WARCRAFT TARİHÇELERİ – BÖLÜM 16: MUHAFIZ AEGWYNN, GEZGİN ADA VE ÜÇ ÇEKİÇLER SAVAŞI

Kadimler Savaşı ve ardından yaşanan Büyük Bölünme’nin üzerinden dokuz bin yılı aşkın bir süre geçmişti. Azeroth toprakları bu süre içerisinde gerçekleşen olaylar yüzünden Titanlar’ın bir zamanlar yapmak için uğraştıkları o huzurlu ortama bir türlü kavuşamamıştı.

Vrykul atalarından evrimleşen insanlar, zaman içerisinde Doğu Krallıkları’na yayılmışlar ve güç sahibi olmuşlardı. Ancak özellikle Dalaran şehir devletinin serbest büyü kullanımı konusundaki politikası sebebiyle iblislerin dikkati tekrar Azeroth’a dönmüştü. Bu durum kontrolden çıkmaya öylesine müsaitti ki insanlar, kuzeydeki komşuları asil elflerden yardım istemek zorunda kalmış ve Tirisfal Konseyi adıyla anılan bir topluluk oluşturmuşlardı. Aralarından bir kişiyi “Muhafız” olarak seçen bu topluluk, güçlerini kalıcı olarak bu kişiye aktarmanın yolunu da bulmuştu.

Aradan geçen binlerce yıl boyunca birçok Muhafız görevlendirildi. Geleneğe bağlı kalan bu Muhafızlar, bir yüzyıl boyunca Azeroth topraklarını koruyor ve vakti geldiğinde güçlerini geri veriyorlardı. Böylece yeni bir Muhafız seçiliyor ve yeni bir dönem başlıyordu. Ancak her yüzyılda bir gerçekleşen bu değişim, Kara Geçit’in açılmasından 823 önce farklı bir yola sapacaktı.

Scavell adındaki oldukça zeki bir Muhafız, görevinin son günlerinde kendisinin yerini alacak ve Muhafızlık görevini üstlenecek uygun bir aday bulmakta zorlanıyordu. Tirisfal Konseyi ile sıkı bağları olan bu Muhafız’ın yüzyıllık görev dönemi sona ermek üzereyken kendisine bir teklifle gidildi: Yeni bir Muhafız adayı bulana kadar görevde kalması isteniyordu. Scavell bu durumdan pek hoşnut olmasa da mecburen kabul etmek durumundaydı zira Azeroth’u iblislerden koruyacak birinin atanmaması kabul edilebilir bir şey değildi.

Geçen birkaç yılın ardından Scavell, aralarından seçeceği birinin Muhafız olabileceğini düşündüğü birkaç çırak edinmişti. Sıkı bir eğitim verdiği öğrencileri arasında yalnızca bir tane kadın bulunuyordu. Erkek öğrenciler bu insan kadınıyla durmadan dalga geçiyor ve asla yetenekli bir büyücü olamayacağını söyleyerek onu yeriyorlardı. Ancak büyü konusunda ne kadar yetenekli olduğu gösteren bu kadın, Meitre Parşömenleri adı verilen ve asil elf büyücülerinin bile çıraklıklarının ilk on senesinde okuyamadıkları büyülü yazıtları henüz ilk senesinde kullanmayı başararak Muhafızlık konumuna gelmeyi hak eden öğrenci oldu. Bu kadın Magna Aegwynn’den başkası değildi.

lorekeeper-warcraft-tarihceleri-16-02

Aegwynn oldukça zeki ancak bir o kadar da inatçı bir kadındı. Büyü kullanımı söz konusu olduğunda eşi benzeri görülmemiş bir yeteneğe sahipti ve Konsey’e göre mistik güçleri kullanmakta üstüne yoktu; ancak Aegwynn, Konsey’in politik konumundan ve yönetimle olan bağından memnun değildi. Ona göre Konsey, iblislerle olan savaşında yeterince aktif davranamıyor ve yeri geldiğinde mevcut yönetimi memnun edebilmek için tartışmalı kararlar vererek Muhafız’ın işine gereğinden fazla karışıyordu. Bu yüzden bazı durumlarda başına buyruk hareket etmeyi tercih ediyordu; ancak oldukça başarılı bir Muhafız’dı ve bu yüzden Konsey, genelde Aegwynn’in kendilerine olan tutumunu görmezden geliyordu.

Aegwynn aynı zamanda o ünlü parşömenleri yazan kudretli Asil Doğan büyücüsü Meitre’ye karşı da bir takıntı besler olmuştu. Meitre daha önce hiçbir büyücünün elde edemediği bir güce sahipti ve mistik büyüyü mümkün olması gerekenden daha fazla kullanabiliyordu. Bu durum Aegwynn’i rahatsız etmiş ve meraklandırmıştı; bu yüzden ortadan kaybolan bu elfin çalışmalarını büyük bir dikkatle inceliyor ve daha fazla sırrını ortaya çıkarmaya çalışıyordu. Nihayetinde çalışmalarının birinde Meitre’nin kaleme aldığı bazı diğer parşömenlere denk geldi. Bu yazılarda Meitre, Aluneth adındaki bir varlıktan söz ediyor ve onun gücünü nasıl çekip kullanabildiğini detaylandırıyordu. Bu varlığın gücünü iblislere karşı kullanabileceğine inanan Aegwynn, yalnızca Meitre’nin anlattığı yöntemleri kullanmakla kalmadı; onu Azeroth’a getirmeyi ve kendi iradesine bağlamayı da başardı. Ancak Aluneth, Aegwynn’in emri altına girmeyi reddediyordu ve bu yüzden bir çıkış yolu bulmaya çalışan insan büyücü, en sonunda bu varlığı bir yüce asaya hapsetti.

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)