EORA TARİHÇELERİ - BÖLÜM 1: EORA'NIN GEÇMİŞİ VE IRKLARI
EORA TARİHÇELERİ – BÖLÜM 1: EORA’NIN GEÇMİŞİ VE IRKLARI

Eora’yı saran seçkin ırklardan altı tanesi toplu olarak “kith” adıyla anılmaktadır. Her ne kadar başlıca altı ırka ayrılıyor olsalar da bu ırkların da alt grupları ve hatta farklı etnik oluşumları bulunmaktadır. Glanfath kabilelerinden gelen bir elfin, Aedyr İmparatorluğu’nda yetişmiş bir elfle kültürel anlamda birçok farklılığı varken komşu kabilelerindeki bir cüceyle çok daha fazla ortak özelliğe sahip olması alışıldık bir manzaradır. Gelelim kith’i oluşturan ırklara…

AUMAUA

Kudretli aumaua ırkı medeni ırklar arasında en iri olanıdır ve başta Deadfire Takımadaları olmak üzere genellikle okyanuslarda ya da okyanus yakınlarında bulunurlar. Tam olarak susal bir ırk olmasa da suya karşı bir çekimleri olduğu bilinmektedir. Eora üzerinde en geniş alan yayılmış ırk olmasalar da (o şeref Calabandran insanlarına aittir) en uzun süredir keşif yapıp gezinen ırk oldukları tahmin edilmektedir. (Araştırmalar 20,000 yıl civarında olduğuna işaret eder.)

Rautai gibi birçok uygarlıkları denizler üstündeki hakimiyete bel bağlayarak büyümüştür. Eşi benzeri olmayan kas güçleri ve dayanıklılıkları bütün Eora’nın dilindedir. İnsansı bir görünüşleri olsa da çeşitli desenlere sahip derileri ve yarı-perdeli el ve ayaklarıyla insanlardan kolaylıkla ayırt edilebilirler. Barut ve ateşli silahlar konusundaki keşifleri yüzünden bütün Eora’nın endüstriyel açıdan en gelişmiş ırklarından biri sayılırlar. Aşağı yukarı 70 ila 115 yıl arasında ömürleri vardır. Dyrwood, Vailia Cumhuriyeti, Readceras ve nadiren de Aedyr’de de görülebilen aumaualar iki alt türe ayrılır:

Sahil aumauaları savaşa daha yatkın, kuzey yarı kürenin sahillerini thyrtan, natlan ve orlan gibi toplulukların elinden almış bir gruptur. Fiziksel olarak adalarda yaşayan kuzenlerine yakın olsalar da derilerinin mavi ve yeşil renkleriyle onlardan ayrılırlar. Kültürleri daha merkezci ve kentseldir. Dyrwood’da çok nadiren görülürler ve genelde bu bölgelere gelenler de paralı asker, koruma ya da asker görevlerini üstlenir.

Öte yandan Deadfire Takımadaları’nda yaşayan ada auamauları ise daha sakin ve barışçıl yanlarıyla öne çıkarlar. Fiziksel olarak sahil aumaualarından farkları derilerinin kahverengi ve sarı tonlarında olmasıdır. Dyrwood’da arada sırada işçi, balıkçı ve denizci olarak görev alan ada aumaularına rastlamak da mümkündür.

CÜCE

Eora’nın en çok seyahat eden, en çok kolonileşmiş ırkının cüceler olduğu söylenir. Dyrwood, Vailia Cumhuriyeti ve kolonileşmiş her toprak parçasında sıkça rastlanırlar. İnatçılıkları ve bilek kuvvetleriyle tanınırlar. Genellikle normal avamın değil de keçi gibi hayvanların sıklıkla bulunduğu dağlık alanlarda yaşamayı tercih ettikleri için dayanıklılıkları da çok gelişmiştir. Ömürleri yaklaşık 110 ila 190 yıl arasındadır ve iki alt türe ayrılırlar:

Kendi dillerinde “keçi adamlar” anlamına gelen aptapo olarak da anılan dağ cüceleri, Dyrwood’un doğusundaki kıtalardan gelip zamanla bölgeye yayılmışlardır. Daha büyük ırklar tarafından kolaylıkla zaptedilen orlanlar gibi boyca kısa olmalarına rağmen kendilerinden büyük ırklara kolaylıkla kafa tutarak bölgedeki yerlerini sağlamlaştırmışlardır. Zehir ve hastalıklara karşı dirençlerinin yüksek olduğu bilinir.

Güneydeki Naasitaq adasının kayalıklı tundralarında ve kar kaplı ormanlarında yaşayan kutup cüceleri ise enutanik (yani tundra halkı) olarak adlandırılırlar. Bazen sahil kıyısına çok yakın geçen elf karavanlarına eşlik ettikleri görülür. Naasitaq’taki doğal hayata uyumları sayesinde vahşi hayvanları eğitme ve avlanma konularında uzmandırlar.

İki cüce grubu da gezip keşfetmeye yönelik büyük bir tutkuyu paylaşmaktadır.

ELF

Dyrwood ve Aedyr’de nüfus olarak yoğun olan elfler, aynı zamanda Eír Glanfath ve Kateden Büyük Beyaz’da egemen ırktır. Hızları ve zekâlarıyla da öne çıkan elfler, kendilerini genellikle diğer ırklardan izole etmeyi tercih ederler. İnsanlardan %10 civarı daha kısa ve incedirler. 200 ila 310 yıl arası yaşarlar ve iki önemli etnik gruba ayrılırlar.

Soluk elfler olarak anılan elf grubunun bu ismi almasının sebebi albino olmalarıdır. Glamfellen (Şafak Gezginleri) olarak da bilinirler ve orman elflerinden boyca daha uzundurlar. Tamamen sakalsız olan orman elflerinin aksine erkekleri sakal uzatabilirler (ki genellikle uzatırlar da). Dış dünyayla neredeyse hiç iletişim kurmazlar; hatta kutup cüceleri veya evinden çok uzaklara açılmış olan bazı aumaualar haricinde çok az kith Glamfellenlerle irtibat kurabilmiştir. Çoğunlukla Kateden Büyük Beyaz adındaki kutup buzulunda yaşarlar. Çoğu akademisyen Glamfellenlerin kuzey yarı küreyi en az 12,000 yıl önce terk ettiğini öne sürmektedir ancak bu sürenin 50,000 yıla kadar çıkabileceğine dair teoriler sunanlar da vardır. Ne yazık ki soluk elflerin neden bunca yolu geçerek güney kutup noktasına göç ettiğine dair kimsenin somut bir kanıtı ya da kesin bilgisi yoktur.

Sceltrfolc da denilen orman elfleri ise kökenlerini bugünün Aedyr’ine kadar takip edebilmektedir ve güneye doğru denizi geçerek göç ettikleri tahmin edilir. Fizyolojik olarak birbirlerinden çok büyük bir farkları olmasa da Aedyrli orman elfleriyle Eír Glanfathlı olanlar şeklinde kendi içlerinde de ikiye ayrılırlar. Bu iki grup etnik anlamda birbirinden ciddi anlamda farklıdır. Aedyrli olanların kültürü büyük ölçüde bölgedeki insanlarınkine yakınken Glanfathlı kuzenlerinden hoşlanmadıkları ve onları açıkça hor gördükleri de bilinir. Glanfathlı Sceltrfolc ise daha göçebe bir yaşam tarzı benimsemiş ve kendilerini izole ettikçe yabancılara karşı kuşkuyla dolu bir bakış açısı geliştirmiştir. Kendilerini Eír Glanfath’ın harabelerinin bakıcı ve koruyucuları olarak bellemiş olsalar da bu harabeleri gerçekte kimin yarattığını bilmemektedirler; yine de onlardan “Kurucular” olarak bahsederler. İki grup arasındaki etnik uçurum o kadar büyümüştür ki iki taraf da zaman içinde kullandıkları orijinal lisanı unutmuş ve onun yerine yaşamaya başladıkları bölgenin ortak lisanını kullanmaya başlamışlardır.

İNSAN

İnsanlar (ya da diğer ırklar tarafından sıkça anıldıkları şekilde “halk”), Eora’nın medeni ırkları arasında en sık rastlananıdır. Kökenleri tam olarak bilinmese de kadim bir ırk oldukları ve Aedyr İmparatorluğu’nu kuran insan kabilelerinin 300 AI’ya kadar uzandığına dair kayıtlar bulunmaktadır. Standart bir insanın ömrü 60 ile 100 yıl arasındadır. Doğu Menzili’nde rastlanan üç farklı etnik grubu vardır.

Thyrtanlar ya da “çayır halkı”, Aedyr İmparatorluğu ile Özgür Dyrwood Palatinliği’nde egemen olan gruptur. Binlerce yıl önce kuzeyden gelip güneye doğru göç ettikleri düşünülmektedir. Açık renkte derileri ve farklı tonlarda saç renkleri vardır. Gözleri genellikle yeşil ya da mavidir. Kültürel olarak Aedyr Sceltrfolc olarak da bilinen orman elfleriyle benzeşirler.

Bozkır halkı olarak bilinen natlan ise Dyrwood’un kuzeydoğusundaki Ixamitl ovalarında yaşamaktadır. Natlan ismi kelime anlamıyla “orijinal” demektir. Readceras civarlarında sıkça görülseler de Dyrwood ve Vailia Cumhuriyeti’nde nadirdirler. Bazı kültürel ve antropolojik bulgular natlanların düşüşünden kısa bir süre önce Engwithlilerle iletişimde olduğuna işaret etse de insanların kayıtlarında buna dair bir bilgi bulunmamaktadır. Derileri genellikle açık kahverengi tonlarında, saçlarıysa canlı ve sıcak renklerdedir.

Son grup olan Calbandra ise aynı zamanda okyanus halkı olarak da bilinir ve Büyük Vailia İmparatorluğu ile Vailia Cumhuriyeti’nde yaşayan, denizcilikle uğraşan bir halktır. Koyu renk tenkleri vardır. Birkaç bin yıl önce ekvator yakınlarında yaşadıkları ve zamanla Doğu Menzili’nin kalanına yayıldıkları tahmin edilmektedir.

ORLAN

Koca kulakları, iki tonlu derileri, kıllı bedenleriyle dikkat çeken bir ırk olan orlanlar, Eora’da bulunan en ufak tefek kith ırkıdır. Boyutları nedeniyle kendilerinden iri ve güçlü toplumlar tarafında sıkça sömürülüp suistimal edilen orlanlar zaman içerisinde tuzaklar, zehir kullanımı ve acımasız gerilla taktikleri gibi konularda uzman olmuşlardır. Bu da şöhretlerinin “savunmasız ve ufak”tan “küçük ve tehlikeli”ye kaymasına sebep olmuştur.

Eír Glanfath’taki diğer ırklarla sosyal anlamda eşit sayılmaktadırlar zira Glanfath efsanelerinde orlan ve elf kabilelerinin Engwith harabelerini korumak için aynı yemini ettikleri geçmektedir. O günden beri bu iki ırk birbirini denk görüp kollamaktadır. Diğer kith ırklarına göre daha kısa ömürlü olan orlanlar, 50 ila 80 yıl arası yaşarlar.

Evcil orlan olarak bilinen grup daha seyrek kürk ve nispeten daha az kıla sahiptir. Bu yüzden isimlerinden anlaşılabileceği gibi çok daha “vahşi” gözüken diğer orlanlara göre kendilerini diğer kithlere daha kolay kabul ettirebilirler. Çoğunun Readceras ve Vailia Cumhuriyeti’nde kölelik geçmişi vardır. Ancak Dyrwood ve Eír Glanfath arasındaki antlaşma sonucunda serbest kalmışlardır.

Vahşi orlan olarak bilinen diğer alt grup ise suratları da dahil olmak üzere bütün vücutlarını kaplayan sık ve gür bir kürke sahiptir. Orijinal orlanların bu vahşi olanlar olduğuna inanılmaktadır. Genellikle Eír Glanfath’ın en derin ormanlarında bulunurlar ve Dyrwood, Readceras ya da Vailia Cumhuriyeti’nde pek görülmezler. Çok vahşi yapıları ve lisan öğrenme konusundaki beceriksizlikleri yüzünden köle olarak pek tercih edilmemişlerdir.

TANRISAL

Eora’nın en aykırı ve gizemli türü olan tanrısallar, herhangi bir kith ırkından doğabilen bir tür anomalidir. Doğumdan önce tanrıların dokunuşuyla kutsandığına ve tanrılarının bahşettiği bazı özellikler taşıdığına inanılan bu ırk, genellikle bu ilahi tarafını fiziksel bir şekilde de tezahür eder. Kanatları, boynuzları, garip doğum lekeleri, pençeleri ya da tuhaf gözleri olabilir. Görünüşleri farklı farklı olsa da hepsinde ortak olan şey uhrevi bir yanları olmasıdır. Kimisi bu türün taşıdığı anormallikleri kutsama olarak görse de bunu lanet olarak görenler de vardır. Genellikle koruyucu miğfer benzeri ekipmanları kullanmaları neredeyse imkansızdır zira kafalarındaki anomalilere uyacak bir şey bulmakta zorlanırlar. Üreme kabiliyetine sahip olmadıkları için evlilik gibi konseptlere de aşina değillerdir; hatta Vailia Cumhuriyeti’nde bu yüzden yasal olarak cinsiyetsiz sayılmaktadırlar. Yaşam süreleri anne ve babalarının ırkıyla aynıdır.

Güçlerine göre ayrılmış ve kayıt altına alınmış beş farklı tanrısal grubu olsa da ara sıra yeni türler ortaya çıkabilmektedir.

Doğa tanrısalları, hayvan ve kith karışımı bir çehreye sahiplerdir ve bedenleri çoğunlukla bitkiler, yosunlar ya da mantarlarla kaplıdır. Bu yüzden çok yanlış bir şekilde hastalıklı olduklarına dair bir algı oluşmuştur ve birçok halk tarafından doğar doğmaz öldürülürler. Ancak druid mezheplerinde tam tersine ilgi ve merakla karşılanmaktadırlar.

En yoğun korku ve güvensizlikle karşılanan alt tür ise gözlerini kapatan garip uzantılarla gerçekten de ürkütücü görünen ölüm tanrısallarıdır. Gözlerindeki uzantılar tanrısal için şeffaftır ancak dışarıdan bakıldığında opak olarak gözükür ve tanrısalın suretini gizler. Görünümleri yüzünden neredeyse evrensel olarak felaket habercisi oldukları düşünülür ve doğar doğmaz öldürülürler; bu yüzden yetişkinliğe ulaşabilmiş bir ölüm tanrısalı çok ama çok nadirdir. Ancak özellikle Berath inananları arasında büyük hürmet görürler ve tapınaklarda coşkuyla karşılanırlar.

En tahammül edilen ve hoş karşılanan tanrısallar genellikle Ay’ın suretini taşıyanlardır. Kafalarında genellikle ayın çeşitli evrelerine benzeyen bir uzantı bulunur ve bu yüzden daha “ilahi” bir görünüme sahiptirler. Özellikle denizcilerin ay tanrısallarının şans getirdiğine dair inançları vardır ve sıklıkla Ondra’yla birlikte anılırlar.

Erimiş metal, yanmış odun ya da taşa benzer fiziksel özelliklere sahip tanrısallar ise ateş tanrısalı olarak anılırlar. Deadfire Takımadaları’nda bu türden tanrısallara hem hürmet gösterilir hem de onlardan korkulur. Yerlilerin çoğu bu tanrısalların volkanları aktif hâle geçirme gücü olduğuna ya da içlerinden birini öldürmenin volkanı uyandıracağına inanır. Dyrwood’da ise ateş tanrısalı görmenin savaş ve ateş tanrıçası Magran’ın bir lütfu olduğu düşünülmektedir.

Bu genel türlerin dışında tanrıça Hylea tarafından kutsanıldığına inanılan ve kafaları tüylerle dolu, altından kuş gibi gözleri olan kuşsal tanrısallar ve henüz hakkında yeterince bilgi kayıt altına alınmış olmasa da okyanusun güçlerini bükebilen okyanus tanrısalları da bilinen alt türler arasındadır.

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)