KİMDİR, NEDİR: DREDGEN YOR

Dredgen Yor

Diken’in sahibi.

Zaman içerisinde en nefret edilen gardiyan.

Rezyl Azzir

Canlanan ilk gardiyanlardan.

“Darr Tah, Dredgen.”

Rüzgâr.

Hava.

Sesler…

Bir zamanlar unutulan bütün hisler geri gelmişti. Ölü değildi, bunu biliyordu. Kafasını kaldırdı ve başında duran Hayalet‘ini gördü. Gezgin, onu Hayalet yardımıyla hayata geri döndürmüştü. Ayakları üstünde doğruldu ve Gezgin’in olduğu yere doğru yol aldı.

İnsanlık çoktan toplanmaya başlamıştı ve onun gibi herkesin aklında sorular vardı. Bu grup kendine “göçmenler” diyordu. Göçmenler, Gezgin’e bir tanrı gibi tapmaktaydı. Bir süre sonra kendi aralarında gruplaşmaya başladılar. İşler gittikçe kızışmaya, gruplaşmalar açıktan açığa savaşlara dönüşmeye başladı. Rezyl ve diğer dirilenler  bu gruplaşmayı kendi bellemek istedikleri umudun ve dostluğun yolunda bir tümsek ve dikenden ibaret görüyorlardı. Göçmenlerden daha farklı ve onurlu bir yol arayışına giren dirilenler, gruplaşan dirilenlerin sahip olduğu ışığı yanlış emellere kullandıkları için onları eleştirmiş, göçmenler arasında daha fazla tartışmaya yol açmışlardı.

Rezyl Azzir, bu grupların hiçbirinin tarafında değildi; kimsenin ölmesini ya da acı çekmesini istemiyordu. Gruplaşma ışığa sahip olanlar arasında çoktan bir çekişmeye dönmüş ve “Fraksiyon Savaşları” başlamıştı. Ama Işıksızlar bundan faydalanıp göçmen gruplarına sürekli küçük saldırılar yapmaya ve can almaya başlayınca bu savaşlar durdu. Işıksızlar’ın saldırılarından önce Rezyl, iki gruptaki herkesi alt etmeyi başarıp çoktan ikisinin de şampiyonu olmuştu. Grupların gücünü kırarak göçmenleri birleştirdi ve onlar da Işıksızlar’ın saldırılarına karşı bir ekip olarak Rezyl’in emri altında kendilerini korudular. Kurtulanlar ona kahraman dedi; bazıları ise iyice abartıp tanrı. Parlayan zırhı ve yanından ayırmadığı tabancası “Gül” ile insanların gözünde bir kahramanlık simgesine bürünmüştü.

Gardiyanlar tarafından inşa edilen Son Şehir

Grupların yavaş yavaş bitmesi ve insanların birleşmesiyle birlikte göçmen kampı “Son Şehir” ismini aldı ve duvarlar, evler inşa edilmeye başlandı. Dirilenler artık Gardiyan diye biliniyordu ve şehri insanların yaşayabileceği güvenli bir yer hâline getiriyorlardı. Rezyl ise böyle düşünmüyordu. İnşa aşamasını ve insanların güven hissiyatının gittikçe arttığını yıllar boyu izleyen Rezyl, “karanlık” hakkındaki fısıltılardan ve etrafta konuşulanlardan duyduklarıyla endişelenmeye başlıyordu; içindeki umut yükseldikçe endişe de bir o kadar artıyordu. Her günün sonunda Ay’a bakıp orada gizlendiği söylenen tehditleri düşündü. Acaba bu alt edebilecekleri bir düşman mıydı? İnsanları koruyabilecek miydi? Korusa dahi, ölüm onlar için eninde sonunda gelmeyecek miydi? Bu düşünceler ve endişelerle Rezyl şehri terk etme kararı aldı. Böylece dışarıdan herhangi bir tehdit geldiğinde ya da yaklaştığında daha fazla yaklaşamayacaklarından bizzat emin olacaktı. Bu, Işıksızlar’ın ondan nefret etmesi için yeterliydi. İblisler Hanesi adlı Işıksız grubundan Eksori, Rezyl’i pusuya düşürdü. Pusuya düştüğünü farkeden Rezyl, Eksori’nin bütün askerlerini otomatik tüfeği “Tamu” ile öldürdü. Eksori’yi ölümüne döverken, düşünceleri çoktan bir sonraki sefere başına gelebilecek savaşlara yönelmişti.

Hassa ve Tover adlı iki gardiyanla birlikte Tescan Vadisi’ne gidip gemisi orada bulunmakta olan yüksek rütbeli bir Işıksız’ı öldürmeyi planladılar. Takım arkadaşlarıyla pek iyi anlaşamayan Rezyl, kendi planını uygulama kararı aldı; bu plan için de ölmesi gerekiyordu. Hayalet’ine sonuna kadar güvendi ve Işıksızlar’ın yanına aracıyla hızlıca gidip onları birer birer öldürmeye başladı. Ancak sayıları fazlaydı ve Rezyl sadece birkaç dakika sonra Işıksızlar’ın Kell‘i tarafından öldürülmüştü. Kell tam Rezyl’in cesedini kendi kafasının üstünde bir ganimetmişçesine tutarken Hayalet’i Rezyl’i canlandırdı ve Rezyl kendisini fırlatmasına imkân vermeden tabancası “Gül”ü Kell’in gırtlağına sapladı. Orada bulunan bütün Işıksız ordusu üstüne çullandı ama bir “Vurucu” olan Rezyl çoğunu soğukkanlılık içerisinde Ark enerjisiyle küle çevirdi. Görev tamamlanmıştı; aracını çağırdı ve hızla oradan uzaklaştı. Yolda Hayalet’i ona yaptığı şeyin ne kadar tehlikeli olduğunu vurguladı ve bunu bir daha asla yapmamasını istedi. Fakat ne kadar laf dökse de bir sonuca ulaşmayacağını biliyordu. Rezyl bu savaşın sonu olmayan bir döngü olduğunu düşünüyordu ve onun için “asla” bir illüzyondan ibaretti.

Kurtardığı insanların, onunla birlikte savaşmayı seçen ya da arkada kalıp ailelerine bakmayı tercih eden insanların cesaretlerine hayran kalsa da ölümün onlar için bir gün geleceğini biliyordu. Ölüm insanlık için kaçınılmazdı.

Bütün bunlar olurken Son Şehir gelişmeye devam etti. Artık şehrin üstünde bir Kule dikilmekteydi. Garip rüyaların pençesine düşen Rezyl, en sonunda merakına yenik düşüp Ay’a doğru yola koyuldu. Orada ne varsa artık öğrenecek ve yok edecekti. Ayda Xyor adlı bir Endoparazit büyücüsüyle ile karşılaştı. Xyor, bir gün karanlığa düşeceği kehanetinde bulundu. Sinirlenen ve amaçlarından sapmayan Rezyl, onu ve emrindeki yaratıkları öldürdü. Bir yaratığın kabuğunu ganimet olarak silahı “Gül”e taktı ve Hayalet’iyle birlikte şehri uyarmak için geri yola koyuldu. Ancak bilmediği bir şey vardı: Xyor ve diğer Endoparazitler karanlıktan oluşmuş ve öldüklerinde karanlığa dönen varlıklardı. Dokundukları her şeyi yok ediyor ya da kendilerine katıyorlardı. Kabuk Rezyl’in yanına alabileceği en kötü karanlıktı. Silahını kabukla birlikte tamamen kaplayan karanlık sonunda Rezyl’i de ele geçirdi.

Dredgen Yor (Fan Çizimi: BrianMoncus )

O artık Rezyl Azzir değildi; Dredgen Yor adını aldı. Unutulmuş bir dilin yeniden doğmuş şeytani hâline büründü. İsminin de anlamı olduğu gibi “sonsuz boşluk”tu o artık. Karanlığa bürünen silahının ismi de Rezyl ile birlikte değişti: Artık Gül yoktu, “Diken” vardı. Ve Diken asla susmadı. Bitmek bilmeyen fısıltılar sürekli devam etti. Endoparazitin karanlık büyüsünü kullanmaya başlayan Yor, eve dönüş yolunda masum Gardiyan ve sivilleri öldürerek onların ışıklarını özümsemeye başlamıştı. Hayalet’iyle arasındaki bağlantı gün geçtikçe zayıfladı. Sürekli tartıştılar ve hiçbir konuda anlaşamaz hâle geldiler. Rezyl’in “güven” ve “koruma” idealleri, iğrenç ve çarpık bir “barış” anlayışına bürünmüştü. Hayalet’i bunu kabul etmedi.

H: Sen bir enfeksiyonsun.
Y: Ben enfeksiyonu temizleyecek olanım.
H: Hayır, sen bir canavarsın.”
 -Yor ve Hayaleti, Grimoire kartı, “Thorn4”

Hayaleti bir zamanlar onun tek dostuydu, tek güvendiği varlıktı. Yaptıklarının yanlış olduğu ve yolunu değiştirmesiyle ilgili Yor’la tartışırken ikisi de bu tartışmanın boşa olduğunu anladı. Yor’un hayaleti onu bırakmıştı.

H: Bu bir veda. Ama günahlarından uzun süre kaçamayacaksın. Yalnız öleceksin.
Y: Belki. Beni bilirsin, olasılıklarımı daima sevmişimdir.
H: Lekelenmiş “Gül”ün seni her zaman kurtarmayacak.
Y: Ama çoktan kurtardı bile, eski dostum.”
-Yor ve Hayaleti, Grimoire kartı, “Thorn3”

Dredgen Yor’un silahı Diken ve onun henüz yozlaşmamış hâli Gül…

Yor, kendi bozulmuş ve iğrençleşmiş “barış” ideali için gittikçe kötüleşiyordu. İçindeki ışık özümseme isteği artmış ve Hayalet’inin de söylediği gibi bir yaratıktan farkı kalmamıştı. Bu karanlık yolda üç Gardiyan katletti. Kröze’de karşısına gelen Pahanin ve Yor gibi bir Titan olan Thalor’u, silahı Diken’le birlikte geri gelemeyecekleri şekilde öldürdü. Öldürdüklerinin üçüncüsü ise Palamon’da yaptığı katliamın bir simgesiydi: Jaren Ward. “Son Söz” adlı efsanevi silahın sahibi. Yor, köyde dehşet saçıyor ve masum insanları katlediyorken Jaren Ward onu durdurma amacıyla karşısına çıktı ve Diken’in namlusunun ucunda hayatını kaybetti. Yor, Jaren’ın yanında duran çocuğu ise bağışladı. Bu çocuğun, yani Shin Malphur’un, bir gün onun peşine düşeceği ve onu da karanlığa katabileceği umuduyla canını bağışladı. Ancak bu hareketi Yor’un kendisi ve amacı için verdiği en kötü karardı.

Aradan geçen yıllarda ne Yor kötülüğünden ne de Shin intikam arzusundan bir şey kaybetmemişti. Shin, Yor’u arayıp buldu ve iki adam “Küçülen’in Bayırı”nda karşı karşıya geldiler. Shin’in ışığının parlaklığı ve gücü karşısında ezilen Yor, yaptıkları düelloda Shin’e karşı kaybetti. Shin, içindeki nefretle ışığının gücünü birleştirip sonraki Gardiyan nesillerince “Silahşör” olarak bilinecek ve avcıların en çok kullandığı güçlerden birinin de mucidi oldu. O günden sonra “Silahşör Avcı” olarak anıldı; ya da sizin onu tanıdığınız ismi ise “Altın Silahlı Adam”.

“O, hayatımda bildiğim en karanlık gölgeydi.” -Shin Malphur, Dredgen Yor hakkında.

Shin Malphur ve Dredgen Yor (Fan Çizimi: Tyler Coombes )

Yor’un ölümünden yıllar sonra onun eylemlerinin yanlış anlaşıldığını ve yaptıklarının aslında doğru, yapılması gereken eylemler olduğunu savunan bir Kröze takımı çıktı. Kendilerine “Yor’un Gölgeleri” diyen ve onun silahı olan Diken’in karanlıktan arındırılmış versiyonlarını kullanan bu ekip, normalde Gardiyanları eğitmek için kullanılan Kröze’yi dehşete boğdu. Dövüş ortamında silahları her ne kadar arındırılmış olsa da kendileri öyle davranmıyorlardı. Skor umurlarında değildi; onlar için bu sahte çekişme bir alıştırma da değildi. Her turda gerçek bir savaştalarmışcasına çarpışıyorlardı: Acımasızca, yavaşça öldürerek. Tıpkı bu dövüşten zevk alıyorlar gibi. Tıpkı karanlık tarafından ele geçirilmiş gibi. Dredgen Yor gibi…

“Her gülün dikeni vardır.”

Kategoriler
Yazarlardan İnciler
“Çünkü klasiklerin klasik olmasının bir sebebi vardır. Özellikle de üzerine tüm hasar modifikasyonlarını bastığınızda.”
-Burcu (Amansızca Horizon: Zero Dawn överken)