Garrosh Hellscream, Nagrand bölgesinde yaşayan Savaşnarası klanının lideri Grommash Hellscream’in oğlu olarak Draenor’da dünyaya geldi. Genç yaşta yakalandığı hastalık sebebiyle uzunca bir süre daha Nagrand’da yaşamaya devam eden Garrosh’un hayatı, Orda’nın Savaşşefi olan Thrall’ın onu bulması ve Azeroth’a getirmesiyle değişecek, orkların en şanlı ırk olduğu inancıyla şekillenecekti.
Kara Geçit’in açılmasından yaklaşık 400 yıl önce ana şehirleri olan Goria kuşatma altına alındığında ogreler, arakkoaların bedenlerinin bozulmasına ve hem fiziksel hem de zihinsel değişim geçirmelerine neden olan Sethe’nin Laneti üzerinde çalışarak kendilerine saldıran orkları kırıp geçirecek bir hastalık bulmuşlardı: Kızıl Çiçek. Bu hastalık orkları öylesine çabuk etkilemişti ki akıl almaz bir hızla yayılmış ve sayısız orkun hayatını kaybetmesine neden olmuştu.Aradan yaklaşık 390 yıl geçtiğinde ise orkları başka bir felaket bekliyordu. Yakan Lejyon’un kumandanlarından Kil’jaeden ile yaptığı anlaşma sonucunda tüm ırkını Lejyon’un piyonu hâline getirebilmek için adımlar atmaya başlayan ork fel büyücüsü Gul’dan, Draenor’un elementlerini yozlaştırdıktan sonra Kızıl Çiçek’in tekrar yayılmasını sağlamak için meşum güçlerini kullandı. Bunu yapmaktaki başlıca amacı orkları draeneilara karşı kışkırtmaktı. Ork tarihinin en büyük salgınını başlatan Gul’dan, yüzlerce orkun çok kısa süre içerisinde can vermesine sebep oldu. Bir ork geleneği olan ve Nagrand’da gerçekleşen Kosh’harg festivali sırasında hastalık birçok değişik klana yayılmaya başladığında Gölgeay Klanı’nın ve ork şamanların lideri Ner’zhul, ilk belirtileri gösterenlerin Nagrand’da kalması gerektiğine karar verdi. Böylece adı sonradan “Garadar” olacak olan bir yerleşim yerini kuran hastalar, klan üyeleri evlerine doğru ilerlerken geride kalmak zorunda kaldılar. Bu hastalar arasında Savaşnarası Klanı’nın lideri Grommash’ın oğlu Garrosh da bulunuyordu.
Orklar iblis kanını içip gözlerini kan bürümüş varlıklara dönüştüklerinde yayılan fel enerjisinden etkilenmeyen tek topluluk da Garadar’da kalan bu orklardı; öyle ki sonraları kendilerine “Yozlaşmamışlar” anlamına gelen Mag’har ismini verdiler. Ancak acı bir şekilde Mag’har orkları, ırkın geri kalanları tarafından küçük görülüyorlardı.
Aradan geçen seneler sonrasında Garrosh, Mag’har orklarının önde gelen liderlerinden biri hâline geldi; kendisine Kanayan Oyuk Klanı’nın eski lideri Kilrogg Deadeye’ın oğlu Jorin Deadeye yardımcı oluyordu. Garadar’ın ruhani lideri Uluanne Geyah’ın sağlığı yerinde değildi ve Garrosh onun zamansız ölümünden endişe ediyordu; bunun yaşanmasıyla birlikte liderlik konumunun kendisine geçmesi kaçınılmazdı. Babasının Mannoroth’un kanını içtiğini bilen Garrosh, onun yaptığı bu büyük hatadan utanç duyuyordu. Ancak iblis kanının içildiği ritüelden sonra neler yaşandığı hakkında hiçbir fikri olmayan bu genç orkun Grommash’ın aslında ırkını bu lanetten kurtarabilmek için kendi hayatını feda ettiğini öğrenmesi, Thrall’ın Garadar’ı ziyaret etmesine kadar gerçekleşmeyecekti.
Azeroth üzerinde İttifak ile Orda’nın çarpıştığı İlk Savaş’ın ardından yaklaşık 25 yılı aşkın bir süre geçmişti ki artık daha barışçıl bir yaklaşım sergileyen yeni Orda’nın Savaşşefi olan Thrall, bu yozlaşmamış orklarla irtibata geçebilmek adına Garadar’a gitti. Orkları özgürlüklerine kavuşturabilmek için birlikte savaştığı Grommash Hellscream’in oğlu Garrosh ile karşılaştığında ise ona babasının nasıl onurlu ve kahramanca öldüğünü anlattı; zira babası tüm ırkı zehirleyen o meşum kanın sahibi olan iblis Mannoroth’u öldürmüş ve kan lanetinin ortadan kalkmasına sebep olmuştu. Öğrendikleriyle kendine güveni yerine gelen ve karamsar hislerinden sıyrılan Garrosh, Thrall ile birlikte Savaşşefi’nin danışmanlarından biri olmak üzere Orgrimmar’a doğru yola koyuldu.
Orgrimmar’a vardıklarında tüm gözler Garrosh’un üzerindeydi çünkü ilk defa bir Mag’har şehre ayak basıyordu. Hâlâ kahverengi olan ten rengiyle bile diğer orklardan ayrılan Garrosh, en azından bazı orkların eski geleneklerden kopmadıklarını gördüğüne sevinen eski bir askerle karşılaştı. Bu askere göre Garrosh ırkını yükseklere taşıyacaktı; ancak herkes ona aynı sıcaklık ve hevesle yaklaşmadı. Grommash’ın iblis kanı içtiğinde orkları korkunç bir kadere sürüklediğine inanan Krenna adındaki kadın, Durotar’da yaşamanın zorluklarından ve İttifak kuvvetlerinin dur durak bilmeyen vur-kaç saldırılarından bahsettiğinde Garrosh’un orada bulunmasından ne kadar rahatsız olduğunu açıkça belli etti. Krenna’nın tavrından ötürü Garrosh’a bir özrü borç bilen kız kardeşi Gorgonna ise orkların bu zorlu yaşam mücadelesinin sadece geçmişteki utanç verici hatalarının bir sonucu olduğunu ve masumların kanını akıttıkları için ödedikleri kefaretten başka bir şey olmadığını dile getirdi. Ancak bu açıklama Garrosh’u daha da kızdırmaktan öteye gitmedi; ona göre Orda sadece hayatta kalabilmek için gerekeni yapmıştı ve ebeveynlerinin hatalarının cezasını çocukları ödememeliydi. Thrall’ın İttifak karşısında oldukça pasif davrandığını öğrenmeye başlayan Garrosh, Orgrimmar’ı koruyacağına ve orkları o eski şanlı günlerine tekrar kavuşturmak için gerekirse Thrall’ı bile zorlayacağına dair kendine yemin etti.
Thrall’ın danışmanı yalnızca Garrosh değildi; eski bir gladyatör olan Rehgar Earthfury de aralarına katılmıştı ve Hellscream’in oğluyla bir türlü anlaşamıyordu. Garrosh’a göre Orda’nın düşmanları olarak gördüğü İttifak güçleri yok edilmeliydi ve Azeroth tamamen ork hakimiyeti altına girmeliydi; Rehgar’a göre ise İttifak ile hâlihazırda var olan antlaşma devam etmeli ve diplomatik adımlar atılmalıydı. Nitekim Rehgar ile benzer fikirlere sahip olan Thrall, yakın ilişkiler içerisinde olduğu insan büyücü Jaina Proudmoore’un aracılığıyla düzenlenmesi planlanan Theramore Barış Zirvesi’nin haberi geldiğinde Garrosh’un bu sabit fikirlerinden arınmasının en iyi yolunun insanlarla iletişime geçmesi olduğuna kanaat getirerek onu da yanında götürmeye karar verdi.
Bir zeplinle Theramore’a doğru yola çıkan Savaşşefi ve danışmanı, burada Stormwind Kralı Varian Wrynn ile görüşmelere başladılar. Garrosh’a göre bu küçük düşürücü bir durumdu ve İttifak ile savaşmak dışında hiçbir şekilde irtibata geçilmemeliydi; ancak Thrall aynı fikri paylaşmıyordu ve ham madde kaynakları üzerinden ticaret yapabilmek adına masaya oturmuştu. Eğer anlaşma sağlanırsa Orda, İttifak’ın kendilerine sağlayacağı kereste karşılığında onlara bakır ve hayvan derileri temin edecekti. Garrosh’a göre zorla alınabilecek şeyler için tüccarlar gibi pazarlık etmek anlamsızdı; ancak o sırada toplantıda bulunan Stormwind Prensi Anduin Wrynn’in araya girmesiyle fikirlerini kendine saklamak zorunda kaldı.
Garrosh: “Biz orklar istediğimiz şeyi alabilecek güce sahipken neden imtiyaz vermek zorundayız?”
Anduin Wrynn: “Sadece birkaç kelime size daha büyük kazanç sağlayacakken neden savaşçılarınızı ve kaynaklarınızı boşa harcayasınız ki?”
Ancak Theramore Barış Zirvesi pek de barışçıl bir şekilde ilerlemedi. Altınsancak ve Güneykıyı kasabalarının aynı anda Musibet saldırıları altına girmesiyle Zirve’den erken ayrılmak zorunda kaldığını açıklayan Varian, dışarı çıkar çıkmaz Alacakaranlığın Çekici tarikatının üyelerinin Theramore’u bastığını gördü. Yarı-ork suikastçı Garona Halforcen tarafından saldırıya uğrayan Varian, bunun Orda’nın -hatta net bir şekilde Garrosh’un- işi olduğunu düşündüğünü söyledi. Garrosh ise İttifak’ın kendilerini tuzağa düşürmek için böylesine bir kumpas kurmuş olabileceğine inanıyordu ve ona göre Varian’ın sözleri ork ırkını küçük düşürecek nitelikteydi. Her ne kadar Theramore’dan ayrılırken nispeten yatışmış bir ortam sağlanmış olsa da Garrosh durumdan hiç memnun değildi.
Tüm bu karmaşa sırasında gerçek olan bir şey varsa o da Musibet saldırılarıydı. Liç Kral uyanmış ve Azeroth’un sonunu getirmek için gerekli gördüğü adımları atmaya başlamıştı. Durumu değerlendirmek için Orgrimmar’da bir araya gelen Thrall, Sylvanas Windrunner, Varok Saurfang, Putress, Rehgar Earthfury ve Garrosh, sonraki hareketlerini belirlemek üzere bir toplantı düzenlediler. Thrall dikkatli hareket etmeleri gerektiğini savunuyor ve Kuzeyyarı’na gözcü birlikleri göndermeyi planlıyordu; bir yandan da Jaina Proudmoore ile görüşerek İttifak’ın nasıl bir yol izleyeceğini öğrenmek istiyordu. Garrosh ise İttifak ile herhangi bir iş birliği içine girmenin kendilerine yapabilecekleri en büyük hakaretlerden biri olacağını ileri sürdü; ona göre İttifak güçlerine saldırılmalı, insanların toprakları ele geçirilmeli ve ardından Liç Kral alt edilerek Azeroth üzerinde ork hakimiyeti sağlanmalıydı. Thrall, Garrosh’un bu kadar başına buyruk fikirlerle hareket etmeye çalışmasından iyice bunalmıştı ve onu bir düelloya davet etti. Böylece Orgrimmar’daki Yiğitlik Meydanı’nda çarpışmaya başlayan ikilinin bu mücadelesi çok uzun sürmedi zira Musibet güçleri direkt olarak Orgrimmar’a saldırıya geçmişlerdi.
Kuzeyyarı’ndaki Orda kuvvetlerinin ana ordusunu oluşturan Savaşnarası Taarruzu’nun başına getirilen Garrosh, böylece askerî gücün lideri konumuna yükseldi. Borean Tundrası’nda Savaşnarası Kalesi’nin yapımını gerçekleştiren Garrosh, gittikçe daha saldırgan ve dikkatsiz bir kişiliğe bürünmeye başladı. Danışmanı olarak görev alan Varok Saurfang ile durmadan bir anlaşmazlık içine giren Garrosh, her ne kadar kıdemli savaşçıya saygı duysa da Saurfang, genç orka karşı aynı hisler içerisinde değildi. Eğer Garrosh İttifak kuvvetlerine karşı sergilediği agresif tutumunu devam ettirir ve orkları içinden çıkılamayacak sorunlara iterse onu bizzat öldüreceğini bile dile getirdi.
Varok: “Sanırım en rahatsız edici şey draenei çocuklarının sesleriydi… Unutulacak gibi değil… Hiç Dişlidomuz Çiftliği’ne gittin mi? Özellikle de domuzlar kesilmeye uygun yaşa geldiklerinde? O ses. Domuzların öldürülürken çıkardıkları o ses… En çok o andırıyor. Biz eski askerler için en zor zamanlar o anlar oluyor.”
Garrosh: “Fakat o çocukların gerçekten masumane doğduklarını düşünüyor olamazsın? Büyüyüp bize karşı silah kuşanacaklardı!”
Varok: “Yalnızca düşmanlarımızın çocuklarından bahsetmiyorum… Bizi tekrar o karanlık yola saptırmana izin vermeyeceğim, genç Hellscream. O gün geleceğine seni kendi ellerimle öldürürüm…”
Saurfang’in uyarılarına rağmen Garrosh, Kuzeyyarı’ndaki saldırılarını İttifak’a yöneltecek şekilde hareket etmeye devam etti. Ancak her ne olursa olsun onurlu bir şekilde savaşma taraftarı olan Garrosh, zehir kullanımı ve büyüyle zihin kontrol etme gibi korkaklık olduğuna inandığı hareketlerden kaçındı.
Titan yapımı Eski Tanrı hapishanelerinden biri olan Ulduar’dan gelen rahatsız edici haberler ışığında Dalaran’dan gelen acil toplantı çağrısına Thrall ile birlikte giden Garrosh, Varian Wrynn’in burada olduğunu gördüğünde kendisini tutamadı ve saldırıya geçti. Birlikte çalışmaları gerektiğini anlatan ve ikiliyi ayıran Kirin Tor lideri Rhonin’in sözlerini duymazdan gelen ork, korkaklarla iş birliği yapmayacağını söyledi. Varian ortak bir yol bulunamadan Dalaran’dan ayrılırken Thrall, Garrosh’un kendisini hayal kırıklığına uğrattığını dile getirmekten çekinmedi.
Buztacı Hisarı’na yapılacak saldırı öncesinde Orda ve İttfak güçlerini sınamak isteyen Yücelord Tirion Fordring’in öncülüğünde gerçekleştirilen turnuvada izleyici olarak yer alan Garrosh, Orda güçlerinin İttifak kuvvetleriyle çarpışmasına ön ayak oldu. Ardından Buztacı Hisarı’na doğru yola çıktı ve saldırıda öncü kuvvetler arasında yer aldı.Liç Kral’ın mağlubiyetinden sonra Orgrimmar’a geri çağrılan Garrosh, o sırada birlikte seyahat ettiği tauren lideri Cairne Bloodhoof ile birlikte kvaldir güçlerinin saldırısına uğradı. Onları alt ettikten sonra zarar görmüş bir İttifak gemisiyle karşılaşan ork, ilk başta düşman olarak gördüğü askerlerin büyük bir kısmını bertaraf etse de Cairne’in araya girmesiyle hayatta kalanlara erzak yardımında bulundu. Böylece Orda’nın kudretini ve merhametini göstermiş olduğuna inanıyordu; ancak Cairne yaşananlardan sonra büyük bir endişe duymaya başladı.
Orgrimmar’a vardıklarında Kuzeyyarı’ndaki çarpışmalarda yer alanlar için bir ziyafet düzenlendi ve bu sırada Thrall, Grommash’ın efsanevi silahı Gorehowl’ı Garrosh’a teslim etti. Ancak tedirgin edici gelişmeler baş göstermişti: Elementler huzursuzdu ve bu durum, yaşaması hâlihazırda zor olan Durotar bölgesini daha da çetin bir duruma sokmuştu. Gece elfleri Kuzeyyarı’nda yaşanan olaylardan sonra kaynak tedariğini kesmişlerdi; Thrall, Cairne ve Cenarion Konseyi üyesi olan Başdruid Hamuul Runetotem, barışçıl bir yol arayışı içerisine girmeyi tercih ederek ne yapabilecekleri üzerinde tartışmaya başlamışlardı. Hamuul, taurenler ile gece elflerinin ortak noktalarından biri olan Cenarion Konseyi’ni kullanarak bir anlaşmaya varabileceklerini düşünüyordu fakat bu durum Garrosh için kabul edilemezdi. Ona göre kaynakları zorla elde edebilecek kadar güçlülerdi ve durmadan barışçıl planlar peşinde koşmak zayıflık göstergesiydi. Cairne ile ateşli bir tartışmaya tutuşan Garrosh, en sonunda ortamı terk etti. Kendi düşüncelerine dalmış bir hâldeyken uzun zamandır Thunderbluff’ı ele geçirmek için yanıp tutuşan Grimtotem kabilesinin lideri Magatha ile karşılaştıysa da konuşmaları çok uzun sürmedi.
Elementlerin huzursuzluğu gittikçe artmaya devam ediyordu; öyle ki ateş elementalleri açık bir şekilde Orgrimmar’a saldırıya geçip şehri alt-üst ettiler. Bu sorunun kaynağını öğrenmek için kendisini daha da geliştirmesi gerektiğine inanan Thrall, Nagrand’a gitmeye karar verdiyse de bunu Savaşşefi olarak yapamayacağının farkındaydı. Bu yüzden yerine geçici de olsa birini koyması gerektiğine kanaat getirdi ve Garrosh’u seçti. Garrosh böylesine bir teklifi beklemiyordu; nitekim yerinin savaş meydanları olduğunu ve politikadan hiç anlamadığını dile getirdiyse de Thrall tek başına kalmayacağını, Cairne, Eitrigg ve Vol’jin’in danışmanları olarak kendisine yardımcı olacaklarını söyledi. Garrosh böylece teklifi kabul ederken Thrall da Orgrimmar’dan ayrıldı.
Garrosh artık Savaşşefi olarak Orda’nın en üst seviyesindeki lider konumuna gelmişti ve yaptığı ilk iş, elementallerin saldırılarıyla darmadağın olan Orgrimmar’ı baştan inşa etmek oldu. Ancak yeni Savaşşefi, perde arkasında gerçekleşen olaylardan habersizdi. Külvadi’de taurenler ile gece elfleri arasında gerçekleşen barışçıl toplantıyı basan ve Orda askerlerinin kılığına bürünen Alacakaranlığın Çekici tarikatının üyeleri, Hamuul Runetotem dışında o anda orada bulunan tüm druidleri katlettiler. Saldırının Garrosh tarafından düzenlendiğine inanan Hamuul, vakit kaybetmeden olan biteni Cairne Bloodhoof’a anlattı.
Garrosh’un vücuduna yapılan dövmeler henüz yeni bitmişti ki oldukça öfkeli olan Cairne karşısında dikildi. Cairne, Savaşşefi’nin olan bitenin arkasında olduğunu iddia etse de Garrosh bunu reddetti; ancak ikili arasındaki gerginlik artık saklanamaz boyutlara ulaşmıştı. Cairne, Garrosh’un Orda’yı hakkıyla yönetemeyeceğini söyleyerek geleceklerinin sıhhati için tahtından indirilmesi gerektiğini dile getirdi ve onu kadim ork geleneği olan mak’gora’ya davet etti. Ölümüne yapacakları bu dövüş için zırh giymeyecekleri ve yalnızca şamanlar tarafından kutsanacak silahlar kullanacakları konusunda anlaştılar.
Garrosh’un silahı olan Gorehowl’ı kutsamak isteyen şaman Magatha Grimtotem’den başkası değildi. Orkun haberi olmadan silahın keskin tarafını ölümcül bir zehre bulayan Magatha, böylece çarpışma sırasında üstünlük sağlamış olan Cairne’in Garrosh’tan aldığı ilk darbeyle ölmesine yol açtı. Thunderbluff’ı ele geçiren Magatha her ne kadar Garrosh’tan yardım istediyse de Savaşşefi onu açık bir nefretle reddetti; zira Eitrigg ile yaptıkları araştırma sonucunda Gorehowl’ın zehirle kaplandığını anlamıştı. Druidlerin ölümüyle hiçbir alakası olmaması yetmiyormuş gibi üstüne üstlük taurenlerin liderini korkakça ve aşağılıkça bulduğu zehirleme yoluyla öldürdüğünü anlayan Garrosh için bu, iplerin kopma noktasına geldiği anın başlangıcıydı.
Cairne’in oğlu olan ve Grimtotem kabilesini Thunderbluff’tan kovmayı başararak ırkının lideri hâline gelen Baine Bloodhoof ile Bin İğne bölgesinde buluştuğunda Savaşşefi, taurenin kendisine saldıracağını düşünüyordu. Ancak Baine durumun farkındaydı ve Garrosh’un kandırıldığını biliyordu. Bu yüzden olumsuz düşünceleri bir kenara bırakarak Orda’ya olan sadakatini dile getirdiğinde Garrosh memnuniyetini gizleyemedi.
Siyah ejdersürüsü lideri Deathwing’in tekrar ortaya çıkmasıyla yaşanan Âfet ile birlikte Azeroth kıtaları yer yer parçalanıp bozulduğunda Orda da zorlu bir yola girmek üzereydi. Goblinler saflarına katılmışlar ve Orda’nın askerî üssü olması için Ogrimmar’ın kuzeyindeki Azshara bölgesinde çalışmalara başlamışlardı. Garrosh ise gözünü Külvadi’ye dikmişti; burada Orgrimmar’dan bile büyük bir şehir kurmayı ve bölgenin oldukça bol olan kaynaklarından faydalanmayı kafasına koyan Garrosh, Kor’kron askerleriyle birlikte hiçbir uyarı olmaksızın saldırıya geçti ve Kuzeyyarı’ndan getirttiği proto-ejderler ile magnatorların da yardımıyla gece elflerini kolaylıkla alt etti. Bu sırada bir toplantı gerçekleştirmek üzere olan İttifak liderlerinden Tyrande Whisperwind’in dikkatini çekmeyi başaran Savaşşefi, bölgeye gelen kadının ork okçuları tarafından yaralanmasına sebebiyet vermiş oldu. Ancak Varian Wrynn ve Genn Greymane’in de çarpışmaya dâhil olmasıyla yaralanan ve geri çekilmek zorunda kalan Garrosh, Stormwind Kralı’nı kendi elleriyle öldüreceğine dair yemin etti.Garrosh’un İttifak kuvvetlerine karşı yaklaşımı giderek daha da saldırganlaşsa da Külvadi’deki kaynakları ele geçirmesi, Orda’nın yaşayacağı muhtemel bir kıtlığın önüne geçmiş oldu. Ona göre ırkının hayatta kalması için İttifak üyelerinin ölmesi gerekiyorsa bu kabul edilebilir bir durumdu. Garrosh aynı zamanda orklar dışındaki diğer ırkların üyelerini yavaş yavaş Orgrimmar’ın merkez bölgesinden sürmeye başladı; ona göre sadece orklar gerçek anlamda koruma sağlayabilirlerdi ve Orda’ya bağlı kişiler Orgrimmar’a serbestçe girip çıkabilme hakkını koruyorlardı. Ancak yine de huzursuzluk tohumları atılmıştı ve Garrosh ile trollerin lideri Vol’jin arasında tartışmalar baş gösterdi; öyle ki en sonunda Orda’nın o eski bildiği evi olmadığına kanaat getiren Vol’jin, Karamızrak trollerinin büyük bir kısmını yanına alarak Orgrimmar’ı terk etti.
Goblinlerin Azshara’daki çalışmalarının sahip oldukları temiz su kaynaklarını kullanılamaz hâle getirdiğini öğrenen Garrosh, vakit kaybetmeden Thunder Bluff’a giderek taurenlerden temiz su tedarik etmeleri konusunda talepte bulundu. Taurenler de Garrosh’un hareketlerinden rahatsızlardı ve kendilerinden durmadan bir şeyler istenmesinden hiç memnun değillerdi. Taurenlerin temiz su kaynaklarının dikenli domuz denen meşum ırk tarafından ele geçirildiğini duyan Garrosh, Baine’in olayı barışçıl yöntemlerle çözmek istemesine kulak asmayarak 15 kişilik bir Kor’kron ekibiyle saldırıya geçti. Ancak düşmanını küçük görmüştü zira Baine, Hamuul ve bir grup tauren paladini araya girmese oracıkta öldürülecekti. Baine tarafından sırt çevrilen ve aşağılandığını hisseden Garrosh, Orgrimmar’a geri döndü.
Savaşşefi daha sonrasında Gilneas Duvarı’nın zarar görmüş olmasını avantajına kullanmak isteyerek Sylvanas ve emri altındaki Terk Edilmişler’e Gilneas’a saldırmaları emrini verdi. Ancak Sylvanas’ın bir zamanlar Liç Kral’a hizmet eden val’kyrleri kullanarak ölüleri diriltip saflarına kattığını gördüğünde oldukça öfkelenen Garrosh, kumandanlarından biri olan Cromush’u olan biteni gözlemleyip raporlaması için Sylvanas’ın yanında bıraktı.
Bu sırada Taşpençe Dağları’nda İttifak kuvvetleriyle çarpışmalar gerçekleştiren Orda askerlerinin generali Krom’gar, Garrosh’tan hiçbir izin almadan harekete geçerek bölgedeki bir koruyu bombaladı ve birçok druidin yaşamını kaybetmesine sebep oldu. Durumu öğrenen Garrosh, bizzat bölgeye gelerek Krom’gar’ı sorguladı ve ardından yaptığı kıyımın cezasını çekmesi adına bulundukları dağın tepesinden atarak onu öldürdü.
Alacakaranlık Dağlık Bölgesi’ne yapılan taarruzda bizzat yer alan Garrosh, Deathwing ve beraberindeki alacakaranlık ejderhalarının gerçekleştirdiği saldırı sonucunda kısa bir süreliğine de olsa kayıplara karıştı. Ortaya çıktığında ise Ejderboğazı Klanı’nı Orda’ya kattı ve liderleri Zaela’ya da bölgenin yönetimini verdi. Bölgeye geldiklerinde düzenlenen saldırının sorumlusunun kendisini Alacakaranlığın Çekici tarikatına adamış olan Sauranok adındaki bir ork şaman olduğunu öğrenen Garrosh’un bu ihanetin bedelini ödetmesi ise uzun sürmedi.Garrosh’un attığı adımlardan biri de Karakaya orklarını hizmetine dâhil etmekti; ki aralarından acımasızlığıyla ün salmış olan bir isim Savaşşefi’nin kişisel korumalığına yükselmekte gecikmedi: Malkorok. Kalimdor’un kıyılarını herhangi bir geçişe karşı kapatan ve aynı zamanda troller ile taurenleri de durmadan gözetim altına alan Garrosh, böylece gittikçe daha da karanlık bir diktatör olma yolundaki adımlarını atmaya devam etti.
Kalimdor kıtasını tamamen kontrol altına almak isteyen Savaşşefi, Orda liderleriyle yaptığı bir toplantıda Theramore’u yerle bir etme planlarını anlattı. Sylvanas bu plandan rahatsızlık duymuştu zira İttifak’ın intikam almak amacıyla Lordaeron’a saldıracağına inanıyordu. Goblinlerin lideri Gallywix için ise daha fazla kazanç getirecek bir adım olduğundan yaşanacak yıkım çok da önemli değildi. Ajanlarını yönlendiren Garrosh, önemli bir artefakt olan Odaklanma İrisi’ni -onu koruyan mavi ejderhaların öldürülmesine yol açarak- ele geçirdi ve bir mana bombasının yapılmasını emretti.
Saldırıya liderlik eden Garrosh Hellscream, öncelikle Kuzeygözlem Kalesi’ne doğru yol aldı; yanında kendisine eşlik eden Vol’jin, Baine, Gallywix ve Malkorok vardı. Kaledekilerin icabına kısa sürede bakan Orda kuvvetleri, Theramore’a doğru ilerledilerse de yaşananlardan duyduğu memnuniyetsizliği gizlemeyen Baine, bir toplantı düzenledi. Ancak Garrosh toplantıyı basarak kendisinin Thrall olmadığını ve eski Savaşşefi’nin güçsüz bir barışseverden öteye gidemediğini açıkça dile getirdi. Kararlarını bir daha sorgulamaya kalkarlarsa hepsini hain ilan edeceğini de söylemekten çekinmeyen Garrosh’un bu sıkı yönetimi altındaki Orda kuvvetleri, Theramore’a doğru ilerlemeye devam ettiler.
Hedeflerine vardıklarında Garrosh’un büyük bir dikkatle ve adeta planlı bir şekilde hareket ediyor olması diğer liderlerin gözünden kaçmadı. Orda gemilerini çeken, bir yandan da Theramore kuvvetlerini şehrin içlerine doğru iten Savaşşefi’nin ani geri çekilme emri ise herkesi şaşkınlığa uğrattı. Ancak bu emrin neden verildiğini anlamaları uzun sürmedi: Odaklanma İrisi’nin enerjileriyle güçlendirilmiş olan oldukça büyük bir mana bombası, şehrin semalarında kendisini gösterdi. Bomba, bağlı olduğu zeplinden bırakılıp Theramore’a düştüğünde öylesine büyük bir kıyım yaşandı ki adadan tek bir canlı dâhi kurtulamadı. Yalnızca Kirin Tor lideri Rhonin’in kendi canı pahasına son anda açtığı büyülü bir geçitten güvenli bir yere gönderdiği Jaina Proudmoore hayatta kalmıştı ve artık Orda’ya karşı duyduğu nefretle yanıp tutuşuyordu. Yaşanan yıkımın şokuyla bölgenin iç kısımlarına doğru kaçan Baine ise Savaşşefi’nin bir zamanlar benzer bir suç işlediği için kendi elleriyle öldürdüğü Krom’gar’dan daha korkunç biri hâline geldiğini dehşet içerisinde fark etti.
Jaina, halkının katledilişinin intikamını almak için Orgrimmar’a saldırmak istese de Kalecgos’un araya girmesiyle fikrini değiştirdi ve Varian’ın donanmasıyla çarpışmakta olan Orda gemilerine saldırdı. Yaşanan çarpışmalar sonucunda İttifak güçleri Durotar’dan çekilseler de Kuzeygözlem Kalesi’ni geri almayı başardılar.
Garrosh artık gözü dönmüş bir şekilde açıkça saldırı planları yapıyordu. İttifak’a bağlı her ırkı son mensubuna kadar öldürmeyi aklına koyan Garrosh, her erkek, kadın ve çocuğun bu savaşta yer alacağını ve reddederlerse Kor’kron tarafından cezalandırılacaklarını beyan etti. Bu agresif tavırları en sonunda Orda içerisinde saflaşmaların yaşanmasına sebep oldu: Vol’jin ve beraberindeki troller, evleri olan Yankı Adaları’na geri çekildiler; Baine ise Theramore benzeri bir olay tekrar yaşanırsa taurenlerin hiçbir şekilde destek sağlamayacaklarını açıkça dile getirdi.
İttifak ile Orda arasındaki çarpışmalar hız kazanmaya başlamışken bir İttifak gemisinin daha önce keşfedilmemiş topraklara vurduğunu duyan Garrosh, bu yeni kıtayı ele geçirmesi için General Nazgrim’e emir verdi. Bu kara parçası, on bin yıldan uzun bir süre önce okyanusa açılmış olan Pandarya kıtasıydı ve üzerinde pandarenler ile diğer birçok ırk yaşıyordu.
Pandarya’ya yapılan çıkartmanın yaklaşık iki ay sonrasında Garrosh, kıtaya bizzat ayak bastı. Bölgede bulunan İttifak güçlerinin öldürülmesini emreden Savaşşefi, burada Vol’jin ile açık bir tartışmaya girdi. Vol’jin için ipler artık tamamen kopmak üzereydi ve Garrosh’un durdurulması gerekiyordu; ancak bu tutumu, Savaşşefi’nin hiddetini üzerine çekmesine sebep oldu. Kor’kronlar tarafından eşlik edildiği bir sözde görevde kendisine Garrosh’un emriyle düzenlenen suikasttan kıl payı kurtulan Vol’jin, iyileşebilmek için inzivaya çekilirken eski Savaşşefi Thrall da trolleri Garrosh’un gazabından koruyabilmek amacıyla ortaya çıkarak Yankı Adaları’nda hakimiyet sağladı.
Bu sırada Pandarya’da bulunan İki Ay Mabedi’ne giden Garrosh, burada mogu ırkının varlığını öğrendi ve onların yeni savaşçılar yapabilme yeteneğinden oldukça etkilendi. Daha fazla detaya sahip olmak isteyen Garrosh, Fanlyr Silverthorn adındaki kan elfi büyücüsünü görevlendirdi. Fanlyr bir süre sonra keşfettiği Kutsal Çan adlı artefaktın potansiyel gücüyle ilgili detayları ilettiğinde Savaşşefi oldukça memnun oldu ve bu artefaktın yerini öğrenip güçlerini kullanabilmek için harekete geçti.
Bir mogu lordunu sorguya çekerek yerini öğrendikleri artefaktı almaya gittiklerinde ise gece elflerinin kendilerinden önce davrandıklarını ve Kutsal Çan’ı Darnassus’a götürdüklerini öğrenen Garrosh, Fanlyr’i şehre sızıp artefaktı çalmakla görevlendirdi. Fanlyr başarılı olduysa da bağlı bulunduğu büyücüler topluluğunun Dalaran’daki tüm üyelerini tehlikeye atmıştı. Rhonin’in ölümüyle Kirin Tor’un başına geçmiş olan Jaina Proudmoore, Dalaran’daki tüm Orda ırklarına mensup büyücüleri şehirden kovdu ve bunu yaparken bir kısmını katletti.
Olan bitenler Garrosh’un umrumda değildi; Kutsal Çan’ı aldığı gibi Kun-Lai Zirvesi’ne doğru yola çıktı ve hedefine vardığında artefaktı kullanmak için harekete geçti. Kutsal Çan’ın en büyük özelliği, kişinin hisleri ile güçlerini arttırmasıydı ve Garrosh bunu tüm orklar üzerinde kullanmak istiyordu. Farkına varamadığı şey ise yaptığının iblis kanı içmekten farksız olduğuydu zira artefaktı kullandığı ilk ork olan Ishi, Eski Tanrılar’ın meşum enerjilerinden biri olan sha güçlerinin esiri hâline geldi. Ancak olay yerine varan Stormwind Prensi Anduin Wrynn, binlerce yıl önce pandarenler tarafından yapılan ve Kutsal Çan’ın kaotik enerjilerini bastırıp uyum getiren Ahenk Tokmağı’nı ele geçirmiş bir şekilde Garrosh’un karşısında durdu. Savaşşefi’ni ikna etmeyi başaramayınca tokmağı kullanan Anduin, Garrosh’un öfkesini üzerine çekti. Kutsal Çan’ı parçalayan Garrosh, Anduin’in yıkıntıların altında kalmasını izledi ve sonrasında onu ölümüne bırakarak ortamı terk etti.
Tüm bu yaşananlar Orgrimmar’da bir başkaldırıya sebebiyet vermek üzereydi. Karamızrak trolleri hain ilan edilmişlerdi ve öldürülüyorlardı. Orgrimmar’da yaşayan diğer ırklar ise gözetim altındalardı ve en küçük yanlışlarında acımasızca cezalandırılıyorlardı. Durumun vehemiyetiyle harekete geçen Vol’jin, böylece tarihe Karamızrak Ayaklanması olarak geçecek hareketi başlatmış oldu. Durotar’a dönen trol lideri, burada Thrall, Baine Bloodhoof ve Chen Stormstout’tun da desteğiyle ilk karşı saldırılarını gerçekleştirmeye başladı.
Bu sırada Garrosh, Ebedi Çiçekler Vadisi’nde kazılar başlatmıştı ve goblinlerin çıkardığı kadim ancak karanlık güçlere sahip olan nesneleri Orgrimmar’da yer altında inşa ettirdiği gizli kaleye gönderiyordu; aynı zamanda ayaklanmayı bastırmaya yardım etmeleri için Ejderboğazı lideri Zaela’yı ve General Nazgrim’i görevlendirmişti.
Goblinlerin ortaya çıkardığı kadim parçalar arasında eski zamanlarda titanlar tarafından öldürülen Eski Tanrı Y’Shaarj’ın kalbi de bulunuyordu. Kalbi “uyandırmak” için Ebedi Çiçekler Vadisi’nde bulunan kutsal suları kullanmak isteyen Garrosh, pandarenlerin askerî kuvvetlerinin lideri Taran Zhu tarafından kısa süreliğine durdurulsa da galip gelen taraf oldu ve kalbi bu kutsal sulara atarak bölgenin yarısının sha enerjileri tarafından yok edilmesine sebep oldu.
Taran Zhu: “Taurenler, troller ve niceleriyle omuz omuza savaştım. Senin onlarla hiçbir benzerliğin yok!”
Garrosh: “Onlar artık benim Ordamın bir parçası değiller!”
Garrosh, Y’Shaarj’ın kalbini de Orgrimmar’a taşıdıktan sonra tüm dünyayı bu yeni bulduğu enerjiyle güçlendirmeyi amaçladığı Gerçek Orda ile fethetme planları yapmaya başladı. Eski Tanrılar’a sadık olan Klaxxi şampiyonlarını da saflarına çeken Garrosh, kalbin güçlerinin bir kısmını kullanarak kişisel koruması olan Malkorok’un değişim geçirmesine sebep oldu. Ancak tüm bu yaptıkları, iki karşıt kuvveti bir araya getirmişti.
Karamızrak Ayaklanması’nın haberini alan İttifak güçleri, Garrosh’un kanlı ve baskıcı egemenliğine son vermek adına isyan eden Orda üyelerine ellerinden gelen tüm desteği sağlayacaklarını ilan ettiler. Tek bir orkun yarattığı bu korkunç diktatörlüğü sona erdirmek isteyen birleşmiş Azeroth kuvvetleri, tarihe Orgrimmar Kuşatması olarak geçecek olan saldırıya başladılar. Ordular ve başlarındaki Azeroth kahramanları Garrosh’un önlerine çıkardığı her engeli tek tek aşarken Thrall da eski dostunun oğlunu teslim olması yönünde ikna edebilmek için yer altındaki kalesinde bulunan taht odasına gitti. Ancak Garrosh’un teslim olmak gibi bir niyeti yoktu ve kara şamanların şehrin içindeki ve etrafındaki elementleri yozlaştırmış olmasının getirdiği avantajla Thrall’ı kolaylıkla alt etti. Azeroth kahramanları tam da bu sırada taht odasına vararak Y’Shaarj’ın kalbinin güçlerini kullanan ve hatta bu yüzden fiziksel değişim geçiren ork ile çetin bir çatışmaya girdiler ve uzun uğraşların ardından onu mağlup ettiler.
Thrall, yaşattığı hayal kırıklığı yüzünden Garrosh’u oracıkta öldürmek isterken oğlunun hayatına kast eden orkun canını alma hakkını kendinde bulan Varian Wrynn onu durdurdu. İkilinin tartışması ise Taran Zhu’nun araya girmesiyle son buldu. Garrosh Pandarya’ya götürülecek ve mahkemeye çıkartılacaktı; böylece işlediği tüm suçlar açıklanacak, Garrosh’a kendini savunma hakkı verilecek ve gereken cezayı alacaktı.
Pandarya’daki Ak Kaplan Tapınağı’nda gerçekleştirilen mahkeme sırasında Garrosh, kendisinin ölümle cezalandırılacağından neredeyse emindi; ancak yaptıklarının hiçbirinde hatalı olduğunu kabul etmedi. İttifak güçlerini Tyrande Whisperwind temsil ederken Garrosh’u savunma görevi ise bunu yapmaktan pek de hoşlanmayacağı her hâlinden belli olan Baine Bloodhoof’a verildi. Günler süren duruşmalar sırasında yalnızca Anduin Wrynn ile konuşan Garrosh, genç prensin tüm çabalarına rağmen hiçbir pişmanlık belirtisi göstermedi. Yine de Anduin, mahkemenin karar gününden bir gece önce Vereesa ve Sylvanas Windrunner kardeşler tarafından zehir katılan yemeği yemesini engelleyerek Garrosh’un hayatını kurtardı ve muhafızlara orku tutan kelepçeleri açmalarını emretti.
Karar günü gelip çattığında son bir konuşma yapmasına izin verilen Garrosh, Tyrande ve Baine’in savunmalarının ne kadar iyi olduğunu dile getirdi; ancak herkes onun nedamet getireceğini umarken hiçbir şeyden pişman olmadığını ve fırsatı olsa her şeyi tekrar tekrar yapacağını söyleyerek mahkemedekilerin kanını dondurdu.
Tam da bu sırada zamanda bir gedik açabilecek güçteki bir artefaktla uğraşan bronz ejderha Kairozdormu, Garrosh’un alternatif bir evrendeki Draenor’un geçmişine gidebilmesini sağlayacak bir anomali yarattı. Mahkemedekiler hem alternatif zaman dilimlerinden gelen kopyaları hem de o sırada tapınağı basan Zaela ve beraberindeki Ejderboğazı savaşçılarıyla çarpışırken Garrosh ile Kairozdormu çoktan alternatif geçmişteki Draenor’a varmışlardı.
Garrosh en sonunda bu Draenor’daki Nagrand’a ulaştı ve babası Grommash Hellscream’in bu alternatif zaman dilimindeki var oluşunu bulmak için yola koyuldu. Amacı tüm ork klanlarını bir araya getirmek ve planladığı Orda’yı oluşturmaktı. Ancak Kairoz’un asıl planı birçok farklı zaman dilimindeki birçok farklı Draenor’a giderek sayısız Orda yaratıp Azeroth’a saldırmaktı. Bunu duyan Garrosh, ejderhanın sahip olduğu ve gerçek Azeroth’a dönmesine yardımcı olarak nesneyi ele geçirip Kairoz’u öldürdü.
Savaşnarası Klanı’nın evine doğru yola çıkan Garrosh, burada öncelikle dört ork gözcüsüyle çarpıştıktan sonra Grommash Hellscream’in yanına gitti ve eğer Gul’dan’ı takip ederlerse nasıl küçük düşürücü bir geleceğin kendilerini beklediğini anlattı. Kairoz’dan aldığı nesnenin gücüyle Gul’dan’ın Kil’jaeden ile yaptığı anlaşmadan başlayarak orkların İkinci Savaş sonrasındaki acınası hâllerine kadar neler olduğunu babasına gösteren Garrosh, Grommash’ın Mannoroth’u öldürdüğü anı bilerek saklamış olsa da onu ikna etmeyi başardı.Gul’dan, orkların iblis Mannoroth’un kanını içmelerini sağlamayı planladığı toplanmada tatsız bir sürpriz ile karşılaştı. Kanı içmeyi reddeden Grommash, diğer orkların da yardımıyla bir anda ortaya çıkan Mannoroth’u öldürdü. Gul’dan ve diğer önemli Gölge Konseyi üyeleri böylece esir alındılar.
Garrosh, goblinlerin ileri teknolojiyle donatılmış savaş silahlarının planlarını da Draenor’daki orklarla paylaştı. Böylece savaş hazırlıklarına başlayan ve kendilerine artık Demir Orda adını veren orklar, orijinal zaman dilimindeki gerçek Azeroth’a saldırmak için dur durak bilmeden çalıştılar ve Kara Geçit’i inşa ettiler. Gul’dan ve diğer Gölge Konseyi üyelerinin güçlerini kullanarak Kara Geçit’i aktif hâle getiren Demir Orda, böylece Azeroth’u işgale başladı.
Olan bitenin farkında olan Khadgar, Thrall, Maraad ve Azeroth kahramanları, vakit geçirmeden alternatif Draenor’a geçiş yaptılar. Burada Demir Orda’yı alt edebilmek için canla başla çalışan Orda ve İttifak üyeleri, tüm bölgelerde düzeni tekrar sağlayabilmek için her cephede sayısız defa çarpıştılar. En sonunda Nagrand’a geldiklerinde Savaşnarası Klanı’nın evine taarruza geçerek Garrosh ile yüzleşen kahramanlar, ork tarafından alt edilmek üzerelerken araya giren Thrall tarafından kurtarıldılar.
Thrall, tüm yaptıklarının cezasını çekmesini sağlayabilmek adına Garrosh’u mak’gora’ya çağırdı. Hiç tereddüt etmeden kabul eden Garrosh ile Thrall, Kehanet Taşları’nın bulunduğu açıklıkta birbirlerine meydan okudular. Thrall’a göre Garrosh tüm Orda’nın neredeyse sonunu getirmişti; Garrosh ise rakibi şaman güçlerini kullanarak kendisini öldürmek üzereyken onu bu duruma getirenin Thrall olduğunu haykırarak son nefesini verdi.