SARGERAS’IN KABRİ – BÖLÜM 4: TEK BAŞINA

Khadgar yavaşça ve titreyerek ayağa kalktı. Vücudunun her yanı ağrıyordu. Erimekte olan buz parçaları üzerinden kaydı ve tangırdayarak yere düştü. Ölüm böyle bir şey miydi? Uyuşturan soğuk ve başarısızlığın getirdiği perişanlık hissiyle mi gelirdi?

Koridor karanlıktı. Khadgar kayıtsız bir şekilde bir ışık küresi çağırdı ve devasa odanın girişini kapatan çökmüş duvarı gözler önüne serdi.

Gul’dan diğer taraftaydı ve Azeroth’un felaketi olacak gücü elinde tutuyordu.

Khadgar bütün korkusunu bir kenara itti. Gul’dan henüz Lejyon için yolu açmamıştı. Belki de başbüyücünün tarih dersi işe yaramıştı.

Başka bir mistik sarkıt çağırdı, taş yığınına doğru savurdu ve yığını biraz çentmeyi başardı. Hâlâ umut vardı. Her zaman bir umut olacaktı.

Buna inanmak zorundaydı.


Kil’jaeden sessizdi; Gul’dan ise değildi.

“Khadgar’ın yalan söylediğine inanmıyorum,” dedi ork. Sakindi. Ancak Draenor’da garn kurtları da avlanmadan hemen önce çok sakin olurdu. “Diğeri. Öteki Gul’dan. Burada Lejyon’un ellerinde öldü, değil mi?”

—EVET, ÖYLE ÖLDÜ.—

Gul’dan başını eğdi. “Yani Yakan Lejyon antlaşmalarını onurlandırmıyor demek ki.” Bu kadar büyük bir güce sahipken Lejyon’a ihtiyacı yoktu. Azeroth’u tek başına, ona karşı çıkan herkesin üzerine alevler yağdırarak ele geçirebilirdi. İlk kurbanı tabii ki Khadgar olacaktı. Ancak ateş onun için fazla görkemli bir son olurdu. Diğer Gul’dan şu an durdukları bu adayı yükseltmişti; belki de kendisinin adayı okyanusun derinlerine geri batırması daha uygun olurdu. Bir başbüyücü suyun altında ne kadar hayatta kalabilirdi? Denemek eğlenceli olabilirdi. “İçimde antlaşmamızın bozulacağına dair bir his hep vardı,” dedi.

—ÇÜNKÜ AHMAĞIN TEKİSİN. O ZAMANLAR DA OLDUĞUN GİBİ.—

Kil’jaeden’ın tasvip etmeyen sesi yankılandı; Gul’dan güldü.

Önceden uyarılmış bir ahmağım en azından,” dedi.

Fakat Kil’jaeden’ın diyecekleri bitmemişti.

—KENDİNİ BİZE İLK ADADIĞINDA ORADAYDIM. ZİHNİNİ HEP SAHTE HIRSLARLA ZEHİRLİYORSUN, GUL’DAN.—

Bir öfke dalgası Gul’dan’ın rahatlamasını deldi. “Sahte mi?” Yeni bulduğu bu gücü kullanarak Kil’jaeden’la olan bağını güçlendirdi. Eredarın yüzünü görebiliyordu artık. “Başından beri beni bir kenara atmayı planlıyordun.”

Kil’jaeden’in alev alev yanan gözleri tek sefer kırpılmadan Gul’dan’ınkilerle buluştu.

—HAYIR, GUL’DAN. BİZ ZAYIF OLANLARI SÜSLÜ EŞYALAR VE GEÇİCİ ÖDÜLLERLE KANDIRDIK. SANA ÇOK, ÇOK DAHA FAZLASINI VADETTİK.—

Gul’dan hırladı. “Büyük balık için büyük yem kullandınız. Ama vakti geldiğinde beni de yüzecektiniz.”

—BİZE İHANET ETTİĞİN İÇİN ÖLDÜN. BENİM ORDAMIN BU DÜNYA ÜZERİNDEKİ TÜM DİRENİŞİ YOK ETMESİNE YARDIM ETMEN GEREKİYORDU. ANCAK VAKTİ GELDİĞİNDE ONLARI TERK ETTİN. ORDULARINI BÖLÜP BU MEZARA GELDİN. PLANLARIMIZ SUYA DÜŞTÜ. KADERİNİ HAK ETTİN.—

“O ben değildim!” diye kükredi Gul’dan.

—İHANET SENİN DOĞANDA VAR. SENİ BURAYA PİS ENSENDEN TUTUP SÜRÜKLEDİM ÇÜNKÜ HÂLÂ GERÇEK POTANSİYELİNİ ANLAYAMAYACAK KADAR AHMAKSIN. ŞİMDİ BİLE ELİNDEKİ GÜCÜN ÇOK OLDUĞUNU SANIYORSUN. ÖNGÖRÜDEN YOKSUNSUN.—

Kil’jaeden, metal ve parlatılmış kristallerden ve Gul’dan’ın hayatında görmediği materyallerden oluşan devasa bir tahtta oturuyordu. Şimdi ise ayağa kalkmıştı. Gul’dan’ın arttırılmış duyuları, onun başka bir dünyaya bakış atmasını sağlıyordu. O dünyanın kendine has bir kokusu vardı. Bir ağırlığı vardı. Adının ne olduğunu düşündü. Acaba hiç ziyaret edebilecek miydi, merak etti. Böylesi bir yeri fethetmek için ne gerekirdi acaba?

—DİĞER GUL’DAN’DAN DAHA ÖNGÖRÜLÜ OLDUĞUNU UMMUŞTUM. BELKİ DE HÂLÂ ÖYLE OLABİLİRSİN.—

“Korkarım ki seni bir kez daha hayal kırıklığına uğratacağım, efendim,” dedi Gul’dan. “Sahte hırslarımı aşmak için bir sebep göremiyorum.”

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)