RPG OLMAK YA DA OLMAMAK…

Gün içerisinde takip ettiğim çeşitli Reddit sayfalarını kontrol etmek benim için artık rutin bir işlem. Hem belli başlı oyunlarla ilgili kaçırdığım haber varsa onları hem de benim gibi başka oyuncuların paylaştıklarını okumak hoşuma gidiyor. En azından genelde… Zira bu sefer Pillars of Eternity’nin subreddit’i olan /r/ProjectEternity’de okuduğum şey resmen kanımı dondurdu. “Merhaba, ben bu oyunu yeni keşfettim,” diyordu başlığı açan kullanıcı. “Yakın zamanda oynadığım diğer iki büyük RPG oyununa kıyasla nasıl bir şey olduğunu merak ettim: Path of Exile ve Diablo 3.” Bi’ dakika, ne?!

Durun, daha bitmedi… “Wikisine şöyle hızlıca bir baktım da, çok fazla şey var ya. 6 ırk, 11 sınıf ve bunların birbirleriyle kombinasyonları, hibrid özellikler falan derken bu tarz diğer oyunlardan daha kompleks bir oyunmuş galiba. Path of Exile’dan farklı olarak karakterini nasıl geliştirdiğinden çok, ilk başta nasıl yarattığın da çok şey fark ettiriyor. Savaş sistemi de enteresan, gerçek zamanlı ama durdurabiliyorsun da… Çok acayip.” diye devam ediyor aynı kullanıcı mesajına.

Yanlış anlamayın, gayet temiz ve iyi niyetli bir şekilde merakını dile getirmiş olan bu Reddit kullanıcısını yermek değil amacım. Sonuçta bizim zamanımızda bile Baldur’s Gate gibi oyunlara ulaşmak zordu. (SSI RPG’leri ya da daha öncesine falan hiç girmiyorum, zira oyun sektöründe çalışıp da bu oyunlardan bihaber olanlar bile var.) Beni dehşete düşüren şey, günümüzde Pillars of Eternity gibi eski ruhu diriltmeye aday bir oyunun karşısına benzerleri olarak Diablo’nun, Path of Exile’ın dikiliyor olması.

lorekeeper-pillars-of-eternity-rpg-1

Şimdi doğruya doğru, çok hassas bir zemin üzerindeyiz an itibariyle. Ne RPG, ne değil? Wikipedia’nın açıklaması aşağı yukarı şu: “Rol yapma oyunları, oyuncunun bir ana karakter (veya birkaç parti üyesini) kontrol ederek iyi işlenmiş bir dünyada maceraya atıldığı bir bilgisayar oyunu türüdür. Çoğu RPG oyunu masaüstü rol yapma oyunlarından beslenir (Zindanlar ve Ejderhalar gibi) ve benzer terminoloji, tema ve oyun mekanikleri kullanır.” Peki Diablo bu tanımlamaya uymuyor mu? Ya da Path of Exile? Uyuyor uymasına da, benim ona RPG diyesim gelmiyor. Hack&Slash’e tamamım, Action/RPG’ye de razıyım. Ama RPG dediğin şey o değil. Neden? Değil işte…

Peki RPG’yi RPG yapan ne? Diğer karakterlerle girdiğin etkileşimse Diablo III tüm eleştirilecek yanlarına rağmen Lyndon, Kormac ve Eirena ile yarattığı etkileşimler sebebiyle RPG payesini hak etmiyor mu? Eğer RPG’nin özü taktiksel oynanışsa, XCOM: Enemy Unkown bir RPG midir? Karakter yetenekleri ve geliştirme desen hepsi tamam ama bahsederken “Sıra Tabanlı Strateji” diyoruz. Ya da seçimlerde mi bitiyor olay? E o zaman Dreamfall Chapters’ın RPG’nin hası olması gerekmez miydi? Lakin “Macera” yazıyor tür etiketinin altında.

Bir oyunun özellikle de biz eski kafalı oyuncular tarafından RPG sayılabilmesi için bu saydıklarımın tamamını içeren boş bir kitap olması gerek. Diablo RPG değil, çünkü ben lineer hikayeyi kendi seçimlerimle değiştiremiyorum. XCOM RPG değil, çünkü karakterlerimin geçmişini oturup öğrenemiyorum, onların derdine ortak olamıyorum. Öldüklerinde üzülüyorum, onlarla geçirdiğim anların anısını canlı tutuyorum ama benden önce bir varoluşu yok hiçbirinin. Dreamfall Chapters? Seçimler ve sonuçları çok güzel işlenmiş fakat onlar benim değil, Zoë’nin seçimleri. Bir diğer yandan Baldur’s Gate ya da Planescape: Torment ya da Vampire: Bloodlines (hep izometrik olacak değiller ya) size bomboş bir kitap ve o kitaba yazmanız için taktiksel oynanış, karakter gelişimi ve interaksiyonu, anlamlı seçimler verip sizi serbest bırakıyor. Kitabın sonuna geldiğiniz noktada herkesin farklı bir hikayesi, farklı motivasyonları olmuş oluyor. İşte bence bir oyunu ruhen RPG yapan şey tam olarak bu. Zaten masaüstü RPG’lerde de durum bu değil mi sanki?

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)