“Duyduğuma göre Orda da Kuzeyyarı’na gitmek için kendi ordusunu topluyormuş. UMARIM İttifakınız ve Orda bu sefer gerçek tehdide odaklanabilirler. Bilirsin ya, birbirlerinin gırtlağına çökmek yerine… Gerçi geçmiş tecrübelerim bana bunun pek de olası olmadığını düşündürtüyor. Bana bile ne biçim kucak açtığınız düşünülürse.”
Valeera Sanguinar’ın daha çocuk yaşta keşfettiği çok önemli bir yeteneği vardı: Hayatta kalmak. Ailesinin haydutların elindeki ölümü, Lich Kral’ın peşinde diriölülerle Quel’thalas’a saldırısı ve onun bu yeteneğini sınayan nice olaydan sağ çıkmayı başardı. Hayatını başkalarından çalarak sürdürmeyi öğrenen Valeera, çaldığı parşömenlerden birinde ailesinin Tirisfal Tarikatı’yla olan bağını öğrendi.
Yetenekleri gelişse de şansı her zaman yaver gitmedi; bir gün bir şamandan çalmaya çalıştığı zaman yakalandı ve hapse atıldı. Hayatta kalma iç güdüsünün bilediği dövüş yeteneklerini hapishanedeki gardiyanlar üzerinde gösterdiğindeyse Kızıl Ring arenasında dövüşmek için Rehgar Earthfury tarafından satın alındı. Bloodeye Redfist adında bir Karakaya orku ve Broll Bearmantle adındaki bir gece elfi druidle aynı arena takımına yerleştirildi; ancak Bloodeye daha maça çıkamadan öldürüldüğü için Rehgar takıma üçüncü bir gladyatör aramaya başladı. Tam da bu sırada Durotar sahilinde timsahlarla boğuşan, hafızasını kaybetmiş bir insana denk geldiler. İnsanın yeteneğinden etkilenen Rehgar, onu da yakalayıp kafese, Valeera ve Broll’un yanına tıktı.
Orgrimmar’daki Yiğitlik Ringi’ne vardıklarında gladyatör eğitimlerine başlayan üçlü, başta müthiş şekilde uyumsuzdular. İnsan savaşçı orkların eğlencesi için savaşmayı reddediyordu; Broll ve Valeera ise ırklarının kötü geçmişi nedeniyle sürekli kavga edip birbirlerine hakaretler yağdırıyorlardı. Bu zıtlık, kan elflerine hakaret ettiği için Valeera’nın gizlice Broll’un büyü gücünü çalmasına kadar gitti. Arenada başka bir gladyatör takımıyla karşı karşıya gelen üçlü, bu yüzden beklenmedik bir dezavantaja düştü -zira Broll druid formlarına dönüşme yetisini Valeera’nın hareketi yüzünden kaybetmişti. Aslında Broll’a sadece bir ders vermek isterken onun Hyku Steelblade adında bir ork kılıç ustası tarafından yaralanmasına yol açan Valeera ise büyük bir pişmanlık duyarak druidden özür diledi. İkilinin arasındaki ilk buzlar da bu şekilde çözülmeye başladı.
Üç hafta boyunca gladyatör eğitimi alan ekip, böylece Dire Maul’daki büyük şampiyonada savaşmak için Feralas’a doğru yola çıktılar. Dövüş üstüne dövüş kazanan üçlü, yeni geliştirdikleri takım dinamiği sayesinde birbirlerini kollayarak Kızıl Ring şampiyonu Ogre takımını bile yendiler ve şampiyon oldular. İnsan savaşçının savaştaki hiddetini gören kalabalık ona “Hayalet Kurt” anlamına gelen “Lo’Gosh” takma adını taktı.
Ancak Kızıl Ring’deki bu galibiyet, aynı zamanda birbirine yeni yeni ısınmaya başlayan ekibin ayrıldığı nokta oldu. Rehgar tamamen dişi savaşçılardan oluşan bir gladyatör ekibi oluşturmayı planlayan Helka Grimtotem’e 2000 altın karşılığında Valeera’yı sattı. Dostlarından ayrılmayı sindiremeyen Valeera ise ilk fırsatta bir wyvern çalarak yeni sahibinin elinden kaçtı. Bu sırada Thunder Bluff’taki mağaralarda meditasyon yaparak hafızasını geri getirmeye çalışan Lo’Gosh ve ona eşlik eden Broll da geri gelen bazı anıların teşvikiyle Rehgar’ın elinden kaçtılar. İkiliyi aramaya koyulan Valeera ise çok geçmeden dostlarının peşine bir suikastçının takıldığını fark etti. Suikastçıyı gizlice takip eden Valeera, dostlarının Külvadi‘de olduğunu öğrendi. Bölgedeki elflere dostmuş gibi yaklaşarak Broll ve Lo’Gosh hakkında bilgi almayı başaran suikastçıyı durdurmaya çalışan Valeera ise gece elfleri tarafından casus sanılarak alıkoyuldu. Wyvernı sayesinde gece elflerinin elinden kaçmayı başaran Valeera, suikastçıyı takip ederek Lo’Gosh ve Broll’un Darnassus’tan Theramore’a doğru yola çıktıklarını öğrendi. Abanoz rengi bir grifona binen suikastçının dostlarına daha fazla yaklaşmasına izin veremeyeceğini anlayan Valeera böylece suikasçıya sürpriz bir saldırıda bulundu. Dövüşürken bataklığın içine yuvarlanan iki savaşçıdan galip çıkan Valeera oldu ancak kendisi de bu savaş sırasında çok tükenmişti. Onu bulup kurtaran ise eski Muhafız Aegwynn’in ta kendisi oldu. Güçlerini devrettikten ve kayıplara karıştıktan sonra Theramore’un hanımı Jaina Proudmoore’a danışmanlık yapmaya başlayan Aegwynn, böylece Valeera’yı hafızasının büyük kısmını geri kazanmış Lo’Gosh, yani Stormwind kralı Varian Wrynn ve Broll ile buluşturmuş oldu. Gladyatörlük günlerini artık geride bırakmış ve ilk zamanlarındaki geçinememezliklerinden eser kalmamış üçlü, böylece Varian’ın tahtını geri almak adına Stormwind’e doğru yola çıktılar.
Ne yazık ki denizin ötesine yaptıkları yolculuk olaysız geçmedi. Önce gemilerine nagalar saldırdı ve Valeera, Broll’u kurtarmak için naga cadılarından birinin mızrağındaki büyü gücünü emmeye çalışırken kan elflerinin en büyük zayıflıklarından biri olan mana bağımlılığına yakalandı. Menethil Limanı’na vardıklarında mana emme gücünü patavatsız bir şekilde sürekli kullanmaya devam ederek içindeki açlığın daha da artmasına sebep oldu. Tam bu sırada Vendellin Soulfire adındaki bir fel büyücü Varian’ı öldürmek için yollarına çıktı ve iblis Kathra’Natir’in damgasıyla Valeera’yı işaretledi. Hâlihazırda mana bağımlılığı yüzünden zayıf düşmüş Valeera, Vendellin’in laneti yüzünden krizlere girmeye başladı. Ona bu konuda yardım eden, onu karanlıktan aydınlığa çıkartan ise Broll’un şefkati ve fel büyüyü vücudundan atması için hazırladığı bitki karışımlarıydı. Böylece gücünü biraz da olsa geri kazanan Valeera, kendini tekrar Varian’ın davasına adadı.
Kontrolünü geri kazanmaya çalışsa da zaman zaman açlığının pençesine düşen Valeera, grup Ironforge’a vardığında başka bir suikastçının mistik varlığını hissetti. Hançerlerini geçirdiği suikastçı gerçek formunu ortaya koyup bir siyah ejderhaya dönüştüğündeyse Valeera da içindeki karanlıkla olan savaşını kaybetti. Kathra’Natir’in etkisine giren Valeera, fel enerji açlığıyla etrafındaki herkese saldırmaya başladı. Dostları, onu daha fazla zarar vermeden etkisiz hâle getirdi ve Ironforge’da felin etkisinden kurtulana kadar kapalı kalmasına karar verdiler. Broll ve Varian Karakaya Derinlikleri’ne Mareşal Windsor’u kurtarmaya giderken Valeera da Kathra’Natir’e karşı kişisel mücadelesini verdi. Anne ve babası kılığında Valeera’ya duygusal olarak işkence eden, Broll ve Varian’ın da kendisini herkes gibi geride bıraktığını söyleyerek kafasına girmeye çalışan Kathra’Natir’i durduran ise Aegwynn’den gelen bir görü oldu. Aegwynn’den aldığı güç ve destekle yalnız olmadığını idrak eden Valeera, böylece içindeki karanlığı kontrol etme konusunda büyük bir adım attı.
Karakaya Derinlikleri’ndeki görevlerinden başarıyla dönen Broll ve Varian, karşılarında bağımlılığından ve Kathra’Natir’in etkisinden arınmış bir Valeera’yla karşılaştılar. Birlikte Stormwind’e, Varian’ın hafıza kaybının sorumlusu olan Katrana Prestor, yani siyah ejderha Onyxia ile yüzleşmeye gittiler. Ancak planları açığa çıkan Onyxia, genç prens Anduin’i yakalayarak Stormwind’den kaçmayı başardı. Valeera’nın daha önce suikastçıyla dövüştüğü bataklığa çekilen Onyxia, Varian ve müttefiklerinin yaptığı baskın sonucunda öldürüldü. Ejderhanın ölümüyle tahtına ve asıl kişiliğine geri kavuşan Varian, hem Broll’a hem de Valeera’ya kendi kişisel korumaları ve danışmanları olarak Stormwind’de kalıcı bir pozisyon önerdi. Valeera bu pozisyonu büyük bir heyecanla karşıladı ve İttifak ile Orda arasında Onyxia’nın bölmüş olduğu barış görüşmelerine devam etmesi için Varian’ı ikna etti.
Barış görüşmelerinden hemen önce Broll’un Zümrüt Rüya’yla ilgili bir mesele yüzünden Darnassus’a çağrılmış olması, bir zamanlar hiç durmadan didiştiği druide fazla alışmış olan Valeera’yı üzdü. Aegwynn Valeera’yı neşelendirmeye çalışsa da Alacakaranlığın Çekici’nin Theramore’a saldırısı diğer bütün her şeyin önüne geçti. Saldırı püskürtülmüş olsa da hem İttifak hem de Orda bu saldırıdan diğerini sorumlu tuttuğundan yapılması planlanan herhangi bir antlaşma da suya düştü.
Lich Kral’ın diriölü ordusu Stormwind’e saldırdığında, Valeera Garona’ya yardım etmek için Theramore’da kaldı ve Garona’nın beynini yıkayan asıl efendilerinin kimliğini öğrendi. Daha sonrasındaysa her şeyin ardında olan Alacakaranlığın Çekici’ni durdurmak için Meryl Winterstorm ile birlikte Ahn’Qiraj’a yolculuk etti. Ölü Eski Tanrı C’thun’un cesedinin gücüyle yozlaşmış ve güçlenmiş Cho’gall ile karşılaştılar. Ancak Cho’gall’ın gücü baş edebileceklerinin ötesindeydi ve Meryl’ı tek bir darbede saf dışı bıraktı. Valeera Meryl’dan çektiği bir miktar gücü kullanarak Cho’gall’ı oyalamaya çalıştı. Başaramayacağını anladığındaysa kendini isteyerek içindeki bastırılmış iblise feda etti; tüm haşmetine ve gücüne kavuşan Kathra’Natir, Valeera’nın bedenini kullanarak Cho’gall’ı geri püskürttü. Bu sırada Meryl yeterince kendine gelerek Valeera’yı ve kendini dışarıya ışınladı. Yaklaşık 3,000 yıl önce dövüşmüş olduğu iblisle tekrar karşı karşıya kalmış olan Meryl, Valeera’yı serbest bırakması karşılığında Kathra’Natir’e kendi vücudunu teklif etti. İblis başta bunu reddetse de Meryl’ın kışkırtmaları sonucunda kabul etti. Ancak iblis Meryl’ın iradesini ele geçirmeyi başaramadı ve Meryl’ın vücudunda kısılı kaldı.
Daha sonraları Tirisfal Konseyi’nin yeniden oluşturulmasına da yardımcı olan Valeera, sonrasında Theramore’a saldıran Cho’gall’a karşı bir kez daha savaştı. Aegwynn’in can verdiği bu savaştan sonra Stormwind’e döndü ve söz verdiği üzere Kral Varian Wrynn’in danışmanlığını ve korumalığını yaptı. Ta ki birkaç yıl sonrasında kimseye haber vermeden ortadan kaybolana kadar…
Yıllar sonra Lejyon’un geri dönüşüyle birlikte “Taçsızlar” diye anılan gizli bir organizasyonun parçası olarak ortaya çıkan Valeera, Akaari Shadowgore adındaki man’ari eredarının yenilmesinde büyük rol oynadı. İblislerin SI:7’a ve Stormwind’e sızma konusundaki planlarını açığa çıkarttı. SI:7’ın verdiği son bilgilere göre Varian’ın ölümünün ardından eski dostunun izini başka diyarlarda sürüp bulan Valeera, şimdilerde Broll’un da kendilerine Nexus’ta katılmasını bekliyormuş. Tıpkı eski günlerdeki gibi birlikte dövüşmenin hayalini kurarak…