Canın çok sıkılıyor; oynayacak yeni bir şeylere ihtiyacın var. Ekranın aşağısındaki kontrol çubuğunun sağ altındaki simgeye seri bir şekilde iki kere tıklıyorsun. Ekranı dolduran programın ihtiyacını karşılayabilecek cevaplara sahip olduğundan eminsin. Son çıkan oyunları şöyle bir tarıyorsun. Birbirinin kopyası, sıkıcı onlarca oyun ismi ekranda kayarken gözün bir tanesine takılıyor. Adı “Torment: Tides of Numenera”. İsmi tanıdık geliyor ancak tam çıkartamıyorsun. Hatırlamak için hafızanı biraz zorladığında oyunla ilgili bildiklerin gözünün önünde canlanmaya başlıyor.
[Anamnezi] Yaklaşık 4 sene önce Kickstarter kampanyasının büyük ses getirdiğini hatırlıyorsun. Masaüstü Rol Yapma Oyunları tasarlayan Monte Cook’un yarattığı Numenera kural setini ve dünyasını kullanan bir izometrik RYO olacağı söylenmişti. Seçimler ve hikâye üzerine yoğunlaşacaktı; aynen ruhani takipçisi olduğu Planescape: Torment gibi. Yine bolca, paragraflarca yazı olacaktı eski günlerdeki gibi. Bazen bazı şeyleri hayal gücüne bırakmanın daha keyifli olduğunu hatırlayıp gülümsüyorsun; günümüz oyunlarının çoğunlukla ıskaladığı bir nokta bu. Detayları biraz daha hatırlamaya zorladığında bu sefer yazar kadrosunun ismi gözlerinin önünden geçiyor: Chris Avellone, Patrick Rothfuss, Colin McComb, George Ziets, Monte Cook… Hepsi bu yükün altına girebilecek kadar büyük isimler.
Bir zamanlar yazı ağırlıklı bu tarz oyunları çok severdin. Ancak artık başka türlü oyunlara alıştın ve eski sabrın kaldı mı emin değilsin. Kararını kolaylaştırmak adına yorumlarına güvendiğin bir web sitesine girmeye karar veriyorsun. Parmakların klavyenin üzerinde dans edip gerekli komutu tarayıcıya giriyor. Ancak bir yandan da içinde büyük bir sabırsızlığın kıpırdanmaya başladığını hissediyorsun.
- Sabırsızlığını kenara bırak ve incelemeyi oku.
- “Uzatma işte. Özet geç bana.”
- Bilgisayarın başından kalkıp kediyle oyna.