SARGERAS’IN KABRİ – BÖLÜM 4: TEK BAŞINA

Çaresizdi. Sarkıtı kullanarak odaya geri dönmek Khadgar’ın günlerini alabilirdi.

Gul’dan’ı durdurmak içinse muhtemelen saniyeleri kalmıştı. Taş yığınının sonu yok gibi duruyordu.

Belki de daha iyi bir saldırı noktası vardı. Duvarın bu kadar da kalın olmadığı; ya da zeminin daha ince olduğu… Herhangi bir şey. Belki de daha çok mistik elemental çağırmalıydı? Yo. Yeterince güçlü değillerdi.

Khadgar’ın düşünceleri şu anda bulunduğu yere odaklanmasını engelliyordu. Azeroth’un sonu neye benzeyecek? Ne kadarı yanıp kül olacak? Halklarının ne kadarı köle haline gelecek? Kahramanlarının kaçı ölmek yerine yozlaşmayı tercih edecek?

Lejyon adına daha kaç dünyayı daha fethedecekler?

Derken bir ses her şeyi değiştirdi.

“Tam tahmin ettiğim gibi iyi iş çıkartıyorsun, Başbüyücü.”

Khadgar yüzünü dönmedi, hissettiği rahatlamayı göstermek istemiyordu. “Dikkatini çekecek kadar çok gürültü çıkarttığımıza sevindim. Odaya girebileceğimiz başka bir nokta biliyor musun? Gul’dan ve aramızda daha az taş yığını olan bir nokta mesela?” diye sordu.

Maiev Shadowsong yanına gelerek yıkılmış duvarı inceledi. “Öyle bir yer bulabiliriz. Gul’dan yalnız mı?”

Bu, cevaplaması garip bir şekilde zor bir soruydu. “Şimdilik evet diyelim. Ancak çok vaktimiz yok.”

“Tabii ki yok.” Dedi.

“Maiev.” Khadgar karamsardı. Gardiyan geri dönmüştü ve uyarılmayı hak ediyordu. “Başarısız oldum.”

Maiev ona donuk bir bakış attı. “Eee?”

“Sen ve ben onu durdurabilecek güçte değiliz artık.”

“Kuyruğunu kıstırıp kaçtığını görmüyorum ama.”

Eh, buna karşı çıkacak değildi. “Anlaştık o zaman,” dedi Khadgar.

“Bu taraftan.” Beraberce doğu tüneline doğru ilerlediler.

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)