Tristram’ın altındaki korkunç gölgeler tetikteydi ve Zakarum Kilisesi adına Khanduras’a ayak basan Leoric’in gelişiyle birlikte tekrar heyecanla kıpırdanmaya başladılar...
Gul'dan ilk Ölüm Şövalyeleri'ni yaratırken insan krallıkları nihayet bir araya gelecek ve ilk paladin birliği olan Gümüş El Yoldaşlığı'nı kuracaklardı.
Medivh düşmüş olsa bile Orda kuvvetleri Stormwind'i ele geçirmişti. Ejderha liderlerinin ise nasıl bir tehditle karşı karşıya olduklarından haberleri yoktu.
Khadgar niyahet Medivh'in çıraklığına kabul edilmişti. Azeroth’un ise her şeyden daha büyük bir felakete yol açabilecek başka bir sorunu vardı: orklar.
Ebedî Çatışma artık Sığınak’a kadar ulaşmıştı. Savaşın tüketen yıkımından kaçmayı amaçlayan melekler ve iblisler için bir zamanlar adının hakkını veren tarafsız ve güvenli bölge, iki taraf arasında yapılan sözde ateşkese rağmen artık hedef tahtasındaydı. Ancak bu dünyanın ve içindeki insanların potansiyeli herkes tarafından tam olarak anlaşılmış değildi...
İnsanların dünya üzerinde yürümeye başlamasından çağlar öncesinde gezegenimiz Isu adında kadim ve çok gelişmiş bir ırka ev sahipliği yapıyordu. Tarihte Önceden-Gelmiş-Olanlar, İlk Medeniyet, Öncüller gibi isimlerle de anılan bu ırk, birçok yönden günümüz insanlarının çok ötesindeydi.
Büyük Buhran… Hepimizin övmekten geri kalmadığı o büyük ülke… Bayrağı için herkesin öldüğü, sadece kendimiz için değil ülkemiz için öldüğümüz o şanlı yer...
Kendi felaketini öngörmüş olan Bhaal, zamanı geldiğinde kaybedeceği gücü geri almak için uzun vadeli bir plana girişti: İlahi özünden parçalar taşıyan sayısız çocuk yaptı ve bu çocukların vahşi dürtülerle birbirlerini öldürecekleri ya da er geç Bhaal rahipleri tarafından bulunarak katledilecekleri zamanı bekledi.
Tirisfal Muhafızı Medivh, Sargeras tarafından ele geçirilmişti ve komadan çıktıktan sonra Azeroth'a karanlığı getireceğini bilmeden yaşamını sürdürüyordu.