“Burası bizim topraklarımızdı… Trol topraklarıydı. Biz Amaniler HERKESTEN önce buradaydık! Elfler ve onların İttifak’ı bizi buradan sürmek için geldiler. Ama vazgeçmedik. Unutmadık.
Elfler benden gözümü çaldılar. Onlardan kaçmak için kendi kolumu kestim! Ve şimdi Orda’nın yanında mı savaşıyorlar?! Ordanıza tüküreyim! Nefret ediyorum… Hepinizden nefret ediyorum.”– Zul’jin
İnsanlar ve asil elflerle yaşadıkları Trol Savaşları sonrası Amani trolleri, uğradıkları ağır yenilgiyle çok sayıda kayıp vermişler ve neredeyse yok olmanın eşiğine gelmişlerdi. İç savaş ve çatışmalar gündelik hayatlarının bir parçası hâlini almıştı. Ta ki aralarından yükselen, yetenekli olduğu kadar acımasız bir savaşçı da olan liderleri Zul’jin başa geçene kadar.
Zul’jin, trollerin en yüce ırk olduğuna inanıyordu ve elflere karşı büyük bir nefret besliyordu. Kadimler Savaşı öncesinde gece elflerinin kendileri için ne büyük dertlere yol açtığını biliyordu ve aynı şekilde Amani toprakları olarak kabul ettiği bölgelere gelip yerleşen asil elfleri de düşman olarak görüyordu. Ona göre elfler, kutsal saydıkları toprakları işgal etmekten başka işe yaramayan ve yok edilmesi gereken bir ırktı. Bu inançla hareket eden Zul’jin, Quel’Thalas’ın güvenli sınırlarının ötesine geçen asil elfleri kaçırıp onlara işkence etmekten geri kalmadı. Amacı elflerin sınırlara diktikleri rün taşlarının nasıl etkisiz hâle getirilebileceğini öğrenmek ve bu bilgiyle Quel’Thalas’ı yerle bir etmekti; öyle ki Lor’themar Theron’u bile kaçırmayı göze aldı ancak asil elf, kendisine işkence eden bu trolün elinden kaçmayı başardı.
Zul’jin gözü pek bir savaşçıydı ve trollerin bu kadar düşman varken kendi aralarında çatışmalarından memnun değildi. Bu yüzden her kabile liderine şahsen meydan okuyup onları yendi; böylece tüm Amani kabilelerini tek bir sancak altına toplamış oldu.
Orkların Azeroth’a gelmesi ile birlikte yaşanan İlk Savaş sırasında Orda‘nın Savaşşefi olan Blackhand, kendilerine yardım edebilecek müttefikler arıyordu. Bu amaçla Amani trollerine elçi olarak Orgrim Doomhammer’ı gönderdi; ancak Zul’jin bu Orda denen oluşumla ilgilenmiyordu ve asil elfleri yenebilmek için herhangi bir yardıma ihtiyaçları olduğunu da düşünmüyordu. Fakat İlk Savaş’ın yıkımı karşısında bir araya gelmek isteyen bazı ırklar Lordaeron İttifakı‘nı kurmak için ilk adımları attıklarında fikri değişmeye başladı.
Zul’jin ve beraberindeki küçük bir akıncı birliğinin Lordaeron yakınlarında saldırıya uğrayıp insanlar tarafından esir alındıklarını öğrenen yeni Savaşşefi Orgrim, vakit kaybetmeden harekete geçti. Orgrim’e göre eğer bu kurtarma girişiminde başarılı olabilirse Zul’jin’i Orda’ya katılması için ikna edebilirdi ve bu amaçla eski Savaşşefi’nin oğlu olan Rend Blackhand’i görevlendirdi. Nitekim Zul’jin, orkların yardımına koşmasından hoşnut olduğunu dile getirerek Orda’ya katılmayı kabul ettiğini açıkladı. Böylece İkinci Savaş sırasında Amani trolleri, orkların yanında yer alacaklardı. Ancak Zul’jin’in bu anlaşmaya varırken önceliği kendi çıkarları doğrultusundaydı: Fethetmeyi planladığı toprakların Quel’Thalas ile sınırlı kalmasını istiyor ve bu bölgenin Orda’nın bir işine yaramayacağını düşünüyordu. Orda’ya katılmasının tek sebebi orkların gücünü de arkasına alarak asil elflerden intikam almaktı.
İkinci Savaş esnasında Zul’jin, Orgrim’e karşı saygı duymaya başladı ancak uzun sürmeyecekti. Orgrim Quel’Thalas’ı kuşatmıştı ve trol liderinin uzun süredir beklediği intikam şansı sonunda eline geçmiş gibiydi; ta ki Savaşşefi Lordaeron’a tüm gücüyle saldırmanın daha avantajlı olduğuna kanaat getirene kadar. Orda güçleri asil elf topraklarından ayrıldığında bile savaşmaya devam eden Zul’jin, en sonunda elf büyücüleri ve rahiplerinin saldırıları sonucunda geri çekilmek zorunda kaldı. Sonraları Batı Veba Toprakları olarak anılacak bölgeye kadar çekilip burada köşeye sıkışan Zul’jin, Halduron Brightwing tarafından esir alındı. Asil elflerin büyük bir kısmı trollerin saldırıları sonucunda sevdiklerini kaybetmişlerdi ve Amani liderini hemen öldürmek gibi bir planları yoktu; onu yargılamak ancak bunu yapmadan önce acı çekmesini izlemek istiyorlardı. Bu yüzden Zul’jin’e çeşitli işkenceler ettiler, hatta sağ gözünü bile çıkardılar; ancak Amani trolleri liderlerini kurtarmakta gecikmediler ve yaptıkları saldırıda Zul’jin’in kaçabilmesi için gereken kargaşayı sağladılar. Kurtulabilmek için sol kolunu kesmek zorunda kalan Zul’jin, bilinmeyen bir sebepten ötürü loaların lütfu olan hücre yenilenmesi özelliğini de bu sırada kaybetti. Yılmayan trol lideri, elfleri bozguna uğratacağı o şanslı günün gelmesini beklemek ve plan yapmak için inzivaya çekildi.
Quel’Thalas diriölülerin saldırısına uğrar ve nüfusunun neredeyse %90’ını kaybederken Zul’jin, aradığı fırsatı yakalamıştı. Quel’Danas Adası‘na saldırı gerçekleştiren Amani lideri her ne kadar mağlup edilse de Daimşarkı Ormanları ve güneyindeki bölgelerde yer alan elf yerleşkelerine saldırılarda bulundu. Ancak kendilerine artık “kan elfleri” diyen Quel’Thalas halkı beklediğinden daha güçlü çıkmıştı. Daha fazla kayıp vermek istemeyen Zul’jin, Amanilerin ana şehri olan Zul’Aman’a geri döndü.
Aradan geçen yılların ardından İttifak üyesi bir grup hazine avcısı, Yakan Lejyon ve Outland tehdidiyle yüzleşmeye giden Azeroth güçlerinin yokluğunu fırsat bilerek Zul’Aman’a girmek gibi düşüncesiz bir harekete kalkıştı. Dış dünyaya karşı nefret besleyen Zul’jin, hem kendilerine karşı yapılan bu hareket ile öfkelenmiş hem de kan elflerinin Orda’ya katıldıklarını öğrenince gözü dönmüştü. Hiç düşünmeden ve ayrım yapmadan iki tarafa karşı savaş ilan eden Zul’jin, hâlâ Quel’Thalas elflerine karşı takıntı derecesinde kin besliyor ve onları yok etmek istiyordu. Nitekim bu amaç uğruna Daimşarkı Ormanları’nda bulunan trol yerleşimleri üzerinden saldırılar gerçekleştirdi. Aynı zamanda dört loa ruhunun kudretini özümsemeyi de başaran Zul’jin, bu karanlık güçleri kullanarak en sonunda kendisini durdurmaya gelen maceracılarla yüzleşti. Her ne kadar zorlu bir düşman olsa da Zul’jin, Amani trollerinin yenilmez gördükleri liderleri, kin beslediği İttifak ve Orda kahramanlarınca öldürüldü.