NASIL BULDUK: THE WITCHER (NETFLIX)

Netflix’in The Witcher dizisi hakkındaki görüşlerim aynı dizinin kendisi gibi karmakarışık. Bir bölüm geliyor “Bu ne rezalet?” diyorum, sonraki bölüm geliyor “Ooo işler ilginçleşmeye başladı!” diye kilitleniyorum ekran başına.

Nereden başlasam bilemiyorum anlatmaya. Zaten senaristler de bilememiş belli ki oradan oraya atlamışlar sürekli: Hop Yennefer’in gençliği, hop Pavetta – Duny meselesi, hop Geralt ile Yen’in tanışması derken kitapları yalayıp yutmuş, üstüne Ciri’nin hikâyesini yazacağım diye çift dikiş gitmiş olan bana bile “La noluyor?!” dedirttiler. E peki konuyu bilmeyenler ne yapsın? Zaman yolculuğu konulu korku-gizem dizisi değil ki bu olayları karmakarışık gösterip millete teori ürettiresin. Birisi lütfen Melitele rızası için şu hikâyeyi doğru sıraya koysun da ne izlediğimizi anlayalım. Eğer bu dizinin geçtiği dönemde kitaplarda Ciri’ye neler oldu diye merak edeniniz olursa sizi şu yazıya alalım. (Son iki paragraf dizinin ilerisinde yalnız, ona dikkat!)

Henry Cavill of Rivia

Olayların sıralamasını bir kenara bırakacak olursak diziyi genel olarak beğendim açıkçası. (Benden beklenmeyen şeyler. Hani burada bir şeyleri gömüyorduk?) Henry Cavill direkt harika bir Witcher olmuş. Oyuncu seçimi açıklandığı sırada hiç ısınamadığım Yennefer de beklentimin oldukça üzerinde çıktı. Gençliğini anlatan kısımdaki oyunculuğu karaktere ısınmamı sağladı doğrusu.

Lakin dizinin kötü yaptığı bir şey var, o da büyücülerin o zarif mükemmeliyetlerini hiç mi hiç yansıtamamış olmaları. Gerek kitaplarda gerek oyunlarda bir büyücünün kimliğini açıklamasına gerek yoktur. Ortama girdikleri zaman herkes anlar buraya otorite geldiğini. Perde arkasından dünyayı yönetiyor olmanın verdiği özgüven ve kibir vardır her birinin üzerinde.

Oyundaki Lodge of Sorceress

Dizide ise maalesef Tissaia de Vries haricindekilerin hiçbiri etraftaki köylü kızlarından ayırt edilemiyor. Hele o Triss… o Triss. Zannedersem yapımcılar komple Yennefer’ci, yoksa Triss’e falcı bacı gibi bir saç ve kıyafet layık görmelerine hiçbir anlam veremiyorum. Zaten bu sezonda pek bir rolü de yoktu kendisinin, gelecek sezonda eli yüzü düzelir umarım; artık paraysa para büyüyse büyü, yapın bir şeyler!

Ciri‘ciğim mükemmel olmuş, çocukluk kısımlarını biraz atlamışlar ve bence iyi bir seçim. Biraz daha kendi başına aksiyona girebilecek yaşta olması hikâyenin o kısmını daha dinamik hâle getirmiş. Lakin konuyla zerre alakası olmayan tipler bile çıkıp ‘Destiny’ diye kendini paralamasa daha iyiydi. Kardeşim sen haydut değil misin sana ne Destiny’den?! Paraları çal, en yakın handa ye işte. Destiny’miş…

Durun bi’ dakika… Bu Destiny o Destiny değil!

Seyirciyi aptal yerine koyan bu manasız tekrarlar benim çok canımı sıkıyor, sanki hepimiz 6 yaşındayız da tekrar yapıyoruz kafamıza kazınsın diye…

Yine bir başka Hollywood kafası da iyi kötü arasındaki çok keskin çizgiler. Düşman ordusu kesin kara büyü kullanıyordur, işkence kölecilik falan gırla gidiyordur evet. Düşman kralı aslında gayet başarılı bir yönetici olamaz! Biraları sidik gibi, zırhları da ütülenmemiş kırış kırıştır!! (Sahi o Nilfgaard zırhları ne kadar kötüydü ya -Can)

Ciri

Umarım bu “Vahşiler mis gibi ülkelerimizi talan ediyor!!!” kafası sadece Kuzey Krallıkları halkının algısıdır da ikinci sezonda biraz daha işlerin aslında göründüğü gibi olmadığına değinirler. Cahir‘i de Nazi subayı gibi yansıtmaktan vazgeçerlerse çok sevinirim. Zira kendisinin kitaplarda işlenen karakteri, olayların bakış açısına göre ne kadar farklılık gösterebileceğini anlatmak açısından inanılmaz başarılı bir hikâye ve sırf seyirci düşünmek için azıcık enerji harcamasın diye bu güzelim hikâyeyi baltalamalarını istemem doğrusu.

Yazının sonuna bıraksam da gönüllerin birincisi bence Jaskier (oyunlarda Dandelion) olmuş. Gerek çenebazlığı gerekse yazdığı münasebetsiz şarkılarıyla ozan olmanın hakkını sonuna kadar veriyor. Geralt’ın yanında istemediği fakat ihtiyacı olan yol arkadaşı. Gelecek sezonlarda da şarkılarına bol bol yer verirler umarım.

Jaskier

Karar aşamasına gelelim: Eğer The Witcher seviyorsanız bence izleyin. Biraz lore’u katlettikleri kısımlarda sinir bozuyor evet ama izlemeye değmeyecek kadar kötü bir dizi değil kesinlikle. Ha, eğer The Witcher nedir bilmiyorsanız ama fantastikli dizi arayışındaysanız kesin izleyin zaten. Çok beğenip kitaplara sarmaya karar verirseniz bu sezonda yaşanan olayların çoğu “Son Dilek” adlı kitapta geçiyor. Eğer o kadar kitabı okuyacak vaktim yok diyorsanız da Lorekeeper imdadınıza yetişiyor tabii ki. (Şimdi reklamlar!) Hem kitapların hem oyunların özetini Witcher Tarihçeleri yazı dizimizde bulabilirsiniz!

 

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)