STARCRAFT ARŞİVLERİ – BÖLÜM 3: TERRAN KONFEDERASYONU’NUN KURULUŞU

Kendi dünyalarında, Xel’naga’nın herhangi bir müdahalesine maruz kalmadan evrimleşen insan ırkı, özellikle de 20. yüzyılda teknoloji ve kültürel açıdan inanılmaz bir gelişim gösterdiler. Ancak 21. yüzyıl, bu gelişimi daha da öteye taşıdı. Herkesin bilgiye kolay ve özgürce ulaşımını, batı ülkelerinde komünizmin çöküşü ve nükleer silahların ayağa düşüşü izledi. Daha önceden maddi ve askeri üstünlükle belirlenen uluslararası güç dengeleri de, üçüncü dünya ülkelerinin dünyanın süper güçlerine kafa tutmaya başlamasıyla alt üst olmuş oldu.

Teknolojinin gelişimi özellikle sibernetikler, genetik mühendislik ve klonlama üzerinde yoğunlaşırken, muharip hümanistler ve aşırı dinci gruplar bu araştırmalardan bolca çıkar sağlayan özel şirketlere karşı durmaya çalışıyorlardı. Bir kısım insan sibernetik parçaların refakatinde yaşamaya ayak uydurmaya çalışırken, bazı insanlarda ise hassas duyular ve hatta gelişmiş telepati gibi bazı mutasyon belirtileri baş göstermeye başladı. Doğal ve suni olarak insan gen havuzunda birden baş gösteren bu kadar çok değişiklik kısa sürede bütün gezegeni pençesine alan bir panik dalgası haline geldi.

lorekeeper starcraft terran confederation cybernetics

Dünya liderlerinin bütün çabalarına rağmen insan ırkı büyük bir ivmeyle çoğalmaya devam etti. Aşırı nüfus artışının beraberinde getirdiği kirlilik ve doğal kaynak kıtlığı yüzünden ekonomik sistemler çökerken ve sivil kaos hızla yükselirken, Dünya’nın kaçınılmaz bir sona doğru gittiği ortadaydı. Öteki yanda ise genetik müdahale vakaları yayılmaya devam ediyordu ve hümanist fraksiyonlar ile özel şirketlerin savaşı terörizm seviyesine ulaşmış, hatta katliamlarla sonuçlanmaya başlamıştı. Kaos her yeri sarmışken çaresiz kalan insanlık, son bir çabayla Birleşmiş Milletler’in yerini alan ve insanlığı koruyan “Birleşmiş Güçler Topluluğu”nu (BGT) kurdu. Birleşmiş Güçler Topluluğu, sadece birkaç Güney Amerika ülkesi dışında, dünyanın toplam %93’lük kısmını kanatları altında toplamayı başarmıştı. Gerçek anlamda bir birlikteliği sağlamak için yapmaları gerekenin insanlığın kültürel farklılıklarını ortadan kaldırmak olduğunu anlayan Birleşimci Komiteler, ilk önce ırkçılığın kökünü kuruttu, ardından ise İngilizce’yi Dünya’nın resmi dili ilan ederek çoğu ülkenin ana dilinin kullanılmasını yasakladı. Son adım olarak ise Birleşimci Komitelerin dinlere karşı savaşı başladı ve 2231 yılı itibariyle dinler de yasaklandı.

Dini bir grup olmamasına rağmen, “insan ırkının kutsallığı” felsefesini belirleyen BGT, sonraki adım olarak ise Tasfiye Projesi’nin hazırlıklarına başladı. Bu projenin amacı, insanlığın geliştirmekte olduğu mutasyonlardan ve gereksiz sibernetik protezlerden kurtulmasını sağlayarak insan ırkının özünü korumaktı. BGT, dünyanın dört bir yanına askerler göndererek hackerları, sentetik ve sibernetik geliştirmeye sahip insanları, bilişim korsanlarını yakalatmaya başladı. Bu proje kapsamında toplamda 400 milyonun üzerinde insan öldürüldü. Ancak artık Dünya üzerindeki en büyük güç haline gelmiş olan BGT, bunun medyaya yansımasını da önleyerek genel insan nüfusunun olaylardan habersiz kalmasını sağladı.

BGT bütün bu aykırı hareketlerine rağmen, teknolojik gelişiminin tamamını genetik ve sibernetik alana yoğunlaştırmış insanoğlunun çok uzun süredir görmezden geldiği bazı alanlara yatırım yaparak, uzayın keşfi gibi alanlarda çığır açtı. Warp Drive gibi teknolojilerin ortaya çıkışıyla birlikte sadece 40 yıl içerisinde ay ve Güneş sisteminin diğer gezegenlerinde insan kolonileri oluşmaya başlamıştı. Bu süreç sırasında Doran Routhe adındaki genç bir bilim adamı, BGT içerisindeki gücünü arttıracak bazı planlar kurgulamanın peşindeydi. Güneş sisteminin dışından toplayacağı kristallerin kendisini BGT içerisindeki en güçlü kişi yapacağına inanan Routhe, bağlantılarını da kullanarak binlerce tutukluyu projesinde kullanmak amacıyla gizli laboratuvarına getirtti. ATLAS adındaki bir süper bilgisayara ait yapay zekayla çeşitli testler yapan Routhe 56,000 kişilik potansiyel deneklerinden 40,000’inin Gantris VI’a yapılacak bir yolculuktan sağ çıkabileceğini hesapladı. Böylece ATLAS tarafından seçilmiş 40,000 tutuklu, 1 yıl sürecek olan Gantris VI yolculuğuna çıkmış oldu. Ancak ilk testler sırasında ATLAS’ın gözünden kaçan ve yolcuların %1’inden de az bir kısmında bulunan bir mutasyon geni, bu tutuklulardan bazılarının birkaç jenerasyon içerisinde çok güçlü psişik potansiyele sahip çocukları olacağına işaret ediyordu.

lorekeeper starcraft terran confederation ATLAS korhal Gantris VI Umoja Moria Tarsonis

Normalde 1 yıl sürmesi planlanan bu yolculuk, tutukluları taşıyan gemilerden Nagglfar’ın rota sistemindeki bir arıza nedeniyle planlandığı gibi gitmedi. Dünya’nın ve Gantris VI’ın yerine dair bilgiler bütün gemilerin sisteminden silindiği için Reagan, Argo, Sarengo ve Nagglfar isimli gemiler uzayın derinliklerinde kayıp bir şekilde dolaşmaya devam etti. Bu sırada Doran Routhe’ın planları açığa çıktı ve başarısızlığı nedeniyle bütün itibarını da kaybetti.  Hiper-uzayda ışık hızından hızlı bir şekilde, belli bir rotası olmadan, dondurulmuş halde gezen gemilerin bu dönemi tarihçiler tarafından daha sonraları “Uzun Uyku” olarak adlandırılmıştır.

Galaksi boyunca 60,000 ışık yılı boyunca seyahat etmiş gemilerin motorları nihayetinde kritik bir noktaya ulaştı ve 28 yıl sonra, 2259’da normal uzaya geri döndüler. Motorları iflas eden ve hayati sistem bataryaları yandığı için acil durum programları devreye giren gemiler, Koprulu Sektöründeki insan yaşamına en uygun gezegenlere iniş yapmaya başladı. Reagan Umoja‘ya, Argo Moria‘ya, Nagglfar ise Tarsonis‘e iniş yaptı. Sarengo ise aldığı ağır hasar yüzünden içerisindeki 8000 tutukluyla birlikte Umoja’ya çakılarak artık “Sarengo Kanyonu” olarak bilinen açıklığı oluşturdu. Gemilerinin durumu yüzünden geri dönmek için şansları bulunmayan tutukluların tek şansı bu yeni dünyalarda kolonileşmekti.İlk beş ya da altı jenerasyon boyunca üreme konusundaki yoğun baskı sonucu, koloni nüfusu 30 yılda oldukça hızlı büyüdü. Gemilerindeki teknolojinin yardımıyla yeni evlerine iyice kurulan kolonistler böylece “Terranlar” adını aldı. İlk birkaç on yılda diğer kolonilerle herhangi bir iletişimleri olmasa da, döngüyü ilk kıran ve en geniş, teknolojide en ileri hale gelen Tarsonis oldu. İkinci jenerasyon warp motorları geliştiren ve diğer kolonilere giden yolu açan da yine Tasonislilerdi. Umoja ve Moria, Tarsonis’in sunduğu ticaret ortaklıklarını kabul etmekte hevesli olsalar da, ortak bir hükümet kurma konusunda gönülsüzlerdi.

Askeri gücünü de hızla arttıran Tarsonis, kolonilerini Korhal da dahil olmak üzere yedi farklı gezegene daha yayarak, 2323 yılında Terran Konfederasyonu‘nu kurduğu ilan etti.

lorekeeper starcraft terran confederation tarsonis

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)