Lorekeeper

KİMDİR, NEDİR: KHADGAR

Tirisfal Konseyi’nin Muhafız Medivh’den korkmak için yeterince sebebi vardı. Medivh’in annesi Magna Aegwynn, konseyden aldığı gücü geri vermesi istendiğinde bu talebi reddetmiş, onun yerine gücünü oğluna aktarmayı seçmişti. Geçmişte Kara Titan Sargeras’ın avatarı ile yüzleşmiş olan Aegwynn’in bilmediği şey ise aktardığı güçlerle birlikte Yakan Lejyon’un liderinin ruhunun bir parçasını da oğluna geçirdiğiydi. İçinde muazzam bir büyü gücünü barındıran Medivh de konseyin korktuğu gibi onlara düşman olmasa da Ölüyel Geçidi’ndeki gözden uzak büyücü kulesi Karazhan’a yerleşmiş ve dış dünyayla olan ilişkisini mümkün olduğunca sınırlı tutmuştu.

Medivh zaman içerisinde Stormwind asillerini davet ettiği bazı galalar düzenlese de Konsey için niyetini açık etmeyen gizemli bir unsur olmaya devam etti. Ancak Ölüyel Geçidi’nin güneyindeki Kara Sazlık’ta vahşi ve tehlikeli, yeşil derili bazı yaratıklar ortaya çıkarak Stormwind asillerinin bir kısmını gizemli bir şekilde ortadan kaldırmaya başladılar. Durum bu olunca Medivh’e karşı daha fazla kayıtsız kalamayacaklarına karar veren Tirisfal Konseyi, Muhafız’la iş birliğine girmek için Kirin Tor’u devreye soktu. Kirin Tor, Karazhan’a ardı ardına büyücü çırakları göndererek Medivh ile iletişime geçmeye çalıştıysa da büyücü, kapısına kadar gelen çırakları en ufak hatalarında kuleden kovuyordu; gelenlerin çoğu bir hafta bile dayanamıyordu. En nihayetinde bu sayısız çıraktan bir tanesi diğerlerinin başaramadığı bir şeyi kazandı: Medivh’in ilgisini ve takdirini. 17 yaşındaki bu genç çırağın ismi Khadgar’dı. Ve Karazhan’daki çıraklığı bir haftadan çok daha uzun sürdü.

Karazhan

Khadgar yaşına göre bilge, hevesli ve mükemmeliyetçiydi; ancak belki de hepsinden de öte güvenilirdi. Nitekim ismi kadim cüce dilinde “genç güven” anlamına geliyordu –ki bunu kendisine açıklayan da ustası Medivh’in ta kendisi olmuştu. Başta Kirin Tor’un emriyle casusluk yapmak için sinirli, yalnız bir büyücünün çırağı olmak kendisine cazip gelmese de emirlere uymak durumunda kalmıştı. Çıraklığına kendinden öncekiler gibi Karazhan’ın muazzam kütüphanelerini düzenleyerek adım attı ve çok geçmeden kulenin sıra dışı yanlarını keşfetmeye başladı. Kule, Azeroth’un büyüce zengin ley yataklarının üzerine kurulmuştu; bu yüzden de normal insanların garipseyebileceği büyülü anomaliler Karazhan’ın sakinleri için gayet sıradandı. Khadgar kuleyi keşfe çıktığı zamanlarda sıklıkla geçmiş, şimdi ve geleceğin birbirine girdiği görülere ve hayaletlere rastladı. Bütün garipliklerine rağmen ürkmüş gözükmeyen Khadgar, bu kararlılığıyla Medivh’in ilgisini ve saygısını kazanmaya başladı. Büyücü çok geçmeden çırağına Kirin Tor’daki ustalarının ona aktarma zahmetine girmediği sırrı açıkladı: Medivh, Azeroth üzerindeki en kudretli büyücü olan Muhafız’dı. Bu önemli bilgi karşısında bile sinmeyen Khadgar, bizzat Muhafız tarafından eğitilecek olmanın heyecanıyla çalışmalarına daha da sıkı sarıldı.

Khadgar kuleye gelişinden kısa bir süre sonra yine keşfe çıktığı bir sırada garip ve endişe verici bir görüyle karşılaştı. Bu görüde kendisini saçları ağarmış, yaşlı bir adam olarak yeşil derili düşmanlara karşı ordulara önderlik ederken görmüştü. Görüdeki gökyüzü kıpkızıl ve yabancıydı. Bu gördükleri aklına Karazhan’ın çok yakınında yer alan Kara Sazlık bölgesindeki “ork” adı verilen yaratıklarla ilgili söylentileri getirdi. Bunun gelecekte gerçekleşebilecek kötü olaylarla alakası olmasından korkarak gördüklerini Medivh’e anlattı. Medivh o bölgedeki durumdan haberi olmadığını söyledi ve Khadgar’ın endişelerini yatıştırmak adına bölgeyi kolaçan etmek amacıyla grifonlarla Kara Sazlık’ı araştırmayı önerdi. İki büyücü grifonların sırtında uçarken Kara Sazlık’a yayılmış muazzam bir ork ordusunun görüntüsüyle karşılaştılar. Nothgrin adında bir ork fel büyücüsü üzerlerinden geçmekte olan insanları fark etti ve büyüsüyle onlara saldırarak yere çakılmalarına sebep oldu. Medivh çırağını orku yok etmesi konusunda teşvik ettiyse de fel büyücü Khadgar’dan daha tecrübeliydi. Khadgar’ın zorlandığını gören Medivh, araya girerek Nothgrin’i öldürdü.

Karazhan’ın kütüphanelerini arşınlayan genç Khadgar…

İkili Kara Sazlık’a kamp kurmuş olan diğer orklara görünmeden kaçmaya çalışırlarken yolları Stormwind’in aslanı Anduin Lothar ile kesişti. Medivh’in yıllar önce Gurubashi trollerine karşı yapılan savaşta sergilediği gücü bilen Lothar, eski dostunu orklara karşı Stormwind savunmasına katılmaya ikna etmeye çalıştı. Medivh ise güçlerinin gerektiğinden fazla yıkıcı olabildiğini, bu yüzden de onları kullanmakta tereddüt ettiğini söyledi. Daha fazla ısrarda bulunmak istemeyen Lothar, Khadgar’dan eski dostuna göz kulak olmasını rica ederek bölgedeki orkları avlamaya devam etti; Khadgar ve Medivh ise Karazhan’a geri döndüler.

Khadgar’ın endişeleri Kara Sazlık’taki orduyu bizzat gördükten sonra daha da derinleşmişti. Medivh’in gün geçtikçe daha garip davranması, hatta bazen günlerce tek bir kelime bile etmeden ortadan kaybolması bu durumu daha da kötü kılıyordu. Derken bütün bu tansiyonu iyice tırmandıran bir konuk kulenin kapısında belirdi: Garona.

Görünüş olarak bir orku andıran genç kadının Karazhan’a gelişi Khadgar’ın iç güdüsel olarak saldırmasına sebep olmuştu. Medivh ise Garona’nın gelişine hiç şaşırmamış, tam aksine onu büyük bir misafirperverlikle karşılamış ve Khadgar’a ona iyi ve saygılı davranmasını tembih etmişti; Muhafız’ın söylediğine göre Garona bir yarı-orktu ve sırtını Orda’ya dönmüş olduğu için onların bir müttefiğiydi.

Garona ve Medivh

Garona’nın gelişini takip eden günlerde ikili sıkça sohbet etmeye, birbirini tanımaya başladı; hatta çok geçmeden arkadaş oldular. Lakin Khadgar’ın içini huzursuz eden bir şey vardı: Medivh bölgedeki orklardan haberi olmadığını iddia etmiş olsa da belli ki Garona’yı daha önceden tanıyordu ve hâliyle orklardan da haberdardı. Yani Khadgar’a yalan söylemişti…

Khadgar’ın Medivh’e karşı şüpheleri devamındaki aylarda daha da arttı ancak Khadgar’ın düşünmesi gereken başka sorunlar da vardı zira Orda önüne çıkan her yeri fethederek ilerleyişine devam ediyordu. Berrak Orman, Batıyamaç ile Kızılbayır Dağları ork sürüsünün önünde düşmüştü ve ordu Elwynn Ormanı’na doğru ilerliyordu. Garona ile arkadaşlığını sağlamlaştırmış olan Khadgar, yarı-orktan Orda’nın savaş planlarını ve alışkanlıklarını öğrenerek bu bilgileri Anduin Lothar ile Kral Llane Wrynn’e aktarıyordu. Bu sayede Lothar, orkları Elwynn Ormanı civarında hazırlıksız yakalayıp geri püskürtmeyi başarmıştı.

Orda’nın ilerleyişi geçici olarak sekteye uğradığında ikili genellikle ortak dostları Medivh hakkında konuşuyordu. Medivh önceye kıyasla çok daha karanlık bir ruh hâline bürünmüştü; öfke nöbetleri ve dengesiz davranışları azalmıştı fakat başbüyücü artık herhangi bir şey hissetmekten çok uzakmış gibi davranıyordu. Medivh’in insani yanının tükenişi kuleyi de etkilemişti; gerçekliğin dokusu iyice incelmiş, Garona ve Khadgar’ı sıkça korkutucu görülerle baş başa bırakır olmuştu. Khadgar ustasını bu durumdan kurtarabilecek bir yol arayışıyla kulenin kütüphanesini alt üst ettiyse de aradığı cevabı bulamadı fakat tam olarak aradığı şey olmasa da bazı cevaplara ulaşabilmesini sağlayabilecek kadim bir büyüye rastladı. Belli başlı bazı anıları canlandırmaya yarayacak büyüyü çalışıp öğrenen Khadgar, ne yazık ki bu büyüden de umduğu sonucu alamadı. Anılar ya çok dengesiz şekilde canlanıyordu ya da Medivh’le ilgili soruları hepten cevapsız kalıyordu. Deneme ve yanılmaların sonucunda büyüye farklı bir şekilde yaklaşmaya karar verdi ve Azeroth’u orkların ana gezegenine bağlayan geçidin kökenini görmeye çalıştı. Garona’yla birlikte Gölge Konseyi’ni Azeroth’u işgal etmek için ikna eden cübbeli bir figürün görüsünü izleyen Khadgar, orkları Azeroth’a getirenin ustası Medivh’in ta kendisi olduğunu görünce büyük bir şok yaşadı. Lakin bu şok çok da uzun sürmedi zira Muhafız foyasının ortaya çıktığını fark etti ve kuleye dönerek Garona ile Khadgar’a saldırdı. Medivh’in saldırısından kılpayı kurtulan ikili grifonlarla kuleden kaçmayı başararak Stormwind’e doğru yöneldiler.

Khadgar, Stormwind’e vardıklarında Garona için kefil olup şehre giriş yapabilmesini sağladı ve birlikte kralın huzuruna çıktılar. Kral Llane, eski dostu Medivh’in orkları neden Azeroth’a getirmiş olabileceğine bir anlam veremezken Anduin Lothar ise Medivh’le ilgili şüphelerinde haklı olduğunu öğrendi. İkisi de bu sindirmesi güç bilginin ağırlığıyla bu konuda bir şeyler yapılması gerektiğinde hemfikir oldular. Böylece Lothar, Garona ile Khadgar’ı da içeren ufak bir grubu yanına alarak eski dostuyla yüzleşmek ve onun planlarına engel olmak için Karazhan’a gitti.

Medivh’in ise planlarına kimsenin karışmasına izin vermeye niyeti yoktu. Stormwind’den gelen grupla doğrudan amansız bir mücadeleye girişti. Büyünün, alevlerin ve çeliğin birbirine girdiği ortamda Kara Titan Sargeras sonunda kendini açık etti ve Medivh’in vücudu ile benliğini tamamen ele alarak bu savaşın tek bir sonucunun olabileceğini gösterdi. Bu sırada Sargeras’ın zihinsel saldırısından etkilenen Garona dost ve düşmanı ayırt edemeyerek saf dışı kaldı ve ortadan kayboldu. Khadgar ise yaptığı saldırılarla Sargeras’ın öfkesini üzerine çekti; Karanlık Titan, büyüyle genç büyücünün ruhunu bedeninden sökmeye çalıştı ve yaşam gücünün bir kısmını emdi. Daha 17 yaşındaki Khadgar, Lothar’ın gözleri önünde yaşlanarak çökmeye başlarken saçları ağardı ve bedeni buruşmaya başladı. Buna rağmen pes etmeyen çırak, son bir hamleyle elindeki kılıcı ustası Medivh’in göğsüne sapladı. Ölümcül darbe Sargeras’ın etkisini sonlandırdı ve titanın ruhunu Çarpık Düzlem’e gönderirken Medivh’i de hayatı boyunca ilk defa tamamen Sargeras’ın etkisinden kurtarmış oldu. Son nefesiyle çırağına onu özgür bıraktığı için teşekkür eden Muhafız, böylece hayata gözlerini yumdu.

Muhafız’ın cesedini Karazhan’ın arka bahçesindeki mezarlığa gömen Khadgar ve Lothar, Stormwind’e döndüklerinde çok daha büyük bir karmaşayla karşılaştılar. Söylentilere göre Kral Llane bir yarı-ork tarafından öldürülmüştü. Garona’nın ihanetinin şoku ikisinin de üzerine çökerken bir yandan da Orda bunu fırsat bilerek Stormwind’e bir kez daha saldırmıştı. Halk panik ve çaresizlik içerisinde kaçışmaktaydı. Umudu yitmiş halkı bir araya getiren Lothar, Khadgar ve şehir muhafızlarının da yardımıyla Stormwind’e saldırmakta olan orklarla sokak sokak savaşarak sivillere kaçmak için gereken zamanı kazandırdı. Stormwind Limanı’na geri çekilen ekip, yolda Kraliçe Taria da dâhil olmak üzere birçok kayıp verdi. Hayatta kalmak için tek çareleri şehri terk edip olan grup, böylece limandaki diğer gemileri ateşe vererek sürgüne doğru yelken açtı.

Anduin Lothar ve evlerini kaybetmiş Stormwind halkı yanmakta olan şehirden kaçarken…

İlk Savaş böylece sona ererken Orda kazanmış, Stormwind düşmüştü.

Stormwind’li mültecilerle birlikte Lordaeron’a doğru kaçmakta olan Khadgar, Karazhan’da görmüş olduğu görünün tahmininden çok daha yakında olduğunu fark etti. Bu kaçış sırasında büyü ve yaşam gücü yavaş yavaş yerine geldiyse de görünüşü yaşlı bir adamınki gibi kalmaya devam etti. Lothar’a insan krallıklarının Orda’ya karşı birlik olması gerektiğini savunmasında yardım etti ve yeni kurulan Lordaeron İttifakı’nın önemli isimlerinden biri hâline geldi. Bu sırada Dalaran’daki Altılar Konseyi’nden bir çağrı aldı ve Medivh’in çıraklığını yaptığı dönemle ilgili rapor sunması istendi. Olanları konseye açıklayan Khadgar, Lothar’a ve yeni kurulmuş olan İttifak’a yardım etmeye niyeti olduğunu net şekilde belirtti. Khadgar’ın her hâlükârda kendi bildiği yolda ilerleyeceğini anlayan konsey de onu Lothar’la aralarındaki resmi irtibat olarak konumlandırdı.

Turalyon, insan krallıklarını birlik olmak için galeyana getirir ve İttifak’ın temellerinin atılmasını sağlarken…

Khadgar İlk Savaş’ın ardından gelen günleri yeni kurulan “Gümüş El” adındaki paladin tarikatıyla birlikte Lordaeron İttifağı’na ait toprakları geri almaya çalışarak geçirdi. İttifak’ın bütün beklentileri orkların Thandol Köprüsü üzerinden saldırması üzerineydi ve planlarını da buna göre kurdular. Ancak gözcüler çok geçmeden orkların kendilerine bir donanma inşa ettiğini ve saldırılarının beklediklerinden çok daha önce gerçekleşeceğini haber verdiler. Lothar İttifak ordularını derhâl Orda’nın çıkartma yapması en olası bölge olan Hillsbrad Bayırları’na yönlendirdi. Amiral Proudmoore’un donanması Orda gemilerini yavaşlatmaya çalıştıysa da orkların köleleştirdiği kırmızı ejderhalar Kul Tiras donanmasını yakarak dağıttı. Çıkartmalarını başarıyla gerçekleştiren Orda’nın hedefi Lordaeron başkentiydi. Hillsbrad’dan Lordaeron’a çıkan yolları kapatan Lothar ve orduları, burada orklarla büyük bir çatışmaya girdiler; İkinci Savaş başlamıştı. Khadgar da yanındaki diğer büyücülerle birlikte mistik güçlerini kullanarak orkları geri püskürtmeye çalıştı. Orklar doğuya dönerek dağ geçidinden Hinterlant topraklarına ilerlemeye başladılar ancak burada da Yabançekici cücelerinin grifonlarıyla karşı karşıya geldiler. Lothar ve İttifak orduları, güçlerinin yarısını kuzeye çevirip geri çekilmeye başlayan Orda’nın peşinden gittiler. Burada Amani trolleriyle ittifak kurmuş olan Orgrim Doomhammer liderliğindeki ordu sayılarını arttırmakla kalmayıp asil elflerin başkenti olan Quel’Thalas’ın dış kısmını da kuşatmaya almıştı. Lothar elf şehrini kurtarmak için Turalyon ile paladinlerini, Alleria Windrunner’ı ve Khadgar’ı şehre gönderdi. Elf büyücülerle birlikte çalışan Khadgar, ork ve trollerin şehrin iç kısımlarına girmelerini engelledi.

Bu sırada savaş iyiden iyiye kızışmıştı; birden fazla bölgede İttifak ve Orda arasında mücadeleler patlak vermiş, hatta Alterac’ın ihanetiyle beklenmedik bazı sürprizler gerçekleşmişti. En nihayetinde Savaşşefi Doomhammer’ın kuvvetleri Karakaya Kulesi’ne kadar geri çekildi; burada İttifak’ı oyalayarak Grim Batol’dan ejder binicileri ya da Draenor destek kuvvetlerinin gelmesini beklemeye başladılar. Ancak Gul’dan’ın ihaneti Orgrim’in ordularını çaresiz bırakmıştı. Bu yüzden kendilerini kurtarmaya gelecek başka kimse olmadığını anladıklarında Yanan Bozkırları kuşatmış olan İttifak ordusuna karşı pervasız bir saldırıya giriştiler. Orgrim hazırlıksız yakaladığı askerleri yararak kumandanları olan Lothar’a kadar ulaşmayı başardı ve iki savaşçı destansı bir savaşa tutuşurken etraflarını saran askerler de nefeslerini tutarak bu mücadeleyi izledi. En nihayetinde Doomhammer, Lothar’ın kılıcını kırdı ve efsanevi savaşçının kafatasını parçaladı. Azeroth’un aslanının düştüğüne şahitlik eden İttifak ordusu moral olarak çökmeye başlamıştı ki paladin Turalyon, kaptığı kırık kılıçla umudu kırılan ordunun ışığı oldu; Orgrim’i Lothar’ın kırık kılıcının kabzasıyla yere sererek esir aldı. Turalyon’un ışığının dokunduğu İttifak askerleri yenilenmiş bir güçle savaşmaya devam ettiler; Azeroth için. İttifak için. Ve Lothar için.

Lothar’ın kırık kılıcını kullanarak İttifak ordularına tekrar umut aşılayan Turalyon…

Dağılmaya başlayan Orda’dan geriye kalanlar Teron Gorefiend komutasında Kara Geçit’e doğru çekilmeye başlamıştı. Turalyon orkların geçitten Draenor’a kaçmasına izin verdi; ordusunu daha fazla riske atmak ya da yormak yerine Khadgar’ı çağırarak geçidi yok etmesini buyurdu. Medivh’in büyülerine aşina olan Khadgar, yanındaki diğer büyücülerle birlikte geçidi çevreleyen büyüyü inceledi ve onları yönlendirerek boyutları birbirine bağlayan uhrevi bağları tek tek koparttı. Dengesizleşen enerji ve aniden kapanan geçidin yarattığı şok dalgası geçidin taştan çerçevesini parçaladı. Kara Geçit’in yok edilişiyle birlikte İkinci Savaş da Orda’nın yenilgisiyle sona erdi.

İkinci Savaş’ta gösterdiği kahramanlıklar nedeniyle “başbüyücü” ilan edilen Khadgar, tehlikenin tamamen geçmediğinin farkındaydı. Kara Geçit’in bir zamanlar durduğu noktada Orda’nın kullandığı fel enerjilerin toprağa işlediğini ve iki dünya arasındaki geçit kapanmış olsa da bağın tamamen kopmadığını keşfetti. Üstelik bu bağ, Draenor tarafında yayılmakta olan yıkımın Azeroth’u hâlâ etkilemesine de sebep oluyordu. Bulgularını İttifak’a sunan başbüyücü, uzun uğraşlar sonucunda aradığı desteği bularak Kara Geçit’in olduğu bölgeyi güvenli bir mesafeden gözetleyecek bir tepeye Mahşernöbeti Kalesi’nin kurulmasını sağladı. Geçitten geriye kalan enerjileri incelerken bir yandan da Karazhan’da yaşadığı görüyü sıklıkla düşünmeden edemedi…

Mahşernöbeti Kalesi ve Kara Geçit

Khadgar’ın Mahşernöbeti’ndeki çalışmaları bir gün eski bir dostun beklenmedik bir ziyaretiyle bölündü. Garona, Gul’dan’ın zihni üzerindeki kontrolünü büyük ölçüde aştığına emin olduğunda eski dostu Khadgar’ı buldu ve ona birlikte Medivh’e karşı savaşmalarının ardından Kral Llane’in suikasti başta olmak üzere başından geçen her şeyi dürüst bir şekilde anlattı. Garona’nın anlattıklarına inanan Khadgar, genç kadının zihninde Gölge Konseyi’nin büyüsünün izlerini hâlâ hissedebiliyordu. Bu da Gul’dan’ın işbirlikçilerinden bazılarının hâlâ Azeroth’ta ve iş üstünde olduklarını onaylıyordu. Sonraki aylarda Garona’yla gizli gizli buluşmaya devam eden Khadgar, en nihayetinde Garona’nın zihnindeki karanlık zincirleri kırmayı başardı ve yarı-ork hayatı boyunca ilk defa tamamen özgür kaldı. Minettar kalan Garona, hevesle Gölge Konseyi’nden hayatta kalanları avlayacağını söyleyerek Khadgar’ın yanından ayrıldı; başbüyücü ise Kara Geçit’ten arta kalan enerjilerin son zamanlarda iyice dengesiz hâle gelmiş olmasından endişeli bir şekilde İttifak liderlerine çağrıda bulundu.

Daha yeni savaştan çıkmış olan liderler Khadgar’ın çağrısına isteksiz bir şekilde karşılık vermiş olsalar da Mahşernöbeti Kalesi’ne geldiklerinde durumun ciddiyetini kavradılar. Khadgar ve çırakları geçitten yayılan fel enerjileri yavaşlatmış olsalar da tamamen durduramamışlardı ve bu enerjiler de bölgeyi kurak, ölü bir toprak parçasına çevirmekteydi. Kalenin garnizonu bölgenin ismini “Harap Topraklar” olarak anmaya başlamıştı ancak daha da kötüsü Khadgar’ın bulgularına göre Draenor’daki orklar iki dünya arasındaki yarığı genişleterek geçidi bir kez daha açmaya çalışıyorlardı. Böylece liderlerin tamamı Orda’nın destek kuvvetlerle bir kez daha Azeroth’u işgal etmesini önlemek için Khadgar’a tam yetki vermeyi kabul etti. Turalyon askerî taarruzu koordine edeceğini söyleyerek Danath Trollbane’i ufak bir orduyla birlikte Harap Topraklar’a konuşlandırdı; ancak ufak bir ordu, Orda’nın eli kulağındaki saldırısını durdurmak için yeterli değildi.

Danath Trollbane

Nitekim birkaç hafta sonra geçit Gul’dan’ın Kafatası’na sinmiş olan karanlık enerjilerin yardımıyla tekrar açıldığında Grommash Hellscream ve Teron Gorefiend başta olmak üzere Azeroth’a tekrar ayak basan orklar, Danath’ın ordusunu darmaduman ettiler. Danath canını zor kurtararak Mahşernöbeti’ne kaçtı ve Khadgar ile büyücülerine durumu haber verdi. Bu sırada bölgeye konuşlanmış ancak kendilerini gizli tutan Kanayan Oyuk Klanı, Draenor’dan gelen orklarla bir araya geldi. Mahşernöbeti’ne saldırmak yerine dünyalar arası yarığın olduğu bölgeyi korumaya alarak taştan geçidi tekrar inşa etmeye başladılar; aralarından Teron Gorefiend ve ölüm şövalyelerini içeren ufak bir grubun bölgeyi aceleyle terk etmesineyse bir anlam veremediler. Ancak Khadgar çok geçmeden bu grubun bir arayışta olduğundan, geçidin etrafını korumaya çalışan orkların ise vakit kazanmaya çalıştığından şüphelendi. Orklar ara ara kaleye saldırıp savunmalarını test ediyormuş gibi yapsalar da gerçek bir saldırıda bulunmadıkları gayet ortadaydı. Böylece günden güne Mahşernöbeti’ndeki İttifak takviye birliklerinin sayısı arttı.

Ölüm şövalyeleri ve İttifak paladinleri çarpışırken…

Bu sırada gözcüler kaleye saldıran orklardan birini canlı ele geçirmeyi başardılar ve sorguladıkları ork başta dirense de en nihayetinde Khadgar’ın korktuğu şeyi onayladı: Orda’nın yeni lideri olan Ner’zhul’un planı fetih yapmaktan daha fazlasıydı; ufak ork birlikleri Azeroth’ta daha büyük bir planı harekete geçirecek bazı nesnelerin peşindeydi. Ork bu nesnelerin ne olduğunu bilemeyecek kadar düşük rütbeli ve önemsizdi lakin çok uzun süre merakta kalmadılar zira Başbüyücü Antonidas, Khadgar ile iletişime geçerek orkların Dalaran’a saldırdıklarını ve Dalaran’ın Gözü adındaki artefaktı çaldıklarını haber verdi. Aşağı yukarı aynı sıralarda gözcüler bir yarı-ork kadının arkasında şüpheli mesajlar bıraktığını söylediğinde Khadgar bu mesajların Garona’dan olduğunu anladı. En başından Teron Gorefiend’in peşine takılmış olan Garona, orkların Siyah Ejdersürüsü lideri Deathwing ile olan ittifakını görmüş ve planlarının bir kısmını çözmeyi başarmıştı. Ner’zhul’un asıl planı ise ancak ele geçirdikleri bir ölüm şövalyesini sorguladıklarında başbüyücüye malum oldu: Artık önü alınamayacak hâle gelmiş olan fel enerjiler Draenor’u öldürüyordu ve orklar da başka dünyalara geçitler açıp kendilerini kurtarmak için bazı güçlü büyülü nesneleri toplamak için Azeroth’a geri gelmişlerdi. Başka bir dünyanın daha orkların Azeroth’a ettiği zulme maruz kalmasına göz yumamayacakları konusunda hemfikir olan Khadgar ve Turalyon, ork tehdidinin kaynağına inmeye karar verdiler.

Turalyon “Lothar’ın Evlatları” adında bir ordu kurduğunu ve sancağı altında toplanacak kişilerle birlikte Draenor’a sefere gideceğini duyurdu. Bu çağrıya herkes cevap vermese de İkinci Savaş’ın kıdemli kahramanlarının neredeyse tamamı güçlerini toplayarak Mahşernöbeti Kalesi’ne geldiler. Alleria Windrunner, Danath Trollbane, Kurdran Wildhammer gibi kahramanlara ek olarak Garona da bu sefere katılmak için hevesliydi fakat başbüyücünün onun için başka planları vardı. Gölge Konseyi arkalarından iş çevirmeye devam ederken Khadgar’ın gözü arkada kalamazdı; bu yüzden de Garona konseyden geriye kalan üyeleri avlamaya devam etti.

Geçidi koruyan Savaşnarası Klanı’nı kolayca dağıtan Lothar’ın Evlatları, böylece Draenor’a ilk defa ayak bastılar. Gördükleri çorak, ölü topraklar ile kızıl gökyüzü Khadgar’ın görüsündekiyle birebir aynıydı. İlk günlerde herhangi bir direnişle karşılaşmadan Cehennem Ateşi Hisarı’na ulaştılar ve kaleyi kuşatmaya aldılar. İttifak seferini bir hafta kadar oyalayabileceklerini uman Kargath ve orkları onlara yardım eden siyah ejderhalara rağmen gün bitmeden yenilgiye uğradıklarında çareyi kaçmakta buldular.

Khadgar, Turalyon ve Alleria Kara Geçit’in öteki tarafında orklarla savaşırken…

Askerler kazandıkları zaferden memnun olsalar da Khadgar eğer Kara Geçit’i tamamen yok etmek istiyorlarsa Gul’dan’ın Kafatası’na ihtiyaçları olduğunu biliyordu. Bu durumu Turalyon’la tartıştı ve güçlerini bölmeye karar verdiler. Khadgar, Turalyon ve Alleria’nın önderliğindeki grup kafatasını ele geçirmek için kuzeye giderken Danath ve Kurdran liderliğindeki ekip ise güneye inerek Ner’zhul’un peşine düştü.

Danath ve Kurdran’ın ekibi Ner’zhul ve orklarını draenei kabir şehri Auchindoun’da sıkıştırmayı başardıysa da Kilrogg ve Kanayan Oyuk Klanı’nın başarılı oyalama taktikleri sayesinde Orda’nın yeni lideri kaçarak Kara Tapınak’a ulaşmayı başardı. Bu sırada kafatasının Deathwing’de olduğunu öğrenen diğer grup ise Gorgrond’a gelmiş ve burada gronnlar ile siyah ejderhalar arasındaki amansız savaşa tanıklık etmişti. Devasa varlıklar olan gronnlar öldürdükleri siyah ejderhaların cesetlerini sivri kayalıklara saplayarak sergiliyor, adeta meydan okuyorlardı. Arada kalmamak için siyah ejderhaların kendilerinin de düşmanı olduğunu gösteren Khadgar ve Turalyon, gronnların lideri Gruul ile müttefik oldular. Deathwing’in Azeroth’tan getirdiği siyah ejderha yumurtalarına saldıran ekip, bu hareketin Deathwing’i öfkelendireceğini ve sağduyuyu bir kenara bırakarak tuzağa düşmesini sağlayacağını umuyorlardı. Bekledikleri gibi de oldu; hışımla yumurtalarını savunmaya gelen Deathwing, devasa Gruul ile kapışırken Khadgar’ın mistik büyüsüne karşı savunmasız kaldı. Deathwing’in vücudunu bir arada tutan metal plakaları büyüsüyle söken Khadgar, yaralardan sızan ateş ve magmanın Deathwing’i acıdan kudurtmasına sebep oldu. Siyah Ejdersürüsü lideri o acı içerisinde elindeki kafatasını düşürdü ve canını kurtarmak için bütün planlarını ve Orda’yla olan anlaşmasını hiçe sayarak kaçtı; ancak gücünü toplamak için saklanacağı yıllar boyunca Khadgar’dan alacağı intikamın hayali düşlerini süslemeye de devam etti. Artık “Ejderhakatili” olarak anılan Gruul, söz verdiği gibi İttifak askerlerine Gorgrond’dan barış içinde geçme izni verdi.

Gruul ve Deathwing

İttifak orduları Kara Tapınak’ın hemen dışında bir kez daha bir araya gelse de rahatlayıp dinlenmek için vakitleri yoktu. Khadgar tapınaktan yayılan kaotik enerjileri hissedebiliyordu; Ner’zhul başka dünyalara geçit açmak için büyüsüne başlamıştı ve uzun bir kuşatma için vakitleri kalmamıştı. Khadgar büyücülerini alarak Ner’zhul’un yerini saptamaya ve onu engellemeye çalışırken Lothar’ın Evlatları’nın geri kalanı da Kara Tapınak’taki Orda askerleriyle çarpıştı. Lakin bütün bu çaba bile yeterli olmadı. Dalaran’ın Gözü, Medivh’in Büyü Kitabı ve Sargeras’ın Asası’nı kullanan Ner’zhul gerçekliğin dokusunda başka dünyalara yarıklar açtı.

Bu yarıkları kontrol edebilmek, ork şamanın yeteneklerinin çok ötesindeydi. Kontrolden çıkan büyü daha fazla yarık açmaya ve Draenor’un büyü akımlarının yoğun olduğu ley yataklarını bozmaya başladı. Draenor, açılan geçitlerin etkisiyle parçalanmaya başladı; toprak yarıldı, sular Çarpık Düzlem’in boşluğuna karışıp yok oldu, fel enerjiler koca dünyayı bir harabe hâline getirdi. Khadgar ve büyücüleri Kara Tapınak’ın tepesinde yapılan ayinin olduğu yere vardığında Ner’zhul Sargeras’ın Asası’nı kullanarak çoktan kaçmıştı. Medivh’in Büyü Kitabı ve Dalaran’ın Gözü’nü ele geçirmiş olsalar da tetiklenmiş olan bu felaketi durdurmak imkânsızdı; dahası bu felaketin artçı şokları Azeroth’u da tehdit ediyordu. Bu yüzden diğerlerine durumun vahametini açıkladı ve kısa bir tartışmanın ardından Lothar’ın Evlatları, Azeroth’u korumak için Kara Geçit’in yok edilmesi gerektiğine karar verdiler.

Cehennem Ateşi Yarımadası’na ulaştıklarında burada konuşlanmış askerlerin çoğunu Azeroth’a geri gönderdiler ancak bir kısmı kalarak Khadgar, Turalyon, Alleria, Kurdran ve Danath’a geçidi kapatmak için vakit kazandırmaya çalıştı. Khadgar dört bir yanında kıyamet koparken Gul’dan’ın Kafatası’nı kullanarak devasa bir patlama yarattı ve hem taştan geçidi hem de Azeroth ile Draenor’u birbirine bağlayan yarığı kapattı. Draenor parçalanırken çaresiz bir şekilde buldukları ilk yarığa atladılar ancak çok uzun bir süre kimse Lothar’ın Evlatları’nın geride kalarak kendilerini feda eden liderlerinden haber alamadı. Kahramanca öldükleri varsayılan İttifak Seferi liderlerinin bu fedakârlığı, Stormwind şehrinin girişine dikilen heykellerle ölümsüzleştirildi.

Stormwind’deki Kahramanlar Vadisi’ne dikilen İttifak Seferi heykelleri…

Ancak Khadgar ve diğerleri hayatta kalmayı başarmışlardı; her ne kadar Azeroth üzerindekilerin bundan 18 yıl boyunca haberleri olmayacak olsa da.

Ner’zhul’un açtığı geçitler Çarpık Düzlem ve Draenor arasındaki bariyerlerin çökmesine ve gezegenin parçalanmasına sebep olmuş olsa da Lothar’ın Evlatları’nın şansına gezegenin bazı parçaları sağlam kalmıştı. Turalyon ve Alleria çıkan karmaşada kayıplara karışmış olsalar da geriye kalanlar Cehennem Ateşi Yarımadası’nda Onur Kalesi adında yeni bir üs inşa ettiler. Artık Ötediyar olarak anılan gezegene açılmış olan sayısız geçit, Yakan Lejyon’a büyük bir fırsat tanımıştı. Bu yüzden Magtheridon’un önderliğinde birçok iblis bu dünyaya akın etti. Gezegende kalmış yerel orkların bir kısmını kendilerine katan Lejyon, bu orklara Magtheridon’un kanını içirerek “Fel Orda”nın da ilk tohumlarını atmış oldu. Lejyon’un ordusu git gide genişlerken Lothar’ın Evlatları’nın güçleri ise oldukça sınırlıydı. Khadgar, Kurdran ve Danath bu düşmanı yenemeyeceklerinin farkındaydılar ama bu savaşmayacakları anlamına gelmiyordu; bu yüzden de düşmanlarını yavaşlatmaya odaklandılar. İki zıt güç arasında yıllar içinde sayısız çatışma yaşandı ve Lothar’ın Evlatları’nın yeni müttefiklere ihtiyaçları vardı. Khadgar, Ötediyar’ı sarmalayan sayısız geçitten Büyük Karanlık’ın ötesine uzanarak kendilerine yardım edebilecek müttefikler aradı. Arayışına yanıt verenler saf ışıktan oluşan “naaru” adındaki varlıklar ve Işık’ın Ordusu oldu.

Argus’ta Lejyon’a karşı aktif şekilde savaşan naarulardan A’dal, M’uru ve O’ros, Bora Hisarı adındaki boyutsal gemiyle Ötediyar’da kendi başlarına hayatta kalmaya çalışan bu topluluğa yardım etmek için gönüllü oldular ve burada sadece Khadgar’ın topluluğunu değil, aynı zamanda Kâhin Velen’in draeneilarını da buldular. A’dal bu toplulukları bir araya getirecek güvenli bir yer arayışına çıkarken M’uru ve O’ros ise geride kaldılar. Orda’nın yakıp yıktığı bir zamanların kutsal şehri Shattrath’ı uygun bulan A’dal, iki topluluğu da burada topladı ve Lejyon’a karşı müttefik olmalarını sağladı. Shattrath artık Lejyon’un zulmünden kaçanların sığındığı, A’dal’ın ışığı ve bilgeliği sayesinde tekrar canlanmış bir şehirdi. Öyle ki yeri geldiğinde bir zamanlar düşmanı olanlara bile kucak açmaktan geri kalmıyordu: Kael’thas’ın emriyle şehre saldırmak üzere yollanan kan elfleri, yolda liderleri Voren’thal’ın tecrübe ettiği bir görü yüzünden taraf değiştirip bağlılıklarını sunduklarında A’dal onları geri çevirmedi.

Shattrath şehrinde Lejyon’un gazabından kaçan ırkları bir araya getiren A’dal…

Yine de aralarına katılan onca yeni müttefiğe rağmen Shattrath’taki askeri güçler Lejyon’un sınırsız orduları karşısında yeterli değildi. Aynı zamanda Lejyon ordularının faaliyeti yıkılmış Kara Geçit’in olduğu bölgede gitgide artıyordu. İblislerin yeni bir şeytani plan peşinde olduğundan emin olan A’dal ve Shattrath’taki ırkların liderleri, Azeroth’u uyarmak ve onlardan yardım almak için bir plan yaptılar. Hâlihazırda Kil’jaeden tarafından avlanmaya devam eden Velen bu görev için gönüllü oldu; Bora Hisarı’na dönerek geminin sadece bir kanadı olan ve O’ros’a ev sahipliği yapan Exodar’ı kan elflerinden kurtararak boyutlar arası sıçrama yapıp Azeroth’a geçti. Çok geçmeden tam da bekledikleri gibi Lejyon hamlesini yaptı ve Kara Geçit iblislerin çabasıyla bir kez daha iki dünyayı birbirine bağladı.

İttifak ve Orda orduları güçlerini Lejyon’a karşı birleştirerek Ötediyar’a geldiler ve savaşa katıldılar. Her ne kadar zamanında Azeroth’u istila eden Orda’ya karşı savaşmış da olsa açık fikirli biri olan Khadgar ön yargılarını bir kenara bırakarak Thrall’ın yönetiminde bambaşka bir topluluk hâline gelmiş olan yeni Orda’yı Shattrath’a buyur etti. İttifak ve Orda arasındaki gerginliği mümkün olduğunca azaltmaya, iki taraf arasında ticaret ve iş birliği yapılmasını sağlamaya çalıştı.

Nihayet birlikte çalışmayı öğrenen bu yeni birleşmiş güç birliği Lejyon’un Ötediyar’a yayılmış kalelerini birer birer yıkmaya başladı. En nihayetinde Lejyon’un ana güçleri geri çekilerek Kara Geçit’ten Azeroth’a, oradan da kan elflerinin ana şehrindeki Güneş Pınarı’na yöneldiler. Birleşmiş İttifak, Orda ve Shattrath güçleriyse ilgisini Ötediyar’da kalan bir diğer düşmana, kendini “Ötediyar’ın Efendisi” ilan etmiş Illidan Stormrage’in fel ordusuna çevirdi. Bilmedikleri şey ise Illidan’ın da aslında perde arkasında bu orduyu Lejyon’a karşı savaşmak için yaratmış olduğuydu; ancak Kil’jaeden tarafından akıllarına usulca yerleştirilmiş şüpheler ve ipuçları, Illidan’ın sorgulamaya fazlasıyla açık yöntemlerinin yanlış anlaşılmasına sebep oldu. Böylece üç birleşmiş ordu ve naarular Kara Tapınak’ı kuşatmaya alarak Illidan’la savaşmaya başladılar. Hem Lejyon’un görünmez saldırılarıyla hem de Shattrath ittifakının doğrudan kuşatmasıyla aynı anda baş edemeyen Illidan böylece Azeroth’lu kahramanlar karşısında düştü. Khadgar, onlarca yıl boyunca Ötediyar’da savaştıktan ve genç bir büyücü çırağı olarak gördüğü görüyü fazlasıyla yerine getirdikten sonra artık eve dönme vaktinin geldiğine karar verdi.

Azeroth’lu kahramanlar karşısında yenilgiye uğrayan Illidan Stormrage…

Hâlihazırda bir başbüyücü olan Khadgar, öğrendiği ve deneyimlediği yeni şeyler sonucunda Kirin Tor’un yönetimini üstlenen Altılı Konsey’e katıldı. Araştırmalarına büyücü şehri Dalaran’da devam eden Khadgar, bir yandan Medivh’den geriye kalan büyüler ve artefaktları da araştırmaya devam etti; Medivh’in asası Atiesh’i kullanmaya başladı. Jaina Proudmoore çok olası bir Orda tehdidine karşı Theramore’u savunmak için yardım istediğinde Altılı Konsey direkt bir yardımda bulunmayı reddetti; ancak Khadgar yine de A’dal’a ulaşarak Theramore’a destek göndermesini rica etti ve böylece General Tiras’alan ve bir grup draenei şehri savunmaya geldi. Lakin Garrosh Hellscream’in şehre attığı mana bombası A’dal’ın yolladığı yardımın, Theramore nüfusunun neredeyse tamamının ve o sırada Altılı Konsey’in liderliğini yapmakta olan Başbüyücü Rhonin’in ölümüne sebep oldu. İntikam hırsıyla dolup taşan Jaina, Orgrimmar’a saldırarak karşılık vermek ve Rhonin’in öcünü almak istedi ve bir kez daha konseyin yardımına başvurdu. Kendi aralarında durumu tartışan Altılı Konsey, sonunda tarafsız kalmaya devam etmeleri gerektiğine karar verdi. İttifak ve Orda arasındaki savaşa katılmanın arada kalan masumlara mal olacağını, daha fazla nefret ve intikam hırsıyla dolup taşan bir nesil yetiştireceğini Jaina’ya anlatmaya çalışan da bizzat Khadgar oldu. Jaina onun söylediklerine kulak asmasa da daha sonra Thrall ve Kalecgos’un çabalarıyla Orgrimmar’a saldırmaktan vazgeçti. Onun bu hareketini destekleyen Khadgar, Jaina’yı Rhonin’in mevkisi için aday gösterdi ve Jaina Proudmoore, Kirin Tor’un Altılı Konseyi’nin lideri konumuna geldi.

Kirin Tor ve Khadgar her ne kadar tarafsızlıklarını korumaya çalışmış olsalar da Garrosh Hellscream sorun yaratmaya devam ediyordu. Asi bir bronz ejderhanın yardımıyla geçmişteki Draenor’a giden bir Kara Geçit açmayı başaran Garrosh, burada gücünün doruğundaki ork şeflerini bir araya getirerek iblis kanını içmelerini önlemiş ve Azeroth’u istila etmek üzere ikna etmişti. Çarpık enerjileri kızıla dönmüş olan geçitten çıkan bu yeni ordu Mahşernöbeti Kalesi’ni yerle bir ettiğinde Khadgar da İttifak ve Orda’yı uyarmak için harekete geçti. İki tarafın birleşmiş ordularıyla birlikte Kara Geçit’e yapılan saldırıyı yöneten Khadgar tereddüt dahi etmeden bir kez daha Draenor’a, gezegenin Ner’zhul ya da Gul’dan’ın büyüleriyle parçalanıp harap olmamış dönemine adımını attı.

Maraad, Khadgar ve Thrall Demir Orda ordularına karşı Kara Geçit’te savaşırken….

Khadgar ve Azeroth kahramanları alternatif zaman çizgisinin Draenor’una geçtikleri anda ork şeflerinin saldırısıyla karşı karşıya kaldılar. Bir yandan hayatta kalmaya çalışırken bir yandan da Azeroth’a hâlâ bir tehdit oluşturmakta olan Kara Geçit’i kapatmaya çalıştılar. Maceracılar geçidin olduğu tepeyi kontrol altına aldıklarında geçidin enerjisinin Gul’dan, Teron’gor ve Cho’gall’ın yaşam gücünden alındığını keşfeden Khadgar, çekinerek de olsa bağlantıyı kopartmak adına bu tehlikeli üçlüyü serbest bırakmaları gerektiğini söyledi; üçü de serbest kalır kalmaz kaçıp kurtulmayı başardılar. Özellikle Gul’dan konusunda bir hayli endişelenen Khadgar daha acil bir problem olan geçidi odaklayan taş çerçeveyi yıkmaya girişti ve maceracılarla birlikte Karakaya orklarının kuşatma silahlarının kontrolünü ele geçirerek Kara Geçit’i Draenor tarafından yok ederek Azeroth’a gidiş yolunu kapattılar. Khadgar ve maceracılar Draenor’da hapis kalmışlardı ancak Demir Orda tehdidi sürmekteydive ancak bu tehdidi ortadan kaldırdıktan sonra Azeroth’a dönmenin yolunu aramaya başlayabilirlerdi. Böylece Demir Orda’ya karşı koymak için güçlerini toparlamaya başladılar. Orda güçleri Ayazateşi Bayırı’na konuşlanırken İttifak güçleriyse Gölgeay Vadisi’ne yerleşti; Khadgar’ın kendisi ise iki taraf arasında bir nevi ara buluculuk yapmak adına Talador’a bir büyücü kulesi dikti. Bir yandan Azeroth’lu maceracılara Demir Orda’ya karşı kullanabilecekleri efsanevi güçlü ekipmanlar yaratmalarında yardım ederken diğer yandan da Gul’dan ile Gölge Konseyi’nin planlarını ortaya çıkartmak için uğraştı. Shattrath Savaşı’nda bizzat yer alarak Orgrim Doomhammer ve Blackhand’e karşı dövüştü; Blackhand maceracıları da kendisiyle birlikte havaya uçurmaya çalıştığında onları ışınlayarak oradan kurtardı.

Khadgar, Durotan ve Yrel’i Blackhand’in gemisinden sahile geri ışınlarken…

Araştırmaları sırasında alternatif gerçekliğin Draenor’una ait olan Garona’ya ulaştı; zihni hâlâ alternatif evrenin Gul’dan’ının zincirlerine vurulmuş olan yarı-orku bir kez daha özgürlüğüne kavuşturdu. Ancak bu uğurda kullandığı karanlık artefaktlardan Hüküm Küresi ona yardımcı olan gardiyan Cordana’nın etkilenmesine ve zihninin Gul’dan’ın kontrolüne geçmesine sebep oldu. Cordana’yı gizlice kontrol eden Gul’dan, tam Demir Orda’ya karşı mücadelenin en zorlu kısmı olan Cehennem Ateşi Hisarı kuşatması başladığında Cordana’nın Khadgar’a ihanet etmesini sağladı. Bu ihanet karşısında sarsılan başbüyücü, serbest kalmasından kendini sorumlu tuttuğu Gul’dan’ın ne pahasına olursa olsun durdurulması gerektiğine daha da emin oldu. Maceracıları Cehennem Ateşi Hisarı’na ışınlayan ve onlara eşlik eden başbüyücü, “Gorefiend” adını alarak grotesk bir yaratığa dönüşmüş Teron’gor’u ve Mannoroth’u durdurmaya yardım etti. Gul’dan ile yüzleşme vakti geldiğinde fel büyücünün yardım için bir kez daha Lejyon’daki müttefiklerine döndüğünü ve bizzat Archimonde’un Azeroth’lu kahramanlara karşı durmak için geçitten adım attığını gördüler. Archimonde, Azeroth’lu kahramanlar ve Draenor’lu direnişçilerle savaşırken Gul’dan fırsattan yararlanarak Azeroth’a kaçmayı başardı. Archimonde’u durdurmuş olsalar bile Gul’dan hâlâ göz ardı edilemeyecek kadar büyük bir tehditti.

Azeroth’a geri döner dönmez Gul’dan’ı aramaya başlayan Khadgar’ın çok da vakit harcaması gerekmedi. Alternatif Draenor’dan gelen Gul’dan da kendinden önceki diğer Gul’dan’ın ayak izlerini takip ediyordu: Sargeras’ın Kabri’ne girerek Aegwynn’in yerleştirdiği mühürleri bozmaya ve Lejyon’un Azeroth’u bir kez daha işgal etmesini sağlayacak geçidi açmaya çalışıyordu. Gul’dan’ı durdurmak için Parçalanmış Adalar’a gelen Khadgar, burada Maiev Shadowsong’la karşılaştı. Cordana’nın karanlığa düşmesi yüzünden başbüyücüyü suçlayan Maiev ona yardım etmeye yanaşmadığı için Khadgar fel büyücüyü durdurmak amacıyla kendi başına harekete geçti. Sargeras’ın Kabri’nde gerçekten de Gul’dan’a yetişti ve iki hasım arasında büyük bir büyü düellosu gerçekleşti. Mistik ve fel büyülerin bu çetin karşılaşmasından zaferle ayrılansa Kil’jaeden’ın desteğiyle üstünlüğü ele geçiren Gul’dan oldu. Maiev fikir değiştirip Khadgar’ın mezardan sağ kaçmasına yardım etti ancak korktukları başlarına gelmişti: Yakan Lejyon’un Azeroth’a gelmesini engelleyen beş kadim mühür kırılmış ve iblislerin fethine giden yol açılmıştı. Khadgar bir kez daha meşum haberlerin elçisi oldu ve haberi Stormwind ile Orgrimmar’a taşıdı.

Khadgar ve alternatif Gul’dan’ın Sargeras’ın Kabri’ndeki kapışması…

Kral Varian ve Savaşşefi Vol’jin’i uyarmak mühim olsa da yeterli değildi. Gul’dan’ı durduramadığı için hayal kırıklığına uğramış ve inancı sarsılmış olan Khadgar’ın daha çok güce ihtiyacı vardı, bu yüzden uzun süredir gitmekten kaçındığı Karazhan’a geri döndü. Burada Lejyon’a karşı kullanabileceği herhangi bir avantaj bulmayı uman başbüyücü hiç beklemediği bir şey ile karşılaştı: Medivh’in bir yansımasıyla. Khadgar’ı ihtiyacı olan şeyin bir silah olduğuna ve Muhafız’ın gücünü kuşanması gerektiğine ikna etmeye çalışan yansıma gereğinden fazla baskı yapınca maskesi düştü: Bu ustasının bir parçası ya da hayaleti değil, aklını bulandırmaya ve onu karanlık bir yola saptırmaya çalışan bir nathrezimdi. Khadgar iblisin üstesinden kolaylıkla geldi. Aradığı cevabı bulamamıştı belki lakin başka bir yanıta ulaşmıştı: Lejyon’a tek bir kişi ya da silahla karşı koymak mümkün değildi. Eğer kazanmak istiyorlarsa birlik olmaları gerekiyordu. Bu yüzden de İttifak ve Orda’yı bir kez daha birleştirmek üzere çalışmaya başladı.

Altılı Konsey’e Orda’nın Dalaran’a girişine izin vermesi için bir oylama sundu. Theramore’da olanları hâlâ atlatamamış olan Jaina kararı veto ederek konseyden ayrıldıysa da kalan üyelerin oyuyla Dalaran bir kez daha kapılarını Orda kahramanlarına açtı. Şehri Parçalanmış Adalar’a ışınlayan Khadgar, iki fraksiyonun da ana güçlerini şehre konuşlandırdı. Parçalanmış Sahil’de Sargeras’ın Kabri’ne saldıran Azeroth’lular burada büyük bir yenilgi aldılar; Kral Varian ve Savaşşefi Vol’jin’in de kayıplar arasında yer aldığı bu savaş herkes için büyük bir darbe oldu ancak pes etmelerine sebep olacak kadar büyük değildi, aksine onları daha da kenetlemişti.

Khadgar Hain’in Mahzeni’ne giderek Maiev ve gardiyanlarına Illidari iblis avcılarını serbest bırakmalarında yardım etti. İblislere karşı savaşmak için özel olarak eğitilmiş ve nice fedakârlıklarda bulunmuş iblis avcıları da savaşa böylece katılmış oldular. Parçalanmış Sahil’in öcünü almak için ellerindeki her şeyi veren kahramanlar, Gul’dan’ın açtığı geçidi kapatmaya yardım edecek Yaratılış Sütunları’nı ele geçirmek için adaların dört bir yanına dağıldılar. Aggramar’ın Kalkanı, Golganneth’in Gelgittaşı, Khaz’goroth’un Çekici ve Elune’un Gözyaşları’nı ele geçirdilerse de geriye kalan beşinci ve son Yaratılış Sütunu Gul’dan’ın elindeydi. Khadgar bu soruna bir çözüm ararken Medivh’in zamanında Sargeras’ın kontrolündeyken Karazhan’ı ana Lejyon gezegenlerine bağlamış olduğunu ve bunun Sargeras’ın Kabri’ni kapatsalar bile kendilerine büyük bir tehdit olacağını öğrendi. Bir grup kahramanla birlikte Karazhan’a dönen Khadgar, tam da tahmin ettiği gibi Lejyon’un kuleyi kullandığını gördü. Fakat asıl şok, ustası Medivh’in ortaya çıkıp kendisine yardım etmesiyle geldi. Artık Azeroth’un en büyük koruyucularından biri hâline gelmiş olan eski çırağına yardımcı olan Medivh, kendisinin vermesi gereken başka savaşlar olduğunu söyleyerek Khadgar’ı yeni Muhafız ilan etti ve ona hâlâ umut olduğunu söyleyerek kuzgun formunda Çarpık Düzlem’in içinde kayboldu.

Khadgar “sahte” Medivh’in teklifini reddederken…

Ustasının bilgeliğine güvenen Khadgar, Kirin Tor ile birlikte Suramar’a giderek burada Geceye Düşenler’in Lejyon’a karşı isyanına yardım etti. Gece Hisarı’nı kuşatan Kirin Tor, İttifak, Orda ve Geceye Düşenler, sarayın en tepesinde Argus’a bir geçit açmaya çalışan Gul’dan’ı nihayet sıkıştırmayı başardılar. Gul’dan Aman’thul’un Gözü’nü kullanarak geçidi bir anlığına açmayı başarsa da planladığı gibi Sargeras’ı Illidan Stormrage’in cesedine aktarmayı başaramadı. Bunun yerine Khadgar ve Azeroth’lular üstünlüğü ele geçirip Illidan’ın gerçek ruhunu bedenine aktararak yeniden doğmasını ve iblis avcısının Gul’dan’ı toza çevirmesini sağladılar.

Dirildiği gibi Gul’dan’ı paramparça eden Illidan…

Lejyon’a nihayet karşı koyabilmiş ve savaşın seyrini değiştirmeyi başarmışlardı. Azeroth kahramanları daha önce büyük yenilgi aldıkları Parçalanmış Sahil’de, Sargeras’ın Kabri’nin olduğu yere çıkartma düzenlediler. Khadgar da bu saldırının bir parçası oldu ve Aegwynn’den geriye kalmış yazıtları inceleyerek Aggramar’ın Kalkanı sayesinde iblislere karşı Ebedi Gece Katedrali’nde bir karşı savunmayı tetikleyebileceklerini öğrendi. Illidan ve Maiev bu planı harekete geçirmek için katedrale girdiler ve Aegwynn’in bir yankısını buldular. Aegwynn’in yankısının da yardımıyla Khadgar başarılı olabileceklerine artık daha da emindi. Böylece Sargeras’ın Kabri’ne saldırdılar ve Yaratılış Sütunları’nı kullanarak kadim tapınağın iç kısımlarına ilerlediler.

Azeroth’lu kahramanlar Sargeras’ın düşmüş avatarıyla dövüşürken Illidan, Khadgar ve Velen ise Kil’jaeden’ın ta kendisiyle savaştılar. Kil’jaeden Argus’a doğru geri çekilmekte olan gemisine kaçtığında Khadgar, kahramanların onu takip etmesine ve yenmesine yardımcı oldu. Fakat Illidan’ın başka planları vardı: Lejyon’a karşı savunma yapma vakti bitmişti ve artık saldırıyı yapan taraf olmaları gerektiğine karar vermişti. Bu yüzden de kimse itiraz dahi edemeden Sargerit Kilittaşı’nı kullanarak Argus ile Azeroth arasında yarığı genişletti. Kil’jaeden’ın gemisi Argus’a çakılırken Khadgar bu yarığı kullanarak herkesi güvenle Azsuna’ya ışınladı. Artık Azeroth göğünde çıplak gözle görülebilen Argus’a, yani Lejyon’un son kalesine saldırmaktan başka çareleri kalmamıştı.

Azeroth göğünde yerini alan Lejyon gezegeni Argus

Vindicaar adındaki yeni bir draenei gemisiyle Argus’u istilaya başlayan kahramanlara katılan Khadgar, burada nihayet eski dostları Turalyon ve Alleria’yla buluştu. Hem hasret gideren hem de savaş planlarını konuşan üç eski dost, Argus boyunca Lejyon’a karşı yürütülen çeşitli seferlere dâhil oldular. Azeroth’lu kahramanların Yanan Taht Antorus’a kadar taşıdığı savaş, Yakan Lejyon’un efendisi Sargeras’ın Panteon’un Makamı’nda hapsedilmesiyle sona erdi. Lakin bu zaferin bedeli de büyük olmuştu: Sargeras son ve umutsuz bir çabayla kılıcını Azeroth’a saplayarak Silithus bölgesinde devasa bir yaranın oluşmasına ve Azeroth’un yaşam özünün kanamasına sebep oldu. Argus’tan geri dönen İttifak ve Orda kuvvetlerinin omuz omuza verdikleri onca mücadeleyi hiçe sayıp azerit adındaki bu yeni kaynak için birbirleriyle savaşa girmeleri Khadgar’ı büyük hayal kırıklığına uğrattı.

Savaşmak yerine üzerinde yaşadıkları dünyayı iyileştirmenin bir yolunu aramaları gerektiğini söyleyen Khadgar, kimse onun dediklerine kulak vermeyince çareyi kendi bulmak için bir kez daha Karazhan’a, kadim yazıtların arasına gömüldü…