Anduin’in barışçıl yanı yaşı ilerledikçe daha da ağır basmaya başladı ancak babasının agresif tavırları bu konuda hiç yardımcı olmuyordu. Varian en ufak şeylere öfkeleniyor, beklenmedik tartışmalara yol açıyor ve karşısında kim olduğunu önemsemeksizin saldırgan ithamlarda bulunuyordu. Savaşmayı istemeyen ve bir savaşçı olarak yetiştirilebileceğini düşünmeyen Anduin, babası tarafından yumuşak başlı olarak nitelendiriliyordu. Babasının öfke patlamalarından rahatsız olan genç prens, sıklıkla Theramore’a giderek burada Jaina Proudmoore’un yanında vakit geçiriyordu. Öyle ki Jaina, Anduin dilediği zaman rahatlıkla seyahat edebilsin diye ona bir “yuvataşı” bile vermişti.
Varian bir süre sonra oğlunu Stormwind diplomatı olarak Ironforge’a gönderdi ancak asıl amacı cücelerin yanında eğitim görmesini ve böylece fikrini değiştirerek bir savaşçı olmasını sağlamaktı. Bu sebeple Anduin’i eğitmesi için Aerin Stonehand adındaki cüce kadın görevlendirildi, Magni ise ona bir Bronzebeard aile yadigârı olan “Fearbreaker” isimli çekici hediye etti. Kısa sürede yakın arkadaş olan ikiliden Anduin, Aerin’e karşı arkadaşlığın ötesinde bazı duygular beslemeye başlarken bir yandan da savaşçı olmak istemediğine kesin olarak karar verdi. O, Kutsal Işık’ın yolunda ilerlemek istiyordu.
Anduin’in Ironforge’da geçirdiği süre içerisinde beklenmedik bir felaket patlak verdi. Deathwing’in Afet’i başlatmasıyla birlikte ardı ardına gerçekleşen depremler Khaz Modan’ı sarstı ve yaşanan yıkım sırasında Aerin hayatını kaybetti. Ne yapacağını bilmeyen cüce kralı Magni Bronzebeard, Ulduar’dan alınmış olan bazı yazıtlardaki kadim bir ritüeli gerçekleştirmeye karar verdi; böylece aralarında Anduin’in de olduğu bir heyetle birlikte Ironforge’un daha derinlerinde yer alan ve Eski Ironforge olarak adlandırılan bölgeye gitti. Ancak işler hiç de beklemedikleri bir şekilde ilerledi ve Magni’nin bedeni kristale dönüştü. Krallarının öldüğüne inanan halk paniğe sürüklenirken kara cücelerin kraliçesi konumuna gelmiş olan Moira Thaurissan, Ironforge’a gelerek şehri zorla ele geçirmeye çalıştı ve tam anlamıyla kontrolü eline almadan kimsenin şehri terk etmesine izin vermedi. Şehirde sıkışıp kalan Anduin, Jaina’nın verdiği yuvataşını kullanarak Theramore’a kaçtı.
Theramore’a varan Anduin, o sırada bir ziyarette bulunan tauren Baine Bloodhoof ile karşılaştı. Baine, taurenlerin lideri Cairne’in oğluydu ve o da bir varis olarak kendisinden beklenenler yüzünden ikilemde kalmıştı. İkilinin arasında başlayan sohbetler, bir süre sonra arkadaşlığa ve nihayetinde yakın bir dostluk bağına dönüştü; nitekim bu dostluk uzun yıllar boyunca devam edecekti. Anduin bu görüşmeler sırasında silahı Fearbreaker’ı da Baine’e hediye etti.
Oğlunun Ironforge’da esir tutulduğunu düşünen Varian, yanına bir grup Sİ:7 ajanını da alarak şehre sızmıştı. Anduin bunu öğrenir öğrenmez Jaina’dan bir büyü geçidi açmasını rica etti ve böylece Ironforge’a geri döndü. Bu sırada Varian çoktan taht odasına ulaşmıştı ve Moira’yı öldürmek üzereydi; ancak bir görünmezlik iksiri kullanarak gizlice yanlarına varan Anduin, babasını bunu yapmaması konusunda ikna etti. Ona göre Moira’yı öldürmek, tahtın verasetiyle ilgili birçok soruna yol açacak, şehrin çatışmalarla çalkalanmasına sebebiyet verecekti. Varian oğlunun fikrini dinledikten sonra Moira’nın hayatını bağışlamayı kabul etti fakat tek başına yönetimde olmasının uygun olmayacağını dile getirerek Üç Çekiçler Konseyi’nin kurulmasını sağladı; böylece Bronzebeard, Dark Iron ve Wildhammer soyları ortak yönetime geçtiler. Anduin ile Varian’ın arası düzelirken genç prens de tüm bu yaşananların ardından silah eğitiminde kendisini geliştirme konusuna biraz daha ılımlı bakmaya başladı.
Afet’in yaşanmasıyla birlikte gelişen olaylar sonucu gece elflerinin başkenti Darnassus’taki bir zirveye katılan Anduin, burada babasının agresif tavırları yüzünden duyduğu rahatsızlığı gizleyemedi. Varian, vakti zamanında İttifak’tan çekilen ve destek vermeyi reddeden ancak Greymane Duvarı’nın yıkılmasıyla birlikte yardıma muhtaç kalan Gilneaslıların İttifak’a geri katılmasını istemiyordu. Ona göre verdikleri kararın cezasını çekiyorlardı.
Anduin bu zirve sırasında draenei halkının lideri Velen ile tanıştı; Kâhin de genç prense bir yakınlık duymuştu ve ikili Işık’ın gücü üzerine uzun süre konuştular. Aynı akşam meditasyon yapmakta olan Velen’in yanına giden Anduin, yaptıkları sohbetin ardından kendisini tam anlamıyla Işık’a adaması gerektiğine karar verdi. Bu kararını babasına açıkladığında Varian kabul etmeyi reddetti, Anduin ise kararından vazgeçmeyeceğini dile getirerek çekip gideceğini söyledi. Oğlunun bu tavrıyla öfkelenen Varian, onu kolundan çekip götürmek istese de bu hareketi Anduin’in hem fiziksel hem de duygusal olarak canını acıtmıştı. Varian ondan Stormwind’de kalıp Başpiskopos Benedictus altında eğitim görmesini istese de Anduin kararlıydı ve Velen ile birlikte Exodar’a gideceğini dile getirdi. Olanları duyan Velen de Anduin’in bu kararına saygı duyarak onu eğitmeyi kabul etti.
Anduin, Velen ile Exodar’a varıp eğitimine başladığı dönemde birçok insan da fet’in getirdiği yıkımla birlikte yardım aramaya başlamıştı. İnsan göçmenler Exodar kapılarının dışına yığılmışlardı ve Anduin de hem onlara yardımcı oluyor, hem yaralarını sarıyor hem de naaru O’ros ile vakit geçiriyordu. Gelecekle ilgili görüler alan Velen’in neden Afet ile ilgili uyarı yapmadığını sorguladığında ise Kâhin ona Yakan Lejyon tarafından yerle bir edilmiş bir dünya göstererek Deathwing tehdidinin bu görü karşısında bir hiç olduğunu söyledi. Aynı gece kendisi de bir görü gören Anduin, korkunç bir karanlığın evreni yutmak üzere olduğuna şahit oldu; ardından gelen Işık’tan oluşan varlıklar onu bu karanlıktan kurtarmış ve göçmenlerin yüzünü göstererek fısıldamışlardı: “Her yaşam bir evrendir.”
Aradan geçen haftalar sonunda Exodar’daki draeneilar ve insanlar arasında anlaşmazlıklar patlak verdi. Anduin ise Velen’in o an olanlara yoğunlaşmak yerine neden Yakan Lejyon’u düşündüğüne anlam veremiyordu. İnsanların çıkardığı isyanla birlikte şehir muhafızlarıyla çatışmalar yaşanmaya başladığında Velen’in yanına giderek bu duruma bir dur demesi gerektiğini haykıran Anduin sayesinde Kâhin, aslolan zaman ile ilgilenmesi gerektiğinin farkına vardı. Anduin’e baktığı o sırada kısa bir görü gören Velen, Işık ile donanmış bir zırh kuşanan bir savaşçının Orda, İttifak, ejderhalar ve hatta naarulardan oluşan bir orduya liderlik ettiğine ve tüm bu güçlerin yaratılışı yutan bir karanlığa karşı taaruza geçtiğine şahit oldu.
“Sana burada ihtiyaç var. Hem de şimdi. Bu yüzden mi Afet ile ilgili hiçbir uyarı yapmadın? Dikkate değer mi bulmadın yoksa? Hepimiz senin gözünde değersiz haşarat mıyız?”
Velen’in araya girerek ayaklanmayı ve daha fazla kan dökülmesini engellemesinden sonra Exodar’dan ayrılıp kaybedilenlerin anıldığı Anma Günü’nü geçirmek üzere Stormwind’e geri dönen Anduin, Stormwind Kalesi’ne girdiğinde babasının bir grup soyluya bağırdığını görünce hayal kırıklığını gizlemeden taht odasından ayrıldı. Daha sonra Başpiskopos Benedictus’un yönlendirmesiyle Kraliçe Tiffin’in mezarı başında buluşan ikili, aralarında esen soğuk rüzgârları nihayet dindirebildi.
Varian, Anduin’den özür diledi ve ona annesinin madalyonunu verdi; ancak işler bu kadar sakin ilerlemeyecekti zira bir grup Alacakaranlığın Çekici suikastçısı krala ve prense saldırarak onları öldürmeye çalıştılar. Son anda çarpışmaya dâhil edilen bir drakonid ise Varian’ı ciddi şekilde yaralayarak ölümle burun buruna gelmesine sebep oldu. Varian’ı Işık’tan oluşan bir bariyerle saran ve drakonidin koruma büyülerini kıran Anduin sayesinde babası yaratığı öldürmeyi başardı; ancak kral son nefesini vermek üzereydi ve oğluna onu sevdiğini, onunla gurur duyduğunu söyledi. Babasını ölümün kollarına bırakmayı kabullenemeyen genç prens, Işık’ın gücünü kullanarak onun yaralarını iyileştirdi ve hayata geri dönmesini sağladı. Tüm bu olayların ardından gerçekleşen Anma Günü’nde bir konuşma yapan Varian, vakti geldiğinde savaşçı liderlere değil, barışı arayan ve şifa dağıtan liderlere ihtiyaç duyacaklarını belirterek Anduin’i gururlandırdı.