Her yıl olduğu gibi bu sene de Gamescom maceramızla karşınızdayız! Geçen sene ilk Gamescom’unu yaşayan Ezgi gibi bu sefer de ben (Ekrem) ilk Gamescom’umu yaşadım ve oldukça eğlendim. 17 Ağustos Cuma günü başlayıp 23 Ağustos Perşembe günü sırtımda on kilo çantayla “AY LÜTFEN KAÇIRMASAM BARİ!” diye uçağa koşarken biten macera bir hayli yorucuydu ama hepsine değdi.
Bu sefer ekibimiz Can, Burcu ve benden oluşuyordu ve Köln’ü almak üzere Hollanda’da buluştuk. Bolca Battle for Azeroth sohbetli, doğa yürüşlü, Frostmourne’la fotoğraf çektirmeli, ertesi gün trenlerde sorun olacağını öğrenme stresli iki günün ardından sabahın bir köründe Amsterdam’a geçtik ve Köln’e giden trenimize atladık.
Ben sabah doğrudan bir toplantıya koştum. Kiminle olduğunu şimdiden söylemeyeceğim ancak Lorekeeper ismini farklı yerlerde görmeniz mümkün bu sene. “Beklemede kalın!” diyebiliyorum şu an için sadece. Ben döndüğümde Burcu Pathfinder oynuyordu; ben alanı bulana kadar onlar çıkmışlardı, o yüzden bende yorum yok o konuda.
Pathfinder’ı hem sevdim hem sevmedim gibi; bilemedim, ortaya karışık hisler içerisindeyim. Gamescom’daki kısıtlı süremizde karakter yaratımına hak ettiği vakti ayıramadım ama yine de oldukça fazla seçenek vardı ve tam sevdiğim eski RYO’lar tadındaydı diyebilirim. Başlangıçta sundukları hikâye beni çok içine çekmedi, biraz alelacele yazılmış D&D senaryosu gibiydi ve çok hoşuma gitmedi açıkçası. Birbirinden habersiz tiplerin bulunduğu mekânın saldırıya uğraması ve sonuç olarak oradan bir maceracı grubu olarak çıkmaları biraz eskitilmiş bir konsept. Ama bu benim kişisel görüşüm tabii, çok fazla D&D oynamamış kişiler muhtemelen fark etmeyeceklerdir bile. Oynanış oldukça rahattı ve kontroller alışık olduğumuz izometrik RYO kontrolleriydi. Çıktığında çok yüksek ihtimalle oynayacağım. -Burcu
Sırada bir Destiny: Forsaken gösterimi vardı. Cayde 6’nın ölümünü gözümüzde yaşlarla izledik derdim ama o kadar aksiyonlu bir videoydu ki daha ziyade nefessiz izledim şahsen. Açıkçası böyle “OF AKSİYONA BAK BE!” videoları beni her zaman açmıyor ama Destiny oynarken gerçekten o aksiyonun parçası gibi hissettiğiniz için ayrı bir hoşuma gitti. Bunun dışında yeni özellikleri anlattılar, yeni silahlardan falan bahsettiler. Çok keyifli göründü, çılgın legendary silahlar var yine.
Doğrudan devamında değildi ama konu açılmışken devam edeyim: Gambit modunu da oynadık. Ben şahsen bayağı eğlendim. Hem PvE hem PvP ile karışabiliyor, süresi az çok belli… Daha ne olsun? Oyuna eklenen yay türü silahları da kullanma şansı bulduk. Mermi gibi “Attım, vurdum,” olmasa da Mount&Blade oynar gibi kasmıyor da. Destiny için tam kararında olmuş kanımca.
Forsaken’ı aldıysanız ya da bedava hafta sonuna katıldıysanız tecrübe etmişsinizdir zaten ama Gambit gerçekten çok keyifli. Destiny de yeni ek paketiyle çok güzel toplarıyor; meraklısı varsa diye araya girip belirtmeden geçmeyeyim dedim. -Can
Arada Fallout 76 gösterimine girdik. Aşırı rahatsız amfimtrak bir alandaydı. Girişi yapan görevli Almanca konuştu, ben böyle aradan kelime seçmeye çalışıyorum falan… Üstüne bir de video başladı, Todd Howard çıktı Almanca bir şeyler konuştu. “Lan?! Yoksa??” derken İngilizce’ye döndü. Öyle komiklik yapalım demişler, konuşamıyor falan “ehe mehe” diye. Şirin bir adam olmadığından bana itici geldi biraz ama o tatsız başlangıca rağmen ben gösterimden memnun kaldım. Açıkçası ne kadarı yeniydi, bilmiyorum; ben çok takip edememiştim. Sanırım çoğu açıklanmış şeylermiş. Beklemedeyim şahsen. Adam toplayıp şehir kurmak, başkalarının şehrine nuke indirmek falan eğlenceli görünüyor! Bu arada söylemem lazım, dev ekranlarda bir şey izlemekten çok keyif aldım. Gördüğüm her şeyi bir tık fazla beğendim sanırım.
Fena bir sunum değildi açıkçası ancak gerçekten de fuara özel tek gördüğümüz şeyin Todd Howard’ın Almanca konuşma çabası olması üzücüydü biraz. Bir de Vault Boy’u severim ederim de sanki biraz eskitmeye başladılar sürekli ona abanarak ya. Size de öyle geliyor mu? -Can