NASIL BİR OYUNCU OLMAMALISINIZ?

World of Warcraft ya da başka herhangi bir online oyunu oynuyorsanız “noob”lar ya da daha kibar tabiriyle “newbie”ler hayatınızın kaçınılmaz bir parçası olacaktır. Genellikle sabırlı ve hatta bu tarz tecrübesiz oyunculara karşı gayet anlayışlı ve yardımsever olmama rağmen bugün yaşadığım bir olay bana tercihlerimi tekrar sorgulatmadı desem yalan olur…

Taze level 90 olmuş bir Warlock’um var. Bu ara özellikle onu 90’lamaya uğraştım, zira Warlords of Draenor’un öncüsü 6.0.2 yaması gelip de “…of the Black Harvest” title’ını kaldırmadan önce Green Fire görev dizisini bitirme gibi bir niyetim var. Tecrübe ettiyseniz ya da ilgiliyseniz muhtemelen bilirsiniz, Green Fire görev dizisi ciddi anlamda zor ve bir çok Warlock’un kafasındaki saçların yolunmasına sebebiyet vermişliği de var hani… Eh, hâl böyleyken ben de kendime biraz avantaj sağlamak adına güzel bir trinket ve ring bulmak için Timeless Isle’ın yolunu tuttum…

Timeless Isle’daki nadir çıkan elite yaratıkların peşinde koşarken level 90 boost’unu kullanmış, muhtemelen oyuna daha yeni başlamış “newbie” bir Monk’la karşılaştım. Bana sorduğu soruyu gayet yardımsever bir şekilde yanıtlayıp yönlendirdim. O da bana teşekkür etti, “Sorun değil, başka aklına takılan bir şey olursa sormaktan çekinme” dedim. O da bana “Ya almaya çalıştığım üç tane sandık var, yardım edebilir misin?” diye sordu. Dedim ya yardımsever bir insanım diye, bütün naifliğimle “Tabii” dedim, “Yardımcı olmaktan zevk duyarım…”

Bir yandan oyuna yeni başlamış birine yardımcı olduğum için mutluyum, bir yandan da hiç olmazsa ben de yolda Timeless Coin farmlamış olurum biraz diyorum. Tabii koca göbeği bıngıl bıngıl sallanan bir Pandaren olan arkadaş o sırada adayı başımıza toplayarak ilerlemeye çalışıyor bir yandan. Ben de hani “tecrübeli oyuncu” hatta biraz da “mentor” pozisyonundayım ya, canımı dişime taktım, savunuyorum elemanı. Voidwalker’a tanklatıyorum bütün mobları, gökten ateşler yağdırıyorum, sersemletiyorum herkesi, canlarını emip kendimi iyileştiriyorum… Warlock görev dizisinde yapmam gereken her şeyi aslında bir nevi önceden test ediyorum bu noktada. Peki o koca göbekli Pandaren ne diyor herkesi indirdiğimizde, biliyor musunuz? “lol, warlocks are op!”

İşte ilk bu noktada gözüm seğiriyor, ama fazla takmamaya çalışıyorum bu yorumu. İkinci darbe elite grubunu lootlamamızla iniyor suratıma: Hem Timeless Ring, hem de Timeless Curio’nun Need/Greed pencereleri sıçrıyor ekranımın ortasına. “MINE!” diye canhıraş bir şekilde bağırıyor Pandaren. Dişlerimin gıcırtısı arasında “Bana da lazımdı aslında ama bu benim yedinci karakterim zaten. Sana daha çok lazımdır, al madem…” diyorum “yine” büyük bir sabır ve anlayış göstererek. Yaklaşık 10 saniye sonra tekrar bağırıyor: “YAA AYNI TRINKET’TAN İKİ TANE TAKAMIYORMUŞUZ! OFFF!!!” Bu noktada “newbie”den “noob” kategorisine geçiş yapıyor eleman gözümde. Yardım etme kararımdan ciddi bir pişmanlık duysam da “Girdik bu yola artık bir kere…” diyerek The Blazing Way’e doğru sürüyorum atımı…

The Blazing Way’de büyük bir elite grubunun ortasındaki sandığı almak istiyor bu sefer. “Sen hepsini çek, sen ölene kadar ben alırım zaten” diyor. Ama doğru tahmin ettiniz, alamıyor. İkimiz birden ölüyoruz. En yakın Spirit Healer bizi tekrar dirilttikten sonra bir daha gidiyoruz, ben kendi gösterdiğim sabır ve olgunluğa hayret ederek “Tekrar deniyorum o zaman, hemen arkamdan koş sen de…” diyorum. Bütün elite’ler bir anda üstüme çullanınca basıyorum Howl of Terror’u, hepsi korku içerisinde dört bir yana koşuşturmaya başlıyorlar. Bu sırada Pandaren de sandığı açıyor, içindeki zırhları çantaya atıyor ve “YAPTIM! BAŞARDIM!” diye haykırıyor. “Sen alabil diye AOE Fear attım hepsine” diyorum. “Tamam” diyor sadece. Herhangi bir minnettarlık taşımadığını görünce kendi iyi niyetime küfretmeye başlıyorum bu sefer. Ama geriye tek bir sandık kaldı, ne kadar kötü olabilir ki?

lorekeeper timeless isle warlock

Her neyse, çok da uzatmak istemiyorum: Sonuç olarak Ordon Sanctuary’deki son sandığı da almayı başardık. Bu uğurda beni 2-3 kere daha ölmek zorunda bıraktı, ama en azından en başından verdiğim yardım etme sözünü tutmuş oldum. Son sandığı da aldıktan sonra gruba başka bir arkadaşını daha aldı. Eh, hazır üç kişi bulmuşken bari Heroic Scenario yapalım iki dakika dedim. Ve aldığım karşılık ne oldu, tahmin edin: Gruptan atıldım!

Bana ilk başta sorusuna cevap verdiğim için teşekkür eden adam, tek kelime bile etmeden işi bitince beni gruptan attı. Gel de ondan sonra bir daha yeni başlamış birine karşılıksız yardım et, “senin daha çok ihtiyacın vardır” diyerek kendi ihtiyacın olan loot’u pas geç… “Arkadaşlarım bile bana yardım etmeye çok yanaşmıyor” dediğinde aradaki seviye farkındandır diye düşünmüştüm, ama asıl sebebini artık daha net bir şekilde tahmin edebiliyorum sanırım… Siz siz olun, böyle toksik oyunculardan veya onlar gibi olmaktan köşe bucak kaçının. Yoksa yolda ganklendiğinizi görsem dönüp bakmam, “abi, bi’ heal!” deseniz üzerinize heal-over-time büyüsü bile atmam, haberiniz ola!

Ha, bir de o tombik, Windwalker Pandaren’i olur da yolda falan görürseniz ganklemekten kaçınmayın. Corpse farm’a bağlasanız yeridir hatta böylelerine…

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)