Gece yarısından hemen önce korkunç bir fırtına bastırır; kırılan dalların sesi, çatılarda tangırdayan kiremitlere karışırken korkunç uğuldamalar, çığlıklar ve ağıtlar yankılanmaktadır. Bulutlar bile bir tuhaf, dörtnala koşan atlar ve tekboynuzlara benzeyen şekiller alır. Rüzgâr bir saat sonra aniden kesilir ama sessizlik gelmez. Ölümü simgeleyen çoban-aldatan kuşlarının çığırtıları doldurur geceyi. Bir Banshee çığlığı yükselir, gökte ateşten gözleri ve iskeletten binekleriyle Yaban Avı belirir. Zaman zaman Yaban Avı’nın ortaya çıktığı ve can aldığı bilinir. Fakat bu olay on yıllardır bu kadar korkunç bir şekilde gerçekleşmemiştir: Novigrad’da yirmi kişi o gece sırra kadem basar.
Sıradan insanların bu ekinoks olayı için birçok açıklaması mevcuttur. Skellige adalarında kimileri bu olayların kıyamet alameti olduğunu söyler: Karanlık ve aydınlık arasındaki son savaşın habercisidirler. Kimileri ise hayalet savaşçıların ordularının kapıda olduğunu iddia eder. Lakin daha bilgili insanlar bilir ki bu korkunç deniz fırtınaları bir ölümün habercisidir aslında: Cintra ve Skellige hükümdarlarının kanından gelen birinin ölümünün.
Pek az kişi bu olayların gerçek sebebini bilir, daha da azı bunların tek bir kişiyle bağlantısını kurabilecek bilgiye sahiptir. Ve o kişilerden üç tanesi o gece aynı çatı altıdadır: Ellander’deki Melitele tapınağında. Başrahibe Nenneke, kâtip Jarre ve Triss Merigold, Ciri’nin ölümünü gördükleri korkunç bir kâbustan uyanırlar.
Güneyde, Melitele tapınağından çok uzaklarda yaşlı münzevi Vysogota da sebebini bilmeden uykusundan uyanır. Hatırlamadığı kâbusu yüzünden tekrar uykuya dalmak yerine bataklığın kıyısındaki tuzaklarını kontrol etmeye gider. Havaların her geçen yıl daha da soğumasından şikayet edip kimsenin elf kehanetlerini ciddiye almadığından yakınırken önce çoban-aldatanların çığlığını, sonra ise bir atın kişnemesini duyar. Merak duygusu temkine ağır basınca sesin kaynağına doğru gider, kapana kısılmış siyah kısrağı ve hemen arkasında duran cesedi görür. Cesedi ilk başta genç bir oğlana ait sansa da sonra sırt üstü çevirince görür ki bu ne bir ceset ne de bir oğlan çocuğudur. Acı içinde inleyen kızı hemen kulübesine taşır, yaralarını bandajlar ve onu iyileştirmek için iksirler hazırlamaya başlar. Hayatta kalma ihtimali pek zayıf da olsa kız güçlü çıkmıştır. Bir çığlık onu hafif uykusundan uyandırdığında, yere düşmüş olan hastasının bandajlı yüzünü açmaya çalıştığını görür.
Kendi kendine yemek yiyebilmeye başladığında Ciri, Vysogota’nın yanından ayrılmak istediğini söyler. Zira peşindekilerin hâlâ onu arıyor olduğunu tahmin etmektedir; yaşlı adam ise bunu zaten biliyordur. Ciri uykusunda sayıklarken kendisini Falka olarak tanıtmıştır ve Vysogota’nın Bonhart’ın adamı olup olmadığını sorgulayıp kılıcını istemiştir. Burada şimdilik güvende olduğuna ikna olduktan sonra Ciri, bandajlarını çıkarıp yüzünü görmek istese de Vysogota başta buna razı olmaz. Zira yarası derin, enfeksiyon kapmış ve şişmiştir. Genç bir kız için kendi yüzünü bu halde görmenin yıkıcı olacağını düşünmüştür fakat Ciri ısrar eder. Sonuç gerçekten de yaşlı adamın tahmin ettiği gibi olur, Ciri hiçbir şey söylemese de Vysogota, onun sessizce ağladığını duyar.
“Bu Tor Zireael, Kırlangıç Kulesi. Burası alemleri bağlayan yol ağzı ve zamanın kapıları. Burayı gördüğünüze sevinin! Nitekim her zaman ve herkes tarafından görülebilir değildir.” – Avallach