Garrosh Hellscream, Nagrand bölgesinde yaşayan Savaşnarası klanının lideri Grommash Hellscream’in oğlu olarak Draenor’da dünyaya geldi. Genç yaşta yakalandığı hastalık sebebiyle uzunca bir süre daha Nagrand’da yaşamaya devam eden Garrosh’un hayatı, Orda’nın Savaşşefi olan Thrall’ın onu bulması ve Azeroth’a getirmesiyle değişecek, orkların en şanlı ırk olduğu inancıyla şekillenecekti.
Kara Geçit’in açılmasından yaklaşık 400 yıl önce ana şehirleri olan Goria kuşatma altına alındığında ogreler, arakkoaların bedenlerinin bozulmasına ve hem fiziksel hem de zihinsel değişim geçirmelerine neden olan Sethe’nin Laneti üzerinde çalışarak kendilerine saldıran orkları kırıp geçirecek bir hastalık bulmuşlardı: Kızıl Çiçek. Bu hastalık orkları öylesine çabuk etkilemişti ki akıl almaz bir hızla yayılmış ve sayısız orkun hayatını kaybetmesine neden olmuştu.
Aradan yaklaşık 390 yıl geçtiğinde ise orkları başka bir felaket bekliyordu. Yakan Lejyon’un kumandanlarından Kil’jaeden ile yaptığı anlaşma sonucunda tüm ırkını Lejyon’un piyonu hâline getirebilmek için adımlar atmaya başlayan ork fel büyücüsü Gul’dan, Draenor’un elementlerini yozlaştırdıktan sonra Kızıl Çiçek’in tekrar yayılmasını sağlamak için meşum güçlerini kullandı. Bunu yapmaktaki başlıca amacı orkları draeneilara karşı kışkırtmaktı. Ork tarihinin en büyük salgınını başlatan Gul’dan, yüzlerce orkun çok kısa süre içerisinde can vermesine sebep oldu. Bir ork geleneği olan ve Nagrand’da gerçekleşen Kosh’harg festivali sırasında hastalık birçok değişik klana yayılmaya başladığında Gölgeay Klanı’nın ve ork şamanların lideri Ner’zhul, ilk belirtileri gösterenlerin Nagrand’da kalması gerektiğine karar verdi. Böylece adı sonradan “Garadar” olacak olan bir yerleşim yerini kuran hastalar, klan üyeleri evlerine doğru ilerlerken geride kalmak zorunda kaldılar. Bu hastalar arasında Savaşnarası Klanı’nın lideri Grommash’ın oğlu Garrosh da bulunuyordu.
Orklar iblis kanını içip gözlerini kan bürümüş varlıklara dönüştüklerinde yayılan fel enerjisinden etkilenmeyen tek topluluk da Garadar’da kalan bu orklardı; öyle ki sonraları kendilerine “Yozlaşmamışlar” anlamına gelen Mag’har ismini verdiler. Ancak acı bir şekilde Mag’har orkları, ırkın geri kalanları tarafından küçük görülüyorlardı.
Aradan geçen seneler sonrasında Garrosh, Mag’har orklarının önde gelen liderlerinden biri hâline geldi; kendisine Kanayan Oyuk Klanı’nın eski lideri Kilrogg Deadeye’ın oğlu Jorin Deadeye yardımcı oluyordu. Garadar’ın ruhani lideri Uluanne Geyah’ın sağlığı yerinde değildi ve Garrosh onun zamansız ölümünden endişe ediyordu; bunun yaşanmasıyla birlikte liderlik konumunun kendisine geçmesi kaçınılmazdı. Babasının Mannoroth’un kanını içtiğini bilen Garrosh, onun yaptığı bu büyük hatadan utanç duyuyordu. Ancak iblis kanının içildiği ritüelden sonra neler yaşandığı hakkında hiçbir fikri olmayan bu genç orkun Grommash’ın aslında ırkını bu lanetten kurtarabilmek için kendi hayatını feda ettiğini öğrenmesi, Thrall’ın Garadar’ı ziyaret etmesine kadar gerçekleşmeyecekti.
Azeroth üzerinde İttifak ile Orda’nın çarpıştığı İlk Savaş’ın ardından yaklaşık 25 yılı aşkın bir süre geçmişti ki artık daha barışçıl bir yaklaşım sergileyen yeni Orda’nın Savaşşefi olan Thrall, bu yozlaşmamış orklarla irtibata geçebilmek adına Garadar’a gitti. Orkları özgürlüklerine kavuşturabilmek için birlikte savaştığı Grommash Hellscream’in oğlu Garrosh ile karşılaştığında ise ona babasının nasıl onurlu ve kahramanca öldüğünü anlattı; zira babası tüm ırkı zehirleyen o meşum kanın sahibi olan iblis Mannoroth’u öldürmüş ve kan lanetinin ortadan kalkmasına sebep olmuştu. Öğrendikleriyle kendine güveni yerine gelen ve karamsar hislerinden sıyrılan Garrosh, Thrall ile birlikte Savaşşefi’nin danışmanlarından biri olmak üzere Orgrimmar’a doğru yola koyuldu.
Orgrimmar’a vardıklarında tüm gözler Garrosh’un üzerindeydi çünkü ilk defa bir Mag’har şehre ayak basıyordu. Hâlâ kahverengi olan ten rengiyle bile diğer orklardan ayrılan Garrosh, en azından bazı orkların eski geleneklerden kopmadıklarını gördüğüne sevinen eski bir askerle karşılaştı. Bu askere göre Garrosh ırkını yükseklere taşıyacaktı; ancak herkes ona aynı sıcaklık ve hevesle yaklaşmadı. Grommash’ın iblis kanı içtiğinde orkları korkunç bir kadere sürüklediğine inanan Krenna adındaki kadın, Durotar’da yaşamanın zorluklarından ve İttifak kuvvetlerinin dur durak bilmeyen vur-kaç saldırılarından bahsettiğinde Garrosh’un orada bulunmasından ne kadar rahatsız olduğunu açıkça belli etti. Krenna’nın tavrından ötürü Garrosh’a bir özrü borç bilen kız kardeşi Gorgonna ise orkların bu zorlu yaşam mücadelesinin sadece geçmişteki utanç verici hatalarının bir sonucu olduğunu ve masumların kanını akıttıkları için ödedikleri kefaretten başka bir şey olmadığını dile getirdi. Ancak bu açıklama Garrosh’u daha da kızdırmaktan öteye gitmedi; ona göre Orda sadece hayatta kalabilmek için gerekeni yapmıştı ve ebeveynlerinin hatalarının cezasını çocukları ödememeliydi. Thrall’ın İttifak karşısında oldukça pasif davrandığını öğrenmeye başlayan Garrosh, Orgrimmar’ı koruyacağına ve orkları o eski şanlı günlerine tekrar kavuşturmak için gerekirse Thrall’ı bile zorlayacağına dair kendine yemin etti.
Thrall’ın danışmanı yalnızca Garrosh değildi; eski bir gladyatör olan Rehgar Earthfury de aralarına katılmıştı ve Hellscream’in oğluyla bir türlü anlaşamıyordu. Garrosh’a göre Orda’nın düşmanları olarak gördüğü İttifak güçleri yok edilmeliydi ve Azeroth tamamen ork hakimiyeti altına girmeliydi; Rehgar’a göre ise İttifak ile hâlihazırda var olan antlaşma devam etmeli ve diplomatik adımlar atılmalıydı. Nitekim Rehgar ile benzer fikirlere sahip olan Thrall, yakın ilişkiler içerisinde olduğu insan büyücü Jaina Proudmoore’un aracılığıyla düzenlenmesi planlanan Theramore Barış Zirvesi’nin haberi geldiğinde Garrosh’un bu sabit fikirlerinden arınmasının en iyi yolunun insanlarla iletişime geçmesi olduğuna kanaat getirerek onu da yanında götürmeye karar verdi.