Orda’nın kuruluşunu takip eden aylar boyunca ork savaşçıları bir araya gelip düzenli bir ordu kurmaya çalıştılar ve draenei yerleşimlerine saldırılarda bulundular. Yaşanan karmaşanın haberi Velen ve Eksarhlar Konseyi’nin kulağına ulaştığında draenei liderleri şaşkınlık içerisindelerdi. Elementlerin düzensizliğinin orklar üzerinde büyük etki yarattığını düşünüyor, saldırıları bu yüzden gerçekleştirdiklerine inanıyorlardı. İlk olarak klanlara elçiler göndererek durumu yatıştırmaya çalışsalar da Rangari gözcülerinin orkların düzenli ordu kurmakta olduğuna dair topladıkları haberler ile fikirleri değişti. Orklara karşı saldırıya geçmek yerine yerleşim bölgelerini daha etkin bir biçimde savunmayı tercih eden draenei liderleri, Savunucular’ın başında bulunan Akama’yı görevlendirdiler. Akama birçok farklı yerleşime askerlerini gönderirken Zanaatkârlar ise Karabor Tapınağı ve Shattrath gibi önemli mevkilerin savunma mekanizmalarını düzenlediler.
Velen ve diğer liderler, orkların bu tuhaf davranışlarının ardında Yakan Lejyon olduğundan habersizlerdi zira hem Kil’jaeden hem de Gul’dan oldukça gizli hareket etmiş, niyetlerini ve hareketlerini ustalıkla saklamışlardı. Elementlerin kontrolden çıkmasının ardındaki sebebi araştırsalar da işin ucunu Lejyon’a bağlayan herhangi bir şey bulamadılar.
Öte yandan Ner’zhul halkını dikkatle izliyordu. Rulkan’ın kendisine verdiği tavsiyeleri dinlemiş, orkları bir araya getirmişti ancak yaptıklarının ne gibi sonuçlar doğuracağından şüpheliydi. Orklar gittikçe daha kana susamış bir topluluğa dönüşüyordu ve Ner’zhul bu durumdan rahatsızlık duymaya başlamıştı. Dahası draeneilara karşı gerçekleştirilen saldırılar başladığından beri elementler tamamen sessizliğe gömülmüşlerdi. Kil’jaeden, ork şefinin yaşadığı ikilemi hissederek yeni bir yol denemeye karar verdi. Bir gece yine rüyasına Rulkan kılığında girerek ona evrendeki kudretli varlıklardan bahsetti ve bu varlıkların draeneiları yenip Draenor’a düzen getirmek için kendilerine yardımcı olabileceğini söyledi. Ner’zhul vakit kaybetmeden bu varlıklar ile görüşmek istediğini dile getirince bir sonraki gece yine rüyasına giren Kil’jaeden, bu sefer kendisini göz kamaştırıcı bir element varlığı olarak gösterdi ve draeneiları kısa zamanda alt etmeleri gerektiğini, ancak bunu yaparlarsa elementleri rahatlatabileceklerini söyledi.
Ner’zhul rüyasına giren bu varlığın görkemine kapılmış olsa da rahatsızlığını gizleyemiyordu. Bilmediği bir sebepten ötürü draeneiların kısa süre içerisinde yok edilmesini isteyen bu varlığın aceleci tavrından hoşlanmamıştı, özellikle liderleri Velen’in öldürülmesi konusundaki kararlılığı huzursuz ediciydi. Üstüne üstlük bu varlık rüyalarına girmeye başladığından beri Rulkan ortadan kaybolmuştu. Düşüncelerini dindirmek için gizlice Oshu’gun’a gitmeye karar verdiyse de Kil’jaeden bu planından haberdardı. Gul’dan’a yeni bir emir veren eredar lideri, ondan yozlaştırabileceği orklar bularak eğitmesini ve Gölgeay Klanı’nı sinsice ele geçirmesini istedi; zira Ner’zhul istediği yolda ilerlemiyordu.
Gul’dan ilk önce klanın genç ancak çokça saygı duyulan şamanlarından Teron’gor ile iletişime geçti. Teron’gor uzun süredir elementler ile görüşebilmek ve onları sakinleştirebilmek için çeşitli yollar deniyor fakat bir türlü başarılı olamıyordu. Ustalıkla kullandığı fel büyüsünü gösteren Gul’dan, bu büyü türünün aslen şamanizmin çok daha ileri bir seviyesi olduğu yalanıyla onu kandırdı; böylece Teron’gor, Gölgeay Klanı’nın ilk fel büyücüsü oldu. Zaman içerisinde klan şamanları arasından birçok başka bireyi de kendi tarafında toplayan ve onlara fel büyüsünü nasıl kullanabileceklerini öğreten Gul’dan, gittikçe artan sayıda takipçi toplamış oldu. Kullandıkları meşum büyünün etkisine kapılan bu orkların düşünceleri ve inançları kısa süre içerisinde karanlığa gömüldü, kendileri ise yozlaşarak sadece Gul’dan’a itaat eden bireylere dönüştüler.
Gul’dan fel büyücülerini eğitirken Ner’zhul da Oshu’gun’a varmış ve atalarıyla görüşebilmek için çalışmalarına başlamıştı. Bir cevap bulabilmek için iradesini öylesine ustalıkla kullanmıştı ki Kil’jaeden’ın Oshu’gun çevresine koyduğu büyülü bariyeri aşmayı başarmıştı. Nihayet seslerini duyurabilen ruhlar arasında eşi Rulkan da vardı. Rulkan orklar üzerinde oyunlar oynandığını söyleyip rüyalarına girenin kendisi olmadığını, asıl düşmanın draeneilar değil de Kil’jaeden olduğunu, Gul’dan’ın da bu eredar efendisinin hizmetkârlığını yaptığını anlattı. Ner’zhul kandırılmış, hiçbir suçu olmayan draeneilara savaş açılmasına ön ayak olmuştu ve bu yüzden hem Rulkan hem de diğer ork ruhları hataları yüzünden ona sırt çevirdiler.
Ner’zhul gerçekleri öğrenip atalarının öfkesini üzerine çektiğini fark ettiğinde büyük utançla doldu. Gölgeay Vadisi’ne derhâl geri dönmeli ve Gul’dan’ın planlarını bozmalıydı fakat daha vadiye adım atar atmaz fel büyücüsü ve takipçileri tarafından yakalandı. Hapis altında tutulmaya başlanan Ner’zhul’u öldürmek gibi bir planları yoktu zira Kil’jaeden’dan gelen emre göre hareket ediyor ve Gölgeay şefinin orkların nasıl yaratıklara dönüşeceklerine şahit olmasını istiyorlardı. Ayrıca bir anda ortadan kaybolursa bu durum orkların dikkatini çekebilirdi. Bunun yerine kandırılmanın ve ataları tarafından reddedilmenin utancıyla iradesi kırılan şamana eziyet edip iyice ümitsizliğe düşmesine sebep oldular. Ner’zhul zaman içerisinde yavaş yavaş sessizliğe gömüldü ve hiçbir şeyden haberdar olmayan Gölgeay Klanı’nın yönetimi de Gul’dan ve destekçilerinin eline kaldı.