Lorekeeper

KİMDİR, NEDİR: BAINE BLOODHOOF

Halkım bu topraklarda uzun yıllardır varlığını sürdürüyor ve böylece bu dünya hakkında çok şey öğrendik. Müttefiklerimiz, bilgeliğimiz ve rehberliğimiz için bize ihtiyaç duyacaklar. Babam vaktinde Orda’ya bir söz vermişti: Irkımıza sundukları yardımın borcunu geri ödeyecektik. Bilhassa ben bu sözü tutma niyetindeyim. – Baine Bloodhoof

Baine Bloodhoof, taurenlerin eski lideri Cairne Bloodhoof ile eşi Tamaala’nın oğluydu. Gençlik dönemleri hakkında çok fazla detay bilinmese de ailesi ve halkıyla birlikte amansız sentor saldırılarından kaçtıkları Çoraklıklar yöresinin deniz kıyısına yakın bölgelerinde yaşıyordu. Üçüncü Savaş öncesinde annesini kaybeden genç taurenin hayatı, Thrall ve beraberindeki yeni Orda kuvvetlerinin Kalimdor’a ayak basmasıyla tamamen değişti.

Baine’in babası Cairne, bilge bir lider ve eşsiz bir savaşçı olarak anılıyordu. Sentorların saldırıları karşısında halkı büyük bir tehdit altında olsa da gün gelip gerçek anlamda yerleşebilecekleri topraklar bulma konusundaki ümidini kaybetmeden çabalıyordu. Orda’nın desteğiyle sentor yağmacılarını alt ettikten sonra bu yardımı bir borç bilen Cairne, Thrall’ın başı sıkıştığında elini uzatmaktan geri kalmadı; Yakan Lejyon’a karşı birlik olunması gerektiğinde ise çekinerek de olsa kabul etti. Tüm bu olaylar sırasında Baine de babasına destek olmaya devam etti ve nihayet Mulgore topraklarına yerleşmek için yola çıktıklarında halkını korumak için çarpıştı.

Mulgore

Sentorlar yenilmiş olsalar da pes etmeye pek niyetli değillerdi ve taurenlerin yerleştiği bir kasabaya saldırdıktan sonra Baine ile bir grup taureni kaçırıp kendi kamplarına dönerek onları tutsak ettiler. İlerleyen zaman içerisinde esir taurenleri bir bir öldüren sentorlar, geriye bir tek Baine kalana dek bu katliama devam ettiler. Genç tauren tüm ümidini kaybetmek üzereyken yarı-ork yarı-ogre Rexxar tarafından kurtarıldı ve babasına teslim edildi. Takip eden yıllarda Cairne halkını yönetmekle ilgili liderlik işlerine yoğunlaşırken Baine hem ona destek oldu hem de kendini geliştirmeye devam etti.

Kantoynak Kasabası’nın doğusundaki Girişim Şirketi operasyonları ile batısındaki Solukyele gnollarının hareketlerini gözlemleyen Baine, bu iki grubun neler yaptığını daha iyi anlamak ve gerekirse onları durdurabilmek için araştırmalar yapılmasına önayak oldu. Mulgore bölgesinin merkez batısındaki Bael’dun Kazı Sahası’nda dikkatsizce yaptıkları kazılar sebebiyle elementleri rahatsız ettiklerini düşündüğü cücelere çeşitli uyarılar gönderen Baine, onları korkutmak amacıyla kazı aletlerini kırması için bir maceracıyı görevlendirmekten geri kalmadı. Baine uyarılarında oldukça haklıydı zira hiçbir şey olmamış gibi çalışmalarına devam eden ve hatta patlayıcı kullanan cüceler, ilerleyen yıllarda Afet’in yaşanması ve Toprağın Ruhları olarak adlandırılan elementallerin uyanıp kendilerine saldırmasıyla feci şekilde can vereceklerdi. Ötediyar’da Illidan’ın alt edilmesi ve Kuzeyyarı’nda Liç Kral’ın mağlubiyeti süresince artık yaşı oldukça ilerlemiş olan babasına daha fazla destek olan ve onun olmadığı dönemlerde liderlik vasıflarını daha da üstlenen Baine Bloodhoof, halkının gözünde oldukça saygı duyulan bir konuma geldi. Kuzeyyarı’ndaki çarpışmalar bitip Liç Kral yenilgiye uğratıldıktan sonra ise ne yazık ki rahat bir nefes alamadı. Zümrüt Kâbus, tüm Azeroth’u etkisi altına almaya başlamış ve halkları huzursuz rüyalarda hapseder olmuştu. Thunder Bluff halkı da bir istisna değildi ve tüm bu zorlu süreç içerisinde Baine onlara rehberlik etmeye çalıştı. Kâbus tarafından etkilenen taurenler arasında Baine’in vaktinde beraber sentor avladığı arkadaşı Gam da vardı. Gam’ın görüsü öylesine değişmişti ki Baine’i bir sentor olarak görmeye başlamıştı. Hiç düşünmeden arkadaşına saldıran Gam, Baine’in nihayetinde kendisiyle çarpışması, göğsüne bir mızrak saplaması ve bulundukları köprüden düşmesine sebep olmasıyla hayatını kaybetti.

Thunder Bluff

Zümrüt Kâbus’a karşı çarpışmak için Azeroth savaşçılarını bir araya getirmek isteyen Malfurion Stormrage’in çağrısına ilk cevap verenlerden biri Baine Bloodhoof’tu. Bir araya gelen isimlerle birlikte Zümrüt Rüya’ya geçiş yapan Baine, Malfurion’ın önderliği Varian Wrynn’e vermesiyle huzursuzlanan Orda kuvvetlerini sakinleştirerek ve Varian’ın yanında yer alıp İttifak ile olan çekişmelerinin orada hiçbir anlam ifade etmediğinin altını çizerek liderlik kabiliyetini bir kez daha açıkça gösterdi. Nitekim birlik olup çarpışan Orda ve İttifak kuvvetlerinin çabalarıyla Zümrüt Kâbus’un etkisine son verildi, Baine de halkına geri döndü.

Afet’in yaşanmasından hemen önce felaket çanlarının çaldığının işareti olan Element Çalkantısı döneminde Thunder Bluff’ı koruyan ve ortaya çıkan çeşitli elementaller ile çarpışan Baine, büyük bir acı yaşamak üzere olduğundan habersizdi.

Elementlerin neden yoldan çıktıklarını anlamak ve Azeroth tamamen yok olmadan onları kontrol altına almak için şamanizme daha fazla eğilmeye karar veren Thrall, Garrosh Hellscream’i yeni Savaşşefi olarak atamış ve Orgrimmar’ı terk etmişti. Hiçlik’e hizmet eden ve bu karmaşadan yararlanmak isteyen Alacakaranlığın Çekici klanı üyeleri, Orda ajanları kılığına girerek gece elfi ve tauren druidlerinin bir araya geldikleri oldukça barışçıl bir toplanmayı basarak onları katlettiler. Aralarından hayatta kalmayı başaran tek kişi olan tauren başdruidi Hamuul Runetotem, saldırı emrini Garrosh’un verdiğinden gayet emin bir şekilde olanları tauren lideri Cairne’e anlattı. Aslen emri Garrosh vermemişti, bu tamamen Alacakaranlığın Çekici’nin bir oyunuydu ve herkes tuzağa düşmek üzereydi.

Herekete geçen Cairne, Garrosh ile yüzleşti ve ona gerçekleşen saldırının arkasında olduğuna inandığını söyledi. Garrosh ise böyle bir saldırıyı kendisi emretmiş olsa bunu çoktan herkese duyurmuş olacağını dile getirdi. Aldığı cevaptan hoşnut olmayan ve Garrosh’un Orda’yı yönetmeye yetkin biri olmadığını düşünen Cairne, onu orkların onursal dövüşü mak’gora’ya davet etti. Garrosh, tauren liderinin gözünü korkutmak için bunu ölümüne bir dövüş olarak sunmak istese de Cairne düşüncesinden vazgeçmedi ve kabul etti. Koydukları kurallara göre silahlarının bir şaman tarafından kutsanması gerekiyordu ve bu noktada Cairne’e çok uzun yıllardır kin besleyen Magatha Grimtotem, kendi planlarını harekete geçirebilmek için aradığı fırsatı bulmuş oldu.

Cairne Bloodhoof ile Garrosh Hellscream çarpışırken

Magatha Grimtotem, aynı isimle anılan klanın lideriydi, güçlü bir şamandı ve oldukça uzun bir süredir diğer taurenlere karşı bitmek bilmez bir nefret besliyordu. Kendisinin taurenlerin lideri olması gerektiğine inanan Magatha, her ne kadar Thunder Bluff’ta yaşasa da Cairne’i alt etmek ve şehri ele geçirmek için planlar yapıp duruyordu. Garrosh’un silahını kutsama bahanesiyle alan ve zehre bulayan Magatha, böylece yaşlı taurenin ölümüne sebep oldu ve Thunder Bluff’ın işgali ile Baine Bloodhoof’un öldürülmesi için harekete geçti. Klanına Mulgore’daki herkesi öldürmeleri emrini verdikten sonra genç taureni ortadan kaldırmak için Kantoynak Kasabası’na suikastçılar gönderdiyse de Baine, saldırganlar arasında yer alan Stormsong isimli şamanın kendisine olacakları gizlice haber vermesiyle kaçmayı başardı. Diğer kasabalara yaşananları derhâl haber salan Baine, daha sonra Taurajo Kampı’na giderek burada Hamuul Runetotem ile buluştu. Ona babasının intikamını almak ve Thunder Bluff’ı geri kazanmak için ne yapması gerektiğini sordu ancak Hamuul’un cevabı pek de iç açıcı değildi. Garrosh’tan yardım isteyemezlerdi, Terkedilmişler sürekli Garrosh’un gözetimi altında olduklarından destek gönderemezlerdi, kan elfleri çok uzaktalardı ve Karamızrak trollerinin sayısı oldukça azdı. Başka hiçbir seçeneği olmadığının farkına varan Baine, çareyi barışçıl görüşleriyle bildiği Jaina Proudmoore’dan yardım istemekte buldu.

Theramore’a seyahat eden Baine, içinde bulunduğu durumu Jaina’ya açıkladı ve yardımını istedi. O sırada Theramore’da bulunan Anduin Wrynn ile tanışan tauren, ilk baştaki çekingenliğini bir kenara bırakarak genç prens ile hoş bir sohbete başladı ve birçok ortak noktaları olduğunu keşfetti. Takip eden yıllar boyunca derinleşecek olan dostluklarının bu ilk adımı sırasında Anduin, Magni Bronzebeard tarafından hediye edilen ve Tunçsakal klanı yadigârı olan “Fearbreaker” isimli topuzu Baine’e verdi. Bu hareket karşısında duygulanan Jaina ise Bane’in yardım talebini kabul etti.

Zaman kaybetmeden bir plan hazırlayan Baine, kendisine saldırı uyarısı verip hayatını kurtaran Stormsong’u gizli bir operasyonla görevlendirdi. Ratchet yerleşimine giden Stormsong, burada goblin mühendis Gazlowe ile iletişime geçti ve Theramore’dan edindiği altınları kullanarak yardım talebinde bulundu. Hayatını kaybeden Cairne’e karşı her zaman sevgi ve saygı beslemiş olan Gazlowe, hiç düşünmeden Baine’in planında yer almayı kabul etti; silah, patlayıcı, zeplin ve birçok başka mühimmat toplayan Gazlowe, beklenmedik büyük bir destek olarak kendisini göstermiş oldu. Kendisine destek olan diğer taurenler ve altınların bir kısmıyla tuttuğu paralı askerler ile Baine, vakit kaybetmeden harekete geçti. Stormsong’un şamanizm güçlerini kullanmasıyla oluşturduğu fırtına eşliğinde Thunder Bluff’a sürpriz bir saldırı düzenleyen genç tauren, kısa sürede şehri geri almayı başardı. Her ne kadar Magatha’yı öldürmek ve babası dâhil hayatını kaybeden tüm diğer taurenlerin intikamını almak istese de kadının teslim olmasıyla birlikte bu kanlı yoldan vazgeçti. Thunder Bluff liderliğine sadık kalacak olan taurenlerin kendisini takip etmesini buyurduktan sonra Magatha ve ona sadık olanları Mulgore topraklarından sürgün etti.

Magatha Grimtotem

Bin Dikit bölgesine giderek burada Garrosh ile yüzleşen Baine, onu Magatha’nın planlarının bir parçası olmakla suçladı. Garrosh ise dönen dolapların çok geç farkına vardığını itiraf etti ve Baine’in de kendisine meydan okumasını beklediğini dile getirdi. Ancak Baine çok gerekli olmadıkça şiddette başvurmayan biriydi ve Orda’nın birliği adına daha fazla çarpışmaya girmenin bir anlamı olmadığını belirterek Garrosh’u Savaşşefi olarak kabul etti. Bu hareketten etkilenen Garrosh da Baine Bloodhoof’u resmi olarak taurenlerin yeni lideri olarak tanıdığını söyledi.

Tüm bu karmaşanın sonunda Baine, nihayet babası Cairne için tauren geleneklerine özgü bir cenaze töreni düzenleyebildi.

Garrosh Hellscream ile Baine Bloodhoof arasında tekrar gerginlik yaşanması için çok da uzun bir süre geçmesi gerekmedi. Garrosh, Orda’daki tüm ırklardan gittikçe daha fazla şey talep ediyordu ve Thunder Bluff’ı ziyaret ettiği bir sırada Mulgore’un temiz su kaynaklarına ihtiyacı olduğunu dile getirdi. Orda’nın bir parçası hâline gelmiş olan goblinler, Durotar’ın kuzeyindeki Azshara bölgesinde birçok projeyi hayata geçirmiş, bunu yaparken temiz su kaynaklarını da neredeyse yok etmişlerdi. Bu talebe kaygıyla yaklaşan Baine, bir tauren temsilcinin goblin hareketlerini gözlemlemek için görevlendirilmesi şartıyla su kaynaklarını kullanıma açmayı kabul etti. Gergin bir şekilde şehri terk eden Garrosh’un ya doğru bir lider olmayı zor yoldan öğreneceğini ya da bu olmadan öleceğini düşünen Baine, Hamuul’un gerekirse Orda’dan çekilebilecekleriyle ilgili görüşlerini ise bir kenara itti. Ona göre babasının kurulmasına yardım ettiği Orda’nın geleceği için hâlâ umut vardı.

Baine’in yönlendirmesiyle birlikte Durotar’a temiz su nakliyatı başlamıştı ve her şey yolunda gidiyor gibi gözüküyordu; ancak bir süre sonra suyu taşıyan karavanlara çeşitli saldırılar düzenlendiğine dair bilgiler gelmeye başladı. Olayı araştıran Baine, saldırıları eskiye nazaran çok daha iyi silahlanmış kirpidomuzların yaptığını öğrendi. Onlarla bir anlaşmaya varabileceklerine inansa da Garrosh buna yanaşmak istemiyordu. Ona göre kirpidomuzlar, Orda topraklarında saldırılar düzenliyor, Orda halkını katlediyorlardı ve aynı şekilde karşılık verilmeliydi. Baine’e bir saldırı planı oluşturmasını söylese de o bunu reddetti.

Baine Bloodhoof

Öte yandan tauren halkı huzursuzlanmaya başlamıştı. Onlara göre Baine ağırlığını yeterince ortaya koyamıyor, Garrosh’un her istediğini kabulleniyormuş gibi gözüküyordu. Tauren halkının önceliği ikinci plana atılmış gibiydi ve Orda’yı terk etmeyi planlıyorlardı. Özellikle Greyhoof Farwanderer isimli klan lideri, kendi halkının Mulgore’dan ayrılması için gerkeen hazırlıklara başlamıştı. Baine ise kirpidomuz saldırılarına bir çare arıyor, ne yapması gerektiğine dair Hamuul ile görüşüyordu. Hamuul’un yönlendirmesiyle çok daha barışçıl bir çözüm bulmak amacıyla şamanlara ve druidlere danışıldı.

Başka bir kirpidomuz saldırısını takiben Hamuul, Baine’e bir çözüm bulduklarını iletti. Saldırılar, kirpidomuzların su kaynaklarının azalması sebebiyle yaşanıyordu ve eğer güçlerini kullanarak onlara temiz su kaynağı yaratabilirlerse her şey düzene girecekti. Garrosh bu yaklaşımı öğrendiğinde hiç de hoşnut olmadığını dile getirdi ve yanına aldığı Kor’kron askerleriyle birlikte taurenlere haber vermeden Mulgore’a giderek kirpidomuzların inine saldırdı. Yaşananları öğrenen Baine, Hamuul’u ve tauren paladinleri yanına alarak yardıma koştu; ki oldukça zamanlı bir hareketti zira yüzlerce kirpidomuz, Garrosh ve ekibini köşeye sıkıştırmış, askerleri katletmişti. Baine’in yardımıyla kurtulan Garrosh’a agresif davranmanın her zaman doğru yol olmadığını göstermek isteyen Hamuul, druid güçlerini kullanarak bir nehir yarattı; Baine de kirpidomuzlara bu nehrin onların su kaynağı olacağını, daha fazla saldırı gerçekleştirmelerine sebep bulunmadığını söyleyerek nihayet sorunu çözmüş oldu. Yaşananlara tanık olan Greyhoof Farwanderer, Baine ile ilgili kuşkuları olduğu için özür diledi ve halkının Mulgore’da kalacağını dile getirdi.

Deathwing’in ortaya çıkması ve Afet’in patlak vermesiyle birlikte tüm Azeroth çalkantılı bir döneme adım attı. Huzursuzluğu fırsat bilen Magatha takipçisi Orno Grimtotem, klanının kuvvetlerini Mulgore’u ele geçirmek için gönderdi. Bölgedeki su kuyularını zehirleyen Nemruttotem üyeleri, taurenlerin savunmaya geçmesiyle birlikte çarpışmaya girdiler. Taurenler su kuyularını temizlemeyi ve Orno’nun güçlerini alt etmeyi başarırken bir kahraman da Orno ile yüzleşti. Yaşanan düelloya son anda yetişen Baine, kendisine hakaret eden Orno’yu mağlup etti ve tehdide bir son vermiş oldu.

Orno Grimtotem

Orno Grimtotem: Aynı acınası baban gibi utanç içinde öleceksin.
Baine Bloodhoof: Ancak bir korkağın zehri ile bir Hellscream’in öfkesi babamı alt edebildi. Senin karşımda ne gibi bir şansın olabilir?!

Tüm bunlar yaşanırken karanlık haberlerin ardı arkası kesilmiyordu. Güney Çoraklıkları’ndan Mulgore’a giden yol üzerinde bulunan Taurajo Kampı, İttifak saldırısına uğramıştı. Bölgenin güneydoğusunda bulunan Kuzeygözlem Kalesi’ndeki İttifak askerleri, taurenlerin bir saldırı düzenlemeyi planladıkları konusunda yalan haber almışlardı. Haberin bir yalandan ibaret olduğunu bilmeyen askerler, olayları başlamadan bitirmek için Taurajo Kampı’na bir saldırı düzenlemişlerdi. İttifak kuvvetlerinin başında bulunan General Hawthorne, askerlerine sivillerin kaçması için fırsat tanımalarını emretmiş, yalnızca savunma güçleriyle çarpışılmasını buyurmuştu. Kamptaki siviller farklı bölgelere kaçarken Taurajo Kampı saldırı sonucunda yakıldı; ancak Orda kuvvetlerine iletilen bilgi, bunun acımasızca yapılan bir katliam olduğuydu. Baine ise karmaşık duygular içerisindeydi: Avcı ve savaşçı yetiştirmekle yükümlü Taurajo Kampı aslen askerî bir bölgeydi ve savaş anında saldırılması daha kabul edilebilir bir durumdu fakat Savaşşefi’nin bu gelişmeleri takiben nasıl davranacağını kestiremiyordu. İttifak’ın daha fazla ilerlemesine izin vermemek için Güney Çoraklıkları ile Mulgore arasındaki bağlantı noktasına Büyük Geçit adını verdikleri oldukça yüksek bir sur inşa ettirdi. İntikam almak amacıyla İttifak’a karşı saldırı gerçekleştirmek isteyenler ise Baine’in emriyle Thunder Bluff’tan sürüldü.

Bir süre sonra tüm Orda liderleri, Garrosh tarafından Orgrimmar’a çağrıldılar. Yeni mimarisinden zerre hazzetmediği şehre giden Baine, burada Savaşşefi’nin danışmanlığını yapan kıdemli ork Eitrigg ile kısa bir konuşma yaptı. Eitrigg ona toplantının konusunun rahatsızlık verici olduğunu söyledi; nitekim Garrosh herkesi toplayıp Theramore’u Kalimdor’dan silmek istediğini dile getirdiğinde aynı rahatsızlığı Baine de hissetti. Savaşşefi, Theramore’u aradan çıkarttıktan sonra gece elflerinin topraklarını ele geçirmek, böylece Kalimdor üzerinde Orda egemenliği sağlamak istiyordu. Beklenmedik bir şekilde bu plana ilk karşı çıkan kişi Sylvanas Windrunner oldu zira bu tarz bir hareket karşısında İttifak güçlerinin intikam amacıyla Doğu Krallıkları’nda bulunan Undercity ve Silvermoon’a saldıracağını düşünüyordu. Eitrigg fikrini dile getirmek istediğinde goblinlerin lideri Gallywix araya girip savaşın oldukça kârlı olacağını söylemesiyle birlikte ortam gerildi. Baine artık daha fazla dayanamayarak Jaina Proudmoore’un böylesine bir yıkımı hak etmediğini söyledi ve Thunder Bluff düştüğünde Garrosh da dâhil olmak üzere hiç kimse kılını bile kıpırdatmazken şehri geri almasına yardımcı olanın Jaina olduğunu hatırlattı. Ancak Garrosh kararını vermişti ve Theramore’a saldırı planlarının hayata geçirileceğini söyleyerek toplantıyı noktaladı.

Mulgore’u Güney Çoraklıkları’ndan ayıran Büyük Geçit

Tauren kuvvetlerini bir araya getiren Baine, Büyük Geçit üzerinden Güney Çoraklıkları’na geçerek burada trollerin lideri Vol’jin ve onun askerleriyle buluştu ve iki ordu beraber Kuzeygözlem Kalesi’ne ilerlemeye başladı. Orda kuvvetleri çoktan oradaydı ve Garrosh’un emrindeki kara şaman bir lav devi çağırıp kontrolü altına aldı. Bu tarz eylemler Toprak Divanı tarafından kati olarak yasaklanmıştı ve elementalin yarattığı yıkımı gören Baine, emrindekilere geri çekilmelerini söyledi.

Kuzeygözlem Kalesi ele geçirildikten sonra kaybettiği askerlerin cenazelerinin onurlandırılmasını isteyen Baine, aynı zamanda kendi kuvvetlerine hiçbir İttfak askerinin bedenine zarar vermemelerini emretti. Toprak Ana tüm çocuklarını seviyordu ve herhangi birinin ölüsüne saygısızlık edilmemeliydi. Kendi çadırına dönen tauren, Garrosh’un yaptıkları, yarattığı yıkım ve elementleri kendi isteğine göre köleleştirip kullanması üzerine uzunca düşündükten sonra tehlikeli bir karara vardı: Jaina’yı uyarmalıydı. Yalnızca babasına ve kendisine hizmet etmiş, tüm sırlarını korumakla yükümlü Perith Stormhoof’u yanına çağırdı ve ondan gizlice Theramore’a giderek Garrosh’un saldırmayı planladığını anlatmasını istedi. Vaktinde Anduin’in kendisine verdiği Fearbreaker’ın da prense geri verilmesini talep etti zira Kuzeygözlem Kalesi’nde yaşananlardan sonra böylesine bir silahı taşımaya layık olmadığını düşünüyordu.

Garrosh takip eden günlerde hiçbir ilerleme emri vermeden aynı bölgede kalmaya devam etti. Bu durum diğer liderleri tedirgin ediyordu zira Theramore bunca zamanda savunmalarını güçlendirebilirdi. Huzursuzlanan ve yapılanlar konusunda kuşkuları olan Baine, Vol’jin, Kelantir Bloodblade adındaki Kan Şövalyesi, Frandis Farley adındaki Terkedilmiş ve birkaç diğer Orda üyesi bir araya gelerek Savaşşefi’nin hareketleri üzerinde tartıştılar; ancak aralarından Zixx Grindergear isimli goblinin ihaneti üzerine Garrosh toplantıyı öğrenip yapıldığı yere gitti. Arkasından iş çevirdiğini düşündüğü Baine ve diğerlerine hiç kimseye hesap vermek zorunda olmadığını ve emri verene kadar bekleyeceklerini dile getirdi.

Baine’in rahatsızlığı bir türlü dinmiyordu. Garrosh son zamanlarda hiçbir danışmanını dinlemez olmuş, kişisel koruması olarak yanında bulunan Karakaya orku Malkorok dışında hiç kimseyle görüşmemeye başlamıştı. Perith Stormhoof’un Theramore’dan fark edilmeden dönmesi içini biraz da olsa rahatlatmıştı ancak Savaşşefi’nin liderlerden ve danışmanlardan hiçbirine tek kelime etmeden planlar yapıp uygulaması fazlaca huzursuzluğa sebep oluyordu.

Olanlardan pek de hoşnut olmayan Baine

Nihayet Theramore’a saldırı emri geldiğinde Baine ile Vol’jin, Garrosh ile birlikte şehrin kuzey kapısına saldıracaklar arasına seçilmişlerdi. Bu saldırı sırasında Theramore’un istihbarat şefi ve aynı zamanda Jaina’nın kişisel koruması Pained isimli gece elfiyle çarpışan Baine, mavi ejderha Kalecgos’un savaşa katıldığını ve Orda kuvvetlerini geri kaçamayacakları şekilde köşeye sıkıştırmaya çalıştığını öğrendi. İyice tuzağa düşmeden uzaklaşmak isteyen Garrosh, herkese geri çekilme emri verdi. Yakınlardaki bir köprüye kadar çekilen Orda kuvvetleri, nispeten güvendelerdi. Tam da bu sırada Garrosh, Baine’e yaklaşmakta olan bir zeplini gösterdi. Bilinen en büyük mana bombasını taşıyan zeplini gören Baine, o anda neler döndüğünü tüm açıklığıyla anladı: Garrosh’un uzun süre beklemesinin sebebi İttifak’ın büyük isimlerinin Theramore’u savunmak için gelmelerini sağlamaktı, böylece sadece şehri yok etmekle kalmayacak, aynı zamanda önemli isimleri de öldürmüş olacaktı. Nitekim aralarında Kirin Tor lideri Rhonin, General Marcus Jonathan, Amiral Tarlen Aubrey, Pained ve Jaina’nın çırağı Kinndy’nin de bulunduğu birçok isim patlamada hayatını kaybetti.

Theramore’un yok oluşunu izlemek zorunda kalan Baine, vakti zamanında masum druidleri benzer şekilde öldüren Krom’gar isimli orku yaptığı bu onursuzca hareketten dolayı ölümle cezalandıran Garrosh’a neler olduğunu merak etmeye başladı. Karakteri oldukça değişmişti ve tek isteği kan dökmek gibi duruyordu. Emrindeki kuvvetleri Thunder Bluff’a geri götürmeye karar veren Baine, Savaşşefi’ne kesin bir dille konuştu: Eğer taurenlerin desteğini istiyorsa Theramore benzeri bir olay bir daha asla yaşanmamalıydı.

Thunder Bluff’a dönen Baine, bir süre sonra garip ancak bir o kadar da hoş bir rüya gördü. Rüyasında altın rengine boyanmış, çiçekler içerisinde ve huzur dolu bir vadi vardı ve uyandığında tauren paladinlerinin lideri Dezco ile klanını bu vadiyi bulmak üzere görevlendirdi. Vakit kaybetmeden denize açılan Dezco, henüz keşfedilmemiş olan Pandarya topraklarına doğru yelken açtı.

Pandarya kıtası bulunup pandaren ırkı keşfedildiğinde yola çıkan Baine, bir yandan da Garrosh’u gözlemliyordu. Pandarya’da bulunan meşum sha enerjisini kullanmaya çalışan Garrosh, askerlerini bu enerjiyle güçlendirip kontrolü kaybedince Orda kahramanının araya girip olaya bir dur demesine önayak oldu. Hemen ardından neler yaşandığını Vol’jin’e haber veren Baine, Pandarya’da kalmaya ve işlerin kontrolden çıkmasını engellemek için gözlemlerine devam etmeye karar verdi.

Garrosh ile birlikte Kun-Lai Zirvesi’ne seyahat eden tauren lideri, burada Garrosh’ar İlerleyişi adındaki yerleşimin kuruluşuna yardımcı oldu. Bu sırada bir mogu savaşlordu olan Shan Kien’den Kutsal Çan isimli artefaktın yerini öğrenmeye çalışan Savaşşefi, istediği cevabı alamayınca moguyu öldürmeye niyetlendi. Araya giren Baine, kan dökülmeden bu sorunu çözebileceklerini dile getirerek kadim bir pandaren ritüelinin yardımıyla Shan Kien’in geçmişine gidilmesini ve Kutsal Çan’ın nerede olduğunun bulunmasını sağladı.

Kutsal Çan

Garrosh, Kutsal Çan’ı bulmuş ve onu kendi amaçlarına göre kullanmak istemişti; ancak buna izin vermek istemeyen Anduin Wrynn araya girmiş ve Garrosh’un saldırısı sonrasında Çan’ın altında kalarak ağır yaralanmıştı. Arkadaş bildiği Stormwind Prensi’nin yaşadığı bu saldırı, Baine’i daha da huzursuzlandırdı. Nitekim Karamızrak Ayaklanması’nın haberini alır almaz Durotar’a gitti ve burada Ustura Tepesi adındaki yerleşimde Vol’jin ile bir araya gelerek ona desteğini sundu. Dikkatli davranması gerekiyordu zira hâlâ Orgrimmar’da yaşayan birçok tauren vardı; aynı zamanda Orgrimmar tam bir kaleye dönüştürülmüştü ve Orda dışından yardım istemeleri yapabilecekleri en mantıklı hareket gibi gözüküyordu. Bunun üzerine İttifak’a haber gönderildi ve savaş hazırlıklarına başlandı.

Doğu Krallıkları’ndan gelen Orda ve İttifak güçleri kuzey Durotar kıyılarına varıp Orgrimmar Kuşatması başladığında Baine de ön saflarda yerini aldı. Şehrin kapılarında çarpıştıktan sonra içeriye giren kuvvetlerde yer alan Baine, Garrosh mağlup edilip Vol’jin yeni Savaşşefi ilan edildiğinde bu değişimi memnuniyetle kabul eden ilk isimlerdendi.

Pandarenlerin girişimiyle Garrosh’un cezalandırılması için bir dizi mahkeme oturumu yapılmasına, bunun da Pandarya’daki Ak Kaplan Tapınağı’nda gerçekleştirilmesine karar verildiğinde Baine, Vol’jin’in kararıyla Garrosh’u savunmak için görevlendirildi. Şaşkınlık ve Garrosh’a duyduğu öfkeyle böyle bir yükün altına girmek istemeyen Baine, babasının ruhuyla görüştükten sonra nihayetinde rolünü kabul etti. Görevini oldukça etkili bir şekilde yerine getiren tauren, Orda liderlerinin hatalarını da ortaya dökmekten çekinmedi. Öyle ki Garrosh bile bir noktada Baine’in savunmasını yapmaya devam etmesini istediğini dile getirerek mahkemeye katılan herkesi şaşırttı. Baine ise Garrosh’u savunmayı neden kabul ettiğini ve buna neden önem verdiğini son oturumda açıkladı: Ona göre herkes değişebilirdi, Garrosh dâhil…

“Savaş Suçları”

Mahkeme sona yaklaştığında Baine ve diğer herkesin hiç beklemediği üzere alternatif geçmişteki bir Draenor’a geçit açan ve aynı zamanda alternatif evrenlerden mahkemede bulunan herkesin karanlık bir kopyasını çağıran Kairoz adındaki bronz ejderha, Garrosh’u da alarak kayıplara karıştı. Karmaşa sırasında ikiliyi durdurmak şöyle dursun hayatta kalabilmek için çarpışmak zorunda kalan mahkeme katılanları, karanlık kopyalarıyla yüzleştiler. Baine’in karşısında alternatif evrende Garrosh’u çıplak elleriyle öldürüp Savaşşefi olmuş olan bir Baine duruyordu; öfke ve nefretine yenik düşmüş bir taurendi. Karşılarındakileri savaşmak yerine anlayarak yenebileceklerini fark eden Baine, kopyasına babasının bilgeliğini hatırlattı ve böylece onun sakinleşip kendi evrenine geri dönmesini sağladı.

Alternatif geçmişteki Draenor’da yaşananlar sırasında Azeroth’ta bulunan Baine, Yakan Lejyon’un saldırısını takiben Parçalanmış Sahil’e gitti ve burada diğer Orda liderleriyle birlikte savaştı. Orda’nın geri çekilmesi ve Orgrimmar’a dönmesinin ardından iblislerin saldırısı sonucu son nefesini veren Vol’jin’in cenazesine katıldı ve Sylvanas Windrunner’ın yeni Savaşşefi oluşuna tanık oldu. Lejyon’a karşı verilen savaşın geri kalanında pek de ortalarda görülmeyen Baine, kazanılan zaferin ardından Orgrimmar’da düzenlenen törende yer aldı ve Orda liderlerine verilen yemekte bir konuşma yaptı. Gallywix, Sylvanas ile gizli bir konuşma yapmaya gittiğinde ise Varok Saurfang ile birlikte ona ne kadar güvenmediğini dile getirdi ve Silithus’a gün geçtikçe daha fazla goblin gönderildiği bilgisini orka iletti.

Lejyon’a karşı zafer kazanılmış olsa da bedeli ağır olmuştu. Son bir hamleyle Azeroth’a zarar vermek isteyen Sargeras, kılıcını gezegenin derinlerine saplamış, böylece yaşam enerjisinin kontrolsüzce fışkırmasına sebep olmuştu. Goblinlerin Silithus’taki kazıları da yaraya tuz basmaktan farksızdı ve Baine aracılığıyla Sylvanas ile Thunder Bluff’ta buluşan Magni Bronzebeard, ondan goblinleri geri çekmesini ve Orda şifacılarını bölgeye göndermesini rica etti. Sylvanas, şifacıların görevlendirilmesi sorumluluğunu Baine’e verdi ancak İttifak ile ortak hiçbir iş yapılmasını istemediğini açıkça dile getirdi. Baine ile Varian’ın ölümü üzerine Stormwind Kralı olmuş olan Anduin’in uzun süredir mektuplaştıklarının farkında olduğunu söyleyen Sylvanas, buna bir son vermesini emretmekten de kaçınmadı. Anduin’e son bir mektup yazan Baine, boynuzundan yonttuğu bir parçayı dostluğunun bir simgesi olarak krala gönderdi.

Lejyon ile yapılan savaşta çok fazla can kaybı yaşanmıştı ve Orda’nın yeni üyelere ihtiyacı vardı. Buna istinaden Orgrimmar Elçiliği’ne giden Baine, Yücedağ taurenlerini kendi saflarına katabilecekleri önerisinde bulundu. Savaşşefi Sylvanas’ın bu teklifi kabul etmesiyle birlikte Orda kahramanını da yanına alarak Thunder Bluff’a giden Baine, burada Mayla Highmountain ve beraberindekilere bir ziyafet vermek için hazırlıklara başladı. Fakat Mayla’nın danışmanlığını yapan ve aslen bir siyah ejderha olan Ebonhorn, Eski Tanrılar’ın hizmetkârı Uul’gyneth adındaki C’Thrax’ın güçleri tarafından yozlaştırılmaya çalışılınca Yücedağ’a geri dönmek zorunda kaldılar. Baine ve Orda kahramanı ise Thunder Bluff’a saldıran karanlık güçleri alt ettikten sonra onlara katıldılar.

Yücedağ’da bulunan ve karanlık güçlerin etkisini bastıran korumalar düşmüş, Ebonhorn da bu yüzden saldırıya açık hâle gelmişti. Orda kahramanının yardımıyla bu büyülü korumalar tekrar aktif hâle getirildi ancak Uul’gyneth fiziksel dünyaya celbedilmişti. Kahraman tekrar sorumluluğu üstlenerek bu meşum yaratıkla çarpıştı ve onu mağlup etti. Ebonhorn gerçek ejderha formu Ebyssian’a dönüştüğünde Baine oldukça şaşırsa da bunu bir sır olarak saklamayı hiç düşünmeden kabul etti. Halkını Eski Tanrı etkisine girmekten kurtaran ve kararlılıkla savaşan kuvvetlerden etkilenen Mayla, Orgrimmar’a giderek bizzat Orda’ya katılmayı kabul ettiğini dile getirdi.

Mayla gördüğüm en mükemmel çatal boynuzlara sahip… Ehem… Onları düşünüp durduğumdan demiyorum tabii… Onun boynuzları hakkında konuşmayalım.

Sylvanas’ın emriyle Varok Saurfang önderliğindeki Orda ordusu Kuzey Çoraklıkları’na vardığında (ve oradan gizlice Külvadi’ye gitmeye başlayacakları sırada) onları yakalayan Baine, yaşlı orka göreviyle ilgili sorular yöneltti. Cairne’in oğlunun gösterdiğinden çok daha zeki olduğunu bir kez daha kabullenen Saurfang, onun bir şeylerden şüphelendiğini anlamıştı ancak detay vermeden bizzat yaptığı bir planı uyguladıklarını dile getirdi.

Teldrassil’in yakılışını takiben İttifak’ın karşı saldırı düzenlemesi ve Lordaeron’u işgal etmesiyle birlikte yaşanan savaşta yer alan Baine, Sylvanas’ın Saurfang’i ölüme terk etmesinden duyduğu hayal kırıklığını bizzat Savaşşefi’nin yüzüne vurmaktan çekinmemiş olsa da halkının güvenliği için durumu kabullenmek zorunda kaldı.

Orda’nın Zandalar trolleriyle olası bir ittifak kurma çalışmaları başladığında Zuldazar’a giden Baine, burada hem Orda hareketlerini yönlendirdi hem de tekrar yoldan çıkmamaları için onları gözlemledi. Trollerin yeni lideri olan ve Zandalar’da Orda kuvvetlerinin bir bölümünü yöneten Rokhan’ın gönderdiği haberle denek Eski Tanrı G’huun hakkında bilgi sahibi olan Baine, Kral Rastakhan’ın nasıl olup da bir Eski Tanrı’nın krallığına bu kadar yakın durmasına göz yumduğunu anlamaya çalıştı. General Jakra’zet’in ölümü ve Mythrax adındaki C’Thrax’ın serbest kalışını da öğrenen Baine, Sylvanas’a yaşananlar hakkında haber gönderdi. Aynı zamanda Rastakhan’a da Orda’nın desteğinin arkalarında olacağının sözünü verdi.

Dazar’alor Savaşı (ya da diğer adıyla Zuldazar Kuşatması) sırasında hayatını kaybeden Rastakhan’ın cenazesine katılan Baine, burada yitirilen kralın kızı Talanji’ye bir babayı kaybetmenin ne demek olduğunu gayet iyi bildiğini söyledi. Nathanos’un intikam arayışlarının böylesine çalkantılı bir dönemde makul bir hareket olmadığını dile getiren Baine, İttifak ile diplomatik görüşmeler yapılabileceğini düşünse de bu fikri Sylvanas tarafından derhâl reddedildi.

Kendi planları peşinde olan Sylvanas, Jaina’nın kardeşi Derek Proudmoore’un cesedi bulunduğunda onu bir diriölü olarak kaldırdı ve iradesini kontrol altına almak için çalışmalara başladı. Derek’e özgür irade sunmak gibi bir niyeti olmayan Savaşşefi, onu kendi emellerine alet ederek kullanmak, böylece Proudmoore ailesini katletmek istiyordu. Baine için bardağı taşıran son damla da tam olarak bu oldu.

Baine, Zandalar trollerinin başkenti Dazar’alor’dayken

Talanji ile görüşen Baine, ondan Vol’jin’in ruhunu çağırmasını rica etti. Sylvanas’ın ne kadar zarara yol açtığını göz önünde bulundurarak ona neden Banşi Kraliçesi’ni varisi olarak seçtiğini sormak istiyordu. Bu seçimi yapması için ona kimin fısıldadığını sorduğunda bazı ölülerin ruhları ortaya çıkarak onlara saldırdı. Bunun üzerine Vol’jin, Baine’in sorusunun oldukça yerinde olduğuna karar verdi zira birileri sırf bu soruyu sorduğu için onu öldürmek istiyordu; ancak kendisine kimin fısıldadığını hatırlamıyordu. Trolün talebi üzerine önce Parçalanmış Sahil’de ölümcül yarayı aldığı yere gidildi ve Vol’jin o kadar kolay bir şekilde yaralanmasının pek de iyi bir alamet olmadığını, sanki loalar tarafından terk edilmiş gibi hissettiğini söyledi. Adeta birileri veya bir şeyler Vol’jin’in ölmesi için Lejyon’a yardım etmiş gibiydi.

Baine, Talanji ve Vol’jin’in ruhu daha sonrasında ölüm loası Bwonsamdi’yi ziyaret ettiler ve trole fısıldayanın o olup olmadığını sordular. Vol’jin neden yakarışlarına cevap vermediğini sorguladığında loa, onları hiç duymadığını açıkça dile getirdi ve fısıldayanın kendisi olmadığını söyledi. Her ne kadar ölüm loası olsa da Sylvanas’ın eylemlerinden memnun değildi zira Savaşşefi öldürdüklerini birer diriölü olarak kaldırdığından Bwonsamdi o ruhları asla elde edemiyordu. Fısıldayanın kim olduğunu bulmak için yardım sözü veren ölüm loası, Liç Kral’a ulaşmalarını sağlayacak bir geçit açtı. Liç Kral da kendisinin olanlarla bir ilgisi olmadığını dile getirdi ve güçlerini üzerlerine saldı.

Baine, Talanji ve Vol’jin’in ruhu, Liç Kral’ı ziyaret ederlerken

Kaçan ekip bunu takiben Val’kyr lideri Eyir ile görüştüyse de onun da olan biten ile hiçbir alakası yoktu. Bunun üzerine Bwonsamdi, Vol’jin’e Gölge Diyarlar’a gitmesini ve cevabı orada aramasını söyledi.

Vol’jin ile yaşadığı bu olağandışı tecrübeden sonra Zuldazar’a geri dönen Baine, Talanji’nin kraliçe olarak taçlandırıldığı törene katıldı.

Savaşşefi’nin yaptıklarına daha fazla göz yumamayan Baine, Derek Proudmoore’u kurtarmaya karar verdi. Yaşıyorken bir hastalığa kapılan ve ölmek üzereyken bir Terkedilmiş olarak diriltilmeyi kabul eden Kul Tiras’lı Thomas Zelling’in yardımını alan tauren, Derek’i kaçırdı ve Jaina’ya haber gönderdi. Gemiyle Theramore açıklıklarına giden Baine, Derek’i kardeşine teslim etti ve Orda’nın gittiği yoldan hiç memnun olmadığını dile getirdi. Toprak Ana ağlıyorken savaşmanın hiçbir mantığı yoktu ve halkının yanına dönmeyi planlıyordu. Ancak işler pek de planladığı gibi gitmedi.

Baine’in ihanetini öğrenen Sylvanas, tüm Orda liderlerini Kul Tiras’taki Fırtınanağmesi Vadisi’nde bulunan Harpdişi Kalesi’ne çağırdı. Derek Proudmoore’un kaçışının Orda içinden yapılan bir yardımla mümkün olduğunu dile getiren Sylvanas, Thomas Zelling’i sorguya çekti. Kendi planı yüzünden başkasının acı çekmesini istemeyen Baine araya girerek Savaşşefi’nin Orda’yı karanlık bir yola ittiğini haykırıp sorumluluğu üstlense de Zelling’in öldürülmesine engel olamadı. Kendisi de ihanet suçuyla tutuklanarak Orgrimmar’a götürüldü.

Orgrimmar’ın yer altında kalan kısmına inşa edilmiş olan yapıda tutulan Baine’in infaz edileceği haberi kısa sürede hem Orda hem de İttifak tarafından duyuldu. Anduin Wrynn dostunun öldürülmesine göz yummayı reddederek Jaina Proudmoore, Matthias Shaw ve İttifak kahramanını taureni kurtarmakla görevlendirdi. Orda tarafında haberi alan isim olan kan elflerinin lideri Lor’themar Theron, vakit kaybetmeden Saurfang ile Thrall’a haber gönderdi ve Orda kahramanını yardım etmesi için yolladı. Orgrimmar’da karşılaşan iki grup, Baine’in zarar görmeden kurtarılması için birlikte çalışmaya karar verdi.

Baine’i tutsaklıktan kurtardıktan sonra Jaina’nın yardımıyla Thunder Bluff’a ışınlanan taraflar, Sylvanas’ın aynı Teldrassil gibi taurenlerin şehrini de yakmayı planlayabileceğinden şüphelenerek ayrıldılar.

Kurtarılışının ardından tauren kahramanlara haber salan Baine, onlardan derhâl Thunder Bluff’a gelmelerini talep etti; zira ruhlar büyük bir aciliyetle isimlerini fısıldamışlardı. Taurenlerin ruhani liderleri son zamanlarda karanlık ve kaos içerisinde görüler görüyorlardı ve ardındaki sebebin ortadan kaldırılması gerekiyordu. Yardım çağrısını haykıran ruhun aslen eski tauren klan liderlerinden Iti olduğu ortaya çıktı. Kahramanları uyaran Iti, karanlık ruhların fiziksel dünyaya geçiş yapmaya başladığını ve onları durdurmaları gerektiğini söyledi. Kantoynak Kasabası’na gidip saldıran meşum ruhları alt eden kahramanlar, daha sonra Thunder Bluff’a yönelerek buradaki güçlü ruhu mağlup ettiler. Kazanılan zaferin ardından beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan Cairne Bloodhoof ve eşi Tamaala’nın ruhları, meşum yaratığı tamamen yok etmenin bir çözüm olmayacağını dile getirerek taurenlerin yolunun huzur ve ahenkten geçtiğini oğullarına hatırlattılar.

Baine tüm bu yaşananlardan sonra Thunder Bluff’ta kalarak geleceğin neler getireceğini beklemeye başladı.