ARTEFAKT ÖYKÜLERİ: MONK

Brewmaster – Fu Zan, The Wanderer’s Companion

Monk - Brewmaster


Fu Zan, Gezginin Yoldaşı

Bu efsanevi asayı bir zamanlar bir hozenın taşıdığını duymuşsunuzdur. Bu bizi endişelendirmişti. Hem de fazlasıyla. Artefaktı dikkatle inceledik ve (bizlerin düzeltemeyeceği) herhangi bir hasar verilmediğini duymak sizi de memnun edecektir.

Görünen o ki Maymun Kral’a yeterince itibar etmemişiz. Azeroth üzerindeki en hürmetkâr canlı olmayabilir ancak bu silaha saygı duyduğu çok açık. Gerçek gücünü anlayabilmemiz için bize yardım bile etti. Fu Zan gerçekten çok tuhaf bir yolculuğa çıkmıştı.


Fu Zan, Gezginin Yoldaşı, Bölüm Bir

Çok uzun zaman önce Bekçi Freya, Azeroth’un doğal yaşamına yön verecek bir varoluş düzlemi yarattı: Zümrüt Rüya. Yarattığı bir tohumu, Ebedi Çiçekler Vadisi’ndeki güçlü enerji kaynağının yanına dikti.

Vadinin gücünü şevkle emen bu ağaç, güçlendi ve büyüdü. Etrafında başka ağaçlar yetişmeye başladı. Hem Rüya’da hem de gerçek dünyada yemyeşil ormanlar bölgede hayat buldu. Bekçi Freya bu ağaca Fu Zan adını verdi ve kendisine uzun yolculuklarında eşlik etmesi için dallarından bir baston yaptı.

Bu asa en başından beri Azeroth üzerinde süregelen önemli işler başarmış efsanevi canlıların ve ölümsüz ruhların yanında yer aldı.

Maymun Kral’ın eline de düşecekti ama… Bu çok sonralarıydı.


Fu Zan, Gezginin Yoldaşı, Bölüm İki

Azeroth’un baştan düzenlendiği dönemde, Bekçi Freya’nın özenle çalıştığı yerlerde doğal yaşam oldukça güçlü bir şekilde zenginleşti. Küçük bir grup sıra dışı hayvan, beklentilerin ötesinde fevkalade bir güçle büyüdü; öyle ki daha sonraları Yaban Tanrılar olarak bilineceklerdi.

Her birinin kendine özgü bir kişiliği vardı ancak Freya, aralarından dört tanesinin barışa ve bilgeliğe karşı duydukları ortak bir bağlılık olduğunu fark etti. Bir ejder, bir öküz, bir turna ve bir kaplandan oluşan bu dörtlü, Ebedi Çiçekler Vadisi’nin yakınlarında bir araya gelmişlerdi. Freya, onların şefkatinin bölge için hayırlı bir şey olduğunun farkındaydı. Nitekim bu dörtlü, Pandarya sakinleri tarafından Aziz Semaviler olarak adlandırılacaklardı.

Freya bir gün endişeli bir şekilde semavilere yaklaştı. Anlattığına göre kuzeyde büyük bir karanlık vardı ve onunla yüzleşme vakti yakındı. Güvenle saklamaları için asasını onlara teslim etti. “Eğer sizleri bir daha göremezsem bu asayı Azeroth’un evlatlarından birine verin,” dedi. “Savaştan nefret eden ve barışı seven birine.”

Freya bir daha geri dönmedi. Yeşim Ejder Yu’lon, asayı güvende tutacağına yemin etti. Binlerce yıl boyunca, mogu imparatorluğunun karanlık hükümdarlığı döneminde bile asayı saklamaya devam etti.


Fu Zan, Gezginin Yoldaşı, Bölüm Üç

Güneyde, Ebedi Çiçekler Vadisi’nin yakınlarında kabileler kuran, kasabalar ve hatta imparatorluklar inşa eden yeni canlılar ortaya çıktı. Bu canlılar jinyular, pandarenler, hozenlar ve daha nicesiydi.

Yu’lon’a göre Fu Zan bu ırklardan birine verilecekse ya jinyulara ya da pandarenlere teslim edilmeliydi. Hozenlar böylesi bir hediyenin bahşedilmesi için fazla şiddet dolulardı. Çoğunlukla bencil ve öngörüsüzlerdi, birlikte kendilerine ait bir medeniyet kurabilecek kadar çalışmaya yatkın değillerdi.

Ancak zaman geçtikçe Yu’lon, kendi varsayımları konusunda şüpheye düştü. Zaten bilgelik ve cesaret farklı şekillerde vücut bulabilirdi, değil mi? Kısa hayatları olan fevri hozenları küçük baş belaları olarak görmek kolaydı; ancak sahip oldukları hayatlarını dolu dolu yaşıyorlardı.

Yu’lon, Fu Zan’ın kendi bilincini kazanmaya başladığını fark etti. Yeni bir yoldaşa ihtiyacı vardı. Yeşim Ejder, yakın bir zamanda Freya’nın dileğini yerine getirmesi ve Fu Zan’ı hak eden bir fâniye vermesi gerektiğini biliyordu. Ve bir hozena teslim etmesi gerektiğini düşünmeye başlamıştı.


Fu Zan, Gezginin Yoldaşı, Bölüm Dört

“Savaştan nefret eden ve barışı seven birine verin.”

Yu’lon, sıra dışı bir hozenı gözlemlemeye başladığında Freya’nın sözlerinin gerçekliğini anladı. Bu hozen kendisine Maymun Kral diyordu.

Bu hozen, Kadimler Savaşı başlamadan yalnızca birkaç yıl önce yönetmesi adeta imkânsız bir topluluğun lideri olmuştu. Bir damla bile kan dökmeden yükselmişti. Tüm hozen kabileleri tarafından seviliyordu.

Tüm bunları nasıl başarmıştı? Ne de olsa hozenlar durmadan savaşıyorlardı. Durmadan. En basit sebepler için hem de. Herhangi bir anlaşmazlık onların şiddete başvurmaları için yeterliydi.

Maymun Kral bunu biliyordu. Böylece kabilelerin hepsine aynı şeyi söyledi: “Ben Maymun Kral’ım. Kabilen beni tüm kalbiyle destekliyor.” Tek yaptığı buydu. Ne zaman bir hozen onu sorgulamaya kalksa liderlerinin çoktan kendisiyle anlaştığını söylüyordu. Hiçbir hozen kendi lideriyle anlık bir heves yüzünden çarpışmayı göze alamadığından “Sen Maymun Kral’sın” deyip geçiyorlardı.

Kabile liderleri adını duyduklarında tüm halk ona çoktan Maymun Kral olarak sesleniyordu. Liderlerin kafaları karışmıştı ancak kendi kabile üyeleri ile savaşmaya gönüllü değillerdi; bu yüzden Maymun Kral’a da meydan okumadılar. Maymun Kral’ın bu arsız yalanı, kendisine karşı koyacak kimse olmadığından bir gerçeğe dönüşmüştü.

Kısa bir süre sonra kabileler arası çatışmalar sona erdi. Maymun Kral tüm anlaşmazlıklara hüküm verir hâle geldi. Hozenlar ise onun kararlarına itaat ediyorlardı.

Yeşim Ejder, Maymun Kral’ı bu yola iten sebebi biliyordu. Çok basitti: Kan görmekten nefret ediyordu. Bu canlı en temelinde savaştan nefret eden ve barışı seven biriydi. Ve bu yüzden başka hiçbir hozenın başaramadığını başarmıştı.


Fu Zan, Gezginin Yoldaşı, Bölüm Beş

Yu’lon’un, Maymun Kral’ın zekâsının ne kadar derin olduğunu öğrenmesi gerekiyordu. Şekil değiştirip onu ziyaret etti. Maymun Kral’ın gördüğü bir hozendan başka bir şey değildi…ancak bu hozen ona ne ‘kral’ diyor ne de önünde eğiliyordu. Yabancıdan kendisine saygı göstermesini istedi.

Onun yerine bu yabancı, ona bir bilmece ile geldi ve gerçek bir kralın sorusuna cevap vermekte hiçbir güçlük çekmeyeceğini söyledi. Maymun Kral’ın doğru yanıtı vermesi yalnızca birkaç saniye sürdü. Yabancı ona bir bilmece daha sordu. Maymun Kral yine cevap verdi. Ve böylece üç gün ve üç gece, bilmecelerle dolu geçti. Maymun Kral sinirlenmişti ancak öfkeyle doluyken bile bilmecelere yanıt vermeye devam etti.

Yu’lon ikna olmuştu. Şiddet ve zorbalık, Maymun Kral’ın doğasında yoktu; eğer olsaydı çoktan zor kullanarak onu sustururdu. Bu yüzden gerçek formunu ona gösterdi –ve hozen kabilesinde büyük paniğe neden oldu-; ardından Fu Zan’ı ona teslim etti.

Yeşim Ejder ona Freya’nın hikâyesini ve asanın yaratılışını anlattı. Ardından da onu uyardı: Bir gün kötülüğü durdurmak için sadece zekâsının yeterli olmayacağını hissediyordu. O gün geldiğinde Maymun Kral kararlı davranmalıydı.

Maymun Kral ise ona inanmadı. Fakat asanın çok ama çok güzel olduğunu düşünüyordu.


Fu Zan, Gezginin Yoldaşı, Bölüm Altı

Fu Zan ellerindeyken Maymun Kral’ın hozenlar üzerindeki yetkisi de tartışılmaz oldu. Tahtına göz diken rakiplerinin saldırıları karşısında adeta rüzgârda sallanan bir söğüt gibi hareket edebiliyordu. Asanın kendisi bir tüy kadar hafifti; ancak yine de onu çalmak isteyenler yerinden bir milim bile oynatamıyorlardı. Maymun Kral’a aitti ve başka hiç kimsenin onu taşımaya hakkı yoktu.

Fakat Fu Zan ile ilgili büyük bir sorun vardı. Onu taşırken krallara yaraşır bir görüntü sergilemek isteyen Maymun Kral’ın iki elini birden kullanması gerekiyordu. Bu da geriye her daim yanında taşıdığı ve oldukça değer verdiği, içi birayla dolu küçük fıçıyı tutabileceği bir eli kalmadığı anlamına geliyordu.

Ancak bu kolaylıkla çözülecek bir sorundu. Maymun Kral, Fu Zan’ın ucuna küçük fıçısını yerleştirebileceği iki metal şerit yerleştirilmesini sağladı. Neyse ki bunlar, asaya kalıcı bir zarar vermemişti.


Fu Zan, Gezginin Yoldaşı, Bölüm Yedi

Maymun Kral, genç pandaren prensi Shaohao ile kısa sürede sıkı arkadaş olmuştu. Shaohao imparator olup taç giydiği gün, Yakan Lejyon’un Azeroth’u ilk istilası sırasında tüm topraklarının yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını öğrenmişti.

Maymun Kral, Yu’lon’un kehanetinde ön gördüğü vaktin geldiğini anladı. Kötülükle bizzat yüzleşecekti. Bu yüzden sonuna kadar Shaohao’nun yanında olacağını ilan etti.

Ancak kaderin başka planları vardı. Doğudan gelen büyük, uğursuz bir rüzgâr Maymun Kral’ı alıp uzak diyarlara taşıdı.

Maymun Kral, mantidlerin topraklarına savrulmuştu. Zekâsının burada hiçbir anlamı yoktu. Shaohao gelip onu mantidlerin ellerinden kurtardığında çaresiz ve ölümle burun burunaydı. Maymun Kral öfkelenmişti ancak düşmanı mantidler değildi. Shaohao, gerçek tehdidin Yakan Lejyon olduğunu ona hatırlattı.

Ve her şeyin sonuna gelindiğinde Pandarya halklarını kurtaran şey şiddet olmadı. Shaohao ruhunu topraklarının üstüne saldı, onu sislerle çevreleyerek Büyük Bölünme’nin yarattığı yıkımdan korudu.


Fu Zan, Gezginin Yoldaşı, Bölüm Sekiz

Maymun Kral evine döndü ve anlık öfkesine yenik düşerek Fu Zan’ı yakındaki bir nehre fırlattı. Dostu kaybolup gitmişti ve görünen o ki Maymun Kral da Yu’lon’un kehanetini gerçekleştirememişti.
Nihayetinde asayı almak için nehre geri dönmek zorunda kaldı zira o bölgedeki sular, jinyular için kutsal sayılıyordu ve asa çok ağır olduğundan kendileri çekip çıkartamamışlardı. Ne de olsa hâlâ Maymun Kral’a aitti.

Büyük Bölünme’den sonra Pandarya, dünyanın geri kalanından kopmuştu. İmparator gitmişti. Yerine bir daha kimse gelmedi.

Kimileri dünyanın geri kalanının yok olduğuna inanıyordu. Kimileri ise sislerin ötesindeki dünyayı keşfetmek istiyordu. Az sayıdaki bir kısım ise Pandarya’nın tamamını ele geçirmek arzusundaydı. Şiddet kullanarak.

Bu tiran özentilerinin kısa süren dönemleriyle ilgili yazılı kaynak pek bulunmamaktadır. Pandarya sakinlerinin çok azı bu dönemde zarar görmüştür. Mogu savaş efendileri miydi, dağılmış hozen kabileleri miydi, yoksa vahşi yaungol yağmacıları mıydı bilinmez; ancak her ne idilerse asla gerçek anlamda bir fethe başlayamamışlardır. Buna niyetlenseler bile her seferinde kendisine büyük güçler bahşeden artefaktların bulunduğu saklı bir yerden bahseden gizemli bir hozen ile karşılaştılar. Bu hozen onlara mucizelere gösteriyordu –çarpıştığı kişi her ne şekilde saldırırsa saldırsın hiçbir silah ona dokunamıyordu.

Bu, çok ikna ediciydi. Hırslı ve açgözlü bu canlılar, Maymun Kral’ın kendilerine anlattığı yoldan gitmeye pek hevesli oluyorlardı. Kimi zaman bazıları bir uçurumdan aşağı yuvarlanıyordu. Kimi zaman ise Shado-Pa tarafından pusuya düşürülüyorlardı. Başlarına her ne gelirse gelsin hikâyeleri kısa bir sona bağlanıyordu. Maymun Kral ise omuzlarına aldığı Fu Zan ile birlikte uzun adımlarla oradan uzaklaşıyordu.


Fu Zan, Gezginin Yoldaşı, Bölüm Dokuz

Maymun Kral hayatı boyunca böylesine eğlenmemişti. Kötü kalpli canlıları birer budalaya dönüştürdüğü anlar, yıllar boyunca en değer verdiği vakit öldürme yönetmi oldu. Bunu, Pandarya topraklarını izlemeye devam eden ancak fiziksel olarak koruyamayan eski dostu Shaohao’yu onurlandırmanın bir yolu olarak görüyordu.

Ancak tıpkı Yu’lon’un bir zamanlar kendisine söylediği gibi gün gelecek ve zekâsı kötülüğü yenmeye yetmeyecekti.

Yeşim Savaş Efendisi olarak anılan despot bir mogu, Maymun Kral’ın anlattığı yolu takip ederek Kun-Lai’de bulunan bir kabrin derinlerine ilerledi. Ancak hozenın beklediği üzere eli boş döneceği yerde Gök Gürültüsü Kralı Lei Shen’in kaleme aldığı ve çeşitli bilgilerle dolu yazıtların saklandığı kadim bir sandık buldu. Bu yazıtlar savaş efendisinin elinin altında olursa ona korkunç bir güç verebilirdi.

Maymun Kral bir hata yaptığını anladı…ve ayağının altındaki toprak sarsılmaya başlarken kendisinden başka hiç kimsenin bu moguyu durdurabilecek vakti olmadığını fark etti. Fu Zan’ı eline aldı ve bu sorunla bizzat yüzleşmek için kabrin iç kısımlarına doğru ilerlemeye başladı.


Fu Zan, Gezginin Yoldaşı, Bölüm On

Maymun Kral şiddetten nefret ediyordu. Ondan iğreniyordu. Ancak biliyordu ki çok geç olmadan Yeşim Savaş Efendisi’nin karşısında durabilecek tek kişi de kendisiydi.

İkili, Kun-Lai topraklarının altında saatlerce çarpıştılar. Fu Zan yıllar boyunca Maymun Kral’ın haylazlıklarına yardım etmişti –ki tüm yaptıkları, çarpıştığı mogunun güçlü ve ölümcül büyü saldırılarından kaçmak için iyi bir alıştırma olmuştu.

Maymun Kral o gün o kabirden sağ çıkamayacağına inanıyordu. Nitekim çıkamadı da. Ancak öldürülmemişti. Yeni edindiği güç üzerinde hiçbir kontrolü olmayan Yeşim Savaş Efendisi, ikisinin de beklemediği sonuçlar doğuracak hatalı bir büyü yaptı: İkisinin bedenlerini de yeşim taşına çevirerek onları dondurdu. On bin yıl boyunca, çarpışmanın ortasında öylece donmuş şekilde kaldılar ancak birbirleriyle konuşabiliyorlardı.

Bu durum, zavallı mogu için kuvvetle muhtemel ölümden daha beter bir son olmuştur.


Fu Zan, Gezginin Yoldaşı, Bölüm On Bir

Maymun Kral serbest kaldıktan sonra Zamansız Ada’ya gitti ve Aziz Semaviler Azeroth kahramanlarına kuvvet, dayanıklılık, cesaret ve bilgelik hakkında dersler verirken onları izledi. Maymun Kral bir süre sonra Fu Zan ile olan yolculuğunun sonuna yaklaştığını hissetmeye başladı. Bu yüzden Yu’lon’un tapınağına giderek asayı kendisine geri verdi; böylece onu taşımaya layık olacak başka birine emanet edilebilecekti.

Öyle ki asanın tekrar savaş alanlarına döneceğini duymak bile onu mutlu etti.

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)