“O günden sonra… kolum değişti… ve bir ses kafamın içinde yankılanıp durdu: ‘Güç… Daha fazla güç!’ Eğer bir iblise dönüştüysem de umrumda değil. O’nu koruyabilmek için sürgün edilmeye razıyım.”
Fortuna şehri, zamanında Temen-ni-gru‘yu yer altına mühürleyip iblisler ve insanların dünyasını birbirinden ayırmış olan efsanevi Kara Şövalye Sparda‘ya çok şey borçluydu. Şehri Sparda’nın yönettiği günler çok geçmişte kalsa da onun ideallerini yaşatan ve koruyan Kılıç Tarikatı, Fortuna şehrinin yönetimini de elinde bulunduruyordu. Sparda’nın getirdiği düzeni devam ettirmeye yemin etmiş bu organizasyon, Sparda’nın Vekili olarak anılan Sanctus’un yönettiği şövalyelerle dünyayı iblislerden temizlemeye çalışıyordu. Sparda’yı onurlandıran etkinliklerden en mühimlerinden biri olan Kılıç Festivali‘nin hemen öncesinde görülmeye başlandığı rivayet edilen iblisler söz konusu olunca Kutsal Şövalyelerin Yüce Generali Credo, tehlikeyle ilgilenmesi için genç şövalye Nero’yu görevlendirdi.
Sıradışı kişiliği ve asi yapısıyla normal tarikat şövalyelerinden bir hayli farklı olan ve dikkat çeken Nero, tarikatın sıkıcı aktiviteleri arasında sadece tek bir şeye ilgi duyuyordu: Credo’nun kız kardeşi Kyrie‘ye. Hâliyle iblislerle dövüşürken sağ kolunu yaralamış olması bile onu bir askıya alıp Kyrie’nin Kılıç Festivali’nde okuyacağı Sparda ilahisinden alıkoyamadı. Her ne kadar dışarıda bazı iblislerle uğraşması gerekse de Nero, Kyrie’nin performansının son anlarına (ona aldığı hediyeyle birlikte) yetişmeyi başardı. İlahinin bitiminin ardından Sanctus, topluluğu Sparda’ya dua etmeleri için toplanmaya davet etti. Sanctus’un konuşmasından hızla sıkılan Nero tam da gitmeye niyetlendiği sırada bulundukları salonun cam çatısı büyük bir gümbürtüyle kırıldı. Tavandan inen kırmızı, uzun paltolu ve beyaz saçlı adam daha salondaki hiç kimse ne olduğunu bile anlayamadan biri abanoz, diğeri de fildişi rengi olan tabancalarıyla Sanctus’u vurarak öldürdü. Credo ve diğer şövalyeler kırmızı paltolu adama saldırırken Nero ise güvenliğinden emin olmak için Kyrie’yi dışarı çıkartmaya yeltendi. Ağabeyini yalnız bırakmak istemeyen Kyrie geri dönmeye çalışınca kırmızı paltolu adamla karşı karşıya geldi fakat Kyrie’yi riske atmaya niyeti olmayan Nero bütün gücüyle karşısındaki suikastçıya saldırdı.
Kırmızı paltolu adamın çetin bir rakip olacağı daha ilk dakikadan belliydi zira Nero’nun özel yapım altıpatları olan Mavi Gül‘den aynı anda ateşlediği iki mermiyi de kolaylıkla durdurdu. Sürpriz saldırısının yarattığı etkiyle adamı geriletmiş olsa da dövüş uzadıkça Nero avantajını kaybetmeye başladığını fark etti. Dövüş sırasında kırmızı paltolu adam Nero’yu kılıçsız bırakmayı başardı ve Nero da Kyrie ile diğer herkesin ortamı terk etmiş olmasını fırsat bilerek askıdaki sağ kolunu adamın darbesini durdurmak için kullandı. Sargılar düştüğünde Nero’nun sağ kolunun yerinde “Şeytan Çağıran“ adında bir şeytan kolu olduğu ortaya çıktı. Sırrı açığa çıktıktan sonra gizleyecek bir şeyi kalmayan Nero, kırmızı paltolu adamı öldürmek için kolundaki güçten faydalanıp üstünlüğü elde etti. Önce adamın elindeki koca kılıcı almayı başardı, sonra da hem adamı hem de kılıcı art arda Sparda heykeline doğru fırlatarak heykele sapladı.
Nero, suikastçıyı öldürmenin ve Kyrie’yi kurtarmış olmanın verdiği gururla sakinleşti ancak az önce öldürdüğüne emin olduğu adam onu hafife aldığını söyleyince büyük bir hayrete düştü. Kırmızı paltolu adam, göğsüne kendi kılıcı saplı hâlde sanki hiçbir şey olmamış gibi heykelden aşağı atladı ve kılıcı göğsünden çekip çıkardı. Karşısındakinin insan olmadığı gerçeğini nihayet fark eden Nero’nun kafası adam aslında birbirlerine benzediklerini söylediğinde (ve öldürmüş olduğu şövalyelerin aslında iblis cesedi olduğuna işaret ettiğinde) daha da karıştı. Bu kafa karışıklığı kırmızı paltolu adamın yine geldiği gibi çatıdan salonu terk etmesine fırsat sağladı.
Bütün bu olanlar Nero’nun aklını kemirmeye başlamıştı. Tarikat aslında neyin peşindeydi? İnsanları iblislerden korumaya yemin etmiş olan Kutsal Şövalyeler neden iblislere dönüşmekteydi? Tarikatın liderini öldüren kırmızı paltolu suikastçı kimdi ve neden Nero’ya karşı düşmanca değil de sanki bir hısımmış gibi davranmıştı?
Kısa bir süre sonra Credo’dan gelen yeni emirlerle kırmızı paltolu adamın peşine düşen Nero, aynı zamanda kişisel silahı olan motorlu kılıç Kırmızı Kraliçe‘ye de yeniden kavuştu. Kırmızı Kraliçe, tarikatın araştırmalarından sorumlu olan Baş Simyacı Agnus tarafından geliştirilmiş özel bir kılıçtı. Üzerinde motorsikletleri andıran bir gazlama sistemi bulunan kılıç, Nero’nun dövüşler sırasında normalde yapabileceğinden çok daha güçlü saldırılar yapmasını sağlamaktaydı. Kırmızı Kraliçe ve Mavi Gül’le ihtiyacı olan yardımı yanına almış olan Nero, böylelikle hem Credo’nun vermiş olduğu görevin hem de kafasını kurcalayan sorulara cevap bulmanın peşine düştü.
Kırmızılı adamın izi Nero’yu Lamina Tepesi adındaki köye yönlendirdi. Köyü istila etmiş olan iblislerle dövüşen Nero, burada aynı zamanda mühürlü ilk Cehennem Kapısı’yla ve onu koruyan Berial adındaki ateş iblisiyle de karşılaştı. Nero’nun hâlâ gelişmekte olan Şeytan Çağıran‘ı Berial gibi devasa bir canlıyı bile yerden yere vuracak güçteydi. Yenileceğini anlayan Berial, daha fazla güç toplamak için Cehennem Kapısı’nı kullanarak iblis diyarına geri kaçtı.
Yoluna devam eden Nero, tarikatın en yeni üyelerinden Gloria ile karşılaştı. Gloria iblisleri öldürmekte en az kendisi kadar yetenekliydi ve Sparda’nın kendisiyle aynı ismi taşıyan efsanevi kılıcı yanında getirdiği için tarikat onu hemen en önemli üyelerinden biri hâline getirmişti. Gloria ile tanışma faslını kısa kesen Nero, bir sonraki Cehennem Kapısı’na yönelmek adına Fortuna Kalesi’ne girdi. Buradaki kapıyı koruyan iblis ise Bael‘di; bir buz iblisi olan Bael de Şeytan Çağıran’ın gücü karşısında düştü ve son nefesiyle kardeşlerinin intikamını alacağını iddia etti. Cehennem Kapısı’na akın etmekte olan diğer buz iblisleri yetişemeden Nero kapıyı kapattı ve yendiği birçok diğer iblis gibi Bael’in gücünü de koluna kattı.
Fortuna Kalesi’nde yolunu bulmaya çalışan Nero, kalenin derinliklerine dalmaya devam etti ve o sırada gizli bir laboratuvara rastladı. Burada camdan bir gözlem odasında duran Baş Simyacı Agnus’un onu bir baş belası olarak gördüğünü ve takip ettiği kırmızı paltolu adamın adının Dante olduğunu öğrendi; Agnus’un saldığı iblisleri gözlem odasının camını kırmakta kullandı. Nero’nun iblis kolunun farkına varan Agnus, bir anda tavrını değiştirerek ona yıllardır iblis gücünü izole edip kullanmanın yollarını aradıklarını, Cehennem Kapısı’nın açılmasının sorumlusunun da kendisi olduğunu itiraf etti. Tarikatın ve papa cenapları Sanctus’un yeniden doğduğunu, Kurtarıcı adını verdikleri dev Sparda heykeliyle bütün iblisleri ortadan kaldırarak dünyayı kurtarmanın karşılığı olarak hükümdar olacaklarını, tek ihtiyaçları olan çok güçlü bir şeytan kolunun da onun sayesinde resmen kucaklarına düştüğünü söyledi.
İblislerin kontrolündeki melek suretindeki Angelo zırhları Nero’yu mızraklarıyla duvara şişlediler. Bu çaresizlik anı Nero’nun içindeki bir sesi uyandırdı; bu ses laboratuvarda iki parça hâlinde duran bir kılıcı işaret etmekteydi. Yamato adındaki kılıç Nero’nun çağrısına kulak verircesine tekrar bir bütün oldu ve kendini onun ellerine fırlattı. Kılıçla bir araya gelmesiyle oluşan enerji patlaması Angelo iblislerini ortadan kaldırmış, Nero’nun içindeki şeytan gücünü uyandırmıştı. Yamato üzerinde yıllardır çalışan ancak onu bir türlü bir araya getirememiş olan Agnus büyük şaşkınlığa uğradı. Yamato’nun ortaya çıkarttığı şeytan formu, Nero’nun arkasında dikilen bir şeytan silüeti şeklindeydi. Yeni gücünü kullanan Nero, iblis formuna bürünen Agnus’u rahatlıkla yenerek kaçmasını sebep oldu.
Agnus’un yarattığı yeni sorulara cevap alabilmek adına Credo’yu bulmaya karar veren Nero, tarikatın merkezi olan Fortuna’ya geri dönerken Foris Şelaleleri tarafından gizlenmiş bir mağaraya girdi ve kendini Mitis Ormanı’nda buldu. Burada Dante’yle kısa bir karşılaşma yaşadı ancak silahlar çekilemeden Dante kendini uçurumdan aşağı bıraktı ve gözden kayboldu.
Ormanda ilerleyen Nero, bir sonraki kapıyı koruyan Echidna adındaki yılan iblisle savaştı. Yeni güçlerinin yardımıyla Echidna’yı da perişan eden Nero, o tam Cehennem Kapısı’ndan kaçmaya çalışırken iblisin kuyruğunun ucunu yakaladı. Ancak savaştığı insandan ölümüne korkmuş olan Echidna, kuyruğunun ucunu geride bırakmayı göze alarak kaçtı.
Kılıç Tarikatı’nın karargâhına ulaşan Nero’yu burada Credo karşıladı. Nero aklındaki soruları tek tek Yüce General’e sıralasa da ondan bir cevap alamadı. Agnus’tan Şeytan Çağıran’ın gücünü duymuş olan Credo, duyduklarını doğrulamak için Nero’ya saldırdı. Nero’nun iblis kanı taşıdığını gören general onu Sanctus adına tutukladığını söyleyerek kendi gücünü ortaya serdi. Her ne kadar kendisini bir “melek” olarak adlandırmış olsa da kanatlı bu formun Agnus’un diğer deneyleriyle olan benzerliği kaçınılmazdı. Uzun ve çetin geçen mücadelenin sonunda Nero bir kez daha içindeki şeytanın gücüyle üstün geldi ve Credo tekrar insan formuna döndü. Ancak tam da bu sırada Kyrie ortaya çıktı ve şeytan koluyla ağabeyinin tepesinde dikilip onu “öldürmeye çalışan” Nero’yu gördü. Nero durumu açıklayıp onu sakinleştirmeye çalışırken Agnus ortaya çıkarak Nero’nun bir “şeytan” olduğunu söyledi ve Kyrie’yi rehin alarak kaçırdı. Credo ve Nero aralarındaki husumeti bir kenara bırakarak iş birliği yapmakta hemfikir oldular; Credo iblis formunda Sanctus’tan olayın aslını öğrenmeye giderken Nero ise Agnus ve Kyrie’yi takibe başladı.
Nero, Agnus’u bulduğunda Kyrie’yi bir kafese hapsettiğini gördü; dövüştüler ancak ikisi de birbirine üstünlük sağlayamadan Bianco Angelo iblisleri ve yeni zırhıyla Sanctus’un kendisi gelerek araya girdi. Sanctus, Agnus’u hazırlıkları tamamlaması için yolladı ve Angelo’lar Nero’yu oyalarken kendisi de Kyrie’yi alarak kaçmaya hazırlandı. Şeytan gücünü bir kez daha kullanan Nero onu şişlemiş olan Angelo’lardan sıyrıldı ve zıplayarak Kyrie’ye ulaşmaya çalıştı; ancak tek yapabildiği ona hediye olarak aldığı kolyeyi yakalamak oldu.
Hışımla Sanctus’un peşinden gitmeye çalışırken yolu tekrar Dante’yle kesişti. Nero ona ayıracak vakti olmadığını söyledi fakat Dante, taşıdığı kılıç Yamato’nun aslında ikiz kardeşi Vergil‘e ait olduğunu ve onu geri istediğini söyledi. Kılıca hâlâ ihtiyacı olan Nero, Kyrie’yi kaybetmekten dolayı patlamaya hazır öfkesini Dante’ye yöneltti ve bir kez daha savaştılar. Bu sefer kazanan Dante oldu. Kılıcın aile yadigârı olmasının yanında insanlar ve iblisler arasındaki boyutu ayıran nesne olduğunu söyledi ancak yine de artık sakinleştiğine göre bir süre daha Nero’da kalmasına izin verdi.
Nero nihayet Sanctus’u yakalamayı başardı ancak Sparda’nın Vekili planlarının bir sonraki aşamasına geçmeye hazırdı. Nero’dan kendini teslim etmesini istedi; böylece Kyrie ile beraber Kurtarıcı’nın özünü oluşturacaklardı. Nero teklifi kabul etmedi ve öfkeyle, düşünmeden saldırdığında Sanctus’un tuzağına yakalandı. Sanctus, Yamato’yu Nero’dan çaldı ve Kurtarıcı’yı aktif hâle getirmeye başladı. Nero, Kyrie ile birlikte Kurtarıcı’nın bir parçası olmaya başlarken karşı koymaya çalıştıysa da çaresiz kaldı. Kız kardeşinin organizasyonun planlarına dâhil edilmesine müsamaha göstermeye niyeti olmayan Credo, bir anda ortaya çıkarak Sanctus’a saldırdı. Sanctus, Yamato’yla Credo’yu deşti ancak eline geçen bu fırsattan yararlanan Nero, şeytan kolunun güçlerini kullanarak karşı saldırıda bulundu. Sanctus, Nero’yu kendisiyle birlikte Kurtarıcı’nın içine çekti. Devasa boyuttaki Kurtarıcı’dan aşağıya düşen Credo’nun yaralı bedeni ise Dante tarafından yakalandı; yüce general son nefesini verirken Dante ve organizasyona Gloria adıyla sızmış olan Trish‘ten Nero ile Kyrie’yi kurtarmalarını istedi.
Dante ve Trish artık olaylara bizzat el atmaları gerektiğine karar verirlerken tarikat daha çok iblisi Fortuna’ya çağırıp daha sonra da Kurtarıcı’nın gücüyle onları yok ederek inananlarına gösteri yapmaktaydı. Dante, önce Nero’nun yarım bıraktığı işleri tamamlayıp ondan kaçmış olan iblisleri avladı ve Cehennem Kapıları’nı yok etti; ardından Agnus’u bulup öldürerek Yamato’yu geri aldı. En nihayetinde de Kurtarıcı’nın gücünü arkasına almış olan Sanctus’la yüzleşti. Ancak dışarıdan Kurtarıcı’ya pek hasar veremeyeceğini anlayınca Yamato’yu bir şekilde içeriye, Nero’nun ellerine ulaştırması gerektiğini fark etti. Kurtarıcı’nın üzerindeki kristalleri yok etti ve göğüs kısmındaki kristalin zayıf noktasından kılıcı içeri sokmayı başardı. Dante dışarıdan, Nero içeriden Kurtarıcı’yı zayıflatmaya devam ettiler; ta ki Nero Kurtarıcı’nın kalbinde esir tutulan Kyrie’ye ulaşana kadar. Burada Sanctus, Kurtarıcı’nın özü için aslında Sparda’nın kanından gelen Dante’yi düşündüklerini ancak aynı kana sahip Nero’nun da iş göreceğini söyleyerek Nero’nun Sparda’nın soyundan geldiğini onaylamış oldu.
Bizzat Sparda’nın kılıcını kullanıyor olmasına ve geçirdiği bütün iblis dönüşümlerine rağmen Nero’ya karşı gelmekte zorlanan Sanctus, son bir çabayla Sparda’ya yakardı ancak karşılık alamadı. Nero, Sanctus’u öldürüp Kyrie’yi kurtardı ve Kurtarıcı’nın alnındaki kristali parçalayarak dışarı çıktı.
Her şey sona erdi sandıkları sırada Kurtarıcı’nın hâlâ aktif olduğunu gördüler. Nero, Sparda’nın kılıcını Dante’ye teslim etti ve bu işi bitirmesi için kendisine izin vermesini istedi. Dante ve Kyrie geride kalıp izlerken Nero ise sonunda iblis yanını kabullenerek devasa heykeli Şeytan Çağıran’ın gücüyle alaşağı etti.
Tarikat yok edilmiş, Kurtarıcı durdurulmuş ve Nero sevdiği kadını kurtarmıştı. Amacına ulaştığı için Yamato’yu ilk başta kendisinden istediği üzere Dante’ye vermeyi teklif etti ancak Dante reddetti ve kılıcı Nero’ya emanet ettiğini söyledi.
Sonraki yıllarda Sparda’nın soyundan gelen iki şeytan avcısı ayrı ayrı yollardan yürüseler de benzer işler yaptılar. Kyrie ile birlikte yaşamaya başlayan Nero, Dante’den aldığı mavi neon tabelayı astığı aracıyla kendi mobil “Devil May Cry” şubesini açtı. Bir gün Kırmızı Kraliçe’nin aksamlarındaki bir sorunu tamir etmeye çalıştığı sırada Nicoletta Goldstein adında bir silah sanatçısıyla tanıştı ve bu genç kadının Agnus’un kızı olduğunu öğrendi. Nico, bazı tarikat dökümanlarını bulmaya yardım etmesi karşılığında Kırmızı Kraliçe’yi tamir etmeyi ve ona yardım etmeyi önerdi. Bu vesileyle başlayan ortaklıkları zaman içinde gelişti ve Nico da Kyrie ve Nero ile birlikte yaşamaya başlayarak Devil May Cry’ın bir parçası hâline geldi.
Nero şeytan kolunu gizemli bir şeytana kaptırdığında “Şeytan Kıran” adındaki sibernetik kolu yaratan da Nico oldu.