Lorekeeper

KİMDİR, NEDİR: IMPERIUS

Yiğitlik Başmeleği Imperius, bütün yaratılıştaki en kudretli savaşçıdır. Savaştan ve dövüşmekten büyük bir haz alarak Semavî Ordu’yu sayısız zafere taşımıştır. Malthael’in yokluğunda Angiris Konseyi’nin yönetimini üstlenerek Yüce Cennet’i türlü tehdide karşı korumaya her an hazırdır.

-Selathiel, Angiris Kâtibi

Anu’nun erdemlerinden yiğitliğin Cennet üzerindeki tezahürü olan Yiğitlik Başmeleği Imperius, Ebedî Çatışma’nın sayısız asırları boyunca Semavî Ordu’yu zaferden zafere taşımıştı. Kristal Kemer’in ahengiyle dolup taşan diğer melekler cesaret bile edemezken Cehennem’in en derin ve karanlık köşelerine bizzat saldırılar düzenleyen ve sönmekte olan bir yıldızın kalbinde dövülmüş mızrağı Solarion’u iblislerin kanıyla ıslatan Imperius, bu yüzden Angiris Kitabeleri’nde hep meleklerin en azılı savaşçısı olarak resmedilmiştir. Ancak gözü pekliği, uçsuz bucaksız gururu ve pervasızlığı aynı zamanda onun en büyük zayıflıklarıydı.

Özellikle de savaştığı sırada kendini bu duygulara çok kolay kaptıran ve içine dolmakta olan hiddete teslim olan Imperius, bu yüzden Angiris Konseyi’nin diğer üyeleriyle de sık sık anlaşmazlık yaşıyordu. Ebedî Çatışma’nın en kritik anlarından birinde konseyin diğer başmelekleriyle birlikte köşeye sıkıştırdıkları Diablo’yu kendi yakalamak istediği için grubun kalanını terk etmiş ve Diablo’nun başmeleklerin arasına ektiği nifak tohumlarının farkına varmadan tuzağın içine çekilivermişti. Imperius’u kolaylıkla kışkırtıp hiddetlendiren Diablo, başmeleğin görkemli kanatlarının kızıl bir öfkeyle titremesine sebep olmuş ve kardeşlerini hiçe sayarak kendisini öldürmesini sağlamıştı. Böylece Diablo tekrar dirilmek için serbest kalmış ancak Angiris Konseyi’nin birliğini de sekteye uğratmıştı.

Imperius, Cennet’in en kudretli savaşçısı olmasına rağmen aynı zamanda manipülasyona en yatkın zayıf halkası olduğundan Diablo’nun sonraki asırlardaki ana hedefi oldu. Iskatu ve daha nice hizmetkârını Imperius’u ayartması için yollayan Diablo ne var ki asla konseyin arasındaki gediği genişletmeyi başaramadı ve çoğu zaman emrindeki iblisler çeşitli uzuvlarını Solarion’un dağlayan yalımına kaybetmiş bir şekilde geri döndüler.

Anu ve Tathamet’ten beri süregelen Ebedî Çatışma, Dünyataşı’nın ortadan kayboluşuyla ilk defa sekteye uğradı ve hem Cennet hem de Cehennem geçici, pamuk ipliğine bağlı bir ateşkes yaparak taşın peşine düştü. Bu sırada iki taraf da Sığınak adındaki dünyayı ve bu dünyada yaşayan melek-iblis melezi nefalem ırkını öğrendi. Asi başmelek Inarius, Dünyataşı’nı çalarak bu dünyayı yaratmış ve Mephisto’nun kızı iblis Lilith ile gizli aşklarının meyvesi olarak da bu nefalemler doğmuştu. Imperius nefalemlerin varlığını büyük bir tehdit olarak gördü ve Angiris Konseyi’ni hem Sığınak’ı hem de nefalemleri yok etmek, ardından Inarius’u da cezalandırmak için sıkıştırmaya başladı. Auriel ve Itherael, bu canlıların yaşamayı hak ettiğini söyleyerek aksi yönde oy kullandı; Malthael oy vermeyi reddetti ve böylece karar Adalet Başmeleği Tyrael’ın kanatlarına bindi. Nefalem Uldyssian’ın fedakârlığından etkilenmiş olan Tyrael da Imperius’a karşı oy verince Yiğitlik Başmeleği tek başına kalmış oldu. Diablo’nun onca hile ve numarayla konsey üyeleri arasında genişletmeyi başaramadığı uçurum başka bir başmeleğin sebep olduğu olaylar sonucunda bir parça daha açılmış oldu.

Günah Savaşı’nın ardından Cehennem ile yapılan antlaşma sonucunda Ebedî Çatışma durma noktasına gelmişti ve tepeden tırnağa bir savaşçı olan Imperius bu durumdan memnun değildi. Bir yandan Cennet’in ordularını ve yeni melekleri eğitip Cehennem’in olası bir saldırısına karşı nasıl savunma yapacaklarının stratejisini kurarken ister istemez sabit fikirli bir tirana dönüşmeye başladı. Malthael kayıplara karıştığında kendini onun yerine Angiris Konseyi’nin lideri olarak atadı ve acımasız yöntemleriyle savaş hırsı yüzünden sıklıkla Tyrael ile karşı karşıya gelmeye başladı.

Imperius ve Tyrael

Tyrael meleklerin kutsal yasalarını çiğneyip Sığınak’taki olaylara doğrudan müdahale ederek Dünyataşı’nı yok ettiğinde Imperius küplere bindi. Tyrael’ın özü yirmi sene sonra Kristal Kemer’den vücut bulduğunda Imperius yaptıklarının hesabını Adalet Başmeleği’nden sormaya kalktı. Tyrael’ın yaptıklarından pişman olmadığını ve Imperius’un kutsal saydığı her şeye hakaret ettiğini görmek Yiğitlik Başmeleği’nin öfkeyle saldırmasına sebep oldu. Mızrağı Solarion’u eline çağıran Imperius, Tyrael’a saldırdıysa da Adalet Başmeleği mızrağı ondan alıp aralarındaki arbedeyi durdurmayı başardı. Öfkesi ve gururunun kölesi olmuş Imperius’un emirleri altında kalmaktansa ölümlülerin yanında olmayı tercih ettiğini söyleyerek melek özünü içeren kanatlarını söktü ve gerçekten de bir ölümlü olarak Sığınak’a düştü.

Tyrael’ın bu pervasız hareketlerinden kısa bir süre sonra Imperius, Elmas Kapılar’ın önünde ezeli rakibiyle karşı karşıya geldi. Nefalem ve düşmüş Adalet Başmeleği, Cehennem’in güçlerini Sığınak’ta durdurmayı başaramamışlardı. Bir önceki bedeni olan Kara Gezgin Aidan’ın çocuğu Leah’ın bedeninde gizlenen Dehşetin Efendisi, diğer altı habisin gücünü de kendine katarak Baş Habis hâline gelmişti. Tathamet’in parçalanmış özünü bir araya getirmiş olan Diablo, Imperius’u rahatlıkla yendi; Solarion’u parçaladı ve Ebedî Çatışma’nın tarihinde ilk defa Elmas Kapılar, Cehennem’in güçleri karşısında düştü. Ağır şekilde yaralanmış olan Imperius ise Diablo’nun peşinden Gümüş Şehir’e gitmeye çalıştı ancak Tyrael ve nefalem müttefikleri Cennet’e gelerek Diablo’yu durduracaklarını söylediler. Imperius bütün bu olanlar için Tyrael’ı suçladıysa da yaralı hâliyle Diablo’ya meydan okuyamayacağının farkındaydı. Tyrael ve nefalem müttefikleri, Diablo tam da Kristal Kemer’in gücünü yozlaştırmaya başladığı sırada ona yetişip durdurmayı başardılar. Ancak Imperius’u pençesine almış olan gurur, onun kendinden çok daha aşağı varlıklar tarafından kurtarıldığını kabullenmesini engelliyordu. Böylece ölümlülere teşekkür etmeyi tamamen reddederek kendi yarattıkları bu durumu temizlediklerini dile getirip artık Cennet’ten uzak durmalarını tembihledi. Gerçekteyse gururu incinmişti ve Diablo karşısındaki yenilgisinden büyük utanç duyuyordu.

Imperius ve Diablo

Imperius, Cennet’i yozlaştırıp karartan bu felaketin ardından Tyrael’ın Angiris Konseyi’ne “Bilgelik Vekili” olarak tekrar katılmış ve Malthael’in yerini almış olmasını şahsına hakaret gibi algılamıştı; bu yüzden de konsey toplantılarında Tyrael’ın artık bir ölümlü olduğu gerçeğini yüzüne vurarak onu sürekli aşağılıyor, konseydeki itibarını örseliyordu. Tyrael, Diablo’nun Baş Habis hâline gelmesini sağlayan Kara Ruhtaşı’nın Cennet’i yozlaştırmaya devam ettiğini iddia ettiğinde onun uyarılarına kulak tıkadı ve Bilgelik Kasesi Chalad’ar’ı kullanarak sorunlarına bir çözüm aramak yerine saçma sapan kuruntulara kafa yorduğunu savundu. Cennet’in sorunlarına çözüm bulacak biri varsa onun kendisi olduğuna emin bir şekilde özel birliği olan Luminarei’nin lideri olan Balzael’e daha da elit ve özel bir melek birliği kurması için emir verdi. Sicarai, yani Semavî Yokedici olarak da adlandırılan bu birlik, Diablo’nun saldırısının bir benzerinin daha yaşanmamasını garanti altına alacaktı. Bir yandan Balzael, ikili arasındaki huzursuzluğu kullanarak Imperius’u Tyrael’a karşı daha da doldurmaya ve ölümlü meleği yargılatarak öldürtmeye çalıştıysa da aralarındaki bütün soğukluğa rağmen Yiğitlik Başmeleği işleri o raddeye taşımayı reddetti. Böylece Balzael, işleri Imperius’un haberi olmadan kendi eline almaya karar verdi.

Balzael’in beklediği fırsat, Tyrael’ın habersiz bir şekilde Cennet’i terk edip Kara Ruhtaşı’nı çalmak için yeni bir ölümlü grubu kurmaya başlamasıyla kendini gösterdi. Imperius durumu araştırması ve Tyrael’ı canlı geri getirmesi için Balzael’i görevlendirdi ancak başka planları olan melek, doğrudan Sicarai meleklerini Tyrael’a karşı yollayarak onu ortadan kaldırmaya çalıştı. Ancak Balzael’in hesaplamadığı bir şey oldu ve Tyrael’ın yanındaki ölümlülerden bazıları nefalem güçlerinin uyanmasıyla Sicarai’a karşı koymayı başardılar. Planladıkları gibi Cennet’i istila etmeyi başaran Tyrael ve Horadrim ekibi, Kara Ruhtaşı’nı çalmak için konsey odasına sızarken birçok melekle dövüşmek zorunda kaldılar. Bunlardan biri de Balzael’di. Luminarei lideri, Bilgelik Vekili’nin zayıflamış ölümlü formundan yararlanarak onu öldürmeye çalıştı ancak başmeleklerin arasındaki bağı hafife almış oldu. Tyrael’ın Balzael’in ellerinde can vermek üzere olduğunu gören Imperius araya girerek tereddüt dahi etmeden Balzael’i Solarion’la deştikten sonra cansız zırhını kenara fırlattı. Ölümlü kardeşi Tyrael’ın hayatını kurtarmış olsa da Bilgelik Vekili’nin çiğnediği emirleri unutmuş değildi; bu yüzden yargılanması ve yaptıklarının hesabını vermesi gerektiğini söyledi. Tyrael ise Imperius’u Sicarai’ı peşine takmakla ve onu öldürmeye çalışmakla suçladı. Aralarındaki bütün sorunlara rağmen bu suçlama Imperius’un gücüne gitti; Balzael’e Tyrael’ı canlı geri getirmesi için emir verdiğini ve Sicarai kullanılmasını kesinlikle onaylamadığını belirtti. Bu sırada Itherael ve Auriel konsey odasına girerek Horadrim’in Kara Ruhtaşı’yla birlikte kaçmasına izin verdiklerini ve Tyrael’ın taş konusunda haklı olduğunu söylediler. Auriel bu bilginin ışığında bir oylama teklif ederek Tyrael’ın suçsuz bulunmasını sağladı. Bir kez daha konseyin oy birliğiyle kaybeden taraf olan Imperius’un kanatları öfkesinin aleviyle harlandı ve Yiğitlik Başmeleği bu olayın sonuçlarından onları sorumlu tutacağını söyleyerek konsey odasını terk etti. Böylece Angiris Konseyi arasındaki uçurum hiç kapanmamak üzere daha da derinleşti.

Kara Ruhtaşı ve Tyrael, Sığınak’taki yerlerini alırken Angiris Konseyi’nin başka bir üyesi gölgelerden çıkarak Horadrim’e saldırdı. Fâni formundaki Tyrael’ın canını bağışlayan Malthael, onun dışındaki herkesi öldürerek Kara Ruhtaşı’nı çaldı. Malthael’in planı, Kara Ruhtaşı’nı kullanarak Sığınak’ta bulunan bütün iblis özünü taşa hapsetmekti; insanlık da yarı-iblis özü taşıdığından onlar da taşa hapsolacaktı ve böylece Ebedî Çatışma nihayet sona erecekti. Ancak Malthael bu amacına ulaşmak için geçmemesi gereken bazı sınırları geçmiş ve Cennet’in hizmetkârlarını ayırt etmeden katletmişti. Bu sebeple Imperius normalde insanlığın yok olmasını zerre umursamıyor olsa da Malthael’in girmemesi gereken bir yola saptığına ve kendi iyiliği için durdurulması gerektiğine karar vererek nefalemlere Pandemonyum Hisarı’nı açmalarında yardım etti; ancak Malthael’i öldürecekleri için kendisinden teşekkür beklememeleri gerektiğini eklemekten de kaçınmadı.

Kara Ruhtaşı’nı kırıp içindeki Tathamet’in özüyle birleşen Malthael yenilgiye uğradığında hem Tyrael hem de Imperius “ölümle bir olarak” daha da güçlenmiş olan nefaleme kaygıyla bakıyorlardı. Hem iblislerin hem de meleklerin özünü taşıyan ve potansiyel gücü ikisini de aşan bu ırk onların felaketi mi olacaktı, yoksa kurtarıcısı mı?