KİMDİR, NEDİR: DIABLO

“Ve bir zamanlar yenilmiş olan habis yeniden doğacak! İnsan suretiyle gizlenmiş olarak masumların arasında yürüyecek ve Dehşet bu topraklar üzerinde yürüyen herkesi tüketecek! Semalar ateş yağdıracak ve denizlerde oluk oluk kan akacak! Erdemliler şeytanilerin karşısında düşmeli ve bütün yaratılış Cehennem’in yanan sancakları karşısında titremeli!”

Anu ve Tathamet’in asırlar süren dövüşü sona erdiğinde iki varlığın cansız bedenlerinden cennet ve cehennem meydana geldi. Tathamet’in yedi kafasından yedi habis iblis doğdu. Bu iblislerden dördü düşük seviyeliydi; ancak üçünün gücü kıyas bile alamayacak kadar muazzamdı ve kendilerine “Baş Habisler” diyorlardı. Bu iblislerin en genci olan Al’Diabolos, korkuyla beslenip dehşetle hüküm sürdüğü süre içerisinde birçok isimle tanınacaktı: Karanlık Lord, Dehşetin Efendisi, Baş Habis, Üçlünün Lideri, Ruhların Yokedicisi… Diablo.

Baş Habisler arasında en tehlikelisi kabul edilen Diablo, aynı zamanda Tathamet’in çocukları arasında en sabırlı ve ileri görüşlü olandı. Diğer birçok iblis zafere hızlı yoldan ulaşmaya çalışırken Diablo uzun vadeli planlar yapar ve daha sonra adım adım kurduğu bu planları gerçekleştirirken rakiplerinin düştüğü çaresizlik ve dehşetten keyif alırdı. Ebedî Çatışma sırasında asırlar boyunca meleklere kafa tutmuş, hatta zaman zaman Angiris Konseyi’ni bile birbirlerine karşı kışkırtmayı başarmıştı. Ancak Dehşetin Efendisi’nin zalimliğinden en çok çeken şüphesiz ki zavallı Sığınak halkıydı.

Cennet ve Cehennem arasındaki Ebedî Çatışma, Dünyataşı’nın ortadan kaybolmasıyla duraksadığında iki taraf da “Sığınak” adındaki yeni bir dünyanın farkına varmıştı. Bu dünyada yaşayan canlılar, içlerinde hem iblislerin hem de meleklerin gücünü taşıyan insanlardı. Onların içinde uykuda olan gücü keşfeden Diablo, kardeşleri Mephisto ve Baal ile birlikte derhâl bu gücü kontrol etmenin peşine düştü. “Teslis Kilisesi” adında bir din kurdular ve gerçek niyetlerini gizleyerek kendilerine müritler toplamaya başladılar. Diablo’nun Teslis’teki müşfik kimliği Dialon’du ve “Kararlılık Ruhu” olarak da anılıyordu; simgesi keçiydi ve insanlığa taşımakta olduğu “Düzen Tabletleri”yle bir amaç getireceğine inanılıyordu. Teslis Kilisesi amacına büyük oranda ulaştı ve kendilerine yıllar boyunca ciddi bir takipçi kitlesi topladılar. Ancak bütün bu planları Işık Katedrali’ni kuran sürgün melek Inarius tarafından bozuldu. Zira Inarius hem Teslis Kilisesi’ni, hem nefalem güçlerine uyanan Edyrem grubunu hem de Semavî Ordu’yu büyük bir savaşın içine soktu. Tarihe Günah Savaşı olarak geçecek bu mücadelenin sonlarına doğru Diablo, Inarius’a ittifak teklif etti ve Inarius bu teklifi başta reddetse de başka çaresi olmadığını fark ettiğinde kabul etmek zorunda kaldı. Ancak Teslis ve Işık Katedrali’nin birleşmiş güçleri bile Edyrem ordusunun başındaki Uldyssian’a karşı durmaya yetmedi. Diablo’nun korku ve dehşet uyandıran etkisini iblise karşı kullanmayı başaran Uldyssian, böylece Dehşetin Efendisi’ni Sığınak’tan kaçmaya zorladı.

Günah Savaşı

Günah Savaşı’nın sonucunda kaçmak durumunda kalmış olsa da Diablo’nun gözü hâlâ Sığınak’taydı. Bunun için dikkatini doğudaki Ureh şehrine çevirdi ve şehrin lideri Juris Khan’a kendini Başmelek Mirakodus olarak tanıtarak yavaş yavaş onun aklını zehirlemeye başladı. Lord Khan, uzun uğraşlar sonunda tamamen Diablo’nun kontrolü altına girdi ve Diablo Ureh’i cehenneme taşıyacak büyünün hazırlıklarına başladı; böylece cehennemden Sığınak’a kolaylıkla ulaşabilecekleri bir yol yaratmayı amaçlıyordu. Gregus Mazi adındaki bir sahir, Lord Khan’ın durumunu fark ederek Diablo’nun planlarını engelledi fakat Ureh bu sefer de cehenneme gitmek yerine diyarlar arasındaki bir arafta kısılı kaldı. Lakin Dehşetin Efendisi’nin pes etmeye niyeti yoktu. Khan’ın etkisini kullanarak arafta kalmış Ureh halkını diriölü yaratıklara çevirdi ve bir gün planlarından bihaber birilerinin Ureh’i Sığınak’a geri getirmeye çalışmasını umarak başka planlara odaklandı.

Sığınak’ı ve içindeki nefalemleri ele geçirmeyi saplantı hâline getiren Baş Habisler, planlarını ve dünyanın varlığını Art Habisler Belial, Azmodan, Duriel ve Andariel’den gizli tutmuşlardı. Diablo, Mephisto ve Baal’ın Ebedî Çatışma’yı habersiz olarak terk edip kendilerinden gizleyerek nefalemleri silah olarak kontrol etmeye çalışmaları iki tarafın arasının iyice açılmasına sebep oldu. Azmodan ve Belial bu durumu kendi lehlerine çevirerek Baş Habisler’e savaş açtılar. Üç iblis efendisi de yıkıcı bir güçle bu isyana karşı koymuş olsa da en nihayetinde sayı üstünlüğüne sahip olan Art Habisler kazandı; Diablo, Mephisto ve Baal da bedensiz, zayıflamış bir şekilde fâni diyara sürüldüler. Horadrim yazıtlarında “Kara Sürgün” olarak bilinen bu olay, aslında Sığınak’ın başına yakın tarihte gelen felaketlerin de başlangıcıydı aynı zamanda. Lakin ne Azmodan ve Belial’ın ne de insanlığın bilmediği şey, bütün bunların Diablo’nun planlarının bir parçası olduğuydu.

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)