TİCARET VE HAZİNE
[TRADE AND TREASURE]
Baharat ve Zar Üzerine
[Of Spice and Dice]
Buccaneer’s Falls’ta bulunmaktadır.
Cormack, seni köpek! Tüccar dostlarından birinin sana biraz erzak getirdiğini duydum ve teslimatla birlikte memnuniyetle bir mektup ileteceğini söyledi.
Birini tatlı dille bu baharatları vermeye ikna ettiğine inanamıyorum, burada ağırlığınca azoth ediyor bunlar! Karşılığında neyin sözünü verdiğini bilmek ister miyim ki acaba?
Önümüzdeki ay Windsward’a doğru gideceğim – zarın hazır olsa iyi olur! Geçen sefer aldıklarını ve fazlasını geri kazanmayı planlıyorum. Hepsini çoktan kullanmadıysan belki o baharatların bir kısmını kilerinden almaya çalışırım.
Ve hayır, yemek pişirmen hâlâ bahse sokabileceğin bir şey değil.
Yakında görüşürüz, dostum.
Bir Adamın Hazinesi
[One Man’s Treasure]
Windsward yerleşiminde bulunmaktadır.
Josiah, seni sıçan!
Araştırma nasıl gidiyor? Hâlâ adanın çevresindeki fırtınalar içerisinden bir rota çizmeye mi çalışıyorsun? Sana yıllardır söylüyorum, yerleşmen ve bir aile kurman gerek!
Ama tabii… dediğimi yapsaydın gemi enkazlarından mal kurtarıp durmazdın… ve ben de bunları kazanıp senden almaya devam edemezdim. Yani belki bir süre daha o teknede kalabilirsin, ha?
Şu anda nerede olduğundan emin değilim ama bunu tüccarlarımdan biriyle Monarch’s Bluff’a göndereceğim – oradaki akıntıları hep buradakinden daha çok sevmişsindir.
Gözünü dört aç, yakında buluşacağız!
YERLEŞİMCİ ÖYKÜLERİ
[SETTLER TALES]
Daha İyi Bir Hayat
[A Better Life]
Primrose’da bulunmaktadır.
Nehrin yakınında çiftliğimizi kurmak için yerleşimden batıya doğru ilerledik. Ailem her zaman balıkçı oldukları kadar çiftçiydiler de ve bu geleneği sürdürmeyi umuyorduk.
Kayalı ormandan çıktığımız gibi bizi geniş açık otlaklar karşıladı ve Aeternum’daki yaşamımızın temelini atmak için mükemmel bir yer bulmamız uzun sürmedi. Anna Maria bulduğumuz alandan memnun ve çıkrığını nereye koyacağını şimdiden planlamaya başladı bile.
Bol Hasat
[Bountiful Harvest]
Primrose’da bulunmaktadır.
Bu arazi harika! İlk ekinlerimizi kısa bir süre önce ektik ve onlar çoktan büyüyüp yetiştiler bile! Mısır, patates, havuç, kabak, her şey hasat veriyor. Ve balıklar! Onları nehirde çıplak ellerimle yakalayabildim, çok fazlalardı.
Burada asla aç kalmak için bir sebep olmayacak – bozulmuş hasat endişesi yok, zorlu aylarda patates ve yulaf lapası yiyerek hayatta kalmak yok.
Burası gerçekten Cennet.
Saklı Hazineler
[Hidden Treasures]
Cooper’s Ranch’te bulunan buruşuk bir sayfa
Ekim için yeni bir tarla sürmeyi bitirdim ve zamanın çoğunu yerden her türlü kayayı temizlemekle geçirdim. Sanki biri onları üst toprağın hemen altına dökmüş gibiydi.
Çiftlik işçilerinden birkaçı tembellik ediyor ve kayaları etrafa fırlatıyorlardı… ve gözüm kör olsun ki içlerinden biri kırılıp içinde bir çeşit kristal olduğunu ortaya çıkardı! Ne olduklarını bilmiyorum ama güzeller. Bir dahaki sefere pazara çıktığımızda belki iyi bir fiyat alabiliriz.
Parlayan Köz Gibi Parçalar
[Shards Like Glowing Embers]
Kannan Tomb’da bulunan, hava koşullarından ötürü yıpranmış bir rapor
Mürettebat ve ben, bu alana neredeyse gelişigüzel bir şekilde dağılmış olan bu tuhaf kırmızımsı-turuncu kristal parçalarını bulduk. Aşağı yukarı avucum büyüklüğündeler, hafifler ama inanılmaz derecede güçlüler. Ne için kullanıldıkları belli değil ancak kenarlardaki alet izleri göz önüne alındığında Kadimler için yaygın bulunan şeyler olabilirler. Uzun zaman önce kaybolmuş bir şeyin üzerindeki dekorasyon, yaygın kullanılan aletler veya herhangi başka bir kullanımı [olan eşyalar] olabilirler.
Kötülükten Korunma
[Protection from Evil]
Bir çiftlik işçisinin günlüğünden, Merrill’s Place yakınında bulunan bir sayfa
Yakınlarda tüm o Yitirilmiş ve Yozlaşmış şeyler görüldüğünden kendimi ve akrabalarımı korumak amacıyla kullanabileceğim bir şey [vermesi] için Yargıç Dempster’a birini gönderdim. Belki bu kötülüğü buradan uzak tutmak için bir muskası vardır veya kendisi bizzat buraya gelip çiftliği kutsayabilir. Gönderi yarın veya sonraki gün elimize ulaşmış olacak, o yüzden yakında öğreneceğim. O zamana kadar yapılacak daha çok iş var. Güneydeki madenciler ile ekinlerimizin bir kısmını takas ettik, yani şu anda etrafta işlenmemiş cevherlerle dolu kasalar var… belki bunları yerleşimde yeni çizmeler ve aletlerle takas edebiliriz?
ASİLZADELİĞİN TEHLİKELERİ
[PERILS OF NOBILITY]
Pek Parlak Zekâlı Değil
[Not The Brightest Spark]
Windsward yerleşimi yakınında bulunmaktadır.
Buna inanamıyorum.
Sahil şeridinde karaya oturduk, o lanet olası yürüyen cesetlerin arasından zar zor geçtik ama sadece “Aeternum’da nasıl hayatta kalınır” konusunda bazı aptal yerlileri dinlememiz gerektiğinin söylendiği bir yerleşime ulaşmak için! Öf! Benim kim olduğumu bilmiyorlar mı?
Önemli değil. Onlara göstereceğiz. Yerleşimin duvarlarından görülebilen bir yerde ufak bir kamp kurduk bile. Onların aptal kuralcıkları olmadan hayatta kalabileceğimizi göstereceğim.
Yakınlarda bir sürü taş bulduk ve eminim ki bunlar, babamın avcısının vahşi doğada ateş yakmak için kullandığı türden… ama şu ana kadar şansımız yaver gitmedi. Onları kuru otların üzerinde birbirine vuruyor ve ateş yakıyordu. Bunun bir çeşit sırrı olmalı. Belki de bu kayalar kusurludur.
Asil Aptallar
[Noble Fools]
Cooper’s Ranch yakınında bulunmaktadır.
Dawes denen çocuk ve arkadaşları hakkında duyum aldım. Dehşet verici.
Aeternum’da yaralarınız iyileşebilir ve ruhunuz yeniden canlanabilir… ama kurtlar tarafından paramparça edildiğinizde bu pek işe yaramaz. Akşamları vahşi yaşamı uzak tutmak için ateş bile yakmadıklarını duydum – nasıl yani, burada böyle bir şeye ihtiyaçları olmadığını, güvende olduklarını mı düşündüler?
Sulh Hakimi’nin onları yerleşime getirip onlara yardım etmeye çalıştığını bile duydum ama “avam”dan gelecek bir yardıma ihtiyaçları olmadığını söyleyerek reddettiler. Şımarık veletler. Kibir onların ölmesine sebep oldu ve bunu söylediğim için kendimi kötü hissetmeyeceğim.
Bir dahaki sefere bu tarafa gelirken biraz havuç getirebilir misin? Benimkiler toprağa doğru düzgün uyum sağlayamıyor gibi görünüyor.
ÇALKANTILI SULAR
[TURBULENT WATERS]
Cazip Bir Teklif
[An Enticing Offer]
Hecker’s Haven’da bulunmaktadır.
Çocuklar bugün bana çok enteresan birini getirdiler, kadının biri sanki buranın sahibiymiş gibi kampa girmiş.
Onu biraz hırpalamaya, ederi nedir diye bulmaya çalıştılar ama o gözünü bile kırpmadan iki tanesini kesti. Sonra beni sordu, ismimle. Onunla daha önce hiç tanışmadım ama benim hakkımda çok şey bildiği kesindi. Bana ona katılacak güçlü kaptanlar ve tayfalar aradığını söyledi… ne için olduğunu söylemedi. Ama hırslı.
Elemanlarla konuşmam gerek ama… bu Isabella’nın teklifini kabul etmeye meyilliyim.
Kuzeye Doğru
[Northward Bound]
Hecker’s Haven’da bulunmaktadır.
Geldiğinden beri Isabella’dan gittikçe daha fazla etkileniyorum. Efendisi her kimse bu lanet ada hakkında çok şey biliyor. İnsanları sürüp fırtınanın sınırında boğma fikri… vay be! Bu, mürettebatı hizada tutmak için herhangi bir dayak veya sürgün cezasından daha fazlasını yaptı. Bu ada idama kurban gitme tehdidini ortadan kaldırıyor, bu yüzden iyi bir kaptanın yaratıcı olması gerekiyor.
Hepimizi onunla birlikte kuzeye, Shattered Mountain’a doğru gitmeye davet etti ve bir şekilde güvenliğimizi sağlayacağını garanti ediyor.
Bana anlattıklarını düşününce… ona inanmak istiyorum. Burası arkanda sadık bir ekip olsa bile tehlikeli. Müttefikler tek umudumuz.
Yarın elemanlara söyleyeceğim.
İsyan Fısıltıları
[Whispers of Mutiny]
Pride of Puckett’ta bulunmaktadır.
Kaptan, Hans ve Bosun’u kesen şu küstah Isabella’ya katılmamız gerektiğini söylüyor. Tabii hemen hayata geri döndüler ama olandan hiç memnun değillerdi. Ve bir sonraki olaydan sonra ben de memnun olduğumu sanmıyorum.
Kesinlikle albenili ve üç adam gücüyle savaşıyor… ama bir şeyler yanlış gibi. Neyin yanlış olduğunu tam bilemiyorum ama adamlara bakarken yüzünde bir ifade vardı… buna benzer bir ifadeyi daha önce sadece bir kere, bir hafta aç kaldıktan sonra yulaf lapasından bir parça yiyecek bir adamın yüzünde görmüştüm.
Bana baktı. Başım bir mengenedeymiş veya Kaptan’ın şahsi stokunun beşte birini içmişim gibi hissettim. Bakışlarını çevirdi ve bu his gitti. Kaptan bu işe baş koymaya karar verirse kaçmayı deneyebilirim… kaç kişi daha bana katılmak ister diye bakabilirim. Eğer bu işe yaramazsa belki sorunu kendim çözmem gerekecek.
Uyarı Niteliğinde Bir Öykü
[A Cautionary Tale]
Pride of Puckett’ta bulunmaktadır.
Salvatore’a olanlardan sonra bunu yazmam gerektiğinden emin değilim. Kaptan, Sal ve diğerlerinden bir isyanın duyumunu aldı ve Isabella ona cezalandırma konusunda bazı yeni fikirler verdi.
Beş tanesini aldı ve fıçılara soktu, sonra onları dalgakıranların ötesine taşıdı… olabildiğince uzağa. Her fıçıya bir delik açtı ve sonra onları denize attı. Isabella’nın söylediğine göre burası, geri döndüklerinden büyük ihtimalle Boğulmuşlar olacakları kadar uzak bir noktaydı… ki bu, hiçbir denizcinin isteyeceği bir kader değil. Sadece kadından değil, onun Kaptan üzerindeki etkisinden de herkes korkuyor.
Şimdi Sal’ın kaçmak ya da yönetimi devralmak için gözünü neden bu kadar kararttığını anlıyorum. Bunu yazdıktan sonra sıradakinin ben olmayacağımı umuyorum.
HAZİNE VE ŞÖHRET ARAYANLAR
[SEEKERS OF TREASURE AND FAME]
Satın Alınmış Sadakat
[Purchased Loyalty]
Fallswatch Overlook’ta bulunmaktadır.
Öf, burada da hazine yok! Garip kayalar ve gıcırdayan kemikler dışında hiçbir şey… bu lanetli eski taşları “inceleyecek” olanların neden biz olduğumuzu bilmiyorum. Çoğu değerli şey uzun süre önce alınmış ve geriye kalanlar gösterdiğimiz çabaya değmez.
Ama patron para veriyor; o yüzden o nereye, biz oraya. Eğer eski taşların üzerine oturup karıncalara, ağaç dallarına ya da ufak bir metal bükümüne bakmak istiyorsa… parası iyi olduğu sürece ben ve çocuklar onun arkasında olacağız.
Umuyorum ki gidip korsanlarla arkadaşlık kurmamızı istemez.
Yeni Bir Bakış Açısı
[A New Perspective]
Breakwater Bulwark’ta bulunmaktadır.
Kayalıkların tepesine ulaştım ve dalgakırana bakan küçük bir kamp kurdum. Rüzgârlı ama muhteşem bir manzara ve oldukça büyüleyici bir yer – koyun uzak tarafındaki Korsanlar’ı veya izinsiz misafirleri herhangi bir Kadimler harabesinden uzak tutmaya kararlı görünen kemikli diriölü Muhafızlar’ı göz ardı ederseniz.
Bunu bulduğum için şanslıydım… bu her ne ise. Yaklaşık yarım el genişliğinde, meridyeni boyunca oyulmuş bir dizi çizgi ve sembol bulunan küçük bir taş küre. Emin değilim ama bu Kadimler’in dili olabilir! Etrafa yayılmış bütün bu harabeler varken çözümlenecek daha çok yazı örneği olduğunu düşünebilirsiniz fakat… yerel âlimlere göre çok az örnek bulunmuş. Belki de yeterince dikkatli bakmadık.
Öyle ya da böyle. Koleksiyonum bu keşfin faydasını görecek.
CARTIER’İN GÜNCESİ
[CARTIER’S JOURNAL]
Karşılama Mektubu
[Letter of Greeting]
Yokluğumda
Hanımlar, Beyler – hoş geldiniz. Burada olmasam da ev sahibiniz benim. Bahçeden ve çiftlik hayvanlarından (tabii nankör domuzlar hâlâ buradaysa) faydalanabilirsiniz, sadece onları çabucak öldürün ki sabah ne olduğunu hatırlamasınlar.
Eğer nadir bir yaratığa rastlarsanız kayıt defterine not almanızı rica ediyorum zira Aeternum’a özgü yaratıklara karşı büyük merakım var. Ayrıca ev sahibinize hürmet göstermeniz adına topladığım yadigârları burada bırakın zira her biri için çok çaba sarfettim ve hepsinin bir hikâyesi var.
Renée Marie Cartier
Bir Ömürlük Çalışma
[A Lifetime’s Work]
Renée’nin Güncesi
Beni ilgilendiren şey ne La Renommée’de bizimle birlikte getirilen hayvanlar ne de – her ne kadar büyük cüsselere ve vahşi bir mizaca sahip olsalar da – adadaki geyikler veya kurtlar. İlgilendiğim şey Aeternum’a özgü hayvanlar. Hepsini görmenin bir, belki de birkaç ömür süreceğinden endişeleniyorum ama yine de merakım vaktimi boşa harcamama izin vermiyor. Jacques’ın hatıraları bile tıpkı onun fırtınada sürüklenip gitmesi gibi unutuldu ama belki de bu en iyisi çünkü hayatta kalsaydı hayat çok farklı olurdu.
Bana birçok kişinin sadece hayalini kurabileceği bir şans verildi – bu adayı keşfetmek ve burada nelerin geliştiğini görmek.
Renée Marie Cartier
Göç
[Migration]
Renée’nin Güncesi
Hayvanların ve yaratıkların göçünün ardındaki neden artık benim için açıklığa kavuştu – kuzeydeki Great Cleave’den sürüldüklerinden güneye kaçıyorlar.
Eğer öyleyse Yozlaşmışlar’ın Brightwood’a yeni bir saldırı düzenlemek için toplandıklarına dair bir uyarı olabilirler. Bu durum, avlanma arzumu silip attı – eğer çok uzun süre kalırsam avlanacak olan ben olacağım ve bu iblisler beni yakalayıp Shattered Mountain’a götürürlerse ruhuma ne olacağından korkuyorum.
Renée Marie Cartier
Soğuktan Ölme
[A Death of Cold]
Renée’nin Güncesi
Bölgede çoğunlukla sırf bir şey yapmış olmak için bizon avlıyorum – burada ve Everfall’da yoğun bir şekilde bulunuyorlar ve derileri de avlanmakla uğraşmak istemeyenler için Windsward’da iyi bir fiyata gidiyor. Diğer yerleşimciler gibi soğuğa karşı hoşnutsuzluğum olmadı, dağların yakınında avlanmak bana huzur veriyor. Kuzeyde bulunan dağdaki patikaların kıyısında ufak bir üssüm var ama bu sefer boyunca dağlarda ve karlı alanlarda eskisinden daha derine gittikleri için çok az av bulabildim.
Orada ilk bizon cesedine rastladım – ilk bakışta kurtlar tarafından öldürülmüş gibi görünüyordu ancak yakından bakınca bizonun üzerindeki yaraların şimdiye kadar gördüğüm herhangi bir kurttan daha büyük diş ve pençe izlerine sahip olduğunu gördüm. Cesedi daha dikkatli incelediğimde bizonun ağzının, sanki parçalanmadan önce nefesi donmuş gibi buzla kaplı olduğunu keşfettim. Saldırganın buzlu izleri kuzey dağlarına doğru uzanıyordu.
Renée Marie Cartier
Yeni Yırtıcı
[The New Predator]
Renée’nin Güncesi
Bizonu öldüren yaratığın izleri bir kurda aitti ama bir kurt sürüsüne değil, tek bir kurda. Ancak kara bakılırsa herhangi bir kurttan daha ağırdı – izlerin içinde küçük, kırılmış dallar gömülüydü ve bir tanesinde bir ağaç kökünün parçası gibi görünen bir şey vardı; bizonun yaralarında gözlenen donla kaplıydı.
Kendimi bir korkak olarak görmüyorum ama bu adanın gizemleri beni ürkütüyor çünkü karın bir kurt bedeniyle kol gezen ve izleri ormana karışan ne tür bir yaratığı sakladığını bilmiyorum – ama öğrenmek de istemiyorum.
Renée Marie Cartier
Ormanın Geyiği
[Stag of the Forest]
Renée’nin Güncesi
Bizon [sayısı] geçitlerde azalmış gibi göründüğünden ve dağlardaki tuhaf kurt izlerinden sakındığımdan kendimi dağdaki karlardan kaçınır ve bunun yerine ormanın derinliklerinde avlanmayı tercih ederken buldum.
Geyiği ilk kez bugün avlanırken gördüm – bildiğimiz bir geyiğe benzemiyordu, ormanın kendisinden büyümüş ve bir geyik şeklini almış bir şey gibiydi; nasıl açıklayabileceğimi bilemiyorum. Boynuzlarının çevresinde yosun ve çiçek yetişiyordu, derisi ise orman zemininin yemyeşil çimeniydi. Bu görüntü beni öylesine etkiledi ki ne hareket edebildim ne de nefes alabildim; ta ki yaratık beni fark edip sıçrayarak çalılıkların içinde gözden kaybolana kadar.
Şimdi ormandaki her şekil tüm çıplaklığıyla gözüme çarpıyor: adadaki hayvanlar mevsimler tarafından idare edilmiyor, direkt onlardan şekilleniyor – toprak, bitki örtüsü ve hatta kar ve buz bile.
Renée Marie Cartier
Derinliklere Doğru
[Into the Depths]
Renée’nin Güncesi
Sabahın ilk ışıklarında büyük krater gölüne gidiyorum – yolculuk uzun olacak ama çabuk geçeceğini düşünüyorum. Orada bulunan ve ağaçların kendisinden oluşmuş gibi görünen tuhaf orman yaratıkları ile ilgili öyküler duymuştum – yerel karakoldaki bir avcı yaratığa bir isim vermiş: ‘spriggan’; dört insan boyunda, vücudu ve uzuvları adeta can verilmiş dallar gibi duran bir ağaç ruhu. Bu, adadan doğan bir şey mi? Ya da belki de ormandaki azoth tarafından yaratılan bir şeydir?
Bu ada harikalarla dolu ve hepsini görmek istiyorum. Şans, yolculuğumda benim yanımda olsun – haftalarca gölün çevresinde dolaşmak zorunda kalsam bile tek ihtiyacım olan şey böyle bir ruhu görebilmek.
Renée Marie Cartier
Şans Eseri Karşılaşma
[Chance Meeting]
Renée’nin Güncesi
Neredeyse varlığını unuttuğum biriyle şans eseri tuhaf bir karşılaşma yaşadım – geçen yıl tanıştığım alim bey M. Grenville ile. Adam benimkine benzer bir seyahat tutkusuna kapılmış gibi görünüyor ancak onunki daha çok eski harabelerdeki taşları kazıma ve tuğlaları toplama üzerine gibi. Ona ve yoldaşlarına gece barınabilecekleri bir yer teklif ettim ama her ne kadar yoldaşları dinlenmek istiyor gibi görünseler de o yola çıkmaya hevesli görünüyordu ve çabaları sonuç verirse ulaşmak üzere olacağı Büyük Buluş’tan bahsedip durdu.
Tavrı düşmanca olmasa da – ve eminim ki kabalık etmek veya hakarette bulunmak istememiştir – oldukça rahatsız ediciydi ve aciliyet içerisindeymiş gibiydi; bir şeyden kaçan değil de bir şeyin peşinde koşan biri gibi.
Onu sakinleştirmeye çalışmak için piyanosunu hâlâ çalıp çalmadığını sordum ve bir anlığına sanki piyanonun varlığını unuttuğundan kafası karışmış gibi göründü, sonraysa adeta nahoş bir anıymış, dikkatini dağıtan bir şeymiş gibi başını iki yana salladı. Umarım aradığını bulur ama temposunu yavaşlatmazsa Brightwood’da ne tür sorunlar yaratacağından korkuyorum.
Renée Marie Cartier
Mavi Fenerler
[Blue Lanterns]
Renée’nin Güncesi
Hayvanların çığlıklarını duyarak uyandım – gecenin bir yarısı haykırdıklarını duydum ve adaya geldiğimden beri karanlık duran fenerlerden yolları aydınlatan mavi alevler [yükseldiğini] gördüm. Hepsinin ötesinde dalgalar hâlinde yükselen ve sonra dinen bir kükreme vardı – taş halkanın ortasındaki büyük kayada muazzam, donuk bir ışık bulunuyordu.
Ne bulacağımdan korkuyorum ama ne olduğunu kendi gözlerimle görmeden bu olayın hayatıma mal olmasını beklemeyeceğim. Grenville’in bahsettiği Büyük Buluş bu mu? Eğer öyleyse korkarım ki adamı tüketti ve adanın kendisine bir şeyi uyandırdı.
Renée Marie Cartier