World of Warcraft’ın BlizzCon 2019 esnasında duyurulan yeni genişleme paketi Shadowlands, birçok oyuncunun merakını cezbeden bir açıklama oldu. Henüz tam anlamıyla detaylarını bilmesek de bizleri nelerin beklediğini “What’s Next,” “Deep Dive” ve “Q&A” panellerinde öğrendiğimiz Shadowlands için bir yazı hazırlayarak bir yandan özelliklerini aktaralım, bir yandan da kendi yorumlarımızı ve beklentilerimizi iletelim istedik.
Başlamadan önce eğer Shadowlands’in ardındaki hikâyeyi merak ediyorsanız “Kimdir, Nedir: Shadowlands” yazımıza da göz atmanızı öneririm. Ayrıca okurken kolaylık sağlaması adına normalde yaptığımızın biraz dışına çıkıp terimleri orijinal hâlleriyle bırakmaya karar verdiğimizi de ekleyeyim.
Bunu da dedikten sonra genişleme paketinin özelliklerine gelin bir göz atalım.
Shadowlands, Battle for Azeroth savaşının sona erişini takiben ilerleyen hikâyeyi kapsıyor. BlizzCon 2019 sırasında gösterilen duyuru sinematiğinde gördüğümüz üzere Sylvanas Windrunner, Horde’u ardında bıraktıktan sonra Icecrown Citadel’a giderek burada şu anki Lich King olan Bolvar Fordragon ile çarpışıyor ve uzun süredir gizlice edindiği güçleri kullanarak onu alt ediyor. Helm of Domination’ı Bolvar’ın başından çıkartan Sylvanas, (her ne kadar ben de dâhil olmak üzere birçok insan onu kendi başına geçireceğini düşünmüş olsak da hepimizi faka bastırarak) miğferi kırıyor ve böylece Azeroth’u Shadowlands’ten ayıran örgünün bozulmasına sebep oluyor. Hepimizi “serbest bırakacağını” haykıran Sylvanas sayesinde Shadowlands, Icecrown Citadel semalarında beliriyor.
Ne? Nasıl? Sylvanas ne ara bu kadar güçlendi? Bolvar neden bir şey yapamadı? Neler oluyor?!
Bu sorular benim de aklımı karıştırıyordu, özellikle açılış seremonisinde çok da detaya inmeden sadece sinematiği ve birtakım özelliklerin videosunu verip bıraktıkları için insanlar üzerinde negatif ilk izlenim bıraktığı bir gerçek… ta ki diğer panellere kadar.
Warcraft hikâyesini yakından takip edenler, Wrath of the Lich King paketi sırasında Arthas’ı alt etmemizin ardından Sylvanas’ın Icecrown’a gittiğini ve hisarın tepesinden aşağıdaki saronite dikitlere atlayarak intihar ettiğini bilirler. Bu zamana kadar bildiğimiz şeyler Sylvanas’ın kendisini karanlık, acı dolu ve korkutucu bir yerde bulduğu, ümitsizliğin ve pişmanlığın pençesine düştüğü, bu esnada önceden Arthas’ın kontrolünde olan val’kyr’lerin araya girmesi ve kendilerini ona adamasıyla birlikte yaşayanların dünyasına geri döndüğünden ibaretti. Yeni öğrendiğimiz bilgi ise Sylvanas’ın bu süreçte Shadowlands içerisinde bulunan The Maw isimli bölgenin (ki burası nedir, daha detaylı anlatacağım) meşum lideri The Jailer ile bir anlaşma yaptığı oldu. Kesin detayları henüz su yüzüne çıkmış olmasa da ortak bir amaç uğruna çalışmaya başlayan Sylvanas, yıllar geçtikçe güçlendi ve nihayetinde ölüm büyüsünü etkin bir biçimde kullanabilmeye başladı – nitekim bunu Battle for Azeroth: The Reckoning sinematiğinde Varok Saurfang’i öldürmesi sırasında rahatlıkla görmek mümkün.
Ölümden sonraki hayatın işleyişi ise yakın bir tarihte değişmişti. Normal şartlar altında ölen kişilerin ruhları öncelikle Shadowlands’in ana merkezi olarak kabul edilen Oribos’ta bulunan The Arbiter isimli kadim varlık tarafından yargılanıyor ve hayatları boyunca yaptıkları göz önünde bulundurularak kendilerine en çok uyan (ve bizim gidebileceklerimizle sınırlı olmayan) bölgeye yönlendiriliyorlardı. Ancak son yıllarda ölen her ruh bir anda The Maw’da belirmeye başladı. The Maw hiç kimsenin kaçamadığı bir hapishaneydi ve bu ruhlarla dolup taştıkça The Jailer ve beraberinde Sylvanas Windrunner’ın da kudreti arttı. Buna ithafen Sylvanas’ın tüm katliamları ve savaşı aslında önceden planladığı, özellikle son dönemlerdeki çarpışmalar yüzünden hayatını kaybedenlerin sayısının oldukça yüksek olması sebebiyle gücünün katlanarak arttığı da üzerinden geçilen detaylar arasında yerini aldı.
Peki ya Bolvar? O nasıl kolaylıkla yenildi?
Bu sorunun cevabını Arthas’ın Lich King olmasıyla birlikte açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere İkinci Savaş’ın sonunda Draenor yok olmanın eşiğindeyken kontrolünü kayberedek birçok farklı dünyaya geçitler açan Ner’zhul, gezegenin parçalanmasıyla birlikte yakınındaki bir geçitten geçerek kaçmaya çalışmış ancak Kil’jaeden tarafından ele geçirilmişti. Bedeni parçalanan Ner’zhul’un ruhu hayatta tutunmuş ve türlü işkencelere maruz kalmıştı; en nihayetinde ise Kil’jaeden’ın emriyle yaratılan Helm of Domination’a hapsedilmiş ve Frostmourne adındaki rün kılıcıyla birlikte Azeroth’a gönderilmişti.
Arthas’ın yozlaşma süreci çok daha uzun bir vadeye yayıldı. Northrend’e gitmesiyle birlikte Frostmourne’u ele geçirmesi ve bunu takiben giderek daha karanlık bir karaktere bürünerek en sonunda tamamen Lich King’in iradesiyle hareket eden biri hâline gelmesi bir anda gerçekleşen olaylar değildi. Lich King’in ilk ölüm şövalyesi olma mertebesine eriştikten sonra kendi adamlarını öldürmesi (ve hatta bir kısmını ölüm şövalyeleri olarak kaldırması), Lordaeron’a giderek babasını katletmesi ve ardından Scourge’ü şehre salması, Kel’Thuzad’ı diriltmek amacıyla Sunwell’e ulaşmak için Quel’Thalas’ı yıkıp geçmesi, Book of Medivh’i ele geçirmek için Dalaran’a saldırması ve daha birçok eylemi aslında oldukça uzun bir zamana yayılan olaylardı. Nihayet Northrend’e geri dönüp Helm of Domination’ı başına geçirerek Lich King ile bir olduğunda adım adım yozlaşmış bir karakterdi. Scourge’ün gücüne, Frostmourne’a ve Lich King’in potansiyelini açığa çıkarabilecek kudrete sahipti.
Bolvar ise tamamen farklı bir konu… Kendisi ne Frostmourne’a sahip ne de Arthas gibi yozlaşma sürecinden geçmiş biri. Helm of Domination’a sahip olmaktaki amacı tamamen Scourge’ü kontrol altında tutmaktı; ayrıca belki de miğferdeki güçleri tamamen açığa çıkarabilecek potansiyeli yoktu. O yüzden mağlubiyeti biraz fazla hızlı olduysa da gittikçe genişleyen bir boyuttaki ölümün gücünü edinmiş olan Sylvanas karşısında yenilmesi -şahsi düşüncem olarak belirtmem gerekirse- kaçınılmaz gibi gözüküyordu.
Bu arada ek olarak ileteyim: Bolvar ölmedi, sadece yaralandı. Wrathgate senaryosunda öldükten ve Alexstrasza’nın aleviyle hayata döndükten sonra hem yaşayanların hem de ölülerin diyarına uzanabilen Bolvar, görünen o ki aktif olarak yardım arayışına geçti. Sebebine gelince…
Karakterimize neler olacak?
Helm of Domination’ın kırılmasıyla birlikte Scourge üzerindeki kontrol ortadan kalktığından genişleme paketi gelmeden önce Azeroth üzerinde yoğun bir undead istilasına maruz kalacağız. Bu istilalar ile boğuştuktan sonra -paketin gelişiyle birlikte- Icecrown’a giderek Bolvar ile görüşeceğiz ve onun yardımıyla Shadowlands’e geçiş yapacağız; ancak yakın zamanda ölen herkes gibi kendimizi The Maw’da bulacağız. Peki buradan çıkıp diğer bölgelere nasıl geçeceğiz?
Panellerde anlatıldığı üzere Azeroth kahramanları olarak dünyamızla özel bir bağımız bulunuyor. Normalde bir kişi öldüğünde çok (!) sevdiğimiz Spirit Healer’lardan biri karşısına çıkıyor ve Spirit Healer’lar o kişinin ölümden sonraki hayata geçeceği zamanın gelip gelmediğine karar veriyor. Bizim Azeroth ile olan ilişkimiz (ve henüz doğmamış titancığımızın bizi dünyamıza bağlaması) sebebiyle vaktimiz henüz gelmediğinden The Maw’a gayet kanlı canlı bir şekilde geçiyoruz ve daha önce hiç kimsenin yapamadığı bir şeyi yapıyoruz: Her ne kadar arkamızda birilerini bırakmak zorunda kalacak olsak da kahramanlar olarak The Maw’dan kaçıyoruz… ve ardından Oribos’a gidiyoruz.
Shadowlands tüm evreni kapsayan bir “ölümden sonraki hayat” düzlemi. (Hayır, Azeroth ile sınırlı değil.) Ölenlerin ruhları normalde Oribos’a giderek The Arbiter tarafından yargılanıp ilgili bölgelere gönderiliyorlar demiştim ancak düzlemi besleyen güçten bahsetmemiştim. Hazır lafı geçmişken…
Her ruh “anima” adı verilen bir öz barındırıyor. Ne kadar kudretli ve iradesi güçlü bir karakterseniz animanız da o kadar güçlü oluyor. Bu anima, Shadowlands’i besleyen kaynağın ta kendisi ve bu düzlemdeki hayatın sürekliliğini sağlıyor. Ancak son yıllarda tüm ruhlar yalnızca The Maw’u beslediğinden diğer bölgeler anima sıkıntısı çekmeye başlıyor ve çeşitli sorunlar baş gösteriyor. The Maw’a girip çıkma yetisine sahip yaşayan varlıklar olarak biz de işte tam bu noktada oldukça değerli müttefiklere dönüşerek “Maw Walker” adıyla anılmaya başlıyoruz.
Shadowlands Bölgeleri & Covenants
Shadowlands’in sonsuz bir boyut olduğu ve birçok bölgeye ev sahipliği yaptığı belirtildiyse de biz başlangıçta altı bölgeye ayak basabileceğiz. Bunlardan dört tanesi seviye ilerletmemiz için yaratılan bölgelerken diğer ikisi The Maw ve Oribos’tan ibaret olacak. “Leveling” bölgelerinde lineer bir hikâyeyle ilerleyeceğiz, yani Legion veya Battle for Azeroth’taki gibi istediğimiz bölgeyi seçip başlayamayacağız. Bu bölgelerin her biri “Covenant” adı verilen birbirinden farklı yönetim birimlerine sahip olacak ve hikâye boyunca son seviyeye ulaşana kadar Covenant’lar için çeşitli görevler yaparak onları daha yakından tanıyacağız. Son seviyeye ulaştığımızda ise bu dört Covenant içerisinden bir tanesini seçerek onlara katılacak ve çeşitli güçler elde edip merkez yerleşimlerini baştan inşa ederken aynı zamanda onlara özgü ana görev zincirlerini de aktifleştirmiş olacağız.
Her Covenant bir genel, bir de karakter sınıfına özgü yetenekler verecek. Ek olarak birkaç kozmetik eşya da edinebileceğiz. Çok ama çok güzel kozmetik eşyalar…
Ayrıca dilersek daha sonra Covenant değiştirebileceğiz ancak bunun biraz zahmetli olacağı ve The Burning Crusade’deki Aldor – Scryers seçimine benzeyeceği de iletilen bilgiler arasında.
Bastion
Covenant: Kyrian
Bu bölge Shadowlands’teki en saf ve erdemli ruhları barındıran yer olarak ön plana çıkıyor. Hayatları boyunca ulvi bir amaç için hareket etmiş iyi niyetli ruhlar buraya gönderiliyor ve Shadowlands’e hizmet edebilecek ulu varlıklar olabilmek için çabalıyorlar.
Bu covenant ilk kanatlı kyrian olan Archon tarafından yönetilirken aşina olduğumuz isimlerden Uther Lightbringer ise buraya gitmeye hak kazanmış ruhlar arasında yer alıyor.
Maldraxxus
Covenant: Necrolord
En güçlünün hayatta kalması gerektiği ilkesini benimseyen bu bölge, Shadowlands’in askerî gücünün merkezi olarak ön plana çıkıyor. Her ne kadar necromancer karakterlerin ve ürettikleri yaratıkların mekanı gibi gözükse de aslen kötücül bir niyet barındırmıyor zira hayatta karşısına ne çıkmış olursa olsun yılmadan çabalayan ve boyun eğmeyen güçlü iradeli ruhların gönderildiği yer olarak biliniyor.
Bu covenant’ın lideri bilinmeyen sebeplerden ötürü ortadan kaybolduğundan bölge beş necrolord’un bitmek bilmeyen çekişmesiyle çalkalanıyor. Aşina olduğumuz isimlerden Draka (evet, Thrall’ın annesi olan Draka; alternatif değil, orijinal olan!) ise buraya gitmeye hak kazanmış ruhlar arasında yer alıyor.
Ardenweald
Covenant: Night Fae
Doğayla bağlantısı olan ruhların gönderildiği Ardenweald, yeniden doğuşu temsil eden büyülü bir ormandan oluşuyor. Emerald Dream’in daha karanlık bir yansıması olarak belirtilen bölge, Shadowlands’teki anima eksikliğinin en fazla hissedildiği yer olarak betimleniyor.
Bu covenant night fae ırkının lideri Winter Queen tarafından yönetilirken Cenarius ise burada karşımıza çıkacak isimler arasında yer alıyor.
Revendreth
Covenant: Venthyr
Hayatta çeşitli suçlar işlemiş ancak kefarete uygun olduğu düşünülen ruhların gönderildiği bu bölge, diğerlerine nazaran daha karanlık olmasıyla ön plana çıkıyor. Gotik mimarinin her bir adımda kendini gösterdiği Revendreth, uyguladıkları çeşitli yöntemlerle buraya gönderilen ruhların geçmişteki hatalarını fark edip arınmalarını sağlamasıyla biliniyor.
Bu covenant gittikçe yozlaştığı düşünülen Denathrius tarafından yönetilirken aşina olduğumuz isimlerden Kael’thas Sunstrider ise buraya gönderilmiş ruhlar arasında yer alıyor. (Burada Arthas’ı da göreceğimize dair şimdiden bahse girmek isteyen? -Can)
Oribos
Lider: The Arbiter
“Ebedi Şehir” Oribos, ne zaman kurulduğu bilinmeyen, titanların uyanışından önceleri var olan ve Shadowlands’teki tüm bölgeleri birbirine bağlamasıyla ticaret akışı sağlayan bir yerleşim olarak ön plana çıkıyor.
Ruhların yargıcı görevindeki The Arbiter’ın merkezinde yer aldığı şehir, karakterlerimiz için de ana toplanma alanı olarak belirlenmesiyle biliniyor.
The Maw
Lider: The Jailer
Ölülerin ruhlarının aktığı The Maw, herhangi bir Covenant barındırmıyor ancak -üstüne basarak söyledikleri üzere- daha önce hiç karşılaşmadığımız kadim bir varlık olan The Jailer tarafından yönetiliyor. İşledikleri suçların derinliği ve büyüklüğü sebebiyle asla arındırılamayacak, oldukça karanlık ve meşum doğaları sebebiyle Shadowlands’in kendisine tehdit oluşturulabilecek ruhların gönderildiği -bir nevi hapishane görevi gören- The Maw, hiç kimsenin kaçamadığı bir yer olarak biliniyor.
Biz hariç tabii…
Bu bölgeye genişleme paketinin başında şöyle bir uğrasak da aslen son seviyeye ulaştığımızda daha çok gideceğiz. Burası kesinlikle Hearthstone bağlayabileceğiniz herhangi bir canlının yer almadığı korkutucu ve tehlikeli bir mekan olarak karşımıza çıkacak. Attığınız her adım da The Jailer tarafından yakından izlenecek ve hareketlerinize göre çeşitli geri dönüşleri olacak. Öldünüz ve -Azeroth sağ olsun- hayata dönüp The Maw’a geri mi geldiniz? Düşmanların sizi çok daha uzak mesafelerden fark edip saldırıya geçtiklerine şahit olabilirsiniz. Çok fazla yaratık mı öldürdünüz? Kendinizi işinizi bitirmek isteyen The Jailer’ın emriyle peşinize takılan düşmanlardan kaçarken bulabilirsiniz. Bu yüzden The Maw’u uzun süre içerisinde dolanmanızı istemedikleri, ihtiyacınız kadar sürede girip çıkacağınız oldukça tehlikeli bir bölge olarak planladıklarını açıkladılar. He, bir de ortasında Torghast diye bir kule var ki…
[TORGHAST GÖRSELİ – ŞU KOCAMAN OLAN, EVET]Torghast, The Tower of the Damned
Neresinden başlasam bilemiyorum ki… Fikir ve konsept olarak oldukça ilgimizi çeken Torghast, aslen her girişinizde ve katlar arasında ilerleyişinizde değişen mimari, düşmanlar, zorluklar ve özellikler barındıran sonu gelmez bir kule olarak tasarlanmış. The Jailer’ın en korkunç ruhları hapsettiği bu kuleye tek başınıza veya beş kişiye kadar oluşturulabilen bir grupla girebileceksiniz; zorluk da tabii ki kaç kişiyle girdiğinize göre değişecek.
Torghast içerisinde sizin ilerleyişinize yardımcı olacak çeşitli özellikler bulabilecek ve bunlar arasından seçim yapabileceksiniz. Bunu yapabilmek için ise kule boyunca karşınıza çıkacak anima kaynaklarını toplamanız gerekecek. Herhangi bir zaman sınırlaması olmayan kulede ilk girişinizde tek kat bile çıkamazsanız moralinizi bozmayın zira gerçekten zorlayıcı olacağının, yalnızca siz güçlendikçe daha fazla katın geçilebileceğinin / düşmanın alt edilebileceğinin altı çiziliyor. (Türe aşina olanlar için… evet, bildiğiniz WoW içinde bir Roguelike yapıyorlar yani. -Can)
Torghast yalnızca her girişinizle değil, aynı zamanda genişleme paketi ilerledikçe de değişime uğrayacak. Örneğin Shadowlands çıktıktan sonraki birkaç hafta boyunca The Jailer tarafından gönderilen yaratık güruhlarının yer aldığı “The Beasts of Prodigum” etkinliğiyle karşılaşacaksınız. Ek olarak kule içerisinde edinebileceğiniz güçler de çeşitli dönemlerde değişiklik gösterecek.
Torghast içerisinde toplamanız gereken rünlerden ve bu rünler aracılığıyla başlatabileceğiniz “legendary” eşya yapımından bahsetmeyi unutmamak gerek.
Legendaries
Legendary eşyalar geri dönüyorlar! Ancak Legion’daki gibi rastgele oradan buradan düşen nesneler olarak değil, karakterimizin istediği şekilde üretebileceği zırh parçaları olarak!
Torghast boyunca ilerledikçe çeşitli rünler toplayacak, bu rünler ile bir “runeforge” inşa edeceğiz. Adı “Forge of Domination / Domination Forge” olan ve Runesage adındaki varlık tarafından işletilen bu ocağın aslen Helm of Domination ile Frostmourne’un yapıldığı yer olduğunu öğrenmek hepimizi bir an şaşkınlığa uğrattı desem yalan olmaz zira bu zamana kadar nathrezim ırkı tarafından yapıldığını biliyorduk. Öyküyü bağlayacaklar mı, yoksa yeni bir hikâye mi sunacaklar, merakla bekliyoruz; Runesage bize bu konular hakkında daha fazla bilgi verecekmiş.
“Domination” adı altındaki legendary zırh parçalarını üretebileceğimiz bu ocakta “crafting profession” sahibi karakterler ilk ana hâllerini yaratabilecekler. Maceralarımız boyunca bulacağımız özel nesneler (ve ruhlar) sayesinde herkes bu ana parçaları istediği zırh çeşidine çevirebilecek, belirleyecekleri çeşitli özellikler ekleyebilecekler. (Mechagon’da edinilen trinket’a özellikler ekleyen Punchcard sistemine benzer bir yöntem olduğunu ancak bunu istediğimiz zırh bölmesi için uygulayabileceğimizi söylediler.)
Diğer Özellikler
Anima Power & Soulbinding
Her ruhun “anima” adı verilen bir öz barındırdığını ve bu özün Shadowlands’i besleyen kaynak olduğunu açıklamıştım. Karakterlerimiz de Shadowlands maceraları boyunca çeşitli yollardan anima toplayacak ve bunu “Soulbinding” denen bir sistem üzerinden harcayacaklar. Anima toplamanın artifact power veya azerite power benzeri oldukça yorucu ve “grind” odaklı bir sistem olarak tasarlanmadığının altını çizseler de neye benzeyeceğini hep beraber göreceğiz. (Ayrıca World Quest 2.0 diye adlandırdıkları yeni bir WQ sistemi üzerinde çalıştıklarından bahsettiler AP farm yok derken; onu da araya sıkıştırmak istedim. -Can)
Peki nedir bu Soulbinding? Seçtiğiniz Covenant içerisinde özel birtakım karakterler olacak. Bu karakterleri kendinize bağlayarak harcayacağınız anima miktarına ve kurduğunuz dostluk seviyesine göre çeşitli artılar kazanacaksınız. Örneğin Venthyr tarafında bulunan Theotar isimli karakter ile soulbind yaparsanız can yüzdesi sizinkinden düşük karakterlere karşı “critical strike” şansınız %5 artmış olacak. Ayrıca yetenek ağacını andıran bir sistem de bu karakterlerde bulunacak; hatta “Conduit” olarak isimlendirilen ancak henüz tam olarak detayları açıklanmamış bir özellikle birlikte bu ağaçtaki bazı yetenekleri dilediğimiz şekilde değiştirebileceğiz.
Dungeons & Raid
Yeni bir genişleme paketi gelir de çok sevgili zindanlarımız olmaz mı?
Shadowlands beraberinde 8 dungeon ve 1 raid ile birlikte geliyor. Bunlar arasından 4 dungeon, seviye atlamaya çalışırken girebileceğimiz mekanlarken diğer 4 tanesi ise son seviyede açılacak yerler olarak tasarlanmış. Bir tanesinin Bwonsamdi ile bağlantılı olduğunu söylemeden geçmeyeyim… çünkü Bwonsamdi <3
Ara seviyedekiler
The Necrotic Wake
Plaguefall
Mists of Tirna Scithe
Halls of Atonement
Son seviyedekiler
Spires of Ascension
Theater of Pain
The Other Side (Bwonsamdi!!!)
Sanguine Depths
İlk Raid
Castle Nathria (Revendreth bölgesinde bulunuyor – 10 boss)
(Bu raid’de çok tatlı bir Castlevania havası olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim. -Can)
Geri dönecek sınıf yetenekleri & özellikleri
Daha önce kaldırılan, sınıfınızdaki tek bir uzmanlığa (spec) verilen veya yetenek ağacına sıkıştırılan birtakım özelliklerin geri döneceği açıklaması, haklı sebeplerden ötürü izleyicilerin heyecanlı alkışlarıyla karşılandı.
Şu ana kadar hangi yeteneklerde karar kıldıklarını görmek için buraya tıklayarak ilgili WoWhead sayfasına ulaşabilirsiniz.
Professions
“Crafting Profession” kasanları sevindiren bir haber vermeyi de ihmal etmediler. Siz de benim gibiyseniz istediğiniz stat’lara sahip eşya yaratayım derken 12893721 tane yapıp sinirden tırnaklarınızı yiyor olabilirsiniz. (Tırnaklarımı yemiyorum ama… evet. -Can) Bunun önüne geçmek için bir eşya üretirken içerisine dilediğimiz stat’lara sahip cevherler (gem) yerleştirebileceğimiz, böylece anlamsızca materyal harcamaktan kurtulabileceğimiz bir sistem üzerinde çalıştıklarını duymak şahsen beni çok memnun etti.
Mythic Sandığı
Bütün bir hafta boyunca sayısız zindana girdiniz, çabaladınız durdunuz, nihayet hafta tamamlandı ve sandığınızı açıyorsunuz ki… tamamen alakasız bir eşya ile karşılaştınız. Bu haftalarca devam etti ve en sonunda sinirden oyunu sildiniz. Geri yüklemenin tam zamanı olabilir.
Shadowlands ile birlikte mythic sandığından çıkanlarla ilgili sistemi değiştireceklerini açıkladılar. Nasıl mı? Bu yeni sistem, bütün bir hafta yaptığınız aktiviteleri (PvP rütbeniz, kaç zindan yaptığınız, bu zindanları hangi zorluklarda bitirdiğiniz, hatta hangi world boss için ekstra birim harcadığınıza varana kadar birçok detayı) göz önünde bulundurarak sandıkta sizi bekleyen birkaç eşya sunacak, siz de bunlar arasından en işinize yarar olanı seçeceksiniz.
Sizi bilmem ama bence şahane! (Bence de. Ion’u RNG tanrılarına kurban etmemize ramak kalmıştı… -Can) // (Ion’a dokunmaz mıyız acaba? Teşekkürler. – Ezgi)
Level Squish
“Level mı squish? O ne?” dediğinizi duyar gibiyim. Yazının başından beri son seviye deyip durdum ama bu son seviyenin artık 60 olduğunu söylemedim, değil mi? Yo yo, yanlış duymadınız, Shadowlands bittiğinde seviyemiz 60 olacak.
Blizzard gittikçe artıp duran level sisteminden usanmış belli ki tekrar bir düzen getirmeye karar vermişler. Bunu yaparken de yeni oyuncularla eski oyuncuları birbirlerinden ayırmışlar.
Oyuna sıfırdan başlayan yeni hesap sahibi oyuncular, yepyeni tasarlanmış Exile’s Reach adındaki adada başlayacaklar. 10. seviyeye kadar bu adada görevler yapacak olan oyuncuları her şey bittiğinde bir de 2 boss’lu zindan bekliyor olacak ve parti kurarak girmeleri de gerekmeyecek. Exile’s Reach tamamlandığında karakterler ilgili başkentlerine gidecek ve buradan da tamamlanmış en son ek pakete (Battle for Azeroth’a) ilerleyecekler. 10-50 seviye aralığında Battle for Azeroth’u tamamladıktan sonra da Shadowlands’e geçecekler.
Oyunu bir süredir oynayan oyuncular için ise farklı bir deneyim olacak. Diyelim bir alt karakter yarattınız. İsterseniz Exile’s Reach bölgesini tamamlayabilir, isterseniz de -yeni oyunculardan farklı olarak- klasik başlangıç bölgelerinden birine geçebilirsiniz. 10. seviye olduktan sonra ise Chromie ile konuşup dilediğiniz herhangi bir ek paketi seçerek ilgili bölgelere gidip 50 olana dek görevleri yapabilirsiniz. Evet, artık tek ek paket ile 10-50 aralığını doldurmak mümkün. Sonra ise herkes gibi 60 olmak için Shadowlands’e geçebilirsiniz.
Death Knight ve Demon Hunter karakterler 1. seviyeden, Allied Races karakterler ise 10. seviyeden başlayacaklar. Bu değişiklikler Shadowlands çıktığı zaman etkinleşeceği için şu anda hâlâ 120 olarak takılacağız.
Adı geçmişken…
Death Knights
Çok fazla söze gerek yok. Allied Races da dâhil olmak üzere TÜM ırklar Death Knight olabilecekler. Eğer Shadowlands paketini ön sipariş ile alırsanız 8.3 – Visions of N’Zoth yamasıyla birlikte dilediğiniz ırkı Death Knight yapabilirsiniz; ön sipariş vermezseniz 9.0 çıktığı zaman yapabileceksiniz.
Karakter Kişiselleştirme Seçenekleri (Character Customization)
Nihayet… NİHAYET çok daha fazla kişiselleştirme seçeneği getirileceği açıklandı. (2017’de yüzüne sorduğumda “ıh mıh bakacağız” diyen Ion’a kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum.)
Değişik ten renkleri, dövmeler, saç stilleri, kuyruğu olan ırklar için farklı kuyruk uzunlukları ve şekilleri, Forsaken için kemikleri gözümüze sokmama olanağı ve hatta gözleri yüz şeklinden ayrı olarak ayarlayabilme opsiyonuyla oldukça fazla sayıda seçenek geliyor. Örneğin yalnızca Blood Elfler için kırktan fazla opsiyon üzerinde çalıştıklarının haberi sızdı bile.
Mutlu muyum? MUTLUYUM.
Ek Bilgiler ve Bir Küçük Teori
Battle for Azeroth’ta son yaşanan olaylardan sonra acaba Horde ve Alliance birleşecek mi sorusu gündeme gelmişti. Böyle bir birleşmenin olmayacağını, iki tarafın oyunun kemik yapısını oluşturduğunu ve değiştirmeyi düşünmediklerini net bir şekilde söylediler.
Şahsen birleşme olmasa bile en azından bazı ırklara taraf seçme / değiştirme olanağı sunsalar hoş olabilir diye düşünüyorum. Belki belli bir seviyeden sonra açabileceğiniz bir görev zinciri mesela… Hiç hayır demem açıkçası. (EverQuest 2’yi kopyalarken ihanet görevi sistemini de örnek alsalardı ya keşke… -Can)
WoW müzikleri genel olarak paket başında verildikten sonra bir daha güncellenmiyordu. Yamalarla gelen muhteşem müzikler maalesef özel olarak arayıp çıkartan içerik üreticileri olmasa hiçbir yerde bulunmuyordu. Buna bir son vermek adına 8.3 ile birlikte yama müziklerini de resmi olarak sunacaklarını açıkladılar – ki benim gibi oyun müziği hastası biri için muhteşem bir haber oldu.
Bu arada yeni müziklerden henüz haber yok ancak BlizzCon 2019 sırasında çokça çaldıkları ve Invincible’ın uyarlaması olan bir parça var ki beni benden aldı. Görünen o ki Shadowlands müzikleri Blizzard’a yaraşır şekilde yine harika olacak.
Söylentilere göre Bastion’a giden ruhlar zaman içerisinde Kyrian görüntüsüne bürünüyorlar. Spirit Healer’ların ve val’kyr’lerin görüntü olarak bu ırka çok benzedikleri gözden kaçmasa gerek. Bunun sebebi ise yine Azeroth tarihinde yatıyor. Odyn kadim zamanda güçlü vrykul savaşçılarının ruhlarını Halls of Valor’a nasıl taşıyabileceğini araştırırken Shadowlands’e gidiyor ve The Jailer’ın hizmetkârlarından birine bir gözünü vererek bu düzleme bakma şansı yakalıyor. Kyrian ırkını gören Odyn, savaşçı ruhları taşıyabilecek potansiyele sahip val’kyr’leri nasıl yaratacağını bulurken onları işte bu ırkın görüntüsüne yakın bir görünümde şekillendiriyor. Val’kyr’lerin bir kısmı Odyn’e sadık kalıp bir kısmı Helya’nın tarafına geçerken (detayların yer aldığı ilgili yazımıza göz atmayı unutmayın) diğer bir kısmı ise Shadowlands’te kalıp ölen kişilerin ruhlarını yönlendiriyorlar. Spirit Healer hanımefendilerin neden mavi oldukları da böylece daha bir anlam kazanıyor.
Genişleme paketi duyurusu sırasında iletilen bilgilerden biri, Helm of Domination’ın Shadowlands ile Azeroth arasındaki perdeyi tutan parça olduğu, Sylvanas miğferi kırdığında aradaki örgünün dağılmasıyla Shadowlands kapılarının açıldığıydı. Peki nasıl ve neden? Bu konuda bir teorim var.
Yeni açıklanan bilgiler sayesinde Helm of Domination’ın Torghast’ta bulunan Forge of Domination’da yapıldığını öğrendik. Chronicles ile teyit edilen detaylara bakarsak hem zırh parçaları hem de Frostmourne Azeroth’a gönderildiklerinde Northrend’e çakılmışlardı. Bu durumda aslen bu parçalar Shadowlands’ten geldikleri için aradaki bağlantıyı kuruyor olabilirler mi? Düştükleri yer Icecrown olduğu için aradaki perde burada daha ince ve kırılmaya müsait diye düşünebilir miyiz? Belli olmaz, bir gün hikâyeyi bu şekilde düzenlediklerini öğrenirsek Ezgi demişti dersiniz. 😉
Tüm bunların ışığında açıkçası heyecanlanmadım desem çok büyük yalan olur. Şahsen Battle for Azeroth’tan pek de hazzetmemiş biri olarak Shadowlands ile birlikte getirmeyi planladıkları hikâye, değişiklikler ve yenilikler (özellikle Torghast) inanılmaz hoşuma gitti. Ancak sütten ağzı yanan biri olarak yoğurdu üfleyerek yemeyi tercih ediyor ve biraz temkinli yaklaşıyorum. Her şey çok hoş gözüküyor ama iş ne kadarını doğru uygulayabildiklerine bakacak. Yine de Shadowlands bende büyük bir umut kıvılcımı çakmasını sağladı.
Umarım hepimizin keyifle oynayacağı bir paket olarak Warcraft tarihindeki yerini alır.