ARTEFAKT ÖYKÜLERİ: WARRIOR

Arms – Strom’kar, the Warbreaker

Warrior - Arms


Strom’kar, Savaşkıran

İnsanlık tarihi, Strom’kar’dan bahsedilmediğinde eksik kalır. Thoradin adındaki ön görülü bir savaş efendisi, bu kılıcı kullanarak tüm ırkını tek bir millet olacak şekilde topladı. İnsanlığın yürüttüğü en büyük savaşlardan birinde trollere karşı halkını zafere taşıdı. Dünyanın kaderini değiştirdi. Strom’kar’ınki şiddetin ve kan dökmenin, kurnazlığın ve çaresizliğin öyküsüdür. Ve nihayetinde tabii ki cesaret ve fedakârlığın…


Strom’kar, Savaşkıran, Bölüm Bir

İlk insan kabilelerinin, bir zamanlar aralarında dolaşan devasa varlıklarla ilgili efsaneleri vardı. Bu kudretli canlılara verilmiş birçok isim vardı ancak en bilineni “vrykul” idi. Halkın dilindeki hikâyelere göre bu devler insanlara, adeta bir ebeveynin evlatlarına bakması gibi göz kulak olmuşlardı. Vrykullar bu ilkel çocuklarına avlanmanın, taş işçiliğinin, demir dövmenin ve savaşmanın yollarını öğretmişlerdi.

Savaş Efendisi Thoradin’in zamanında insan topraklarında yaşamış olan vrykullar çoktan ölüp gitmişlerdi. Var oldukları zamandan kalanlar arasında geride bıraktıkları silahlar vardı. İnsanlar bu silahlara kutsal yadigârlar ve kabilelerinin birer simgesi olarak yaklaşıyorlardı. Ancak daha sonraları Strom’kar olarak bilinecek olan silah bunlardan daha fazlası olacaktı.

Thoradin’in ellerinde tüm insanlığı temsil eden bir simge hâlini alacaktı.


Strom’kar, Savaşkıran, Bölüm 2

Tarihçi Llore tarafından kaleme alınan Tek Gerçek İnsan Krallığı adlı eserin sekizinci bölümünden:

“Yabani Amani trolleri akınlar gerçekleştirip talan ederken bile insan kabileleri birbirleriyle atışıp çatışmaya devam ediyorlardı. Yalnızca Savaş Efendisi Thoradin ve kabilesi Arathi, bu yaptıklarının gerçekten ne kadar ahmakça olduğunun ayırdındaydı. Eğer birlik olmazlarsa bu yosun tenli troller insalığı ezip geçebilir, atalarından kalma topraklarının kutsallığını bozabilirlerdi.

“Böylece Thoradin kendisini kral ilan etti ve kabileleri dize getirmek için yola çıktı. Birçoğunu kendi kız ve erkek evlatlarıyla evlilik yoluyla tarafına çekti. Diğerlerini ise zenginlik ve toprak vaatleri ile.

“Ancak bazıları diplomatik yaklaşımları duymazdan geliyorlardı. Yalnızca şiddetin diliyle konuşuyorlardı.

“Neyse ki Thoradin bu dili de gayet iyi biliyordu.”


Strom’kar, Savaşkıran, Bölüm Üç

Thoradin ve savaşçıları haftalar boyunca Alteraclılar olarak bilinen haşin dağlıları alt etmek için çabaladılar. Taze kral, yeterli süre verilirse bu kabileyi dize getireceğinden emin olsa da ödemesi gereken bedelin yüksek olduğunun da farkındaydı. Boş yere kan dökülmesini önlemek amacıyla taktiklerini değiştirdi.

Thoradin savaş zırhını bıraktı ve göğsünü Arathi kabilesinin sembolleriyle boyadı. Elinde yalnızca Strom’kar ile dağa çıktı ve Alteraclıların lideri Ignaeus’u bir düelloya davet etti.

Çok geçmeden Ignaeus, teni kabilesinin sembolleri ile kızıla boyanmış, silahı bileylenmiş ve öldürmeye aç bir şekilde ormandan çıktı. Thoradin onun yanında boy ve güç olarak ufak kalıyordu ancak Arathi liderinin başka avantajları vardı. Düelloyu, dağların yoğun bir sisle çevrelendikleri gün yapmayı seçmişti. Havayı lehine kullanan Thoradin, Ignaeus’un vahşi saldırılarından kaçtı ve kendisinden iri olan rakibini silahsız bıraktı.

Ignaeus, Thoradin’in insafına kalmıştı ancak Arathi lideri saldırmadı. Strom’kar’ı ıslak toprağa sapladı ve barış için elini uzattı. Alteraclılar’ı o gün saflarına kattı.


Strom’kar, Savaşkıran, Bölüm Dört

Kral Thoradin’in birlik hayallerini yıkabilecek kadar güçlü olan tek kabile Tirisfal Açıklıkları’nda ikamet ediyordu. Bölgenin asil insanlarını Lordain adındaki kudretli bir savaşçı yönetiyordu. Alteraclılar gibi güç gösterilerine boyun eğecek kişiler değillerdi. Thoradin’in bu halkın bağlılığını kazanması için onları inançları üzerinden cezbetmesi gerekiyordu.

Bu yüzden Thoradin ve kişisel korumaları, bölgedeki mabetleri ve kutsal koruları ziyaret ettiler. Kral gittiği her mekanda Lordain ve halkının adetlerine uygun ritüeller düzenledi. Thoradin, Tirisfal insanlarının kutsal kabul ettikleri gümüş el simgesini taşıyan bir kolye bile taşıyordu.

Ziyaretlerinin sonunda Thoradin, Lordain ile tanıştı. Kral, eğer onun saflarına katılırlarsa kabilenin mistik yaklaşımlarını benimseyip tüm Arathi’ye yayacağının sözünü verdi. Bu yemini mühürlemek adına avuç içini Strom’kar’ın kenarı boyunca gezdirdi ve kanını Tirisfal’un toprağına karıştırdı.

Tarihsel kayıtlarda belirtildiğine göre Thoradin “Bu, halkımız arasında akıttığımız tek kan olsun,” demişti.

Ve öyle de oldu. Lordain ve halkı, Kral Thoradin’in önünde diz çöktüler.


Strom’kar, Savaşkıran, Bölüm Beş

Tarihçi Llore tarafından kaleme alınan Tek Gerçek İnsan Krallığı adlı eserin on dördüncü bölümünden:

“Thoradin ve diğer ilk savaş efendileri, kılıçlarını ve baltalarını kutsal kabul ediyorlardı. Birçoğu atalarının ruhlarının bu silahlarda yaşadığına inanıyordu. Bu durum göz önüne alındığında Thoradin’in diğer tüm kabile liderlerini, silahlarını kendisine ödünç vermeleri konusunda ikna edebilmesi oldukça tuhaf bir olaydı.

“Arathi demircileri, bu silahların her birinden bir parça metal alıp Thoradin’in silahına eklediler. Bu dâhiyane bir hareketti; zira böylece kabilelerin sonsuz bağlılığı garanti altına alınmıştı. Bundan sonra kim Thoradin’e karşı çıkıp içinde kendi ataları barındıran kılıç ile çarpışabilirdi ki?

“İş tamamlandığında Thoradin, silahına yeni bir isim verdi: Strom’kar, Savaşkıran.”


Strom’kar, Savaşkıran, Bölüm Altı

İnsan kabileleri bir araya geldikten sonra Thoradin, yeni bir başkent kurmak için yola koyuldu. Bir efsaneye göre aradığı cevabı rüyasında bulmuştu. Bu rüyada babasının bir kurt postu giydiğini görmüştü. Thoradin’e Tirisfal Açıklıkları’nın güneydoğusundaki çorak topraklardan bahsetmişti. Eğer kral başkentini buraya kurarsa halkı refaha ulaşacaktı.

Thoradin rüyasında gördüğü ve günümüzde Arathi Dağlık Bölgesi olarak bilinen toprakları aramaya koyuldu. Hikâyeye göre çorak arazide dolaşan siyah bir kurt gördü. Strom’kar’ı kullanarak tam da o noktadaki toprağın üzerine şehrinin sınırlarını belirleyecek çizgileri oydu. Sonrasında ise çalışmaya başlamaları için taş işçilerini görevlendirdi.

Ve böylece ilk insan krallığının kudretli başkenti Strom hayat buldu.


Strom’kar, Savaşkıran, Bölüm Yedi

Nasıl ki Strom’kar kınında öylece durabilecek bir kılıç değilse Thoradin de aynı şekilde tahtında boş boş oturacak bir kral değildi.

Arathi askerî kuvvetleri, insan topraklarının en uzak sınırlarında devriye geziyor ve Amani trollerinin saldırılarını püskürtüyorlardı. Kral Thoradin çoğunlukla kendi hayatını riske atsa da bu akınlara katılıyordu.

Kayıtlardan birinde Thoradin’in kuvvetlerine saldıran vahşi bir Amani pususundan bahsedilmektedir. Troller insanları dağıtmış, kralı savaşçılarından ayırmışlardı. Troller ona-bir gibi bir oranla sayıca üstün olsalar da Thoradin kaçmadı. Yalvarmadı. Korkuyla sinmedi. Hiçbir gerçek Arathi evladı bu tarz ödlek hareketlerle onurunu lekelemezdi.

Thoradin, Strom’kar’ın kenarını düşmanlarının kafataslarıyla biledi ve çeliğini kanlarıyla boyadı. Korumalar ona ulaştıklarında krallarının bozguna uğratılmış ondan fazla Amani cesedi üzerinde durduğunu gördüler.


Strom’kar, Savaşkıran, Bölüm Sekiz

Tarihçi Evelyna tarafından kaleme alınan Savaşan Kabileler ve Arathor’un Yükselişi adlı eserinin yirmi dokuzuncu bölümünden:

“Arathor ve Quel’Thalas’ın asil elfleri, Amanileri yenilgiye uğratabilmek için bir ittifak kurdular. Kral Thoradin yirmi binden fazla insan askerini bir araya getirip ordusunu trollerin üstüne saldı. Nihai savaş ise Alterac Kalesi’nde yaşandı. Amani kuvvetleri kaleyi kuşatma altına aldılar. İnsanlar kaleyi bu hücuma karşı korurlarken asil elfler de trollerin arka cephesine saldırdılar.

“Thoradin askerleri ile birlikte Amani savaş bölüklerinin arasından güçlükle ilerliyor, Strom’kar trol üstüne trol kesiyordu. Kuvvetlerinin düşmanlarının sayısını azalttığını fark ettiği anda gizli silahını ortaya çıkardı.

“Yüz insan büyücü, Alterac Kalesi’nde belirdi. Elf büyücülerle birlikte güçlerini birleştirdiler ve Amaniler üzerine korkunç derecede güçlü tek bir büyü indirdiler. Bir ateş sütunu göğü yardı ve troller üzerinde infilak etti. Uluyan alev seli Amanileri yakıp kül etti.

“Böylece insanların ve elflerin galibiyetiyle Trol Savaşları sona erdi.”


Strom’kar, Savaşkıran, Bölüm Dokuz

Trol Savaşları sonrasında Thoradin, insanların asil elflerle olan sadakat bağlarını garanti altına almak adına Quel’Thalas’a diplomatik bir ziyarette bulundu. Kral, askerî bir anlaşma yaptı; böylece eğer Amaniler herhangi birinin topraklarını tekrar tehdit ederlerse iki taraf da yardıma koşacaktı. Elfler ile bölgesel yeni sınırlar belirledi ve Arathor’u nesiller boyunca refah içerisinde bırakacak ticarî anlaşmalar yaptı.

Elfler, Thoradin Quel’Thalas’tan ayrılmadan önce ona bir hediye verdiler. En büyük demircileri ve efsuncuları Strom’kar üzerinde çalışıp onu olağanüstü bir güç ile doldurdular. Thoradin, elflerin bu şaheserliğine hayretle bakakaldı. Yeni Strom’kar adeta bu dünyadan olmayan bir güzellikle parlıyordu. Thoradin’in ellerinde hiçbir ağırlığı yokmuş gibiydi ve onu ne kadar kullanırsa kullansın körleşmiyordu.


Strom’kar, Savaşkıran, Bölüm On

Yaşlandığı vakit kır saçlı Thoradin, barış içerisinde tahtından çekildi. Geleneği bozarak Strom’kar’ı kendisine sakladı. Bazıları bunun açgözlülükle yapılmış bir hareket olduğunu dile getirse de Thoradin kılıcı yalnızca işlevsel sebeplerden ötürü barındırıyordu. Strom’kar, bir kraliyet sembolü hâline gelmişti. Thoradin sadece kılıcı taşıyan kişinin değil, kendi soyunun Arathor halkınca meşru hükümdarlar olarak görülmesini istiyordu.

Liderlik sorumluluklarından kurtulan Thoradin, zamanının çoğunu Tirisfal Açıklıkları’ndaki kadim yıkıntılar üzerinde çalışarak geçirdi. İnsanlığın kökeni ve bir zamanlar bu topraklarda dolaşan devlerle ilgili hikâyeleri takıntı hâline getirmişti. Thoradin, Strom’kar’ın efsunlarını kullanarak saklı kalmış güç dolu mekanların yerini tespit etmeyi öğrendi.

Tirisfal boyunca yaptığı gezilerden birinde Thoradin ve küçük bir grup takipçisi, buldukları gizemli yer altı mezarlarına girdiler. Efsanelere göre hiçbiri bir daha görülmedi.


Strom’kar, Savaşkıran, Bölüm On Bir

Thoradin’in başına ne geldiğine dair birçok tuhaf öykü vardır ancak en tuhafı gerçekte ne olduğudur. Tirisfal Açıklıkları’nda varlığı uzun süre önce unutulmuş iki yer altı odası keşfetti. Bir tanesi ulu bekçi Tyr’e aitti. Diğeri ise meşum Eski Tanrılar’ın gözünü kan bürümüş hizmetkârlarından biri olan, Zakajz adıyla bilinen canavarındı.

Yazılı tarihten önce Tyr, Azeroth’un kalbini sarsan bir çarpışma sırasında Zakajz’ı yenebilmek için kendisini feda etmişti. Bekçinin müttefikleri, iki rakibin bedenlerini efsanevi çarpışmanın yaşandığı yere gömmüşler, içeride yatanların herhangi biri tarafından rahatsız edilmesini önlemek için de kabri büyülü korumalarla mühürlemişlerdi.

Yerin altında kilitli duran büyük karanlıktan habersiz olan Thoradin, beraberindeki büyücülere bu mühürleri kırma emri verdi. Başarılı oldular… ve bunu yaparken mistik büyü uygulamaları da kazara Zakajz’ı diriltti. Hantal yaratık takipçilerini parçalarken eski kral Thoradin kaçmadı. Yalvarmadı. Korkuyla sinmedi. Hiçbir gerçek Arathi evladı bu tarz ödlek hareketlerle onurunu lekelemezdi.

Thoradin, kılıcı Zakajz’ın kafatasına geçirerek Strom’kar’ın kenarını son bir kez biledi. Kılıcın elfler tarafından yapılan efsunları korkunç yaratığı deri bir uykuya dalmaya zorladı ve hücrelerinin yenilenmesini engelledi.

Bu, Thoradin’in son kudretli hareketiydi. Saldırı anında Zakajz tarafından verilen ölümcül bir yara almıştı. İnsanlığı bir araya getiren kral, Strom’kar’ın son bir düşmanın kanıyla lekelendiği o gün hayatını kaybetti.

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)