Dalaran’ın yetenekli büyücülerinden biri ve Altılı Konsey’in üyesi olan Kel’Thuzad, insanlarla orklar arasında yaşanan İkinci Savaş sırasında Eski Orda’nın yarattığı ölüm şövalyelerinin şehre saldırmalarının ardından nekromansiye büyük bir merak duymaya başladı. Nekromansinin neler yaratabileceğine dair kendince fikirleri olan Kel’Thuzad’ın bu karanlık sanatla ilgili uğraşları, onun Dalaran’dan kovulmasıyla sonuçlandı.

Kuzeyyarı’ndaki Donmuş Taht’a hapsolmuş olan Liç Kral büyü gücünü kullanarak Azeroth’ta kendi amacına döndürebileceğini düşündüğü kişilere çağrılar gönderdiğinde bunu ilk duyanlar arasında Kel’Thuzad da bulunuyordu. Liç Kral’ın hizmetkârı hâline gelen büyücü, Lordaeron’da bulunan şahsi mülklerini ve nüfuzunu kullanarak hem nekromansi çalışmalarını hızlandırdı hem de yaşayanları öldürüp iradeden yoksun birer diriölü olarak kaldıran Veba’yı geliştirdi.

Kel’Thuzad’ın nekromansi çalışmaları, Batı Veba Toprakları’nda bulunan Caer Darrow’daki Barov ailesine Liç Kral’a hizmetleri karşılığında ölümsüzlük vadetmesiyle yeni bir boyuta ulaştı. Caer Darrow’daki kadim mezarları kullanmaya başlayan Kel’Thuzad, burada Scholomance adında bir nekromansi okulu kurdu. Mezarlardaki cesetleri ve iskeletleri kullanan Kel’Thuzad’ın Scholomance’te yarattığı yaratıklar arasında bir tür vardı ki hem katıksız gücü hem de sorgusuz sualsiz itaat edişiyle ön plana çıkıyordu. Bu menfur yaratıklara Menfur deniyordu.

Birçok farklı insan bedeninden alınan parçalarla yaratılan Menfurlar, muazzam güce sahiplerdi. Bedenlerinin hareket etmeye devam edebilmesi için kan ve çeşitli mumyalama sıvıları gerekiyor, derin bir nekromansi bilgisi kullanılarak bir araya getiriliyorlardı. Yaratılma işlemi sırasında zekâlarını neredeyse tamamen kaybettikleri için nispeten zeki kişilerin beyinlerini kullanmak tercih edilen bir yöntemdi ve bu kişilerin anılarını yok etmek için algısal işlevleri törpüleniyordu. İç organları bedenlerinden taşıyor, etraflarına zehirleyici gazlar yayıyorlardı. Basit emirlere kolaylıkla itaat ettikleri için nekromanslar tarafından çokça tutulan yoldaşlardı.

Üçüncü Savaş sırasında Menfurlar genel olarak Doğu Veba Toprakları’ndaki mezbahalarda yaratılsalar da savaşın bitimiyle birlikte Terkedilmişler, bu işlemi Undercity’ye taşıdılar ve esir tuttukları insanlar ile insan cesetlerinin parçalarını kullanmaya başladılar. Yarattıkları Menfurlar şehrin güvenliğini sağlamak için korumalar olarak atandılar.

Ancak Menfurlar ve yaşattıkları korku Lordaeron topraklarıyla sınırlı değildi.

Undercity’den çok uzakta, Doğu Krallıkları’nın güneyindeki Kasvet Ormanı topraklarında kendi hâlinde yaşamını sürdüren Abercrombie adında bir insan bulunuyordu. Aslen Kuzgun Tepesi kasabasında yaşayan ve iyiliksever bir alşimist olan Abercrombie, eşi Eliza’yı kaybettikten sonra büyük bir depresyona girmiş ve akıl sağlığını yitirmişti. Eşini tekrar yaşama döndürebilmek için nekromansi ile uğraşmaya başlayan Abercrombie, bu karanlık öğretiyi kullanarak kendi kalbini Eliza’nın ölü bedenine yerleştirecek bir ritüel düzenlediyse de sonuçlar beklediği gibi gitmedi. Eliza lanetlenerek insan etine aç bir şekilde kalkmıştı ancak hem deliliğin pençesinde sıkışıp kalmasından hem de gücünün geldiği yer kendi kalbi olduğundan Abercrombie, eşini öldürmek yerine tekrar toprağa gömdü.

Mumyalayıcı olarak anılan Abercrombie, nekromansi ile ilgili çalışmalarına devam etti ve kaybettiklerinin acısını tüm Kasvet Ormanı halkından çıkarmaya karar verdi. Bu amacına ulaşmak kendisini İttifak kahramanına yaşlı ve zayıf bir gariban olarak tanıtan Abercrombie, böylece Hayalet Saçı İpliği’ni, Zombi Öz Suyu olarak anılan içkiyi, içerisinde özel bitkilerle nekromansi için kullandığı aletlerin olduğu sandığını ve Gul Kaburgaları adındaki malzemeyi edinmeyi başardı. Abercrombie daha sonrasında kahramanı, arkadaşı olduğunu iddia ettiği Karasancak kasabasının reisi Ello Ebonlocke’a bir mektup iletmeye gönderdi ve kendi çalışmalarına girişti.

İttifak kahramanının bilmediği şey ise Abercrombie’nin bir Menfur yaratıyor olduğuydu.

Nekromansın bir araya getirdiği ve Karasancak kasabasına saldığı bu meşum yaratığın adı Stitches idi. Meşum yaratığın omzuna yerleşmiş olan Abercrombie, Stitches kasaba muhafızları ile savaşırken evleri ve ağaçları ateşe verdi.

Menfur canavarın yaratılışına istemeden de olsa yardım etmiş olmanın bilinciyle yaptığı hatayı düzeltmek isteyen İttifak kahramanı, muhafızlarla birlikte çarpışarak nihayetinde Stitches’ı alt etmeyi başardı. Kasabadaki yangınlar kontrol altına alınırken Abercrombie ise ortadan kayboldu. Eğer planları istediği gibi gitse tüm Kasvet Ormanı’na dehşet saçabilecek yaratımı Stitches’ın ömrü böylece düşündüğünden çok daha kısa sürdü.