WARCRAFT TARİHÇELERİ – BÖLÜM 4: SARGERAS’IN İHANETİ, YAKAN LEJYON VE ARGUS

Sargeras ve liderlik ettiği Yakan Lejyon, zaman kaybetmeden “görevlerini” yerine getirmeye başladılar. Karşılaştıkları ilk gezegen bir dünya-özü barındırmıyordu ve Panteon tarafından çağlar önce düzen getirilen dünyalardan biriydi; ancak bu durum, gezegeni yakıp yıkmalarına engel olmadı. Panteon’un gezegeni gözetlemesi için görevlendirdiği konstelar olup biteni fark edip karşı koymaya çalıştığında onu yok eden de Sargeras’ın ta kendisiydi.

Konsteların başına gelenleri ilk fark eden ise Sargeras’ın eski dostu Aggramar’dan başkası değildi. Yakan Lejyon’un evrende yarattığı kaosun haberleri kulağına çalınır çalınmaz harekete geçen titan, iblisleri bulduğunda çoktan başka bir gezegeni ve üzerindeki yaşamı yok etmekle meşgullerdi. Aggramar’a asıl darbe vuran ise dostu ve akıl hocası Sargeras’ın aslen Lejyon’a liderlik ettiğini gördüğü andı. Sargeras’ın bu yaptıklarına bir açıklama getirmesini istese de duydukları karşısında donakalmıştı: Sargeras, tüm evreni yok etmeyi planlıyordu ve her kim Lejyon’un önüne çıkacak olursa olsun, karanlık titan onları da bir an bile tereddüt etmeden öldürmekte kararlıydı. Öğrendikleri karşısında hiç düşünmeden Sargeras’a meydan okuyan Aggramar, kısa süre içinde eğitmeninin ne kadar güçlendiğini anladı. Fel enerjiye karşı hassas olan ve Sargeras’a karşı koyamayacağını fark eden Panteon üyesi, gücünü son bir kez toplayarak dostu bildiği karanlık titana saldırdı. İki yüce titanın çarpışması, büyük bir büyü fırtınası kopmasına sebep olurken kılıçları da kırılmıştı; Aggramar ciddi şekilde yaralanmış olarak geri çekildi ve olan biteni Panteon’a haber vermeye gitti.

Diğer titanlar, öğrendikleri karşısında dehşete düşmüşlerdi. Kendilerinden biri böylesine karanlık bir amaç edinmiş ve bu amacı gerçekleştirmek uğruna yaşamı yok etmeye çalışıyor olamazdı. En güvendikleri savaşçılarının böylesine delirmiş olması inanılır gibi değildi. Kaybedecek bir anları dahi olmadığını fark eden titanlar, kendilerini kaçınılmaz bir savaşa başlıyorlarmışçasına hazırlayarak Sargeras ve Yakan Lejyon ile yüzleşmek için Nihilam adı verilen gezegene gittiler.

Sargeras ve Yakan Lejyon

Sargeras ve Yakan Lejyon

Sargeras’a ilk seslenen Aman’thul oldu. Ona bu deliliğinden ve karanlık fikirlerinden vazgeçmesini söyleyen titan, en sonunda olağanüstü güçlü bir dünya-özüne sahip olan Azeroth gezegenini nasıl bulduklarından, onu nasıl şekillendirdiklerinden ve uyandığında evrendeki tüm karanlığa karşı duracak nasıl bir kudrete sahip olduğundan bahsetti; öyle ki yeterince olgunlaştığında Hiçlik Efendileri’ne bile karşı koyabilecekti. Sargeras söylenenleri dikkatle dinlese de fikri değişmedi. Aggramar ise dostunun içinde hâlâ bir iyilik barındırdığına ve saptığı bu karanlık yoldan döndürülebileceğine inanıyordu. Bu yüzden silahını bir kenara bırakıp Sargeras’ın yanına gitti. Geçmişte iblislere karşı gerçekleştirdikleri çarpışmalardan bahsedip titanın görevini hatırlatmaya çalışan Aggramar’ın aldığı cevap ise ölümün ta kendisiydi. Öfkeyle eski öğrencisine saldıran Sargeras, titanın bedenini tek hamlede neredeyse ikiye ayırdı.

Sargeras’ın beklenmedik bir şekilde Aggramar’ı katletmesine şahit olan Panteon, tüm güçlerini kullanarak karanlık titana saldırdı. Panteon ile Sargeras ve beraberindeki Yakan Lejyon arasında geçen savaş öylesine şiddetliydi ki kâinatın sarsılmasına ve düzlemlerin büyü akımlarıyla titremesine sebep oldu; öyle ki ortaya çıkan enerjiler yüzünden Nihilam gezegeni geri döndürülemez biçimde bozulacak ve Kıyamet Dünyası olarak anılmaya başlanacaktı. Ancak bu çatışmada galip gelen taraf, önce fel alevlerle sardığı Panteon’un zayıflamasına sebep olan, sonrasında ise çağırdığı fel fırtınalarıyla bedenlerini kasıp kavuran Sargeras oldu. Son bir hamleyle kâinatın güçlerini toplayan titan Norgannon ise Panteon üyelerinin ruhlarını koruyacak ve onları uzay boşluğuna savuracak bir büyü yaptıysa da bedenleri çoktan kül olmuştu.

Bundan sonra karşısına çıkacak ve onu durdurmaya çalışacak bir Panteon olmadığının bilincinde olan Sargeras, Aman’Thul’dan edindiği bilgiler üzerine düşünmeye başladı. Artık Azeroth’un varlığından haberdardı ancak bu dünyanın nerede olduğunu bilmiyordu. Hiçlik Efendileri bu dünyaya ulaşmadan onu bulmalıydı. Panteon Azeroth’tan her ne kadar umutla bahsetmiş olsa da Sargeras’ın fikirleri tam aksi yöndeydi: Eğer bu dünya-özü gerçekten hiç karşılaşmadıkları kadar güçlüyse ve Hiçlik tarafından yozlaştırılırsa kâinatta hiçbir kuvvet ona karşı koyamayacaktı.

Karanlığın güçleri tarafından ele geçirilip evrenin en tehlikeli varlığına dönüşmeden önce Azeroth yok edilmeliydi.

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)