Lorekeeper

WARCRAFT TARİHÇELERİ – BÖLÜM 27: MEDIVH’İN DÜŞÜŞÜ, İKİNCİ STORMWIND KUŞATMASI VE EJDERHA RUHU

Orda’nın gerçekleştirdiği ilk kuşatmadan zafer kazanarak çıkan taraf Stormwind olsa da bunu yalnızca kendi savaşçılarına borçlu değillerdi. Perde arkasında çok daha fazlası dönmekteydi zira vaktini Karazhan’da geçiren Garona, Khadgar’a orkların savaş planlarını anlatmış, o da öğrendiklerini Stormwind kuvvetlerine aktarmıştı. Garona’nın zincirlerini elinde tutan Gul’dan ise bu durumu önemsemiyordu zira Orda’nın başına gelebilecekler çok da umrunda değildi ve Garona sayesinde Medivh hakkında paha biçilemez bilgiler edinmişti.

Bu sırada Karazhan da gittikçe daha karanlık ve kasvetli bir yere dönüşüyordu. Medivh’in akıl sağlığından endişe eden Khadgar ile Garona sıklıkla bir araya geliyor ve durumu tartışıyorlardı. Nitekim ikisi de çeşitli görülere maruz kalıyor, kulede yer alan ruhların gittikçe artmakta olduğunu fark ediyorlardı. Muhafız’ın bu konuda hiçbir şey yapmıyor oluşu da onları rahatsız ediyordu zira Medivh hiçbir şey hissetmiyor gibi görünüyordu.

Khadgar ve Garona

Khadgar kuledeki kütüphanelerde oldukça fazla vakit geçirmeye başladı. Ustasının neden bu durumda olduğunu öğrenmek istiyordu ve bu arayışları sırasında kadim bir büyüye denk geldi. Bu büyü belirli anıları gösterebilecek şekilde tasarlanmıştı ancak çok da kolay yapılabilen, yapılsa bile kimi zaman düzgün işlemeyen bir büyüydü. Sayısız denemeden sonra en nihayetinde Medivh’in anılarını görmekten vazgeçen Khadgar, merakına yenilip bu sefer de orkların Azeroth’a geldiği ana odaklanmaya karar verdi. Hiçbir şey onu göreceklerine hazırlayamazdı.

Bu yeni görüde Draenor’da Gul’dan ile görüşen gizemli bir karakter bulunuyordu. Başlığının altından kendinden emin bir şekilde konuşan bu kişi, Gölge Konseyi’nin Kara Geçit’i açabilmesi için Gul’dan’ı ikna etmeye çalışıyor, Azeroth gibi bereketli bir dünyanın ele geçirilmeye hazır olduğunu söylüyordu. Khadgar ile Garona ise bu kişinin kim olduğunu gördüklerinde yaşadıkları şoku anlatabilmelerinin yolu yoktu. Orda’yı Azeroth’a getiren kişi, Tirisfal Muhafızı Medivh’den başkası değildi.

Medivh’in ikilinin bu görüyü edindiklerini öğrenmesi yalnızca dakikalar aldı. Canlarını zar zor kurtaran Khadgar ile Garona, hiç vakit kaybetmeden Stormwind’e giderek hem Kral Llane’e hem de Anduin Lothar’a öğrendiklerini anlatmaya karar verdiler. Her ne kadar bir yarı-ork olsa da Khadgar’ın ısrarları üzerine Stormwind’e girmesine izin verilen Garona, Gul’dan’ın her şeyi onun gözlerinden gördüğünü bilmiyordu. Gul’dan o anda Llane’i öldürmesini istemiş olsa bile Garona nereden geldiğini anlamadığı bu dürtüyü bastırmayı başardı.

Kral Llane, çocukluk arkadaşı Medivh’in böylesine bir ihanete imza atacağına inanmıyordu ancak Lothar aynı fikirde değildi. Şövalye Gavinrad’a Stormwind savunmalarını güçlendirmesi emrini verdikten sonra küçük bir ekip toplayıp Khadgar ve Garona’yı da yanına alarak hızla Karazhan’a gitti.

Olan biteni Garona’nın zihnindeki kontrolü sayesinde gören Gul’dan telaşlanmaya başladı zira Sargeras’ın Kabri’nin nerede olduğunu henüz öğrenememişti ve bu bilgiyi edinmeden Medivh’den olmaya hiç niyeti yoktu. Ekip kuleye vardığında bu sefer Sargeras araya girdi ve Medivh’in kontrolünü ele geçirdi. Muazzam büyüler kullanarak kendisine düşman olan ekibi alt etmeye çalışan Medivh, zihninde bir kaos ortamı oluştuğundan habersizdi. Bir yandan Sargeras kontrolü tam olarak ele geçirmeye çalışırken bir yandan da kabrin yerini öğrenmeye çalışan Gul’dan’ın zihinsel saldırılarına maruz kalıyordu. Sargeras, Garona’yı bile kullanmaya çalıştıysa da o anda başarılı olamadı.

Khadgar, Medivh’i öldürürken

Tüm bu çarpışma sırasında Khadgar neredeyse hayatını kaybediyordu. Sargeras onun ruhunu bedeninden ayırmaya çalışarak öldürmeye uğraştı ancak başaramayınca bu sefer de hayat enerjisini çekerek onu fiziksel olarak ihtiyar bir adama dönüştürdü. Yine de tüm çabaları nihayetinde sonuçsuz kaldı zira çarpışma sırasında ele geçirdiği bir kılıcı kullanan Khadgar, onu hiç tereddüt etmeden ustasının göğsüne saplayarak kudretli büyücüyü öldürdü. Sargeras’ın ruhunun kendi bedeninden ayrılmasına da sebep olan bu saldırının sonunda Medivh’in son hareketi, onu bu işkenceden kurtardıkları için teşekkür etmek oldu.

Medivh’in ölümünün korkunç sonuçları da oldu. Fel enerjisi dehşetengiz bir şekilde patlayarak Karazhan’ın çevresindeki toprakları tanınmaz hâle getirdi; nitekim Berrak Orman olarak anılan ve kulenin batısında yer alan topraklar bu olaydan sonra Kasvet Ormanı olarak anılacaktı. Garona ortadan kaybolmuştu ve nereye gittiğini kimse bilmiyordu. Dahası Gul’dan, Sargeras’ın Kabri’nin ve birçok büyülü artefaktın yerini öğrenmişti ancak Muhafız’ın ölümü sebebiyle kendi zihni de etkilendi ve komaya girdi.

Gul’dan’ın komaya girişi Gölge Konseyi tarafından da hissedildi. Blackhand, oluşan kargaşanın kaynağından tam emin olmasa da durumdan şikayetçi değildi. Gul’dan uzun süredir Orda üzerinde daha fazla kontrol sağlamaya çalışıyordu ve ortalarda olmaması iyiye işaretti. Ancak hiç beklemediği bir rakibi vardı…

Gölge Konseyi’nin yaşadığı karmaşayı fırsat bilen Orgrim Doomhammer, Stormwind kuşatmasında aldıkları yenilginin ağırlığını da lehine kullanmayı fırsat bilerek Blackhand’i onurlu bir ork düellosu olan mak’gora’ya davet etti. Blackhand, ölümüne çarpışmaları gereken bu düelloyu reddedemezdi. Nitekim nihayetinde Orda güçlerinin gözü önünde gerçekleşen çarpışmadan galip çıkan ve yeni savaşşefi olma onuruna erişen taraf, Blackhand’in kafatasını aile mirası olan silahı Hüküm Çekici ile parçalayan Orgrim oldu.

Orgrim Doomhammer

Hiç vakit kaybetmeden işleri yoluna koymaya girişen Orgrim, Orda’ya bildiği her şeyi anlattı. Gul’dan ile Gölge Konseyi’nin karanlıkta ne işler çevirdiklerini ve onların fel güçlerinin Draenor’u  yok eden asıl sebep olduğunu anlatan yeni savaşşefi, daha da kötüsü yaşanmadan onları durdurmaya yemin etti. Ancak öncesinde yapması gereken başka şeyler vardı ve bu yüzden dikkatini -her ne kadar pek de istekli olmasa da – önce Stormwind ile girdikleri savaşa çevirdi. Draenor’a geri dönemezlerdi ve bu yüzden Azeroth’taki savaşı neticelendirip kendilerine bir yer edinmeleri gerekiyordu. Orgrim, klanlara ikinci bir kuşatma için hazırlanma emri verdi.

İkinci Stormwind kuşatması için hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyordu. Savaşşefi Orgrim, bu sefer galip gelen taraf olmayı aklına koymuştu ve bu yüzden hızlıca hareket etmesi gerektiğinin farkındaydı. Nitekim çok fazla vakit olmadığını düşünen Orgrim, Draenor’da kalan klanları savaşa çağırmaktan vazgeçti zira saldırının süresini uzatmaktan başka bir işe yaramayacaklarına inanıyordu.

Nihayet şehir ikinci kez kuşatıldı. İki taraf da bu savaşın sonucunun bir ölüm-kalım çarpışmasıyla son bulacağında hemfikirdi. Orda kuvvetleri her ne kadar tüm güçleriyle saldırıyorsa da Stormwind onları kontrol altında tutabiliyordu. En azından bir süreliğine…

Garona’nın Karazhan’dan döndüğü haberi şehirde yayılmaya başladığı sırada Kral Llane, Stormwind kumandanlarıyla bir görüşme gerçekleştiriyordu. Görüşmeyi hızlıca sonlandıran Llane, Garona ile olan biteni vakit kaybetmeden konuşmak için onu yanına çağırdı. Ancak bilmediği şey Garona’nın zihninin en son çarpışmalar sebebiyle karmakarışık olduğuydu. Gul’dan’ın Kral Llane’i öldürme emrine daha önce direnmeyi başarmış olan Garona, zihnindeki kaostan ötürü bu sefer o kadar da dirençli değildi.

Kral Llane’i öldüren Garona

Yapmak üzere olduğu şeyin ve buna karşı koyamayacağının bilinciyle ağlamaya başlayan Garona Halforcen, dostu bildiği Llane’i taht odasında, o sırada henüz on yaşında olan Prens Varian’ın gözleri önünde kalbine hançer saplayarak öldürdü.

Kralın ölümü, Stormwind Kalesi’nde karmaşanın patlak vermesine sebep oldu. Garona bu kargaşayı lehine kullanıp kaçarken askerî birliklerle şehir halkının morali altüst oldu. Savaşma arzularına hançer saplanan Stormwind’liler, şehrin dört bir yanını sarmış olan çarpışmalarda giderek daha fazla saf kaybetmeye başladılar. Lothar ve Khadgar, tam da bu karmaşanın ortasında şehre vardılar ve savaşın kaybedileceğini anladıkları anda Lothar komutaya el koydu. Ellerinden geldiğince fazla sayıda kişiyi kurtarmak artık ana hedefleriydi ve bu yüzden şehri boşaltma emri verildi. Lothar ve beraberindekiler limana ulaştıklarında Kraliçe Taria da ork kuvvetleri tarafından öldürülenler arasındaydı. Varian’ı yanına alan Lothar, Orda ordusu kendilerini takip edemesin diye limanda geriye kalan gemileri de yaktırıp Lordaeron’a doğru yelken açtı.

Orda galip gelmişti ve böylece İlk Savaş da son buldu.

Stormwind’den kaçan Anduin Lothar

Savaşşefi Orgrim’in Stormwind’den kaçanların peşinden gitmek gibi bir niyeti yoktu. Onu asıl amacı Orda’nın içerden çökmesine sebep olabilecek Gölge Konseyi’ni aradan çıkarmaktı. İlk iş olarak Draenor’a haber dönderen Orgrim, Savaşnarası, Parçalanmış El, Gülen Kafatası, Gümbürbey ve Kemikkemiren klanlarının Azeroth’a gelmelerini emretti. Onlar gelene kadar da dikkatini Gölge Konseyi’ne çevirdi. Orgrim’e göre Draenor’un ölümünün ardında bu meşum grup vardı, ayrıca Durotan ve Draka’nın intikamını almak istiyordu.

Gölge Konseyi’nin nerede olduğuna dair hiçbir bilgi yoktu ancak bu bilginin edinilmesi uzun süre almadı. Garona’yı yakalatan Orgrim, ondan Konsey’in Karakaya Kulesi’ndeki gizli merkezde saklandıklarını öğrendi ve ekibini buraya gönderdi. Ragnaros ve Eski Tanrılar kendi varlıklarını gizlerlerken hizmetkârlarına da Orda’nın önünü kesmemelerini tembih ettiler, böylece gölgelerden olan biteni izleyecek ve çarpışmanın nereye varacağını göreceklerdi.

Orda kuvvetleri karşısında hiçbir şansı olmayan Gölge Konseyi, kısa süre içerisinde mağlup edildi. Bu saldırıdan nispeten zarar görmeden kurtulan kişi ise Cho’Gall oldu. Orgrim’e Alacakaranlığın Çekici klanının kendisi olmadan deliliğin pençesine düşeceğini ve böylesine büyük bir savaş ekibinin boşa harcanmaması gerektiğini ustalıkla anlatan Cho’Gall, Gul’dan’ın piyonu olarak kullanıldığını ve artık buna daha fazla tahammül edemeyeceğini söyleyerek yeni savaşşefine bağlılık yemini etti. Her şey hayatta kalabilmesi için uydurduğu yalanlardan ibaret olsa da Orgrim’i ikna etmeyi başarmıştı.

Karakaya Kulesi

Orgrim bu olaydan sonra Kara Demir cüceleri ile tanıştı ve Ragnaros’un gizlice aldığı kararın bir sonucu olduğundan habersiz bir şekilde Karakaya Kulesi’ni Orda’nın yeni üssü olarak atadı. Bu sırada Garona’nın hayatını bağışlayan savaşşefi, yarı-orka göz kulak olması için en güvendiği yardımcılarından Eitrigg’i görevlendirdi.

Orda için işler yolunda gidiyor gibiydi… ta ki Draenor’dan kötü haberler gelene kadar. Kaynakların tükenmesi yetmiyormuş gibi bir de iblis kanının etkisiyle iyice deliren orklar, birbirleriyle savaşmaya başlamış ve nihayetinde birkaç yetenekli isim dışında hepsi ölümün pençesine düşmüştü. Ancak Orgrim, dengeleri tekrar Orda lehine çevirecek kadim bir silahı ele geçirmek üzere olduklarından habersizdi.

İlk Savaş boyunca ortada görünmeyen ejderhalar, hâlâ sayısız yıl önce yaşadıkları ihanetin yaralarını sarıyorlardı. Alexstrasza, Ysera, Nozdormu ve Malygos, Kadimler Savaşı sırasında güçlerinin bir kısmını Ejderha Ruhu olarak isimlendirilen artefakta aktarmışlar, daha sonrasında Eski Tanrılar’ın fısıltılarına yenik düştüğünde habersiz oldukları Neltharion’un ihaneti sebebiyle hem kendileri hem de ejdersürülerinin geneli ağır yaralar almıştı. Artefaktı yok edemediklerini ve içerisine aktardıkları gücü geri alamadıklarını fark eden ejderha liderleri onu saklamaya karar vermiş, Kızılbayır Dağları’ndaki gizli bir yerde hiçbir ejderhanın elini süremeyeceği büyülü korumalarla gizlemişlerdi.

Kadimler Savaşı’ndaki darbenin ardından kendi köşelerine çekilen ejderhalar, korumakla yükümlü oldukları güçlerine yoğunlaşmışlardı. Geçmişin, günün ve geleceğin akışını kontrol altında tutmakla sorumlu olan Nozdormu, kendisini zaman ağlarını gözlemlemekle meşgul ediyor, neredeyse hiç ortaya çıkmıyordu. Ysera vaktinin büyük kısmını Zümrüt Rüya’da geçiriyordu, Malygos ise savaş sırasında en ağır darbeyi almış olan ejdersürüsü lideri olarak aklını yitirmiş ve kendini Nexus’a kapatmıştı. Aralarından bir tek Alexstrasza fânilerin işlerini gözlemleyip gerektiğinde araya giriyordu ancak bu bile oldukça nadir yaşanan bir durumdu.

Ejderha Ruhu

Artık Deathwing olarak anılan Neltharion, Kadimler Savaşı sonrasında ortadan kaybolmuştu. Artefaktı sahiplenmek bir yana dursun, savaş sırasında onun içerisindeki büyük gücü kullanmaya çalıştığı için parçalanmakta olan bedenini metal plakalarla zar zor bir arada tutabiliyordu. Ejdersürüsünün geri kalanı neredeyse yok oluşu eşiğine gelmişti ve dinlenip kuvvetini geri kazanmak için saklanan Deathwing, derin uykudaydı.

Ta ki Kara Geçit açılana kadar.

Geçidin açılışı sırasında kullanılan yoğu büyü enerjisi siyah ejderha Deathwing’in nihayet uykusundan uyanmasına sebep olmuştu. Orkların yaralarını sarabileceğine ve siyah ejdersürüsünü eski haşmetine kavuşturabileceğine inanan ejderha, Stormwind’li bir soylunun kılığına bürünerek harekete geçmiş, Lordaeron’a gidip Orda tehdidinin bir uydurma olduğuna dair söylentiler başlatarak insanlar arasındaki güveni ve inancı kırarken ikna edemediklerini de büyü gücüyle zihin kontrolü yaparak dize getirmişti. Böylece Orda’ya karşı herhangi bir harekette bulunulmayacak, Stormwind’in yardımına gidilmeyecekti.

İnsanların bir sorun teşkil etmeyeceğinden emin olduktan sonra yaklaşımını değiştiren Deathwing, bu sefer güneye giderek bir Karakaya orku kılığına bürünmüş ve aylarca onların arasında yaşayarak bilgi toplamıştı. Blackhand’in Orgrim’in elinde yenilgiye uğramasını takiben yavaşça planlarını harekete geçirmeye karar verdi: Yakan Lejyon’un orklar üzerindeki etkisini kırabilirse onları Eski Tanrılar’ın köleleri hâline getirebileceğine inanıyordu. Ancak İlk Savaş, Orda’nın büyük kayıplar vermesine sebep olmuştu ve insan krallıkları bir araya gelirse bir şansları kalmayacaktı. İnsanlar bir şekilde yok edilseler bile bu sadece orkların daha fazla yüzleşmesi anlamına geliyordu – ki aralarında kadim ve güçlü ejderhaların olması kaçınılmazdı.

Deathwing nihayet bir karara vardı: Ejderha Ruhu’nu hiçbir ejderha elde edemeyecekti ancak orkların önünde bir engel yoktu.

Deathwing (Neltharion)

Ejderboğazı klanının şefi olan Zuluhed’e rüyalar üzerinden çeşitli görüler bahşeden Deathwing, ona ejderhaları ve onların kudretini gösterdi. Draenor’da rylakları kullanan ve tekrar bu özgürlüğe kavuşmayı arzulayan Zuluhed ve klanı için ejderhalar biçilmiş kaftandı. Görüler klan şefini kolaylıkla etkisi altına aldığında Deathwing, onu Kızılbayır Dağları’na gönderdi ve Ejderha Ruhu’nun saklandığı yere yönlendirdi.

Ejderha Ruhu’nu korumakla görevlendirilmiş olan kırmızı ejderha Orastrasz, olan bitenden ve nasıl bir tehditle karşı karşıya olduğundan habersizdi. Nitekim Ejderboğazı klanı üyeleri bu avantajı lehlerine kullanarak -her ne kadar daha önce bir ejderha ile savaşmamış olsalar ve kayıplar verseler de- onu alt edip öldürmeyi başardılar.

Zuluhed’in emriyle klandaki en güçlü fel büyücüsü olan Nekros Skullcrusher, Ejderha Ruhu’nu ele geçirmekle görevlendirildi. Artefaktaki fel büyüsü kalıntılarını fark eden ork, vakit kaybetmeden ona yeni bir isim verdi: İblis Ruhu.

Alexstrasza, artefaktın etrafındaki büyü kalkanının kırıldığını hissetmiş ve onu koruyan ejderhadan haber alamayınca endişelenmeye başlamıştı. Bir grup kırmızı ejderhayı da alarak Kızılbayır Dağları’na gitti zira artefaktın dikkatsiz bir fâninin eline geçmiş olmasından korkuyordu. Bilmediği şey ise Ejderboğazı klanının tuzağına düşmek üzere olduğuydu.

Ejderhalar ve orklar arasında meşum olaylar gerçekleşmek üzereyken Anduin Lothar’ın önderliğindeki Stormwin halkı ise gemilerle kuzeye ilerlemeye devam ediyorlardı. Şehrin düştüğünü öğrenen Kral II. Terenas Menethil, söylentilere inanıp yardım göndermediği için büyük pişmanlık duyuyordu. Orkların varlığına inanmamıştı ancak şimdi ne kadar büyük bir tehdit oldukları ortaya çıkmıştı.

Lothar, Lordaeron’a vardığında olan biteni Terenas’a anlatarak diğer insan krallıklarını acilen bir araya getirmesi gerektiğini tembihledi. Vakit kaybetmeden harekete geçen Terenas, bir konsey toplamaya karar verdi. Kendisine ve Lothar’a bu toplantı sırasında katılanlar arasında Gilneas Kralı Genn Greymane, Kul Tiras Lord Amirali Daelin Proudmoore, Dalaran Başbüyücüsü Antonidas, Stromgarde Kralı Thoras Trollbane ve Alterac Kralı Aiden Perenolde bulunuyordu. Yedi Ulus Konseyi olarak isimlendirilen bu oluşum, ork tehdidini konuşmak ve birlikte adım atabilmek için karara varmak üzere bir araya geldi.

Yedi Ulus Konseyi

Kral Terenas, diğer liderlere seslenerek bir araya gelmeleri ve bir insan İttifak’ı oluşturmaları gerektiğini belirtti; böylece orkları alt edecek ve Stormwind’i geri alacaklardı. Kul Tiras, Dalaran ve Stromgarde bu konuda Terenas ile hemfikir olsalar da Gilneas ve Alterac çekimserlerdi. Orkların gerçekten var olup olmadıklarını hâlâ sorguluyorlar, başka bir dünyadan gelen canlılar olduklarına inanmakta zorlanıyorlardı.

Konseyin kısa sürede birlik sağlayıp bir karara varması gerekiyordu zira Orda, yeniden savaş hazırlıklarına başlamıştı.