KİMDİR, NEDİR: AZSHARA

Nihayet Yakan Lejyon alt edilmişti ve Sargeras da esaret altındaydı. Ancak Kara Titan yakalanmadan hemen önce son bir çabayla kılıcını Azeroth’un derinlerine saplamış, hayat enerjisinin dünyanın dört bir yanında açılan yaralardan fışkırmasına sebep olmuştu. Ortaya çıkan Azerit isimli oldukça güçlü madde, İttifak ile Orda arasındaki savaşın da başlangıç sebebiydi. Bu karmaşayı fırsat bilen Azshara, birliği bozulmuş Azeroth kuvvetlerinin ilgisi başka yerdeyken nagalarını göndererek Golganneth’in Gelgittaşı’nı ele geçirdi.

Bu dönemde Kul Tiras adasında bulunan Fırtınanağmesi Vadisi’ne hükmeden Lord Stormsong, adanın yönetiminden ve Boralus’taki liderlikten hazzetmiyordu. Kendi halkı ve denizpirleri, Kul Tiras’ın gemilerini inşa etmek ve onları kutsamakla görevlilerdi ancak Lord Stormsong’a göre tüm bu uğraşlarının karşılığını alamıyorlardı. Kul Tiras’ın yönetimini ele geçirmek ve onu eski şanına kavuşturmak isteyen Stormsong’un, karanlık güçlerin kontrolü altına girdiği henüz bilinmiyordu.

Kraliçe Azshara, Kul Tiras donanmasını ele geçirmek, onu dilediğince kullanmak istiyordu ve bu yüzden donanmanın inşasıyla görevli olan Fırtınanağmesi Vadisi’nin liderini kontrolü altına almıştı. Hem Azshara’nın hem de Hiçlik’in fısıltıları karşısında uzun süre tutunamayan Stormsong, en nihayetinde karanlık güçlerin bir piyonu hâline geldi. Vadiye girişi kapattıktan sonra verdiği emirle Kul Tiras donanması sahte bir fırtına içine hapsedildi ve kendilerinden uzun süre haber alınamadı; öyle ki donanmanın başında bulunan Tandred Proudmoore’un öldüğü varsayıldı. Ancak İttifak ile Orda arasındaki savaş sebebiyle İttifak kahramanları Kul Tiras’a geldiklerinde olaylar değişti.

Lord Stormsong ile görüşen Azshara

Fırtınanağmesi Vadisi’ndeki olayları araştırmak isteyen kahramanlar, kısa sürede denizpiri birliğinin içerisindeki yozlaşmanın farkına vardılar. Birçok denizpiri, Hiçlik’in fısıltıları yüzünden aklını yitirmiş ve karanlığın emrine girmişti; sorgusuz sualsiz bir şekilde Stormsong’a hizmet ediyorlardı. Planları bir bir suya düşen Stormsong, çareyi denizpirlerinin merkezi olan Fırtına Mabedi‘ne kaçmakta buldu. Onu peşi sıra takip eden ve yarattığı kaosu durdurmak isteyen kahramanlar, Stormsong’un Azshara’nın emrinde çalıştığını öğrendiler. K’thir adındaki bir hiçlik yaratığına dönüşen Stormsong burada alt edildiyse de Azshara tehdidi varlığını sürdürmeye devam etti.

Fırtınanağmesi’nin batısında bulunan Daelin Kalesi, nagalar tarafından saldırı altındaydı. Kraliçe Azshara’nın emriyle hareket eden nagalar, karmaşa yaratmak ve hem Daelin Kalesi’nde yaşayanları hem de İttifak kahramanlarını ortadan kaldırmak istiyorlardı; fakat bu plan da başarısızlığa uğradı. Azshara’nın Gururu adındaki meşum yaratık da saldırıya katılmış olsa da kalede bulunan toplar kullanılarak mağlup edildi.

Naga saldırıları yalnızca Kul Tiras’ı vurmamıştı. Zandalar trollerinin yaşadığı ve aynı isimle anılan adada da hareketlilik vardı. Azshara’nın aslen bir denek olan Eski Tanrı G’huun’u serbest bırakmayı planlayan Kâhin Zul ile bir anlaşma yaptığı ortaya çıktıysa da bir süre sonra Zul öldürüldüğünden bu anlaşmanın ardındaki sebepler öğrenilemedi.

Zandalar adasının batısındaki Vol’dun bölgesine de giden nagalar, burada Tortollan ırkının yerleşimlerinden biri olan Tortaka Kasabası’nın yakınlarında görüldüler. Zandalar’da yaşayan bir loa olan Eraka no Kimbul, asırlar önce Mepjila adındaki naga liderini öldürerek ondan Metcezir Yüzüğü olarak adlandırılan bir artefaktı almıştı. Azshara bu eşyanın peşindeydi ve nagalarını da bu sebeple Vol’dun’a göndermişti. Loanın tapınağı mühürlenmişti ve yüzüğü almaya layık hiç kimse olmadığından buraya saklanmıştı. Tortollanlara yardımcı olan ve loanın önüne koyduğu sınavları geçen bir Orda kahramanı, yüzüğü almaya hak kazandı ve böylece Azshara’nın bu planı da suya düşmüş oldu.

Gözetmen Zarjish,

Metcezir Yüzüğü’ne dair herhangi bir iz bulabilmek için Karakoru Sığlığı’nı araştır. Yüzük sayısız yıl önce burada Eraka no Kimbul ile yapılan bir çarpışmada kaybedilmişti.

Küçük bir tortollan boyu bu sığlıkta yaşıyor ancak herhangi bir tehdit oluşturmayacaklardır. Eğer gerekirse onları ortadan kaldır.

Metcezir Yüzüğü’nün planlarım için ne kadar önemli olduğunu anlatmama gerek yok.

Güvenimi boşa çıkarma.

– Kraliçe Azshara

Karakoru Sığlığı

Tüm bu yenilgiler, Azshara’yı hiçbir şekilde durdurmadı. Zaman geçtikçe Kul Tiras ve Zandalar’ın dört bir yanından çok daha fazla naga saldırısı raporu gelmeye başladı. Bu nagalardan edinilen Azshara Madalyonu’ndaki talimatlara göre kraliçe iki adanın da işgal edilmesi ve güçlü büyülü eşyaların ele geçirilmesi konusunda emirler vermişti. Kaçırılan İttifak ve Orda üyeleri, Nazjatar’a götürülüp köleleştiriliyorlardı. Nitekim bu olayları takiben iki oluşumun da beklemediği bir sürpriz yaşanmak üzereydi.

Yakan Lejyon’un son istilası süresince kahramanlara eşlik eden ve kendi benliği olan bir silah vardı: Kara İmparatorluk’un Hançeri Xal’atath. Bir Eski Tanrı’nın pençesinden yapıldığına inanılan bu hançer, kahramanların yardımıyla bedene bürünmüş, benliği kendisinden ayrılan silah ise N’Zoth’a bırakılmıştı. Bu silah Orda’nın Savaşşefi olan Sylvanas Windrunner’ın eline geçti ve durum İttifak’ın kulağına çalındı. Sylvanas’ın şampiyonu olarak anılan Nathanos Blightcaller silahla birlikte Zuldazar’dan engin okyanusa doğru yelken açtığında olan biteni yakından takip etmek isteyen İttifak donanması da peşinden gitti.

Azshara’nın tuzağına düşmek üzere olduklarından habersizlerdi.

Gemiler Nazjatar’ın bulunduğu bölgeye ulaştığında Golganneth’in Gelgittaşı’nın kullanılmasını emreden Azshara, hizmetkârı Leydi Zharessa’nın Yaratılış Sütunu’nu aktifleştirmesiyle birlikte okyanusta büyük bir yarık açarak imparatorluğunu deniz tabanından yükseltti. Hem Orda hem de İttifak gemileri, açılan yarıktan Nazjatar’a düşerken sayısız hayat kaybedildi. İttifak tarafında Genn Greymane, Jaina Proudmoore ve Shandris Feathermoon hayattayken Orda tarafında Lor’themar Theron, Thalyssra ve Oculeth kurtulmuşlardı; ayrıca hem İttifak hem de Orda kahramanları da yanlarındaydı. Azshara iki gruba da kendisini göstermekte gecikmedi ve “eğlendiği sürece” denizdeki yarığı açık tutacağını söyledi. Kimse dünyanın en güçlü büyücüsü olarak kabul edilen Azshara’nın neden böyle bir oyun planladığını anlamamıştı ancak onu durdurmaları gerektiğinin farkındalardı.

Bilmedikleri şey ise Azshara’nın Azeroth kahramanının taşıdığı ve azerit aşılanarak güçlendirilen Azeroth’un Kalbi isimli eşyanın gücünü kullanarak N’Zoth’u serbest bırakmak istemesiydi. Bu yüzden yaşamalarına izin vermişti. Bir yandan da Kul Tiras’a ihanet eden Priscilla Ashvane ile bir anlaşma yapmış ve emrindeki nagaları kullanması için azerit donanımlı silahlar yapılmasını sağlamıştı.

İttifak ve Orda’nın Nazjatar boyunca attıkları her adımı dikkatle izleyen Azshara, yeri geldiğinde kendini göstermekten de çekinmiyordu. Binlerce yıl önce bizzat Zin-Azshari’de bulunmuş olan Shandris ve Thalyssra’nın hareketlerini özellikle gözlemledi. Thalyssra, kadim zamanlarda oldukça yetenekli olmasıyla ön plana çıkan öğrencisi Sivara’yı arıyordu; Shandris ise çocukluk arkadaşı Janius’u… Bu arayış sırasında araya giren Azshara, artık meşum bir naga kumandanına dönüşmüş olan Sivara’yı üzerlerine saldı ancak kahramanlar onu alt etmeden geri çekilmesini emretti.

Vakit kaybetmek istemeyen kahramanlar, kraliçenin hizmetkârlarından birini öldürerek Suramar Mızrakları’ndan birini ele geçirdiler. Her ne kadar İttifak ve Orda kuvvetleri bu sırada karşı karşıya gelmiş olsalar da Azshara’nın mağlup edilmesinin çok daha acil ve önemli olduğu konusunda fikir birliğine vararak beraber çalışmaya karar verdiler. Genn Greymane ile Lor’themar Theron, naga birliklerine karşı sırt sırta çarpışırlarken Jaina Proudmoore ile Thalyssra da Zharessa ile yüzleşip onu oyaladılar. Azeroth kahramanı en sonunda Suramar Mızrağı’nı kullanarak Golganneth Gelgittaşı’nı çevreleyen büyülü kalkanı kırıp Zharessa’yı savunmasız bıraktıktan sonra onu alt ettiler. Azshara ise tüm olanlarla eğlenir gibiydi zira yaptıklarının nasıl iki düşman birliği bir araya getirdiğini söyleyip liderliğiyle övünerek onları sarayına resmi olarak davet etti.

Kraliçe Azshara, bizzat davet ettiği Azeroth kahramanlarını beklerken

Birlik olan İttifak ve Orda kuvvetleri, vakit kaybetmeden Azshara’nın Edebi Sarayı’na saldırıya geçtiler. Azshara onları test etmek ve onları oyalamak için birçok kudretli düşmanı üstlerine saldıysa da kahramanlar hepsini bir bir mağlup etmeyi başardılar. En sonunda ise Kraliçe Azshara ile yüzleştiler ve böylece tüm gerçekleri de öğrenmiş oldular.

Gerçekleri şimdi görüyorsunuz, değil mi, kahramanlar? Attığınız her adım benim planımın bir parçasıydı.
O hantal cüce, küçük parlak Kalp güçlendirilince Azeroth’u kurtarabileceğinize inandı. Uyuyan bir titanın hediyesiyle…
Ah evet, bir titan kalbi tam da ihtiyacım olan şeydi. Dünyayı iyileştirmek için değil… bir tanrının hapishanesini kırmak için.
Ritüel bitmek üzere. Kara İmparatorluk yükseliyor… ve dünya da gerçek kraliçesinin gelmesini bekliyor.

İttifak ve Orda birlikleri, Azshara ile birlikte Son Hapishane’de kapana kısılmışlardı. Tüm planlarını ortaya döken kraliçenin artık gücünü saklamasının bir anlamı yoktu; bu yüzden bir yandan Azeroth’un Kalbi’nin içindeki enerjiyi çekerek Eski Tanrı’nın zincirlerini kırmaya çalışırken bir yandan da kahramanlarla çarpıştı. Kahramanlar tüm güçlerini kullanarak Azshara’yı alt etmeyi başardılar ancak N’Zoth’u tutan mekanizmanın harekete geçmesini engelleyemediler. Azerit enerjisiyle dolmuş olan mekanizmanın yarattığı büyülü patlama nihayetinde N’Zoth’un zincirlerini kırdı ve Azeroth tarihinde ilk defa bir Eski Tanrı tam anlamıyla serbest kalmış oldu.

Karanlıktan yükselen ve saf gölgeden oluşan dokunaçlar, yavaşça Azshara’nın bedenini sararak onu uyandırdı ve derinlere çekti. Kraliçe ölmemişti ve gelecekte Azeroth için ne gibi bir tehdit oluşturacağını kimse tahmin edemiyordu.

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)