’ze mogu klanına karşı yönetti ve klan lideri Shan Bu’yu yendikleri sırada yolları Lor’themar Theron tarafından yönlendirilen Orda kuvvetleriyle kesişti. İki taraf arasındaki gerginlik hızla tırmanırken pandaren Taran Zhu araya girerek bir çatışma yaşanmasını engelledi. Ancak bu ateşkesin temelli olmayacağının hepsi farkındaydı; Garrosh Orda’yı yönetirken Orda ile İttifak arasında barış olması mümkün değildi. Jaina’yı şaşırtan şey ise Lor’themar’ın da bu fikre katılıyor olmasıydı.

İttifak kahramanları Fırtınalar Zirvesi‘ne saldırıp Lei-Shen ile yüzleşmeye giderken Jaina’nın bir ricası oldu. Eski akıl hocası Antonidas’a ait olan ancak artık kendisinin kullandığı asaya Lei-Shen ile dövüşecekleri platformdan arta kalacak gücü yüklemelerini istedi. Bekçi Ra-den’in titan Aman’thul’dan aldığı ve Lei-Shen’in de daha sonra Ra-den’den çaldığı enerjilere dolan asa, Azeroth üzerindeki en güçlü artefaktlardan biri hâline geldi. Jaina’nın bu güçle ne yapmayı planladığı ise gün gibi ortadaydı: Titanların gücünü Garrosh’tan intikam almak için kullanacaktı.

Gök Gürültüsü Kralı Lei-Shen

Böylece Gök Gürültüsü Adası’nın ardından İttifak ve Orda içindeki isyancı grup güçlerini birleştirerek Orgrimmar Kuşatması’na başladılar. Jaina da bu kuşatmanın en önde gelen isimlerinden biriydi. Azeroth’lu kahramanlara Y’shaarj’ın Mahzeni’nde Sha ile dövüşmelerinde yardım etti ve sonrasında İttifak kuvvetlerini Durotar’a bizzat ışınladı. Kral Varian’ın özel birliğiyle birlikte proto-ejderha Galakras’a karşı savaştı ve Orgrimmar kapıları düştüğünde de İttifak ile Orda güçlerinin şehri geri almasına yardım etti.

Garrosh nihayet birlik olan Orda ve İttifak karşısında düştüğünde Thrall onu oracıkta öldürerek bu savaşa son vermek istedi ancak Varian araya girerek bu cezayı vermenin sadece Thrall’a düşmediğini, İttifak’ın da yeterince kayıp verdiğini hatırlattı. Taran Zhu ise mesele verilen kayıplarsa pandarenlerin bu konuda tarafsız güç olarak söz hakkı olmasının herkes için en iyisi olacağını dile getirdi ve Garrosh’u yargılanmak üzere Pandarya’ya götürdü. Orda kendine yeni bir Savaşşefi seçerken Jaina da Varian’ı bu fırsatı kullanarak zayıf düşmüş Orda tehdidini tamamen bitirmesi için kışkırtmaya çalıştı. Ancak Varian ona kulak asmadı ve yeni Savaşşefi Vol’jin’e Garrosh’un yaptıklarının tekrarlanması durumunda onları tamamen bitireceklerinin uyarısını vererek kuvvetlerini geri çekti.

Jaina, Varian’ı Orda’ya son vermesi için kışkırtmaya çalışırken

Garrosh’un elinde acı çekmiş çoğu kişiyle birlikte Jaina da Ak Kaplan Tapınağı’nda gerçekleşen mahkemeye katıldı. Burada uzun süredir ayrı kalmış olduğu Kalec ile de tekrar buluştu ancak Theramore ve sonrasında yaşananlar (bilhassa Dalaran’daki durum) ikisinin arasını açmıştı. Sorunlarını ve ilişkilerindeki bu değişimi konuşup çözmeye çalışmaya karar verdiler. Bu sırada dava devam ederken davacı rolündeki Tyrande Whisperwind, Garrosh’un suçlarını ortaya çıkartmaya çalışırken Baine’in orka karşı yardım için Jaina’ya gittiğini ve sahirenin de taureni desteklemek için hem maddi hem de manevi yardımda bulunduğunu ortaya çıkarttı. Bu bilgi iki taraftan da büyük tepki topladı; özellikle de Varian, kendi arkasından düşmana yardım ettiği ve bunu gizlediği için çileden çıktı. Konuyu daha da deştiklerinde Baine’e tek yardım edenin Jaina olmadığı da ortaya çıktı; bizzat kendi oğlu Anduin de bu bilgiyi ondan gizlemişti. Jaina davaya ara verildiği sırada bir hayli öfkeli olan Varian ile bu konuyu konuşmaya gitti ve üstü kapalı bir şekilde bu tavrını sürdürmesi durumunda Kirin Tor’u İttifak’tan çekebileceğini ima ederek konuyu kapattı.

Davanın ilerleyen günlerinde Tyrande, Jaina’yı bu sefer de tanık olarak mahkemeye çağırdı. Ona Theramore’da yaşananları tekrar anlattırdıktan sonra Orgrimmar’a saldırmaktan neden son anda vazgeçtiğini sordu. Jaina, nefret ettiği Garrosh’un gözlerinin içine bakarak onun gibi olmak istemediğini söyledi; Tyrande bunu Garrosh gibi mi, yoksa Orda gibi mi olmak istemediği şeklinde çevirmeye çalışsa da Jaina bütün Orda’nın Garrosh gibi olmadığını söyledi. Bu cevap Tyrande’nin hoşuna gitmese de Vol’jin tarafından takdir edildi.

İttifak ve Orda mahkeme piyesini sergilemeye devam ederken Garrosh (ve iş birliği içinde olduğu başkaları) kendi planlarını uygulamaya koydu ve dava sonuçlanamadan ortalığı karıştırarak kaçmayı başardı. Bronz ejderha Kairozdormu’nun açtığı bir geçitten alternatif bir zaman dilimindeki Draenor’un geçmişine kaçarken kırılan zaman ve gerçeklik örgüsü sebebiyle orada bulunan birçok kahramanın alternatif zamanlardaki habis kopyaları mahkemeyi bastılar.

Garrosh’un mahkemesi

Jaina’nın karanlık kopyası Orda’ya olan nefretine yenik düşmüş ve intikam alevleriyle tutuşup tükenmiş bir Jaina’ydı. Çeşitli Orda üyelerine ateş topları fırlatırken asıl Jaina’ya da saldırmayı ihmal etmemişti. Jaina gördüklerinden kesinlikle hoşlanmamıştı ve karanlık kopyasını yenmeyi başardıktan sonra Savaşlordu Zaela ile dövüşen Varian’a yardıma koştu ancak bu sırada göğsünden vurulup düştü. Varian, Zaela’nın kaçmasına izin vererek Jaina’yı kurtarmaya koştu ancak yarası çok ciddiydi ve hızla kan kaybediyordu. Go’el, Aggra, Tyrande, Anduin, Velen gibi şifa sanatında çokça yetenekli olanların bile gücü Jaina’yı iyileştirmeye yetmezken Aziz Semavî Chi-Ji ortaya çıkarak onlara umudu ve Garrosh için vermeyi planladığı ikinci şansı verdi. Jaina’nın yaraları iyileşti, kanaması durdu ve genç kadın bir kez daha hayata döndü. Hem nefret ettiği Garrosh ile hem de nefretin onu götürebileceği potansiyel bir karanlık gelecekle yüzleşmiş olmanın ağırlığıyla Go’el’in elini sıkarak onu affettiğini belirtti. Go’el’in aklındaysa bütün bu karmaşaya sebep olan Garrosh’u bulup durdurmak vardı. İttifak ve Orda kuvvetleri Alternatif Draenor’daki Demir Orda’yla savaşmaya giderken Jaina ise tamamen iyileşmeye odaklandı ve bu savaşa neredeyse hiç dâhil olmadı. Sadece bir noktada Khadgar’ın Zangarmarsh’taki kulesini ziyaret ederek Azeroth’lu kahramanların efsanevi güçte bir yüzük yapmasına yardımcı oldu.

Demir Orda’nın liderleri bir bir yenilir ve alternatif gerçeklikteki Gul’dan’ın birer kuklası olduklarını fark ederken Gul’dan, Yakan Lejyon efendilerinden Archimonde’un büyüsüyle gerçek zamandaki Azeroth’a kaçmayı başardı ve yeni bir Lejyon istilasının da önünü açtı. Sargeras’ın Kabri’ndeki mühürleri kıran Gul’dan, Yakan Lejyon’un tüm kudretiyle Parçalanmış Sahil’e gelmesini sağladı ve Lejyon iblisleri İttifak ve Orda kuvvetlerine çok ağır bir yenilgi yaşattı. Bu saldırı sırasında Orda Savaşşefi Vol’jin, Kral Varian, Gümüş Sefer lideri Tirion Fordring ve daha nicesi hayatlarını kaybetti.

Gul’dan, Kral Varian’ı fel büyüsü kullanarak öldürürken

Khadgar Altılı Konsey’den Orda’nın Dalaran’a geri gelmesine izin vermelerini talep etti. Jaina bir daha asla Orda’yla birlik olmayacağını söyledi ancak konseyin diğer üyelerinin aksi yönde oy kullanması sebebiyle konseyden ayrıldığını açıklayarak Dalaran’ı terk etti ve liderliği Khadgar’a devretti. Bu süreçte Kalec ile olan ilişkisini de sonlandıran Jaina, sahne arkasında Lejyon ile kimsenin yardımı olmadan kendi başına savaşmaya devam etti.

Kendini ve bu zamana kadar yaptığı her şeyi sorgulayan Jaina en sonunda ev bildiği ilk yere, yani Kul Tiras’ın başkenti Boralus’a dönmeye karar verdi. Şehre gizlice dönen Jaina, burada annesi Katherine’in verdiği bir konuşmaya tanık oldu: Konuşma babası Daelin’den ve onun halkını nasıl koruduğundan, Jaina’nın nasıl ona ihanet ettiğinden bahsediyordu ve Kul Tiras’lıların kimsenin yardımına ihtiyacı olmadığını vurguluyordu. Jaina bu görüşe katılmıyordu; Kul Tiras yeteri kadar uzun süre dış dünyadan kopuk kalmıştı. Böylece Theramore’un yıkıntılarına geri döndü ve Theramore açıklarında batmış olan babasının gemisini suların altından çekip çıkarttı.

Jaina Azeroth’taki yerini bulmaya çalışırken savaşın davulları hiç olmadığı kadar gür çalmaya başlamıştı. Orda’nın yeni Savaşşefi Sylvanas Windrunner, Teldrassil’i yakarak gece elflerini yurtlarından etmiş ve İttifak’a savaş ilan etmişti. Kral Anduin ise bu harekete Lordaeron yıkıntılarına saldırarak karşılık vermişti ancak henüz oldukça genç ve tecrübesiz olan kral bu hareketiyle Sylvanas’ın hazırladığı tuzağın tam da içine çekilmişti. Sylvanas hazırda tuttuğu vebayı Lordaeron’u istila etmeye çalışan İttifak ordusunun üzerine saldığında büyük bir facia yaşanmasını engelleyen de sürpriz bir şekilde savaşa katılan Jaina oldu. Büyüyle havalandırdığı gemiyle birlikte vebayı dondurarak etkisiz hâle getiren Jaina, İttifak’ın Lordaeron’un içine girmesine fırsat tanıdı.

Taht odasına kadar ilerlemeyi başaran İttifak kuvvetleri Sylvanas’ı köşeye sıkıştırdıysa da bunun da aslında Banşi Kraliçe’nin bir başka tuzağı olduğunu anladılar. Sylvanas taht odasını vebaya boğarken Jaina, İttifak liderlerini güvenliğe ışınlayarak kurtardı.

İttifak ile olan ilişkilerini tekrar güçlendirmeye çalışan Jaina, bu sırada Orda’nın gizlice Stormwind hapishanesine girerek Zandalar Prensesi Talanji ve Kâhin Zul’u kaçırmaya çalışmasına da engel olmaya çalıştı ancak Zul bölgeyi ateşe verince peşlerini bırakarak yangının şehre yayılmasını engellemeye odaklandı. Kral Anduin savaş konseyini toplayıp İttifak’ın yeni müttefiklere ihtiyacı olduğunu söylediğinde Kul Tiras’ın güçlü bir müttefik olacağını önerdi. Genn Greymane ona Kul Tiras’ın İttifak’ı terk etmesinin sebebinin Jaina’nın hareketleri olduğunu hatırlattığındaysa ne pahasına olursa olsun onları ikna edeceğini söyleyerek bu konudaki kararlılığını belirtti. Böylece Azeroth’lu maceracılarla birlikte Kul Tiras’a doğru yelken açtılar.

Boralus’a vardıklarında Jaina şehirde hoş karşılanmayacağının farkındaydı. Nitekim Proudmoore Kalesi’ne yaklaşırlarken onun kim olduğunu anlayan muhafızlar derhâl tutuklama girişiminde bulundular. Jaina karşı koymadan teslim oldu ve yıllar sonra ilk defa annesiyle karşı karşıya geldi. Katherine, bunca şeyden sonra Jaina’nın neden geri döndüğünü öğrenmek istedi. Jaina İttifak adına yardım istemeye geldiğini söyledi ancak Kul Tiras’ın dört yönetici hanesinden biri olan Ashvane’in yöneticisi Priscilla Ashvane, ihanetin bedelinin idam olduğunu hatırlattı ve Katherine’in kendi kızına sırtını dönmesine neden oldu.

Annesinin mühürlediği kader sonucu Jaina da Kul Tiras’ın en kötü suçlularının en acı verici şekilde can vermeleri için bırakıldığı Kaderin Sonu adasına terk edildi. Kimse bu adanın nasıl işlediğini bilmese de sadece Denizpirleri’nin ulaşabildiği bu adaya bırakılan kimsenin bir daha görülmediği, orada karanlık bir şeyler döndüğü halk arasında fısıldanırdı. Gerçekteyse ada kadim drust diyarına açılan bir geçit barındırıyordu. Drustların kralı Gorak Tul, adaya terk edilen mahkumları Thros adındaki dehşet verici diyara çekerek onlara en korkunç kâbuslarıyla işkence ediyordu. Jaina’nın başına gelen de tam olarak buydu: Thros’ta geçmişinden peşini bırakmayan kâbuslarının pençesine düştü. Arthas’ı ve Stratholme katliamını gördü; babasının ölümünden duyduğu pişmanlığı ve annesinin onu ölüme terk edişinden duyduğu dehşeti tekrar tekrar yaşadı; Varian’ı yüz üstü bırakmış olmanın suçluluğuyla boğuştu; Kinndy’nin kaybını defalarca hissetti…

Jaina, geçmişindeki suçluluklarla boğuşurken…

Jaina geçmişinin hayaletleriyle yüzleşirken bazı kahramanların çabaları sayesinde Katherine Proudmoore yaptığı hatanın farkına vardı. Leydi Ashvane aslında onu manipülasyon altına alan ve sırtından bıçaklama planları yapan güç delisi bir haindi; Jaina ise gerçekten de babasının ölümünden sorumlu olmasına rağmen yapmış olduğu şeyi halkına ihanet etmek için değil, bir savaşı önlemeye çalıştığı için yapmıştı. Kızını anlamaya bile çalışmadan sadece duyduklarıyla hareket eden Leydi Katherine büyük bir pişmanlık duydu. Yine aynı kahramanların yardımıyla kızını kurtarmak için önce Kaderin Sonu adasına ulaştı ve buradan Thros boyutuna girdi. Jaina’yı bulduğunda kızını hapis kaldığı kâbusların arasından kurtarmak için ona kendisini affetmesi gerektiğini söyledi ve böylece Jaina daha önce kimsenin dönmeyi başaramadığı boyuttan annesi tarafından kucaklanarak geri döndü.

Bu sırada Leydi Katherine’in yokluğunu fırsat bilen Ashvane, emrindeki korsanlarla birlikte Boralus’u istila etmeye çalışıyordu. Şehirde çatışmalar baş göstermişti ve öncelikle şehri korsanlardan temizlemeleri gerekiyordu. Limanı geri aldıktan sonra Katherine, kızına Daelin’e ait olan kolyeyi geri verdi ve Jaina da bu kolyeyi kullanarak Stormsong evinin yozlaşmış Denizpirleri tarafından büyülü bir fırtınanın içine hapsedilmiş Kul Tiras donanmasının yerini saptayarak onları eve geri çağırdı. Tam da Ashvane’in gemisi limana çıkartma yapacakken eve dönüş için yol bulan ve Jaina’nın küçük kardeşi Tandred tarafından komuta edilen filo, Ashvane’in korsanlarını kıskıvrak ablukaya aldı. Kaçacak yeri kalmayan korsanlar ve Ashvane teslim olmak zorunda kaldılar. Kızına yaptığı haksızlığı telafi etmek isteyen Katherine ise bu sorumluluğun artık Jaina’nın olduğunu söyleyerek kızını Kul Tiras’ın Lord Amirali ilan etti.

Jaina, yurdu ve ailesiyle olan bağlarını tekrar kurup sağlamlaştırmanın da ötesinde Kul Tiras’ın tekrar İttifak’ın bir müttefiği olmasını sağlamıştı. Kul Tiras halkından bir iyi niyet göstergesi olarak Tandred ile birlikte Kral Anduin için yeni bir gemi inşa etme işine koyulup planları tasarlaması için efsanevi gemi yapımcısı Dorian Atwater’ı görevlendirdiler.

Jaina’nın ailesiyle geçirdiği bu huzurlu kavuşma, Taelia Fordragon’ın taşıdığı acil bir haberle kesildi: Orda, Boralus’un batısındaki Balıkçı Rıhtımı’na saldırı düzenlemişti. Katherine ve Tandred, Boralus’un defansını güçlendirmek için geride kalırlarken Jaina ise Orda kuvvetleriyle yüzleşmek için rıhtıma ışınlandı. Bölgedeki sivilleri kurtardıktan sonra Tiragarde Kanalı’na açılan girişi donduran Jaina, Orda’dan çaldıkları azerit bombalarla istilacı gemileri patlatıp batırdı.

İttifak güçleri bu zaferin ardından gözlerini Orda’nın yeni müttefikleri olan Zandalar trollerinin başkentine diktiler ve büyük bir istilanın temelleri atılmaya başlandı. Jaina da bu istilanın bir parçası olarak Zandalar Adası’na yolculuk etti ve hiçlik elflerinin lideri Umbric’in büyüsü altında gizlenerek Zuldazar’daki hazine odasına sızarak Orda’nın onlardan çaldığı Derinsu Asası‘nı geri aldı.

İstilanın ikinci aşaması bu şekilde başladı: İttifak ordusunun bir bölümü Nazmir üzerinden yem olarak çıkartma yaptı ve asayı kullanarak bölgeyi yoğun bir sisle kapladılar. Asıl çıkartmanın Nazmir’den geldiğini düşünen Orda ana gücünü o tarafa yoğunlaştırırken İttifak’ın asıl istila kuvvetiyse savunmasız kalmış Dazar’alor’u vurdu. Jaina ve gemisi saldırının en önünde yer aldı ve Lord Amiral, büyüsüyle arkalarında kalan diğer gemileri de elinden geldiğince korumaya çalıştı. Dazar’alor limanına yeterince yaklaşıp da Orda’yı Altın Donanma ile karşılık vermeye zorladıkları anda daha önceden İttifak ajanlarının yerleştirmiş olduğu bombaları patlattılar ve Orda’nın neredeyse bütün filosunu tek hamleyle silip süpürdüler. Böylece Dazar’alor Savaşı başlamış oldu.

Orda’yı ve Zandalar trollerini gafil avlayan İttifak, onlar bir karşılık veremeden Kral Rastakhan’ın taht odasına kadar ilerlemeyi başardı. Ölüm loası Bwonsamdi’ye yakaran Rastakhan, İttifak kuvvetlerine boyun eğmeyi reddetti ve son nefesine kadar savaştı. Rastakhan’ın ölümü ve Altın Donanma’nın yok edilmesiyle amaçlarının çoğunu elde etmiş olan İttifak böylece geri çekilmeye başladı. Ancak neler döndüğünü anlayan Orda kuvvetleri hemen peşlerindeyken Boralus’a sağ salim bir şekilde dönmeleri imkânsızdı, bu yüzden Gelbin Mekkatorque ve Jaina bir avuç cesur askerle birlikte geride kaldılar. Mekkatorque, Jastor Gallywix’in azerit zırhlı makinesiyle çarpıştı ve goblini yenmesine rağmen kendisi de ağır yaralandı; kaçış kapsülündeki bir arıza sebebiyle bir nevi komaya girdi.

Orda filosundan geriye kalan bir avuç gemi, Jaina ve Kul Tiras donanmasına Büyük Deniz’i aşmaya çalışırlarken yetişti ve Jaina denizin bir kısmını dondurarak gemilere çıkartma yapmalarını sağladı. Ancak intikam arzusuyla yanan Orda kahramanları aman vermeyip saldırılarına devam ettiler ve sahireyi de ciddi şekilde yaraladılar; böylece Jaina, yanındakilerle birlikte Boralus’a geri ışınlanarak kaçmak zorunda kaldı.

Jaina, Orda kahramanlarına karşı savaşırken…

Lord Amiral yaralarını iyileştirmeye çalışırken Boralus’a geri dönen İttifak liderleri ise durum değerlendirmesi yapıyorlardı. Mekkatorque’u kurtaramıyor olmaları hepsinin moralini bozmuştu ve Anduin, Orda ile Zandalar trolleri arasında açmaya çalıştıkları gediğin Rastakhan’ın ölümüyle tam tersi etki yapmasından korkuyordu. Nitekim tam olarak da öyle oldu ve Sylvanas, İttifak’ın saldırısının yarattığı duyguları körükleyerek Zandalar trollerinin Orda’ya katılışını resmi hâle getirdi.

Sylvanas’ın kurnaz planları bu kadarla da kalmamıştı. Dazar’alor Savaşı’ndan önce Jaina’nın İkinci Savaş sırasındaki Orda’yla çarpışırken ölmüş abisi Derek’in cesedini denizin dibinden çıkarttıran Banşi Kraliçe, onu bir diriölü olarak kaldırmıştı. Dahası beynini yıkayarak Proudmoore ailesinin üzerine salmayı ve uygun vakit geldiğinde onlara ihanet etmesini planlıyordu. Sylvanas’ın yöntemlerinden Kan Savaşı’nın başından beri bir hayli hoşnutsuz olan bazı Orda üyeleri için bu bardağı taşıran son nokta oldu. Baine Bloodhoof, kendisi gibi düşünen bir grupla birlikte Derek’i Sylvanas’ın pençesinden kurtardı ve Theramore açıklarında Jaina’yla buluşarak abisini ona teslim etti.

Jaina, Derek’i o şekilde görünce başta öfkeyle dolsa da onun iradesinin hâlâ kendisine ait olduğunu görüp Baine’in de sadece yardım etmeye çalıştığını anlayınca sakinleşti. Zira Baine abisini ona getirmekle çok büyük bir risk almıştı ve Sylvanas bunu öğrenecek olursa Baine’i (ve dâhil olan herkesi) kesinlikle öldürürdü. Jaina, Baine’e teşekkür etti ve Derek’i ona bu yeni durumuyla ilgili yardımı olabilecek birilerinin yanına göndererek Boralus’a geri döndü.

İttifak güçleri çok geçmeden Orda donanmasından geriye kalan bir avuç geminin denize açıldığıyla ilgili haber aldılar ve bizzat Jaina ile Genn’in aralarında olduğu bir filo bu gemilerin peşine düştü. Orda donanması gerçekten de neredeyse tamamen yok olmuş olsa da Sylvanas ve onun sağ kolu Nathanos’un durumu eşitleyeceğini umdukları birtakım planları vardı. İttifak’ın kovaladığı gemilerden birisinde bizzat bulunan Nathanos, aslında kara hançer Xal’atath’ı kullanarak gemileri Eski Tanrı N’zoth’un tuzağının tam ortasına götürüyordu. İttifak filosu Orda gemilerine yetişemeden Kraliçe Azshara’nın emriyle okyanusun suları yarıldı ve iki taraf da gözler önüne serilen kadim elf şehri Nazjatar’da kısılı kaldı.

Azshara’nın nagalarına karşı savaşıp yeniden birlik olmaya çalışan İttifak kuvvetleri, ankoan adında bir ırkın üssü olan Mezzamere kampına denk geldiler ve bu ırkın lideri Kılıçustası Okani ile iş birliği yaptılar. Azshara’nın onları istediği an suların altında boğabileceği gerçeğiyle yüzleşerek güçlerini toplamaya çalıştılar ve Jaina, bir Azeroth kahramanına ait olan Azeroth’un Kalbi artefaktını kullanarak Boralus’a -geçici de olsa- bir geçit açmayı başardı. İttifak kuvvetleri Mezzamere’de Azshara’ya yapacakları karşı saldırıya hazırlanırken Anduin bir haberci göndererek Sylvanas’ın Baine’in ihanetini öğrendiğini ve onu Orgrimmar’da esir tuttuğunu haber verdi.

Baine’e borçlu olan Jaina, derhâl Matthias Shaw ve İttifak kahramanlarından ufak bir grupla birlikte Orgrimmar’a ışınlandı. Baine’i kurtarmak için gizli bir şekilde ilerleyen grup, burada aynı amaçla bulunan beklenmedik başka bir ekiple karşılaştı: Saurfang, Thrall ve Orda kahramanı. İki taraf Baine’i kurtarmak için güçlerini birleştirdiler ve Orgrimmar’ın altındaki tünellerde ilerlerken Sylvanas’a sadık bir sürü Orda askerini öldürmek durumunda kaldılar. Dalaran’da yaşananların ardından hâlâ Jaina’ya kişisel bir kin güden kan elfi Hathorel, yanında bir grup büyücüyle onları durdurmaya çalışsa da Baine’i esir tutan zincirler kırılır kırılmaz Jaina herkesi Thunder Bluff yakınlarındaki bir açıklığa ışınladı.

Thrall yanına gelerek Baine’i kurtarmalarına yardım ettiği için teşekkür etti ancak ikisi de Sylvanas’ın vereceği karşılık için endişeliydi. Thrall bütün bu olanların suçunu kendi yaptıklarına bağlıyordu: Cairne’i zamanında dinlememiş olması ve yaşlı taurenin ölümü, Garrosh’u liderliğe getirip Theramore’u da kapsayan büyük bir felakete sebep olması, Orda’yı yüz üstü bırakmış olması… Yakın zamanda kendi hataları ve pişmanlıklarıyla yüzleşmiş olan Jaina onu anlıyordu ve bunu aşması için ona yardımcı oldu; birlikte durdukları zaman ne kadar kudretli olduklarını, Hyjal Dağı’nda aldıkları zaferi hatırlattı. Thrall’ın buna oldukça geçerli bir cevabı vardı: Birlikte sırt sırta savaştıkları her seferin ardından başka bir savaş ve anlaşmazlık çıkıyordu; kalıcı bir barış bir türlü sağlanamıyordu. Ancak Jaina bu sefer farklı olacağını düşünüyordu. Bu sefer daha bilgili, daha akıllı ve tecrübelilerdi. Kendi kazandığı umudun bir kısmını Thrall’a aktarmış ve Baine’e olan borcunu ödemiş olmanın verdiği güçle onlara veda etti ve Anduin’e rapor vermek üzere Stormwind’e döndü.

Raporunu verdikten sonra tekrar Nazjatar’a dönen Jaina, olan biteni Genn’e anlattı. Genn her ne kadar bir Orda liderini kurtarmak için İttifak birliklerini ardında, Nazjatar’da bırakmış olmasına öfkelense de Jaina’nın mantığını dinleyince yatıştı. Azshara (ve muhtemelen Sylvanas) onların birbirlerinin gırtlağına yapışmasını umuyordu. Oysa Saurfang’in çıkartacağı bir isyan hem Orda içindeki durumdan rahatsız olanlara hem de İttifak’a yarayacaktı.

Azshara’nın hâlâ onlarla oynadığı düşünülünce yapılabilecek en mantıklı şeyin Gelgittaşı’nın kontrolünü kazanmak olduğuna kanaat getiren Jaina, binlerce yıl öncesinde şehrin henüz sular altında kalmamış olduğu zamanlarda Zin-Azshari’ye aşina olan Shandris Feathermoon’u Azshara’nın büyüsüne karşı koyabilecek bir yol bulmakla görevlendirdi. Suramar Mızrakları’nın varlığını öğrendikten sonra bu mızrakları ele geçirmek için saldırıya geçtiklerinde Lor’themar Theron ve Baş Gizembilimci Thalyssra önderliğindeki Orda kuvvetleriyle yolları kesişti. Savaşmak yerine Azshara’ya karşı durmak için birlik olmaları gerektiğinde hemfikir oldular ve Gelgittaşı’nı koruyan bariyeri mızrak sayesinde indirdiler. Jaina ve Thalyssra büyülerini birleştirerek Gelgittaşı’nı kullanıp Azshara’nın Ebedi Sarayı’nı koruyan mühürleri kırdıktan sonra savunmadan çıkıp saldırıya geçtiler. Azshara ise bütün bunları eğlenerek izliyordu; onlar yapacakları saldırıyı planlamaya çalışırken hepsini resmi bir şekilde sarayına davet etti.

Azshara’nın Ebedi Sarayı

Azshara’nın davetini kabul eden İttifak ve Orda güçleri, saraydaki birbirinden güçlü düşmanları yenerek kraliçenin karşısına çıktılar. Azshara bir yandan kahramanlarla savaşıp bir yandan da N’Zoth’un zincirlerini kıracak gücü toplamaya çalışırken çetin bir savaş verdi lakin eninde sonunda yenik düştü. Jaina ve Lor’themar düşmüş kraliçeye doğru ilerlerlerken N’Zoth’u binlerce yıldır hapis tutan zincirler kırıldı ve Eski Tanrı sonunda serbest kaldı. Bozguna uğramış ve son nefesini vermek üzere olan Azshara’yı alıp gölgemsi dokungaçlarından biriyle okyanusun karanlığı içerisine çekerek gözden kayboldu. Azshara’nın planı işe yaramıştı: N’Zoth artık serbestti.

Nazjatar’daki kuvvetler Azshara ile savaşırken Saurfang ve Thrall da Sylvanas’ı durdurmak için toplayabildikleri kadar çok asker toplamaya çalışıyorlardı ancak sayıları yeterli değildi. Saurfang, Anduin’e haber yollayıp onu gizli bir toplantıya davet ederek ne kadar asker yollayabileceğini sordu. Hepsi de bu saldırının başarısız olmasının sonları olacağının farkındaydı ancak en azından artık birbirleriyle savaşmak yerine yuvaları için, yani Azeroth için savaşıyorlardı. Toplayabildikleri bütün kuvvetler ve kuşatma makineleri ile Ustura Tepesi‘nde bir araya gelip oradan da Orgrimmar kapılarına dayandılar. Jaina’nın görevi, Thalyssra ile birlikte büyü gücünü kullanarak birliklerini Orgrimmar’dan gelebilecek saldırılara karşı korumaktı. Bu sırada Thalyssra ona “uçan gemisi ve mistik saldırıları” hakkında sorular sorsa da Jaina bunun kadim bir Kul Tiras sırrı olduğunu söyleyip gülerek geçiştirdi.

Herkes yerini aldığında Saurfang, topladığı ordunun canını boş yere harcamasına göz yumamadı ve belki de bu savaşı tek bir fedakârlıkla çözebileceklerini söyleyerek (muhtemelen bunun son dövüşü olacağını bildiği hâlde) Sylvanas’ı mak’gora’ya çağırdı. Sylvanas, ihtiyar askere acı çektirme fırsatını geri çevirmeyerek düelloyu kabul etti.

Anduin babasının kılıcı Shalamayne’i, Thrall da kendi baltasını dövüş için Saurfang’e takdim etti; Sylvanas ise yanındaki sancaktardan bir çift hançer aldı. Böylece bütün İttifak ile Orda’nın gözleri önünde Saurfang ve Sylvanas’ın düellosu başladı. Sylvanas çevik hareketlerle orkun hantal ama güçlü saldırılarından sıyrılarak ihtiyar askeri kanatacak kesikler attı. Meşum bir dumanla tüten bu kesikler Saurfang’i yavaşlatsa da düşüremedi. Umudu asla yok edemeyeceğini ve Orda’nın bunu da atlatacağını söyleyen Saurfang, Shalamayne’i ikiye ayırarak Sylvanas’a beklenmedik bir saldırıda bulundu ve banşiyi gözünden yaraladı. Yarayı ve Saurfang’in temsil ettiği her şeyi inkar eden Sylvanas öfkeye kapılıp Orda’nın bir hiç olduğunu haykırdı ve istemeden de olsa elini gereğinden fazla belli etmiş oldu. Artık herkes onun Orda’yı halkı olarak değil de savaşa sürülecek, feda edilebilir piyonlar olarak gördüğünü biliyordu. Elini gösterdiği için öfkeyle atılıp kazandığı yeni karanlık güçleri kullanarak Saurfang’i öldürdü ve yakında bunların hepsinin ne kadar anlamsız kalacağını söyledikten sonra Orgrimmar’ı ve Orda’yı terk etti.

Kan Savaşı olarak da bilinen Dördüncü Savaş böylece nihayete erdi. Saurfang son savaşında Sylvanas’ı -dövüş kısmında değilse de- kendi oyununda alt etmeyi başarmıştı. Her ne kadar daha çok kan dökülmesini engellemiş olsa da Jaina ihtiyar asker için üzülüyordu. Onun İttifak için hem kayda değer bir düşman hem de çok iyi bir dost olduğunu söyledi. Orda ve İttifak hep birlikte Orgrimmar’a girerek Saurfang’e son kez saygılarını sunduktan sonra Jaina, Boralus’a giden bir geçit açıp İttifak kafilesini Kul Tiras’a ışınladı.

Savaşın ve nefretin döngüsünü bu sefer gerçekten kırabilmiş olduklarını uman Jaina, Sylvanas’ın açtığı yaralardan bir diğerinin iyileştiğinden emin olmak için Fırtınanağmesi Vadisi‘ne gitti. Burada Arthas’ın ablası olan ve kendisi de yakın zamanda bir diriölü olarak yeni bir “yaşama” başlayan Calia Menethil’i mütevazı bir evde yaşarken buldu. Ağabeyi Derek’i yeni “durumuna” alışabilmesi ve birbirlerine destek olmaları için Calia’nın yanına yollamıştı. Calia ve Derek görünüşe bakılırsa gayet iyi anlaşıyorlardı ve savaşın nihayet bittiğini duymaktan bir hayli memnunlardı. Gelecekte onları bekleyen yeni savaşlara kafa yormadan sadece bir an için rahatlamak amacıyla üçü birlikte bir yürüyüşe çıktılar. Ne de olsa N’Zoth serbestti, Sylvanas bilmedikleri kim bilir kaç tane plana sahipti… Azeroth için çarpışacakları yeni savaşlar yakındı.

Ama şimdilik sadece biraz rahatlayabiliyor olmak hepsine iyi gelecekti.