“Eír Glanfath’ın tarihçeleri, Aedyrli kaşifler tarafından keşfedilmeden önce oldukça çelişkili ve kötü şekilde kaleme alınmıştır. Bazı hikayeler çok gelişmiş bir uygarlığın, sahip oldukları bütün bilgiyi de yanlarında götürerek geride sadece harabeler bıraktığını anlatır. Bazılarıysa Glanfathlıların bizzat muazzam bir güç ve teknoloji seviyesine ulaşıp kendi kendilerini yok ettiklerini, bu yüzden de kimseyi harabelere sokmadıklarını iddia eder. Asıl gerçek hangisidir bilinmez. Bu yüzden de çoğu sağlam tarihi kaynak ve Eora Tarihçeleri, Aedyrli kaşiflerin 2602 AI’de Eír Glanfath’ı keşfiyle başlar…”
Glanfathlılar, dış dünyayla etkileşime geçmeye çok da alışık değillerdi ve topraklarına giren Aedyrli kaşifleri de bu yüzden bir nevi test olarak gördüler. Harabeler onlar için kutsaldı ve bu yeni gelen yabancılar bütün uyarılara rağmen harabeleri yağmalıyor, antik eserleri çalıyorlardı. Direniş gösteren Glanfathlıların çoğu Aedyrliler tarafından yakalandı ve sömürgecilerin kölesi olmaya zorlandı. Halkları, kökenleri ve toprakları tehlikeye giren Glanfathlılar ellerindeki her şeyle karşı koyarak Aedyrlileri topraklarından sürmeye kalktılar. Ancak bütün çabalarına rağmen Aedyrli işgalcilerin sayısı artmaya devam etti. 2623 AI’da Aedyrliler, kendi kasabalarını kurmaya başlayarak Glanfathlıları kendi bölgelerinden daha uzağa itmeye başlayıp, gitmeyi kabul etmeyenleri ise köleleri arasına kattılar. Daha fazla karşı koyamayacaklarını anlayan Glanfathlılar, savaşmaktan kaçınmak için Aedyrlilerden uzak durmaya başladılar. Bir süreliğine işe yarayan bu yöntem, 2626 AI’da kanlı bir sonla karşılaştı. Bir grup çiftçi, Glanfath harabelerinin olduğu bir alanı potansiyel ekin alanı için temizlerken kutsal adra taşlarından birini kırdı. Bugün bile hâlâ kasten mi yapıldığı yoksa hakikaten yanlışlıkla mı gerçekleştiği bilinmeyen bu olay, tarihte “Kırık Taş Savaşı” olarak bilinen olayın patlak vermesine sebep oldu. Yüzlerce Glanfathlı ve birkaç bin Aedyrli sömürgecinin öldüğü bu savaş aslında bir sene bile sürmemişti.
Savaş resmi olarak bitmiş olsa bile artık sabır taşı da çatlamış olan Glanfathlılar, Aedyrli sömürgecilere olan saldırılarına devam etti. Regd adında bir orlan, Glanfathlılar adına galven seçildi ve halkına yapılan haksızlıkların hepsini bu yabancıların tamamına ödetmeye and içti. Glanfathlı “Fang” grubunu organize ederek sonraki iki yıl boyunca vur-kaç saldırılarında bulundu. Orlan ve elflerden oluşan Glanfathlı savaşçıların mor alevlerle kaplı bıçaklarla düşmanlarının “ruhunu kestikleri” söylentileri yayılıp korku saldığında Regd’in taktikleri bayağı işe yaramış gözüküyordu. Ancak Aedyrliler, en nihayetinde kendi içlerinde organize olmayı başararak karşılık verdiler ve Regd’in düzenlediği saldırılar başarısız olmaya başladı. Çok geçmeden Aedyrlilerin yeni bir gréf’i olduğu ortaya çıktı: Edrang Hadret. Taktikleri ve savaş zekası Regd’inkine denk bu yeni gréf çok geçmeden şartları eşitledi ve böylece iki taraf bir türlü yenişemedi.
İki tarafın da diğerine karşı üstünlük kuramaması üzerine Aedyr ve Glanfath mecburen uzlaşma yoluna gitti. Regd, galven pozisyonundan ayrıldı ve Hadret de Eír Glanfath harabelerini yağmalamanın ciddi bir suç olduğu hükmünü verdi. İyi niyetinin göstergesi olarak köleliği de yasaklamaya çalışan Hadret, diğer kontlar ve bizzat Aedyr fercönyng’i tarafından durduruldu. Bu yüzden bazı bölgesel çatışmalar yaşandıysa da Hadret’in imzaladığı antlaşmalar sonucunda göreceli bir barış ortamı 2652 AI yılına kadar hüküm sürdü.
2652’de Glanfathlılar bazı harabelerin yağmalanmış olduğunu keşfetti. Antlaşmalarla ellerinin kollarının bağlanmasından hoşnut olmayan kontlar kontratla tuttukları maceracıları ve imparatorluk güçlerini Dyrwood harabelerini yağmalamaya gönderiyordu. Glanfathlılar savaşın tekrarlanmaması için mümkün olduğunca karşılık vermemeye çalıştılarsa da kontların arsızca yağmalama yapması bardağı taşırdı. Regd bir kez daha Glanfath güçlerinin başına geçti ve yanına katılan delemgan güçleriyle birlikte Dyrwood askerlerine ormanı dar etti. Glanfathlılara karşı tekrar savaşmak için fazlasıyla yaşlanmış olan Edrang Hadret, Glanfath güçlerine karşı savaşması için kendi yerine oğlu Admeth’i yolladı. Söz konusu savaş taktikleri olunca Admeth babasından bile daha yetenekliydi, zira kullandığı taktiği hiçbir Glanfathlı öngörememişti: Rakiplerinin vur-kaç yapmak ve karşılarındakileri terörize etmek üzerine kurulu taktiklerini bilen genç Hadret, Isce Uar nehrinin yakınlarındaki ormanı tamamen ateşe verdi. Bunun üzerine rakiplerinin kaçış yolunu kendi ordusuyla da tıkadı ve dağılan Glanfath güçlerinin direncini kıran son darbeyi vurdu: Gréf Regd’i yakalayarak Yeni Heomar’da hapsetti. Tarihte Aedyr ile Glanfath arasında geçen ikinci büyük savaş olarak bilinen “Kara Ağaçların Savaşı” da böylece sonlandı.
Yine bir yıldan kısa süren savaşın ertesinde, yani 2654 AI yılında, sağlığı zaten zayıflamış olan Edrang vefat ederek Berath’ın Çarkı’ndaki yerini aldı. Hâlâ Yeni Heomar’da hapis tutulmakta olan Gréf Regd, ezeli rakibi Edrang’ın vefatı haberinin üzerine Admeth’e başsağlığı mesajı yolladı. Babasının rolünü devralan Admeth, inatçı kontlarla uğraşmaktan yorulmuş bir şekilde Yeni Vailia düklerinin de desteğiyle kendi yasalarını koydu ve Aedyr fercönyng’ine ültimatom çekti. Hali hazırda Readceras’ta yeni bir ticaret ağı kurmaya çalışan fercönyng, Dyrwood’da çıkacak bir isyanın endişesiyle gönülsüzce de olsa Admeth’in taleplerini kabul etti; ancak kendi gelirini arttırmak için Admeth’ten Dyrwood’un limanlarına para ve kaynak akışı yatırmasını şart koştu. Böylece Dyrwood bir palatinlik haline geldi ve Admeth bölgedeki tüm kontlara karşı üstünlük elde etti.
Yeni liderlerinin hükmünde verimli ve kazançlı yıllar geçirmeye başlayan Dyrwood’da uzun süreden sonra ilk defa huzur vardı. Artık elinde yeterince güç olan Admeth, babasının yapamadığını yaptı ve Eír Glanfath ile aralarındaki ilişkileri onarmak adına Dyrwood’daki köleliğe son verecek bazı yasalar çıkarttı. Kara Ağaçlar Savaşı’nın üzerinden geçen on yıla atfen “On Yıl Antlaşmaları” diye adlandırılan bu antlaşmalara göre yeni Glanfathlı kölelerin alınması yasaklandı ve belli bir süreç içerisinde eldeki kölelerin de azat edilmesi kararlaştırıldı. Kölelerin sahiplerine bunun için toprak ya da para üzerinden ödeme yapılacağı, bu kurala uymayanların ise sert bir şekilde cezalandırılacağı duyuruldu. Son olarak Admeth, “yaptıkları için yeterince kefaret ödediğini” söyleyerek galven Regd’i serbest bıraktı. Glanfathlılar da bütün bu jestlere karşılık olarak Dyrwood’la ticaret yapmayı ve belli bazı bölgeler için mücadele etmemeyi, Dyrwoodluların bu bölgelerin yakınında yaşamasını kabul ettiler. Tabii ki Glanfathlılarla yapılan bu antlaşmalara karşı çıkıp isyan edenler de oldu ancak böyle bir şeyi zaten bekleyen Admeth bu isyanları hızlıca bastırdı.
2665 AI yılında, Regd’in yerini alan bir elf kadın, Galven Medhra, Dyrwoodlu bir grubun mezarlardan bazı kalıntıları çaldığını Admeth’e bildirdi. Savaş ve çatışma olmadan geçen bu barış dolu yıllar, iki tarafın da yaklaşımını değiştirmişti. Medhra’nın bu jestini farkeden Admeth, olayın sorumlularını bulmak için derhal harekete geçti. Medhra, arayışta yardım etmesi için kendi “brishalgwin”lerini önerdi. İki grubun beraberce yaptığı araştırmanın ipuçları bu işte doğrudan fercönyng’in parmağı olduğunu işaret ediyordu. İşin aslı da tam olarak buydu zaten: Kendi palatinliğinin tamamen kontrolü dışına çıktığını gören fercönyng, Admeth’in hükümdarlığı altındaki kontları kışkırtarak tekrar antik eserleri yağmalamaya girişmişti. Amaçları aslında Dyrwoodlular ve Glanfathlıları birbirine düşürmekti ancak başarmayı umduklarının tam tersi oldu ve bir zamanlar düşman olan iki grup, fercönyng’e karşı beklenmedik bir ittifak içerisine girdiler. Ellerindeki tüm gücü fercönyng ve temsilcilerinin harabeleri yağmalamasını önlemek için kullandılar. Karşılık olarak Glanfathlılar da Dyrwood bağımsızlığını ilan edip Aedyr ile tarihte “Başkaldırı Savaşı” olarak bilinen savaşa girdiğinde desteklerini ve askerlerini sundular. Artık “Dyrwood Bağımsız Palatinliği” olarak bilinen bölge, iki halkın güçlenmiş bağları ve ortak acılarıyla refah içerisindeki bir bölge haline geldi. Admeth ise hem Dyrwoodlular hem de Glanfathlılar arasında saygıyla anılan ve sevilen bir lider olarak hükmüne devam etti.