ZİNDAN GÜNCELERİ #9 – TOMB OF SARGERAS

15.000 yıldan uzun bir süre önce kendi ırklarının genelinin aksine toprak ve güç kavgası peşinde koşmayan, yer altındaki mağaralarda yaşayan ve güneş ışığından hiç hazzetmeyen bir grup kara trol, Ebediyet Pınarı’nı keşfettiklerinde geleceğin onlar için neler barındırdığından habersizlerdi. Pınar’ın sahip olduğu yoğun büyü gücüyle evrim geçiren bu troller, nesiller sonra oldukça güzel, zeki ve ölümsüz gece elflerine dönüştüklerinde Azeroth’un sahip olup olabileceği en büyük ve en güçlü medeniyetlerinden birini kuracaklardı.

Bir tanrıça olarak taptıkları Elune ile iletişime geçtikten sonra kendilerini ona adayan gece elfleri, bir yandan da Ebediyet Pınarı ve çevresinde birçok şehir ile tapınak inşa ettiler. Bu yerleşim yerlerinden en büyüğü Suramar olarak biliniyordu; şehir, Gece Kalesi’ne ve tanrıçaları için inşa etmiş oldukları muazzam büyüklükteki görkemli Elune Tapınağı’na ev sahipliği yapıyordu. Elune Tapınağı, şehrin yakınlarındaki küçük bir ada üzerine kurulmuştu ve gece elfleri rahatlıkla ziyaret edebilsinler diye görkemli bir köprüyle Suramar’a bağlanmıştı.

Elune Tapınağı

Elune Tapınağı

Kraliçe Azshara’nın Yakan Lejyon ile yaptığı anlaşmayla birlikte Azeroth yok olmanın eşiğine gelirken Ebediyet Pınarı’nın kıyılarında konuşlanmış olan Azshara’nın Sarayı da iblislerin dünyaya akın akın gelmelerine olanak sağlayacak bir geçit barındırıyordu. İblisler ve gece elflerinin en yüksek sosyal konumunda bulunan asil doğanlar, büyük bir çabayla Lejyon’un lideri Sargeras’ı Azeroth’a getirebilecek ana geçidi açmak için Pınar’ın güçlerini kullanmaya odaklanırlarken bir grup iblis, direniş gösteren elfleri ve diğer canlıları alt edebilmek için onları iki cephede kıstırabilmenin planlarını yapıyorlardı. Bu plan dâhilinde yapmak istedikleri, Elune Tapınağı içerisinde bir geçit açarak Kadimler Savaşı’nın direnen tarafı olan elfleri iki iblis ordusu arasında bırakmak ve alt etmekti.

Lejyon’un nasıl bir felaket getirdiğini fark eden bir grup asil doğan, titanlar tarafından bırakılmış olan Yaratılış Sütunları’nı kullanarak Elune Tapınağı’ndaki geçidi kapatıp iblislerin büyülerini etkisiz hâle getirecek sayısız mistik mühür yarattılar. Ancak Kadimler Savaşı sona erdiğinde yaşanan Büyük Bölünme sonucunda Elune Tapınağı’nın bulunduğu ada okyanusun dibine çöktü.

lorekeeper-zindan-gunceleri-tomb-of-sargeras-02

Aradan binlerce yıl geçmiş ve Elune Tapınağı’nın varlığı unutulmaya yüz tutmuşken Azeroth çeşitli sorunlarla çalkalanmaya devam ediyordu. Sargeras’ın bu dünyanın ele geçirme arzusu dinmemişti ve kendi ruhunun çok küçük bir kısmını aktardığı bir avatar yaratarak o dönemde Tirisfal Muhafızı olan Aegwynn’in karşısına çıktı. Kuzeyyarı’nda gerçekleşen bu büyülü çarpışmadan zaferle ayrıldığını sanan taraf Aegwynn’di; zira Sargeras’ı alt ettiğini düşünüyordu. Kara Titan’ın ruhunun o küçük parçasının kendi bedenine geçtiğini bilmeden avatarı hapsedebileceği bir yer arayışına giren Aegwynn, okyanusa batmış olan Elune Tapınağı’nın bunu yapabilmek için en uygun yer olduğuna kanaat getirdi. Tapınak birçok güçlü asil doğan mührüyle donatılmıştı ve bu, avatarın ölüyken bile yayabileceği fel güçlerini etkisiz hâle getirecekti. Kendi gücünü kullanarak bu hapishaneyi daha da güçlendiren Aegwynn, avatarın cesedini tapınağın en alt kısımlarından birine zincirledi ve yıllar içerisinde birtakım iblisi de beraberinde buraya hapsetti.

Tüm bu yaşananlardan ve yıllarca fel akımlarına maruz kaldıktan sonra Elune Tapınağı, Sargeras’ın Kabri olarak anılmaya başlandı.

Gul'dan, Sargeras'ın Kabri'ni okyanusun dibinden kaldırırken

Gul’dan, Sargeras’ın Kabri’ni okyanusun dibinden kaldırırken

Kara Geçit açılıp orklar Azeroth’a adım attıklarında Sargeras’ın Kabri’nin akıbeti de belirsizdi. Irkına ne olduğunu hiçbir şekilde umursamayan ve sadece kişisel güç peşinde koşan ork fel büyücüsü Gul’dan, İlk Savaş sırasında Aegwynn’in oğlu olan Tirisfal Muhafızı Medivh’in zihnine girerek kabrin yerini öğrendi. Buraya ulaşmayı ve içerisinde bulunan güçleri el etmeyi asıl amacı olarak belirleyen Gul’dan, İkinci Savaş sırasında Orda ordusunu terk edip kendisine sadık klan üyelerini de yanına alarak okyanusa açıldı. Destekçileriyle birlikte oldukça kuvvetli bir büyü kullanarak Sargeras’ın Kabri’ni ve üzerinde bulunduğu adayı su yüzüne çıkaran Gul’dan, açgözlülüğünün ve hem Orda’ya hem de Lejyon’a ihanet etmiş olmanın cezasını kendi canıyla ödedi: Sayısız yıllar boyunca yapıda kilit altında kalmış olan iblisler tarafından paramparça edildi.

Ancak Sargeras’ın Kabri korkunç olayların yaşandığı bir yer olarak varlığını sürdürmeye devam etti. Alternatif Draenor’dan Azeroth’a yollanan başka bir Gul’dan, Lejyon’un emri altında kabre giderek içerisindeki mühürleri kırdı ve iblislerin tekrar dünyaya akmasını sağlayacak bir geçit yarattı. Lejyon’a karşı birleşen Orda ve İttifak güçlerini bozguna uğratan Gul’dan’ın açmış olduğu kabirdeki dehşetleri alt etmek ise yine Azeroth kahramanlarının eline kaldı.

 

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)