Sen bir kölesin! Özgürlük ister misin?

Kendilerini “Kalplerin Hayalet Hırsızları” olarak adlandıran, bulundukları topluluktaki baskıyı ve bozulmuş düzeni ortadan kaldırmak isteyen ekip, bu amacı gerçekleştirmek uğruna çeşitli yöntemlere başvurmaktaydı. Yetişkinlerin ‘özel’ dünyalarına adım atarak karanlığa teslim olmuş kalplerini çalmaya çalışan ekibin nihai amacı ‘baskı altında kalanların özgürleştirilmesi’ ve ‘adaletin’ yerini bulmasıydı. Bu noktada Persona 5, gerek konsept gerek de hikâye olarak ‘adaleti kendilerince sağlamaya çalışan hırsızların, kanunsuz kahramanların’ yaşadıklarını ele almaktadır. Ekibin üyeleri modern çağın Arsen Lüpen’i, Robin Hood’u hatta Zorro’sudur -ki karakterlerin sahip oldukları “persona”lar da bu konuyu işleyen edebî eserlerin karakterlerinden esinlenmiştir.

Mangadaki ismiyle Akira Kurusu olarak bilinen ve ekibin lideri olan ana karakter, oyunun başında sistemin baskıları karşısında güçsüz biri olarak karşımıza çıksa da yaşadığı şeyler karşısında sessiz kalamayarak isyankâr kişiliğini daha ilk dakikalarda göstermektedir. Joker kod adıyla Kalplerin Hayalet Hırsızları’na öncülük eden ve çevresindeki kişileri yetişkinlerin yozlaşmış kalplerinden kurtararak onlara özgürlük ve bir amaç bahşeden bu karakterin kimliğini yansıtan personası ise Arsène’dir. Kendisinden çok daha alçak ve yozlaşmış suçluları hedef alan Arsène Lüpen isimli bir anti-kahramandan esinlenerek yaratılan bu persona, Akira’nın kimliğiyle de oldukça uyumludur.

Ekibin problemli öğrencisi olarak ön plana çıkan Ryuji Sakamoto, isyankâr, topluma uyumsuz ve fırlama tavırlarıyla Akira’nın sağ kolu olarak kendisini göstermektedir. Kendisini yozlaşmış yetişkinleri durdurmaya ve ekibinin ününü duyurmaya adayan Ryuji’nin en büyük zayıflıklarından biri ise fazlasıyla dikkatsiz olmasıdır. Ryuji o kadar dikkatsizdir ki bir noktada ekibinin kimliğini dahi açığa çıkartarak okul arkadaşları olan Makoto’nun gerçeği öğrenmesine sebep olmuştur. Kendisini ‘Skull’ olarak adlandıran Ryuji, 17. yüzyılda yaşamış olan korsan Kaptan Kidd’i temsil eden personası ile ekibe ilk katılan karakterlerden de birisidir.

Akira ve Ryuji’ye katılarak Kalplerin Hayalet Hırsızları’nın ilk kadın üyesi olarak karşımıza çıkan Ann Takamaki ise görev sırasında kendisini ‘Panther’ olarak isimlendirmiştir. Hayatı boyunca ailesinin ve çevresindeki yetişkinlerin kendisine uyguladığı baskılardan ötürü sınıfındaki diğer insanlardan çok daha çekingen ve korkak olan Ann, Hayalet Hırsız olmasıyla birlikte çok daha enerjik, neşeli ve güçlü bir karaktere dönüşerek bir daha asla sessiz bir köle olmayacağına dair yemin etmiştir. Belki de bu yüzden Carmen isimli bir personaya sahip olan Ann, karşısına çıkan her düşmanı acımasızca ortadan kaldırabilmektedir. Prosper Mérimée’nin yarattığı ve erkekleri baştan çıkartarak kendi yararı için kullanan bir karakter olan Carmen, Akira’nın cesaret verici sözleriyle ortaya çıkmakla birlikte Ann’in güçlü yanını da temsil etmektedir.

Hayalet Hırsızlar’ın maskotu olarak kendisini gösteren Morgana’yı basit bir kedi olarak görmemek gerekit. Sıradan bir kedi yerine konulmaktan oldukça rahatsız olan Morgana’nın ekibi birçok zor durumdan kurtardığının altı çizilirken kendisinin erkek olduğunu belirtmekte de fayda vardır. Şirin bir kedi olarak görünmesinden de pek hoşnut olmayan, çok daha maskülen, cesur ve düşmanlarını rahatça korkutabilen bir görünüme sahip olmayı dileyen Morgana’nın belki de bu yüzden personası Zorro olarak ortaya çıkmaktadır. Yerel halkı haydutlardan ve zorba devlet görevlilerden korumaya çalışan hispanik bir kanunsuz kahraman olarak betimlenen Zorro, Morgana’nın içindeki gizli kahramanı tam anlamıyla ifade etmektedir.

Yusuke Kitagawa ise ‘Fox’ kod adıyla ekibin sanatla ilgilenen ve sakin görünen dâhisi olarak kendini belli etmektedir. Sanata ve resim yapmaya olan tutkusundan ötürü yozlaşmış yetişkinlerin kölesi haline gelerek içindeki tutkunun yavaş yavaş sönmesine istemsizce izin veren Yusuke, Akira ve ekibi sayesinde özgür kalmıştır. Hayatındaki en büyük tutkusu sanatı olan Yusuke, bu ilgisine o kadar çok bağlıdır ki yeri geldiği zaman ekibini -özellikle de Ann’i- resmetmeyi ihmal etmemektedir. Personası Goemon ise bir nevi Japonya’nın Robin Hood’u gibidir. Shogun’un zengin subaylarından ve diğer askerlerinden çaldığı ganimetleri Japon köylülerine dağıtan Goemon’un yetenekli bir ninja olduğundan da söz edilir. Goemon aynı zamanda Lupin the 3rd isimli animede Lupin’e yardım eden bir samuraydır.

Ekibin okuduğu okul olan Shujin Akademisi’nin öğrenci başkanı olan Makoto Niijima (kod adıyla ‘Queen’), aynı zamanda Akira’nın peşinde olan Sae Niijima isimli detektifin de kız kardeşidir. Her ne kadar dışarıdan ciddi ve olgun bir görünüşe sahip olsa da Makoto’nun içinde gizlediği eğlenceli yanları da vardır. Geçmişinde yaşadıklarından ötürü zaman zaman ekibin sinirli üyesi olarak kendisini gösterse de bu öfkesini rahatça düşmanlarına yönlendiren Makoto’nun personası ise tarihin ilk kadın Papa’sı olan Johanna’dır. Katolik Kilisesi’nin geleneksel hiyerarşisine karşı gelerek farklı reformlar yapan Johanna, Makoto’nun liderlik, karar verebilme ve anlayış gösterme yönlerini de temsil etmektedir.

Evden pek çıkmayı sevmeyen, hatta hikikomori yaşam tarzını benimseyen Futaba’nın gerçekten iyi bir oyuncu olduğundan bahsedilmektedir. Fantezi rol yapma oyunları oynayarak sıkıntılarından kaçmaya çalışan Futaba’nın sosyal anksiyete, hatta agorafobi yaşadığından bahsedilse de bu sıkıntılarını Hayalet Hırsızlar ile yavaş yavaş aşabildiğine de tanık olunmaktadır. Gerçi Futaba her ne kadar dış dünyaya alışmaya çalışsa da genellikle Akira’nın arkasında saklanarak kimliğini gizlediğinden de bahsedilir. İlk kez H.P. Lovecraft’ın The Hound isimli kısa öyküsünde ortaya çıkan Necronomicon isimli kara büyü kitabı, ‘Oracle’ kod adını benimsemiş Futaba’nın personası olarak kendisi göstermektedir. Futaba’nın gizli potansiyelini simgeleyen bu persona, ekibin karşısına çıkan düşmanları tarayarak zayıf yönlerini açığa çıkartabilmektedir.

Kendisini ‘Güzellik Hırsızı’ olarak tanıtan ve ‘Noir’ kod adıyla gösteren Haru ise ailesinin baskısıyla büyümüştür. Daha küçük yaştan ‘bir hanımefendi’ olarak yetiştirilen Haru her ne kadar aileden zengin olsa da paranın satın alamayacağı ‘özgürlük’ gibi şeylerin ihtiyacını bütün hayatı boyunca çekmiştir. Hayalet Hırsızlar ile tanışmasıyla birlikte asi yönünü keşfeden ve hapis bulunduğu kafesten özgürlüğüne kavuşan Haru’nun personası ise Üç Silahşörler’deki Milady de Winter’dir. Haru’nun kendi özgürlüğünü, hatta hayatını kazanması için yakınındaki birine ihanet etmesinden dolayı ortaya çıkan Milady personasının bir nevi Haru’ya özgürlüğü tattırdığı sa söylenmektedir.

Ekibin gizemli olduğu kadar sempatik de olan son üyesi Goro Akechi ise detektiflik yapan bir lise öğrencisidir. Yetişkinlerin yozlaşmış kalplerinin istemsizce değiştirilmesine ilk başta karşı çıkan Goro’nun zamanla Akira’nın amacından ve karakterinden etkilendiği belirtilmektedir. Ancak Goro’nun kendi babasına duyduğu nefretin Hayalet Hırsızlar’ın başına iş açabileceğine dair ihtimaller olduğu da söylenmektedir. İngiliz halk masallarında yetenekli bir okçu ve silahşor olarak tanıtılan Robin Hood’u persona olarak benimseyen Goro’nun, yeri gelince Akira ile birçok şeyi paylaşacağı düşünülmektedir.