“Neşelen tatlım! Süvariler yetişti!”

Lena Oxton -ya da daha çok bilinen kod adıyla “Tracer”- Overwatch isimli uluslarası bir savunma organizasyonunun henüz deney aşamasındaki bir uçağını test etmek için seçildiğinde henüz çok gençti. Gözüpek bir pilot olan, bir hayli neşeli ve renkli bir kişiliğe sahip Lena’nın test edeceği uçağın adı “Slipstream” idi. Ve bugüne kadar insanoğlunun tanışmış olduğu uçaklardan bir hayli farklıydı -zira ışınlanabilme yeteneğine sahipti. Ancak Slipstream’in ilk uçuşu sırasında beklenmeyen bir terslik yaşandı ve uçağın ışınlanma matriksi arıza yaparak uçağı ve içindeki Lena’nın ortadan kaybolmasına yol açtı. Kendisinden aylarca haber alınamayan Lena’nın da bu kazada öldüğü varsayıldı.

Aylar sonra Lena yeniden ortaya çıktı ancak yaşadığı bu tecrübe onu değiştirmişti. Kaza sırasında vücudundaki moleküller zamanın normal akışıyla olan senkronunu yitirmişti ve bu yüzden bir “zamansal kopuş” yaşıyordu. Adeta bir hayalet gibi yaşıyor, bazen saatlerce, günlerce, hatta haftalarca ortadan kayboluyordu. Kopuş yaşamadığı anlarda bile bedensel formunu korumakta sorun yaşadığı için fiziksel temasta bulunamıyordu.

Overwatch’un doktorları ve bilim insanları tarihte eşi benzeri bulunmayan bu durumu inceleyip bir çözüm bulmak için çok uğraştılarsa da başarılı olamadılar. Ta ki Ay kolonisindeki bir isyandan kaçıp Dünya’ya gelmiş, hiper-zekâya sahip bir goril olan Winston çözümü bulana kadar… Winston’ın tasarladığı zamansal hızlandırıcı cihazı, Tracer’ın moleküllerini şimdiki zamana sabitliyordu. Artık şimdiki zamana demir atmış olan Tracer, çok geçmeden bu cihaz sayesinde aslında zamandaki akışına tamamen hakim olduğunu fark etti; istediğinde kendini zamanda hızlandırıp yavaşlatabiliyordu. Hatta çok zorunda kalırsa zamanda sadece birkaç saniyeliğine geriye bile gitmesi mümkündü. Bu yeni yetenekleriyle Overwatch’un en seçkin ajanlarından biri hâline gelmesi çok da uzun sürmedi tabii.

Ancak Overwatch’un yıkılışı ve yasa dışı hâle gelişi bile Tracer’ın hayatında bulduğu bu yeni anlamı sarsmaya yetmedi. Doğru olduğuna inandığı şeyler için savaşmaya ve barışı korumaya gizliden gizliye devam etti. Sayısız kere Talon’un ölümcül suikastçileri Widowmaker ve Reaper ile çarpıştı. Winston Overwatch ajanlarını göreve geri çağırdığındaysa, bu çağrıya ilk cevap veren ve yardıma koşan da yine Tracer’dı.