WARCRAFT TARİHÇELERİ – BÖLÜM 21: GENEDAR’IN DÜŞÜŞÜ VE DRAENEI MEDENİYETİ

Draenor gezegeni daha bu ismi almadan önce bile üzerindeki savaşlar ve ırklar arasındaki çarpışmalar sayısız yıl boyunca devam etmişti. Grond’un varisleri olan kırıcılar ile Ebedinebat’ın ilkelleri çatışıp durmuş, bu iki farklı soydan gelen canlılar da kendi varoluşlarını sürdürebilmek için bitmek bilmez savaşlarla kavrulmuşlardı. Ancak denkleme bir ırk daha eklenmek üzereydi ve bu durum, Draenor’un tarihini değiştirecekti.

On binlerce yıl önce Yakan Lejyon’un lideri olan Sargeras, ordusuna kumandanlık edebilecek zeki ve olağan dışı yeteneklere sahip bireyler ararken eredar ırkıyla karşılaşmış ve Kil’jaeden ile Archimonde başta olmak üzere birçok eredarı kendi saflarına çekmişti. Üçüncü önder Velen ise Sargeras’ın vaatlerinin ardındaki karanlık gerçeği görmüş ve kendisine sadık kişileri toplayarak ana gezegenleri olan Argus’tan kaçmıştı. Takip eden binlerce yıl boyunca gezegenden gezegene giderek Lejyon’un vahşetinden kurtulmaya çalışan bu eredarlar, kendilerine “sürgün edilenler” anlamına gelen draenei ismini vermişlerdi. Genedar adındaki uzay gemisiyle hem fiziksel evrende hem de Çarpık Düzlem’de seyahat eden draeneilar, K’ure, K’ara ve D’ore ismindeki naaruların yardımıyla Lejyon kendilerine yaklaştığı anda haberdar olup tekrar yola koyulmuşlardı. Fakat bu durum değişmek üzereydi.

Bir draenei gemisi

Genedar’ı sıklıkla kullanmak büyük bir enerji gerektiriyordu. Naarular gereken bu enerjiyi sağlasalar da zaman içerisinde zayıfladıklarının da farkındalardı. Kaçışlarının bir sona yaklaştığını hisseden naarular, Lejyon’dan uzak bir dünya buldular ve draenei ırkını buraya yerleştirmeye karar verdiler; ancak bu son seyahat tam anlamıyla bir kaosa sürüklendi. Naarulardan K’ara, yolculuk esnasında Işık ile olan bağını kaybederek Hiçlik’e çekilmeye başladı. Naarular için bu durum kaçınılmazdı zira fazlasıyla güçsüz kaldıklarında veya ölümün kıyısına geldiklerinde enerjileri Hiçlik’e doğru itilirdi.

K’ara son bir hamleyle gemideki draeneiları kendisini Genedar’dan uzaklaştırmaları gerektiği konusunda ikna etti; ancak bunu uygulamak o kadar da kolay değildi. K’ara’yı saran Hiçlik enerjileri, onun diğer naarularla çatışmasına sebep oldu ve her kim araya girerse girsin ölme riskiyle karşı karşıyaydı. Ancak Kâhin Velen, draenei ırkının böylesine çaresiz bir şekilde yok olmasını göze almayı reddederek araya girdi ve K’ara’nın gemiden atılmasını sağladı. K’ara ise bu olaydan sonra Gölgeay Vadisi’nin semalarına yerleşti.

Genedar’ın düşüşü

Velen’in bu kahramanlığı birçok hayat kurtarmış olsa da maalesef kendisi için korkunç bir duruma sebebiyet verdi; zira hem fiziksel hem de zihinsel gücünü büyük ölçüde kaybetmesine, kendisine “Kâhin” denmesini sağlayan geleceği görme yeteneğinin asırlar boyunca düzelmeyecek şekilde körelmesine neden olmuştu. Bu da yetmiyormuş gibi diğer iki naaru da gerçekleşen çatışma sebebiyle zayıf düşmüşlerdi ve bu yüzden Genedar, güvenli bir iniş yapamayarak Nagrand bölgesinin güneybatısındaki topraklara çakıldı. Tarihsel açıdan bakıldığında Kara Geçit’in açılmasından iki yüz yıl önce yaşanan bu kaza sırasında naarulardan D’ore ile draenei ırkının büyük bir bölümü can verdi; K’ure ise kaçınılmaz bir şekilde Hiçlik’e çekildiğini fark ederek hayatta kalan bireylere gemiyi derhâl terk etmeleri gerektiğini söyledi. Velen ve takipçileri artık yapayalnızlardı. Hiç bilmedikleri bir dünyaya varmış olan draeneilar, naaruların kaybının getirdiği çaresizlikle buraya yerleşmekten başka şansları olmadığını fark ettiler. Gezegen de işte tam bu dönemde bilinen ismini almış oldu: Draenor; diğer bir deyişle “Sürgün Edilenlerin Sığınağı.”

Velen vakit kaybetmeden Rangari adını verdikleri bir keşif birliği oluşturarak onları bölgeyi araştırmaya ve kullanabilecekleri kaynakları bulmaya yolladı. Aynı zamanda hayatta kalanları yönetip yönlendirebilecek birilerine ihtiyaçları vardı. Velen bu görevi oldukça uzun bir süre yürütmüştü ama K’ara’yı gemiden uzaklaştırırken zihni Hiçlik’e dokunmuş, gelecekle ilgili görülerini kaosa sürüklemişti; artık yalnızca gerçekleşecek olayları değil, Hiçlik’in gerçekleşmesini umut ettiği farklı gelecekleri de görüyordu. Bu yüzden hangi görülerin gerçek, hangi görülerin ise sadece Hiçlik’in bir oyunu olduğunu ayırt edemiyordu. Kendisinin bu şekilde sağlıklı bir lider olamayacağını fark eden Velen, bir yönetim konseyi kurulmasını talep etti. Böylece “Eksarh” unvanı verilen bireylerce bir konsey oluşturuldu.

Bir draenei yerleşimi

İlk eksarh, Rangari kâşiflerinin lideri olan Naielle’di; görevi keşif birliklerini yönlendirmek, draenei ırkının yerleşebileceği yerleri bulmak ve kaynakları tespit etmekti. Ardından oldukça yetenekli ve Draenor’un kaynaklarını ustalıkla kullanabilen Hataaru geldi; görevi Zanaatkârlar olarak isimlendirilen draenei mühendislerini yönlendirmek ve yalnızca yerleşim yerlerini inşa etmekle kalmayıp zırh ve silah ihtiyacını da karşılamaktı. Hataaru’nun yarattığı arkonit kristalleri, draenei toplumunun ayrılmaz bir parçası hâline gelecekti. Üçüncü eksarh ise Akama’ydı ve kendisine Savunucular adı verilen, Işık’ın güçlerini kullanmakta ustalaşmış oldukça saygın askerî birliğin komutası verildi; görevi toplumun karanlık güçlerden korunmasını sağlamaktı. En son olarak da Othaar adındaki eksarh geldi; görevi Sha’tari adı verilen birliğiyle birlikte ölmüş olan D’ore’den kalanları incelemek ve böylece Draenor’un ötesindeki naarular ile iletişime geçebilmekti. Bu dört bireyin oluşturduğu bünyeye Eksarhlar Konseyi adı verildi.

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)