Vengeance – Aldrachi Warblades
Aldrachi Savaşkılıçları
Aldrachi Savaşkılıçları’nın üzerindeki sayısız çentik ve oyuk, vahşet dolu tarihlerinin haritasını çıkartıyor aslında. Bu silahlar binlerce iblisi yok edip onların o çarpık ruhlarını özümsemiş durumda. Söylentilere göre bu savaşkılıçları, Yakan Lejyon’un lideri Sargeras’ın o eriyik kanını bile akıtmış zamanında.
Gerçekten de bu olağanüstü kılıçların sıradışı güçleri bulunmakta. Senin ellerinde Lejyon’a karşı nasıl bir yıkım yaratacaklarınıysa tahmin etmek imkânsız.
Aldrachi Savaşkılıçları, Bölüm Bir
Kadim Aldrachi ırkından geriye kalan ve nadir bulunan efsaneler, onların eşi benzeri olmayan savaşçılar olduklarından bahseder. Bu gururlu ırkın mensupları, ilk doğdukları andan itibaren savaşmak için yetiştirilirlerdi. Bütün kültürleri de bu olgunun etrafında şekillenmişti; askerî hizmet bütün aldrachiler için zorunluydu ve çocuk yaşta, yürümeyi öğrenir öğrenmez başlardı.
Toranaar için de böyle olmuştu; ilk adımını atmasının hemen ardından acımasız aldrachi savaş makinesinin kollarına atılmıştı.
Saygı duyulan savaşçılarla dolu bir soydan geliyordu ve ağabeyi de aralarındaki en büyük savaşçıydı. Toranaar’ın soyağacı göze alındığında kendisinden beklenenler de büyüktü. O da kimseyi hayal kırıklığına uğratmayacaktı.
Aldrachi Savaşkılıçları, Bölüm İki
Toranaar yıllar süren vahşi eğitimleri ve zayıfla güçlü olanı birbirinden ayıracak güç testlerine başarıyla dayandı. Onca acı ve ızdırap içerisinde tek bir düşünce Toranaar’ı yönlendiriyordu: Bir çift savaşkılıcını taşıma hakkına sahip olmak.
Aldrachiler arasında kıymetli silahlar, bir statü sembolü olarak görülürdü ve unvanlar veya servetten çok daha büyük bir gıptayla bakılırdı. Savaşkılıçlarıysa prestij söz konusu olunca diğer bütün silah türlerini gölgede bırakırdı. Bu kudretli silahlar, dünyanın derinliklerinde bulunan nadir kristallerden yapılırdı. Bu tuhaf mineraller birçok değişik özelliğe sahipti; en büyük özellikleriyse ölülerin ruhunu özümsemeleriydi. Demirciler canla başla korudukları tekniklerle bu kristalleri geliştirip onları birer ölüm aracı hâline gelecek şekilde döverlerdi.
Sonuç olarak ortaya çıkan silah kurbanlarının ruhunu içerdi. Kılıçların özümsediği her ruh, silahı daha da büyük bir güçle ödüllendirirdi. Savaşkılıçlarının en kadim olanları binlerce ruhu barındırırdı ve en az onları kullanmış olan amansız aldrachi savaşçıları kadar (belki de daha fazla) korkulurdu bu silahlardan.
Genç Toranaar her gece yatağında yara bere içindeki incinmiş bedeniyle yatarken kendini savaşkılıçlarını kuşanırken hayal ederdi. Bu hayalin gerçeğe dönüşmesini diliyordu.
Aldrachi Savaşkılıçları, Bölüm Üç
Eğitiminin sonlarına doğru Toranaar, son büyük testiyle karşı karşıya kaldı. Aldrachi yüksek askerî kurulu, kıdemli savaşçılardan birini rastgele seçerek çaylak askerle ölümüne dövüştürmeye karar verdi. Düello günü gelip çattı ve Toranaar rakibiyle yüzleşmek için ayinsel dövüş arenasına adım attı.
Karşısındaki ağabeyiydi.
Toranaar ağabeyine şöyle bir bakış attıktan sonra gözlerini rakibinin parlayan savaşkılıçlarına dikti. Toranaar’ın hayalleri artık çok da uzakta değildi ve hiçbir şey onu bu hayali gerçekleştirmekten alıkoyamayacaktı. Ailesi bile.
İki kardeş bütün bir gece ve takip eden gün boyunca dövüşmeye devam ettiler. Toranaar nihayet ağabeyini silahsız bırakıp savaşkılıçlarını kendi eline aldığında ikisi de ölümün eşiğindeydi. Tek bir kelime bile etmeden silahları ağabeyinin göğsüne gömdü ve düşmüş savaşçının ruhunu kana kana içmelerini sağladı.
Aldrachi Savaşkılıçları, Bölüm Dört
Aldrachi ırkının hikâyeleri Yakan Lejyon ve onun efendisi Sargeras’a kadar ulaştı. Sargeras ve iblis ordusu, evrendeki tüm hayatı yok etme görevlerini yerine getirmek adına sayısız ölümlü medeniyetini yerle bir etmişti. Her zaman yeni kudretli ırklar bulup onların iradesini kendi hükmüne boyun eğdirmenin peşinde olan Sargeras için aldrachiler mükemmel birer aday gibi gözüküyorlardı.
Bu yüzden de aldrachi dünyasını doğrudan yok etmek yerine öncelikle istila edilmesi emrini verdi. Lejyon savaşçıları aldrachileri iyice zayıflatacak ve böylece onları sonrasındaki iblis dönüşümüne hazır hâle getireceklerdi. Kara Titan, takipçilerinin büyük kayıplar vereceğini bilse de çok umursamıyordu.
Bir yıl da alsa, on ya da yüz yıl da… Sargeras nihayetinde aldrachileri kendi hükmüne bağlayacaktı.
Aldrachi Savaşkılıçları, Bölüm Beş
“Ölülerin El Yazması” olarak da bilinen nathrezim kayıtlarından alıntı:
“İlginç yaratıklar şu aldrachiler. Tahminlerimizden çok daha dayanıklı ve umut verici çıktılar.
“Lejyon, pit lordlar ve felmuhafızlar, shivarra ve mo’arglardan oluşan engin bir denizmişçesine küçük dünyalarını bir ufuktan diğerine ezip geçen bir güçle istila etti. Buna rağmen aldrachiler istilayı bastırmayı başardı. Tek bir savaşçılarını indirmek için yüzlerce iblis düştü. Aldrachi ırkı, yırtıcı hayvanlar gibi savaştı ancak hiçbiri Yenilmez Toranaar olarak anılan yaratık kadar vahşi değildi.
“Savaşkılıçları çarpışmaların gürültüsünü bastıracak şekilde uğuldadı ve yakına gelen her şeyi biçti. Toranaar, öldürdüğü her iblisle gücünü ve enerjisini yeniliyor gibiydi. Tek başına bir orduydu adeta.”
Aldrachi Savaşkılıçları, Bölüm Altı
İblisler dalga üzerine dalga şeklinde aldrachi saflarına çarptılar. Toranaar ve diğer tecrübeli savaşçılar bütün saldırıları püskürttüler ancak Lejyon’un sayısı azalmıyordu. Yenilen her iblisin yerine yenisi geliyordu. Yavaş ama kararlı bir şekilde ilerleyen Lejyon, aldrachi direnişini tüketerek onları savaşla yıpranmış başkentlerinin kalbinde yer alan kaleye geriletti.
Geriye sadece Toranaar ve bir avuç savaşçı kalmıştı. Her biri kestikleri binlerce kurbanın ruhuyla dolup taşmış savaşkılıçları taşıyordu. Her yönde hem aldrachi hem de iblis cesetleri toprağı örtmüştü. Anlatılanlara göre göz alabildiğince çıplak bir toprak parçası görmek bile mümkün değildi.
Toranaar müttefiklerini toplayıp sıradaki Lejyon saldırısı için hazırlandı ancak beklediği saldırı gerçekleşmedi. Aldrachileri şaşırtan bir şekilde iblislerin ilerleyişi durdu. Lejyon safları arasından canavarımsı bir silüet çıktı.
Gelen Sargeras’tı ve Toranaar’a bir teklifi vardı.
Aldrachi Savaşkılıçları, Bölüm Yedi
Kimse Sargeras’ın Toranaar’la görüşmeye gittiğinde hangi forma büründüğünü bilmiyor. Bazı nathrezim kayıtlarına göre Lejyon’un devasa lideri, gücünün ufak bir kısmını bir avatar formuna aktarmış ve aldrachi kalesine böyle gitmişti. Hakikat ne olursa olsun, Toranaar’ı Lejyon’a katılmaya davet ettiği kesindi.
Sargeras, aldrachi savaşçısına ve müttefiklerine hayal ettiklerinin ötesinde bir güç vadetti. Teklife göre bizzat kişisel korumaları olarak görev alacak ve savaş sırasında on binlerce iblisin komutanlığını yapacaklardı. Sargeras, böyle bir önerinin savaş sevdalısı aldrachi için dayanılmaz bir teklif olduğuna inanıyordu.
Toranaar’ın reddi kesindi. İblislerin öldürdüğü aldrachilerin intikamını almak için Lejyon’u yok etmeye ya da bunu denerken ölmeye yemin etti. Her hâlükârda Sargeras’a asla boyun eğmeyecekti.
Aldrachi Savaşkılıçları, Bölüm Sekiz
İblisler hâlâ Toranaar ve Sargeras arasındaki savaşı fısıldar dururlar. Lejyon ordusu liderlerinin aldrachi savaşçısıyla yapacağı düelloyu izlemek için toplanmıştı. Sargeras istediği anda Toranaar’ı kolayca yok edebilirdi ancak istediği şey yıkım değildi.
Sargeras aldrachi kahramanını yozlaştırmak istiyordu ve bunu başarabilmek için de Toranaar’ı iyice tüketmeliydi. Lejyon’un lideri günlerce bunu gerçekleştirebilmek için uğraştı. Avıyla oynayan cani bir yırtıcı gibi, Toranaar’a yalnızca yıpratacak ölçüde güçle saldırıyordu.
Toranaar tecrübeli bir savaşçıydı ve Sargeras’ın planını fark etmişti. Lejyon’un kumandanını savaşta yenemeyeceğini biliyordu ve böylece son bir başkaldırı yapmaya koyuldu. Aldrachi savaşçısı boyun eğmiş numarası yaptı; Sargeras gardını düşürdüğündeyse saldırdı.
Savaşkılıçları Sargeras’ın derisini deşti ve yaradan alev püskürdü. Sığ bir yara olsa da diğer aldrachiler zaferle uludular.
Bu, bir zamanlar görkemli başkentlerinde buna benzer savaş çığlıklarının son kez yankılanışı oldu.
Aldrachi Savaşkılıçları, Bölüm Dokuz
Toranaar’ın başkaldırısı Sargeras’ı çileden çıkarttı. Göz açıp kapayana kadar Toranaar ve silah arkadaşı olan aldrachileri parçalara ayırdı. Sargeras’ın gazabı o kadar büyüktü ki bedenlerinden geriye tozdan başka bir şey kalmadı. Lejyon’un kumandanı, ordularına aldrachi dünyasını cehennem ateşiyle yakıp sonsuza kadar küllerin tüteceği bir yer hâline getirme emrini verdi.
Sargeras, aldrachiyi yozlaştırmayı başaramamış olsa da eli boş dönmemişti. Toranaar ve soyunun savaşkılıçları hâlâ sağlamdı. Eğer aldrachi Lejyon’a hizmet etmeyecekse belki de bu silahlar ederdi.
Aldrachi Savaşkılıçları, Bölüm On
Sargeras, teğmeni Hilekâr Kil’jaeden’ı aldrachi savaşkılıçlarını dağıtmakla görevlendirdi. İblis, binlerce yıl boyunca Lejyon’un en iyi savaşçılarını aradı. Kil’jaeden’ın standartlarına uyanlar, bir çift savaşkılıcıyla ödüllendirildiler. İblis ellerinde bu silahlar medeniyetleri katletmeye, ırkları kökünden kazımaya ve yüz binlerce ölünün ruhlarını emmeye devam ettiler.
Zaman içinde Kil’jaeden, Toranaar’a ait olanlar dışındaki bütün savaşkılıçlarını dağıttı. Onunkisi aldrachi silahları arasında en kuvvetli olanlardı. Kil’jaeden, Sargeras’ın bile kanının akıtmış olan o efsane kılıçları özenle sakladı ve hak edecek kadar acımasız bir savaşçının gelmesini bekledi.
Aldrachi Savaşkılıçları, Bölüm On Bir
Yıllarca arayıştan sonra Kil’jaeden, nihayet Toranaar’ın savaşkılıçlarına layık birini buldu. Adı Caria Felsoul’du ve Illidari’nin en kurnaz, en hünerli iblis avcılarından biriydi.
Caria kendi isteğiyle Illidari’ye sırtını dönmüş ve güç karşılığında hizmetini Lejyon’a sunmuştu; Kil’jaeden da onu ödüllendirdi. İblis avcısını karanlık enerjiyle besledi ve ondan kusursuz bir hizmetkâr yarattı. Onu düşmanlarının üstüne salmadan önce de Aldrachi Savaşkılıçları’nı hediye etti.
Kil’jaeden bu son hareketten büyük bir keyif aldı –zira bu Toranaar’ın uğrunda savaştığı her şeye tersti. Aldrachi, bu savaşkılıçlarını halkının onurunu koruyup Sargeras’ın güç teklifini reddetmekte kullanmıştı. Caria gibi bir hain tarafından kuşanılmak, bu muazzam silahları ihanet, cinayet ve onursuzluğun aracı hâline getirecekti.