BONUS: BLIZZARD PARTİSİ
Partinin gerçekleştiği bara ilk gittiğimizde gerçekten nerede olduğumuzu sorguladık, yalanımız yok; zira içeride Wowhead’den ve kendi kanalı olan TradeChat’ten tanıyor olabileceğiniz Panser ve Method loncasının lideri Sco dışında Swifty, Trump, Lowko gibi isimler vardı.
Biz öyle kendi hâlimizde oturup ne yapsak diye düşünürken göz ucuyla Oyun İçi Sinematik Proje Direktörü Terran Justice Gregory’yi gördüm. Twitter paylaşımlarından ne kadar cana yakın biri olduğu aşağı yukarı belliydi ancak fazlasıyla çekingen olduğumuzdan yanına gitmemiz yarım saatlik bir bekleyişten sonra (tam da yalnız yakaladığımızda) gerçekleşti. İyi ki yapmışız! Öylesine sıcakkanlı ve konuşkan biriydi ki sonrasındaki 1,5 saati kendisiyle (ve bir ara yanımıza gelen Ion Hazzikostas ile) sohbet ederek geçirdik. (Ion’un beni o günkü söyleşiden hatırlayıp “Aaa tekrar merhaba!” demesine içten küçük bir fangirl çığlığı atmış olabilirim.)
Terran ile sohbetimizde öncelikle sinematikleri ne kadar sevdiğimizden bahsettik, özellikle Legion ile çıkardıkları işin ne kadar muhteşem olduğunu övüp durduk. Varian’ı neden patlatarak öldürmeyi tercih ettiklerini sorduğumuzda konuyu “Warcraft’ta biliyorsunuz ki ölen biri gerçekten ölü kalmayabiliyor. Bir şekilde geri gelme olasılığı çok yüksek ve bunu daha önce de gördük. Özellikle iyi bir karakterin diriltilip kötü karakter olarak gelmesi durumunun önüne geçmek ve Varian’ın bir daha dönmeyecek şekilde aramızdan ayrıldığını net olarak ortaya koymak için böyle bir yol izledik” şeklinde açıkladı. Ayrıca eşinin Val’sharah görevlerini bitirdiğinde gözleri yaşlı bir şekilde yanına koştuğundan, başını omzuna koyarak “Ysera!” diye ağlamaya başladığından ve bunun kendisini ne kadar kötü hissettirdiğinden bahsetti. “Bunu ona ben yaptım. Korkunç bir eşim!”
Dayanamayıp “Siz neden animasyon olarak Warcraft dizisi/filmi yapmıyorsunuz?” diye de sorduk ancak işlerin öyle düşünüldüğü kadar kolay olmadığını öğrendik. Junkertown animasyonu yetişsin diye oyun motoruyla hızlıca iş çıkarttıklarından ancak Rise and Shine üzerine bir sene çalışıldığından bahseden Terran, “Sinematiklerinden sorumlu olduğum altı oyun var, bunların hepsiyle ilgili birçok çalışma yapılıyor. Tüm bunların üstüne bir de animasyon serisi çıkarmaya çalışmak ekibimiz için ölümcül olur zira bunun için yatırım, zaman ve daha fazla kişiye ihtiyaç var. Blizzard’a Pixar kalitesinde sinematik çıkartabilecek fazladan 100 kişi daha bulursanız beeeelki düşünebiliriz,” dedi. Son kısımdan emin değiliz, söylerken hiç ciddi değildi zira. 😀
Legion ek paketinin başından beri oldukça hüzünlü bazı sinematiklerle karşılaştığımızı ve Argus’ta da durumun böyle olup olmayacağını sorduğumuz Terran, “Ek paketin başlarında başımıza hep kötü şeyler geldi, birçok kayıp verdik. Ancak artık Argus’tayız, savaşı onlara taşıdık. Bundan sonra saldıran taraf olarak artık uğraşlarımızın meyvesini alma vaktimiz geldi; sinematikler de bu yüzden daha zafer ağırlıklı olacak” diyerek içimize biraz su serpti.
World of Warcraft’ın lokalizasyonu üzerine de konuşmaktan geri kalmadık ve oyunun Türkçe olarak sunulmasının önündeki zorluklardan bahsettik. Lokalizasyon ile çevirinin ne kadar benzer ancak farklı konular olduğunu konuşurken bir yandan da bunun büyük bir departman işi olduğundan, pazar araştırması yapılıp bütçelenmesi ve onaylanması gerektiğinden, uzun bir süre aldığından söz eden ve bunu yaparlarsa kaç Türk oyuncuyu WoW’a bağlayıp kâr elde edilebileceğini sorgulayan Terran, “Blizzard bir şirket ve sonuçta o kadar uğraştan sonra kendisine planladığı şekilde kâr getirmeyecek bir işe girmesi zor” sözleriyle de konuya açıklık getirdi. (İşte bu yüzden, arkadaşlar, oyunu Türkçe görmek istiyorsanız forumlarda veya topluluk sayfalarında konuyu açıklamalı ve uygun bir dille detaylandırarak talep etmelisiniz.)
Hazır Ion’u da yakalamışken ona da sorular yönelttik. Kendisine kaç tane Chronicle kitabı çıkacağını sorduğumda “Açıkçası bilmiyorum” demesi biraz üzücü olsa da üçüncü kitabın konusu göz ününde bulundurulduğunda birkaç kitap daha çıkacağını teyit etti; ancak sayısını söylemedi. Ayrıca bu seneki Blizzcon’da çok bomba açıklamalar olacağını da söyledi; merakla bekliyoruz! (Biraz daha konuşkan olsaydı çok daha iyi olabilirdi; gerçi bu benim gerçekten heyecandan dilimin tutulmasıyla ilgili de olabilir, tam emin değilim.)
Can ve Burcu bu noktada partiden ayrılırlarken bir daha böylesine bir ortamı nereden bulacağım düşüncesiyle kalmaya karar verdim ve şansıma kahkahalarıyla barı inleten Hearthstone Oyun Direktörü Ben Brode ile bir araya gelme şansını yakaladım. O sırada yanımızda bulunan Terran’ın “Ezgi senin kahkahanı kaydedip sabah alarmı olarak kullanmak istiyormuş!” demesiyle birlikte kendimi bir anda telefondaki uygulamanın kayıt tuşuna basarken buldum; zira “Yapalım tabii, çıkart telefonu” diyen Ben bu konuda oldukça hevesliydi. Ardından bir arada bulunduğumuz grupla birlikte hoş bir Hearthstone sohbeti başladı. Öğrendim ki Arthas’ın aslında her bir Hearthstone kahramanı için özel diyalogları bulunuyormuş ancak yazıldıktan sonra bir sebepten ötürü onaydan geçmemiş; bu yüzden de hepsi oyuna eklenememiş. Ses kayıtlarını toplu hâlde yaptırdıklarından ve birkaç cümle için tekrar kayıt isteyemediklerinden ötürü şimdilik bunları ekleme planları yokmuş ancak kim bilir, belki bir gün yapabilirler!
Tam bu sohbetin ortasında Terran, yanımızdan geçmekte olan birini çevirip benimle tanıştırdı ve ona Lorekeeper’dan, hikâyeleri nasıl Türkçeleştirip sunduğumuzdan bahsetti. (Buna ben de şaşırdım, emin olun. Bu kadar şaşkınlıkla anlatmasını beklemiyordum açıkçası.) Tanıştığım kişi ise Blizzard Animasyon departmanının Proje Direktörü Benjamin Dai’nin ta kendisiydi. İkisine de şahsen oyunların sanatsal tarafıyla daha çok ilgilendiğimden ve sinematiklerin benim için ne kadar önemli olduğundan bahsettim. Bu sırada Benjamin, Terran’ın daha şanslı olduğunu, onlar oldukça eğlenceli Junkertown ile uğraşırlarken kendi ekibinin sıkıcı Mei ağlama animasyonları üzerinde çalıştığını anlattı. (Bu arada Terran’ın ekibinin Benjamin’inkine göre oldukça küçük olduğunu da öğrenmiş oldum.)
Parti gece yarısında son buluyordu, ben de yaklaşık 20 dakika öncesinde bardan ayrıldım. (Giderken Ion’a bir hoşça kal demeyi unutmadım tabii ki!) Şimdi bile keşke biraz daha dursaydım diyorum zira o anki yorgunluğumla gitmeyi tercih etmiş olsam da hep ekrandan izlediğim ve tanışmak için can attığım kişilerle sonunda bir araya gelmiştim ve acaba daha neler konuşabilirdik diye içim içimi yemeye devam ediyor. Belki bir gün, tüm gece boyunca bizi Blizzcon’a gitmeye ikna etmeye çalışan Terran’ın sözünü dinleyip tekrar bir araya gelme şansını yakalayabiliriz. Ya da önümüzdeki Gamescom sırasında düzenleyecekleri partide buluşuruz. Kim bilir…