AETERNUM ÖYKÜLERİ
[TALES OF AETERNUM]
STEVENS KEŞİF GEZİSİ
[THE STEVENS EXPEDITION]
İlk Gün
[Day One]
Orion yakınında bulunmaktadır.
Bugün bu baş döndürücü dikili taşlar hakkında elimizden gelen her şeyi ortaya çıkarmak için Everfall yerleşiminden yola çıkıyoruz! Ben, Roger Henry Stevens, bu keşif gezisine liderlik ediyorum ve iki güçlü yardımcı bana eşlik ediyor: Walter McKay ve Elias Anders. Lider olarak yolculuğumuzu gelecek nesiller için belgelemenin yanı sıra bu çalışmadan elde edilecek tüm bilimsel ölçümler ile gözlemleri kaydetme görevini üstleniyorum.
Koşum hayvanları zor bulunduğu için keşif heyetimiz hafif donanıma sahiptir ve sadece sırtımızda taşıyabileceklerimizle sınırlıdır. Amacımız dış kısımdaki dikili taşların çevresini dolaşmak ve eğer başarılı olursa harabelere girip merkezi dikili taşın esaslı bir incelemesini yapmak için tam bir keşif ekibi toplamaktır. Yeniden ikmal ve dinlenme için Windsward yerleşimine planlanmış bir seyahat yapılacaktır.
Her mekânda -eğer varsa- ne tür farklılıklar olduğunu belirleyebilmek için ölçümler almayı ve bitki ile taş örnekleri toplamayı, böylece dikili taşların her birinde birkaç gün geçirmeyi planlıyorum. İlk durağımız, yolculuğun başlayacağı Orion dikili taşı.
On Dokuzuncu ve Yirminci Gün
[Day Nineteen and Twenty]
Octans yakınında bulunmaktadır.
Octans’a bugün ulaştık, Hydrus’tan seyahat sırasında herhangi bir sorun yaşanmadı. Daha önceki yerleşimciler, yakınlarda müstahkem bir yapı kurmuşlar; biz de burada kamp kurduk. Başımızın üstünde bir çatı olması, geçtiğimiz haftalara nazaran hoş bir değişiklik. McKay ve Anders ile konuşmam, bu dinlenme süresinde bile tedbiri elden bırakmamamızı sağlamam lazım. Sınırlı taşıma alanımız göz önüne alındığında toplanan örnekleri hazırlanmış yerlerde bırakma fikrimin doğru olduğundan eminim.
Not: Örnekler Hydrus dikili taşında saklanırken ilk notlar Draco dikili taşında saklandı. Bunları döndüğümüzde toplayalım.
Yapı, bazı çevresel aşınmalar dışında önceki keşiflerde bulunan diğerleriyle neredeyse aynı. McKay bu sabah bir halat yardımıyla güzel bir manzaradan başka bir şey sunmayan gözlem platformuna tırmandı. Taşlar çok az alet kullanılarak veya hiç kullanılmadan şekillenmiş gibi duruyor, büyüyle yapılmış olabilir. Bölgeyi araştırmaya devam edeceğiz ancak yakında Delphinus’a geçmeyi planlıyorum.
Yirmi Birinci Gün
[Day Twenty One]
Delphinus yakınında bulunmaktadır.
Delphinus, Octans ile hemen hemen aynı; yakınlarda hiçbir tehdit yok ve yolcular kolaylıkla geçip gidiyorlar. Bu tuhaf.
Bu keşif gezisindeki önceki dikili taşlar – Hydrus, Draco ve Orion -, sahayı incelememizi engellemek için ellerinden geleni yapan birkaç Muhafız barındırıyordu… ancak bu ikisi ıssız görünüyor. Görünürde hiç hasar yok, yapıda büyük bir değişiklik bulunmuyor… gerçi ikisi de üst balkona kolay erişime sahip değil. O katta Muhafızlar’ı çeken bir şey mi var? Sahayı daha fazla incelemek için McKay’i platforma giden cepheyi ölçümlemeye ikna edeceğim.
Çabalarımıza devam edeceğiz ve şansımız yaver giderse bu dikili taşların gizemlerini çözmemize yardımcı olacak bir ipucu bulacağız.
Yirmi Altıncı Gün
[Day Twenty Six]
Cygnus yakınında bulunmaktadır.
Her ne kadar kolay olmasa da Cygnus yakınlarında bir kamp kurduk. Belki de devam etmeden önce yeniden ikmal yapmak ve daha fazla kişiyi yanımıza almak için güneye, Windsward yerleşimine dönmeliydik.
Buradaki Muhafızlar… nedense farklı görünüyorlar. Belki de yakınlardaki harabelere olan kısa mesafe onları daha saldırgan yapıyordur. Her ne kadar kendim büyük bir savaşçı olmasam da bu geceyi dinlenmesi için Anders’a verdim – McKay ile birlikte nöbet tutacağım. Birkaç gün geçti ama Delphinus’un göreceli güvenliğini özlüyoruz.
<Bir kan lekesi metnin çoğunu gizliyor olsa da alt kısımda farklı bir el yazısıyla devam etmektedir.>
Stevens öldü. McKay öldü. Sırada muhtemelen ben varım.
Neden hayata dönmediklerini bilmiyorum… sanki daha önce bir, iki, hatta üç kere ölmemişiz gibi. Belki de hepimizin kediler gibi sadece birkaç hayatı vardır? Belki de bu dikili taşlarla bir ilgisi vardır?
Durum ne olursa olsun… ekip kaybedildi ve ben burada sıkışıp kaldım. Bu her kim bulursa lütfen-…
AVERHAM’IN ARAŞTIRMASI
[AVERHAM’S RESEARCH]
Meslektaşlar Arasında
[Between Colleagues]
Windsward yerleşiminde bulunmaktadır.
Robert –
Bu Yozlaşmış bölgelerin ardındaki nedeni bulmaya yakın olmasak da araştırmamız devam ediyor. Mantıklı bir ilerleme yok, konum veya yayılma açısından belirlenebilir bir sebep yok… bu şaşırtıcı. Ve içimdeki bilim adamı bu zorluk karşısında heyecanlanırken içimdeki yerleşimci dehşete düşüyor. Gerçekten güvenli görünen noktalar, yerleşimlerin korunan alanları. Orada ne tür bir enerji varsa Yozlaşma alanlarının oluşmasını engellemek için yeterli.
Ekibimiz Great Cleave’in kuzey ucuna ulaştı ve orijinal 19 üyeden 12’ye düştük. Eğer daha fazla kayıp verirsek geri dönmek zorunda kalabiliriz… ki bu en iyisi olabilir. Bence herkes güneyin güvenliğine dönmek isteyecektir.
Şimdilik araştırmamıza devam edeceğiz. Mevcut görevimiz, azoth’un bileşiminde veya miktarında herhangi bir değişiklik olup olmadığını belirlemek için mekânlar arasındaki toprak örneklerini kontrol etmek. Aynısını kendi bölgende yapmak isteyebilirsin.
Yakında görüşmek dileğiyle. Belki dönüşümde bana bir içki ısmarlarsın?
Sarah Avernam
Çalışmaya Gömülmüş
[Grounded in Study]
Cooper’s Ranch yakınında bulunmaktadır.
Sarah,
Kayıplarınız için yas tutsam da keşif gezinizin iyi gittiğini bilmek beni memnun ediyor. Size katılmayı çok isterdim ancak buradaki görevlerim – bazen önemsiz olsa da – yerleşim için önemli. Belki başka biri yerimi alsaydı bunu yapmakta özgür olurdum ama… biliyorsun ki standartlarım yüksek ve henüz görevi yerine getirebilecek nitelikte birini bulmuş değilim.
Toprakla ilgili tavsiyeni dikkate alacağım. Bölgeye yeni gelen, isteklerimi kolaylıkla halleden yetenekli biri var ve onu şehirde tekrar gördüğümde bu yeni işi sunabilirim. Yakınlardaki bazı yerlerden toprak örnekleri toplayabilecek ve şu anda oralarda ikamet eden her ne ahmak varsa onlarla başa çıkabilecek yeterli kabiliyete sahip oldukları konusunda güvenim tam.
Ve evet, tabii ki döndüğünde istediğin bir içkiyi ısmarlarım! Tartışmalarımızı özlüyorum ve sen en zorlu bulmacaları çözmekte ustasın. Sana uygun bir tane bulacağım, merak etme!
Robert Cotheran
MESNARD KAYITLARI
[CHRONICLES OF MESNARD]
Rütbe Beceriksizliği
[Rank Incompetence]
Mesnard’s Might yakınında bulunmaktadır.
Aptal herif! Miller boyunca uzanan açık kumsal, berrak sular var ama aptal “Kaptan” gidip lanet gemiyi karaya oturttu! Eh, şimdi kaptanlık edeceği tek şey, kemiklerini didikleyen yengeçler olacak. Onu sarıp utancının kaynağı olan yere gömdük ve artık beceriksizliğinden endişe etmeyeceğiz.
Bunun için yapılacak bir şey yok sanırım. Gemi adımı taşıyor olmasına rağmen kimsenin “gemisinin kaybı -hele bir de beceriksizlik yüzünden!- Kaptan Mesnard’ı ihtişama ulaşmaktan alıkoydu” dedirtmeyeceğim! Yo, adamlarla birlikte gemide elimize geçen her şeyi kurtaracağız, sonra kıyıya ilerleyip vardığımız toprağı inceleyeceğiz.
Arazi Ölçümü
[Surveying the Land]
Stoneview Seabreak’te bulunmaktadır.
Bu koy mükemmel olacak! Hâlihazırda inşa edilmiş bir dalgakıran, evler için bolca taş ve ahşap ile çiftlikler için isteyeceğiniz kadar çok arazi var. Dürbünümle yakınlardaki arazileri gözlemliyordum ve evlerimizi inşa etmek için mükemmel bir yer bulduğumuza inanıyorum. Gemimiz kayalara savrulmuş olabilir ama erzağımızın büyük bir bölümü sağlamdı.
Taş yüzler bazı adamları rahatsız ediyor ama beni değil. Onları bu toprakları ehlilleştirmeyi beceremeyenlerin yüzleri, başarılarımızla silip süpüreceğimiz bir tarih olarak görüyorum.
YAZARI BİLİNMİYOR
[AUTHOR UNKNOWN]
Bir Kâfir
[A Heretic]
Solmuş bir gemi kaydı
…rüzgâr dindi, bu yüzden düşündüklerimi unutmayayım diye onları kayda geçmek için zaman ayırıyorum. Isabella, “ölümsüz” Kâfir söylentisini ilk duyduğunda kaptanımız değildi. Rahiplerin mi yoksa simyacıların mı dedikodusu olduğunu bilmiyorum ama saçma gelmişti.
Simyacıların adamın uzun ömürlülük iddialarına pek önem vermediklerini biliyorum – daha çok Atlantik’ten kurtarıldığında üzerinde bulunan mavi şişelerle ilgileniyorlardı. “Azoth”, adamın mavi ateşe verdiği isimdi ve öyle benimsendi. Özellikleri gizemli ve neredeyse büyülüydü, görünüşe göre Atlantik’teki bilinmeyen bir adadan alınmıştı. Simyacılar azoth’un savaşları kazanabileceğini, ulusları dize getirebileceğini iddia ediyorlardı… tabii birileri kaynağını bulabilirse. Bu yüzden ne kadar aptalca olursa olsun denize açıldık.
Ancak Kaptan Isabella’nın çıkarları tamamen azoth ile bağlantılı değil gibi görünüyordu. Kurtarılan adama karşı daha büyük bir merak duyuyordu ve Kilise’ye mektup yazarak onu ziyaret etmek için izin istemişti. İlk başta rahipler bunu reddettiler ama Isabella – artık arkasında kraliyet desteği de varken – tekrar ısrar edince Kilise talebi kabul etmek zorunda kaldı.
Rüzgâr Dindi
[The Wind Has Died]
Solmuş bir gemi kaydı
Sefer zor bir başlangıç yaptı. Hava aleyhimizeydi ve limandan ayrıldıktan bir hafta sonra rüzgâr neredeyse yok denecek kadar azaldı. Sürükleniyoruz ve erzaklarımızdan daha fazlasını tüketiyoruz.
Isabella, bazen günler sürecek kadar hastalanıyor; yanakları kızarıyor ve ateşi çıkıyor. Uykusunda haykırıyor, kırmızı giysili rahiplerden ve kötü çehrelerden söz ediyor… sonra da Kâfir’i çağırıp vadettiği şeyler hakkında tuhaf sorular soruyor… Azoth ve gençlik pınarı hakkında… Tüm bu sırların bulunduğu gizemli “Vitae Aeternum” hakkında…